25 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

25 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 Eylâl Tarih Kurultayının beşinci günü Tü (Baş tarafı 1 inci sayfada) Ruznamede seksiyon toplantıları yok- tu. Öğleden sonra muayyen saatte umumi toplantı yapıldı. Umumi toplantı Umumi toplarıttıda Müdafaai Milliye Bakanı Kâzım Özalp, Dahiliye Bakanı Şükrü Kaya ve Adliye Bakanı Şükrü Saracoğlu bulundular. Kongreye Profesör Bayan Âfet riyaset ediyordu, sekreterlikleri Bayan Münire Gürer ve Bay Faik Reşid yaptılar. Geçen celsenin zaptı okundu ve aynen kabul olundu. Söz Ptofesör Gabriyele verildi. Profesör Gabriel'in tezi Profesör Gabriyel (Selçuk mimarisi) adındaki tezini fransızca olarak verdi. Profesör tezinde, Selçuk san'atının her hangi bir başka san'atm devamı almadı. Şanı, bu devirde Anado yepyeni bir ruhun tesiri bulunan orijinal eserlerin yükseldiğini söylemiştir. Camiler ve med- reşelerin Anadolu iklimine uygun, şu- uri tiplere göre tasarlanmış olup her bölgenin yetiştirdiği malzemeyi man- tıki kadieler dahilinde kullanarak muh- teşem kompo: r yapıldığı ve bun- ların şark medeni mebanisinin en mana- lıları arasında bulunduklarını da anlat. mıştır. Profesör Gabriyel bundan sonra: «Bizans üâleminin enkazı üzerinde, Türkler, birçok âbidelerle dolu mamu- reler kurdular. Selçuk mimarisi orijinal şekiller ve tezyin? ifadelerle bariz bir karakter arzetmektedir.> Dedi. 'Tez hararetle alkışlandı. Profesör Şevket Aziz Kansu'nun tezi Kongre riyaseti, henüz biten mevzula alâkasından dolayı ruznamenin son mad- desi olan ve Profesör Şevket Aziz Kan- sunun (Selçuk Türkleri hakkında antro- polojik bir tetkik) adlı tezini öne aldı. Profesör Kansu pek ilmi olan tezini belâgatle irad etti. Bu mevzu üzerinde ilk defa çalışılı- yordu. Bu itibarla da mühimdi. Profesör şu neticelere vardı: A — Seolçukiler yuvarlak kafalı, ince uzun burunlu, orta boylu Insanlardı. Fi- zik karakterlerile, beyaz ırkın - (Alpli) dediğimiz zümresine mensubdurlar. ler, kendilerinden evvel Orta Asyadan gelen soydaşlarının yolla- rını tutmuşlardır. C — Selçukiler Anadoluya gelmekle bu kıt'anın soy tipini değiştirmemişler- dir. Çünkü çok eskidenberi buranın esa- sen Türklerle meskün olduğu antropo- Jojik ve arkeolojik tetkiklerle sabittir. Konferans hararetle alkışlandı. Profe- sör ÂBet, bunun, Selçukiler üzerinde ilk antropolojik tetkik olması itibarile de büyük ehemmiyetini anlattı. Söz Tuluz Üniversitesi Profesörlerin- den Vallois'ye verildi. Profesör Vallois'in tezi Bu tez, (Ön Asyanın ırk tarihi) adını taştıyordu. Fransızca olarak söylendi. A- lâka ile takib edildi. Bittiği zaman kon- greye başkanlık eden Profesör Âfet, pro- 80N POSTA Profesör Pittard şerefine Isviçrede riyafetten i——————— Ö Dün ne oldu; bugün ne olacak? (Baş tarafı 1 inci sayfada) 8 — Profesör Kont Ziçi: Macar kav - minin menşeine dalr tetkiklerini okudu. 8 — Profesör Roşany: Erdel'deki Türk lüğün orla çağdaki izleri hakkında bir tetkik okudu. Bugün: A, Grapu (Umuml toplantı - salo - nunda), Ark.. Dixen: Ramalılar devrinden ev- vel İberya le Adalar Denizi arasındaki münasebetler. Prof. Arne: Türklerin etnik, Prohls- torik nüfuzu ve bunun Anadolu ile mü- nasebeti. Prof, Przeworski: — Anadoluda — tunç Çbronz) buluntularının ebemmiyeti. Prof. Yakobi: Etrüsk meselesi ve bü meselenin şark görünüşü, Prof, Wittemore: Ayasofya mozayik - leri. Bay Hüsnü Hâmid Sayman: Riyaziye tarihinde Türk okulu, Doçent Besim Darkot: Yurdumuzda iklim tarihinin son safhalarına dair ba- zi görüşler, Prof. Koppers: Etnolojik İlim ışığı al- tında asli İndo - Cermenlik ve asli Türk lük. Dr. Şükrü Akkaya: Sümer dilinin Ba- bil dili üzerine tesiri. Bay Delaporte: Etilerle Aşaflı Mezo- ya arasındaki — kültürel ve siyasi Prof. Bayrakdareyiç: 'Türk - Yugos . lav kültür münasebetleri. B. Grupu (Yukarı kattaki toplantı sa- Jonunda). Döçent Mükrimin İnanç: XIL asır tarihçileri ve müverrih Arsimi, Prof, Seheel: Türk tarihini araştırma bakımından vesalk tetkikinin ehemmi- yetine dair. Dr. Şevki Utudağ: Tıp ilmi ve Osman- 'Türkleri. Bay Salih Muraâğ Üzdilek: İki Türk #iminin medeniyete hizmetleri. Prof, Şemseddin Yaltkaya: Bski! Türk an'anelerinin bazı tarihi — müesseselere tesiri. Dr. Süheyi Ünver: Orta çağda Türk- çe takrir. Umumi Toplantı: Prof. Hartmann: Yeni 'Türkiye. Prof. Bayan Afet: 'Türk - Osmanlı ta- rihinin karakteristik noktalarına bir ba- k V6 $ Kurultay Başkanının kapama nutku » OAT aa cRENE BKT fesöre töşekkür etmekle beraber bir nok- | tayı İzah etmek istediğini, Anadolunun | asıl kâalkı biz Türkler olduğumuzu, bu ır- ki tetkik ederken yalnız heykellere e- Profesör İsmail Hakkı Uzumçarşılının tezi Profesör İsmail Hakkı Uzunçargılı, hemmiyet vermenin maksadı temin ede- | (On dört ve on beşinci asırlarda Anado- miyeceğini anlattı. Profesör Moravesih'in tezi Tubeyliklerinde toprak ve halk idaresi) hakkında çok mühim tezini mükemmel Kıymetli Macar Profesörü Morav-| bir şekilde verdi, bu da Profesör Kansu- esih'in tezi (Türk tarihi bakımından Bi- zans kaynaklarının ehemmiyelti) nun tezi gibi yepyeni bir mevzua temas idi. | &diyordu. 'Türkçe olarak ve anlaşılmasında hiç müş-| Bizde arşiv tetkikatının ihmal olundu- külât olmıyan bir selâsetle verdi. ğunu, Türk Tarih Kurumu namına araş- Bunda, Türkler tarafından kendi ta-| #'malar yaparken Başvekâlet — arşivle- rihlerine ald olarak bırakılan eserlerin rindeki arazi defterlerinden çok istifade harab olarak kaybolduğunu, Bizans kay- |ettiğini söyledikten sonra Osmanlı impa- naklarında ise mütemadiyen Türkler- den bahsedilmesine işaret etmiş; bin se- ne kadar harb ve sulh halinde daima 'Türklerle münasebette bulunmuş olan aid vesikaların tetkikinin ticeler vereceğini söylemiştir. Profesör Bizans tarihlerinde Türk isimlerinin telâlfuz ve yazış şekilleri hakkında malümat vermiş, bu meyanda ratorluğu halk ve arazi idaresi teşkilâtı- nın Bizans teşkilâtı örnek tutularak ya- pildiğı hakkındaki iddiaları reddetti, A- razi ve halk idaresi hakkında eski Türk- lerde mükemmel usuller bulunduğunu, Osmanlıların tatbik ettikleri şekillerin de Selçukilerden Anadolu beyliklerine ve oradan Osmanlılara geçtiğini anlattı. Kıymetli profesör bundan sonra Türk- Osmanlı devletini kuran (Osman Gazi)-|lerde arazi ve halk idaresi usullerinin nİn asıl isminin arabea isim olan — (Os- man) değil (Ataman) olması lâzım gel- diğini pek mantık! bir şekilde, misallerle izah etmiştir. Büyük bir dikkatle dinlenen ve tak- dirle karşılanan bu konferans - bilhassa hararetli ve sürekli alkışlar toplamış, ri- yaset mevkii tarafından da kendisine te- şekkür edilmiştir. garbda feodalite denilen ve ayni zamana ratslayan devirdeki idare şekillerile mu- kayesesini yapmış, Türk usullerinin da- ha pek adilâne ve halkın lehine olduğu- Dü isbat etmiştir. Profesör Âfet tez sahibine teşekkür pt- tikten sonra şu değerli sözleri söyledi: — Tarihi hakikatler, umumiyetle top- rak gitından ve arkeoloji Vasıtasile çıkar. tahsil eden Türkler namına certlen bir intıba Fakat en mühim kaynaklar, o devirler- den kalan yazılı vesikalardır. Bunlar şimdiye kadar ihmal olunmuştur. Arşiv- leri rasgele dolduran hesabsız defter ve kâğıdlar üzerinde çalışmak güçtür. Bu itibarla profesörün tetkiki çok mühim- dir. Bundan başka şu ciheti de hatırlat- mak isterim ki kurultaya şeref veren muhterem profesörlerin çoğu Türk tari- hine temas eden mevzular üzerinde söy- lediler. Bundan da anlaşılıyor ki 'Türk tarihi cidden cihanşümul ve ehemmi- yetlidir. İkinci celse On beş dakika teneffüsten sonra kuru- lan ikinci celseye Profesör Hasan Cemil Çambel riyaset etti ve kâtiblikleri de Kemal Ünal ile Sıdıka İnankur yaptılar, Biraz sonra Kemal Ünalin yerini gazete- ci arkadaşlarımızdan saylav Naşid Hakkı Uluğ almış bulunuyordu. Profesör Alföldi'nin tezi Kürsüye çıkan Profesör Alföldi (No- madlarda çifte krallık) isimli tezini fran. sızca olarak okudu. ü Büyük Türk soyundan bir kol olan Nomadlar hakkında pek enteresan ma- lJümat verdi. Bunlarda kralların çift ol- ması sebebini anlattı: «En iyi geçid yerleri nehirlerin ve x- makların aktıkları vadilerdir. Buradan ilerlerken ekseriyetle kabilenin bir kıs- mı nehrin sağında, diğer kısmı solunda bulunurdu. İki kısmı da ayni adamın ida, Te etmesindeki güçlük ve mahzurlar göz önüne alınarak iki tarafta birer kral bu- Tundurulması muvafık görüldü. Daha sonra bu zaruret ortadan kalktığı halde &det halini almış olan (iki kral bulunma- 81) kaldırılmadı.» 'Tez alkışlandı ve riyaset tarafından inkılâb teşebbüsü) adını taşıyordu. İnkılâb Türkiyesinin havasına en üye gun mevzuda olan bu derin tetkik eseri profesör tarafından okundu. , On üç yaşında tahta çıkan ve büyük bir Türk hükümdarı olan Ekber Hanın on yedi yaşında bizzat idareyi ele aldı- ğını, o sırada Hindistanda ülemanın ta- hakküm ve yolsuzluklarını, halkın bir- birine düşman sınıflara ayrılmış bulün- duğunu, yüz milyonlarla halka hâkitm ©- lan öz Türklerin bir iki yüz bin kişiden ibaret olduğunu anlattı. Ekber Hanın, Hindistandaki muhtelif halk tabakaları arasında uçurumları dol- durmak; muhtelif din telâkkilerini telif etmek; siyasi, iktısadi, içtimaf aksaklık- ları düzeltmek; büyük zaferleri kazan- mak süretile memleketini üç misli bü- yütmek hususunda sarfettiği - dâhiyane mesai canlandırıldı. Bunlardan anlaşıldı ki bütün, Hindistana hâkim olan ve on altıncı asırda yetişen bu büyük Türk hü- kümdarı ayni tamanda bugün bile düs- turlarından çoğu itibarda olan büyük bir Mkılâbedır, Profesör Hikmet Bayurun tezi hara- retle alkışlandı. Kont Ziçi, (Macar kavminin menşeine dair) olan tezini fransızca okudu. Harita üzerinde izahat verdi. Alâka ile dinlen- di ve alkışlandı. Profesör Raşonyi'nin tezi (Erdeldeki Türklüğün orta çağdaki iz- leri) hakkımdaki tezini türkçe olarak - kudu. Ankara Dil, Tarih ve Coğrafya Fa- kültesi profesörlerinden olan bu zat Er- delin uzun zaman Hun ve Avar Türkle- vine yurtluk ettikten sonra Bulgar Türk- ler ve daha sonra Macarlar tarafından (Baştarafı 1 inci sayfada) hatıra bile gelir memiştim. Kongre, fevkalâde iyi -tertip edil - miştir. Bunu ilk anda farketmek müm kün olmuştur. Kongreye iştiraka ge - len her yabancı vapurda, trende, 'Ta - rih Kurumu tarafından bilhassa gön - derilmiş ve gelen yolcunun dilini bilen bir zat tarafından karşılandı. Hepimiz de bundan çok mütehassis olduk. Kongrenin çalışmaları tam bir inti- zam içerisinde ve kongre âzası için her türlü kolaylıkları temin eder bir su - Tetle cereyan etti. Dolmabahçe sarayının muhteşem sa lonunda, bütün içtimalara mevcudiye- tile şeref veren Atatürk'ün — huzuru köngreye harikulâde — bir azamet ve bir kıymet vermiştir. Bittabi, teşhir edilen eserler mah - dut olmakla beraber, Tarih sergisi, be- şeriyetin inkişafı ve tekâmülü hakkın- da mükemmel bir fikir verecek, çok değerli bir başarıttır. Son hafriyat neticesinde &lde edi - len orijinal eserlerin ve Türk san'atı - na aid bazı nefis ve nadir parçaların mevcudiyeti, bu sergiye ayrı bir hu - susiyet vermiştir. Kongrenin devamı müddetince biz - Jere dağıtılan matbuaların — bolluğu hayranlığımı mucip oldu. Pu sayede, yalmız kongrenin mesaisini yakından takip etmekle kalmadık. Sayın mütte- fiğimiz Yeni Türkiyenin ilim, san'at, turizm işlerinde de ne türlü ileriye git miş olduğunu öğrendik. Kongreyi tertip edenlerin ne muaz- zam bir İş başarmış olduklarını an - cak biz, köngreciler tahmin ve takdiri edebiliriz. Bunun, üç, dör! ay gibi kış sa bir zamanda ihzar ve iktal edildiğ ğini düşününce, insan hayran oluyaği Kongre mürettipleri, bu itibarla hemii bizim, hem kendi yurdlarının, hem dei ilim âleminin takdir ve teşekkürlerine | lâyıktırlar. Lâkin benim üzerimde en bi siri yapan, bu köngrenin ve alek:tlak yel ni Türkiyenin, bugün mukadderatınaj hâkim olan Büyük Adam'ın elinden veğ dimağından almış olduğu hızdır. İ Bunun siyasi tesirlerini muhakemâ etmek vazifesini başkalarına bırakıyöd Tum: Ben ki bir ilim adamı'yım, Atatür & kün yüce himayesi alitında Türk ilmia nin akla hayret verici terakkiyatı kare | şısında duyduğum derin saygıyı ve değ İrin hayranlığı ifade etmek isterim. Kongrenin bu fevkalâde muvaffa « kiyeti müvacehesinde, ilmin çok has « sas bir fidan olduğunu ve iyice bakılı mazsa çiçek açmadığını bir daha dü « şündüm. Bu köngrenin mevzuu olan tarih bls ze öğretiyor ki, mazide de, ilim ve sane at daima büyük adamların himayele « rinde en güzel çiçeklerini açmış, en ne | fis meyvalarını vermiştir. Bugün burada, hayran gözlerimizin. önünde ayni hakikat tecelli ediyor . İlme Atatürk kadar alâka göstereni bir şahsiyeti kendi başında görmekle her millet, şüphesiz bahtiyar olur, Böy; le şefler, kendi yurdları için, — değeri ölçülmez bir nimettir! Spiridon Marinatos Elen Kültür Bakanlığı Arkeoloji Direktörü Nafıa Vekilinin Beyanatı (Baş tarafı Tinci sayfada) Şirketin saon defa Ankaraya gelmiş o- lan murahhas heyetine bu isteklerimizi ve teklillerimizi tahriren bildirdik ve kendilerine üç günlük bir cevab müddeti verdik, Şimdi bunların cevabını aldıktan ve bu iki mühim iddiamız tesbit edildik- ten sonra şirketin son mevzuu bahsettiği 23 milyon Türk lira sermayesini kendi- lerile birlikte mütalea edeceğiz. Bu su- retle bu üç mescle aramızda taayyün et- tikten sonradır ki hükümetin girkete vaz'ıyed etmesi mi lâzımdır, yoksa şir- ket icab eden muhasebeyi yaptıktan son- ra kendisi mi imtiyazını terketmelidir? Bu noktalar © zaman takarrür edecektir. Şimdiki halde müzakereler, bahsettiğim esaslar ve şartlar dahilinde devam et- mektedir, Yeni tren hatlarımız — Zonguldağa kadar bitmiş olan yeni hattın açılma töreni Cumhuriyet bayra- manda yapılacaktır. Srvas - Erzurum hat- tı üzerinde Çetinkayadan — Malatyaya kadar olan kısım evvelce - Şimdi bu hat Divriğe kadar ikmal edil- miştir. Bu kısmı da Cumhuriyet bayramı akabinde merasimle açacağız. Yeni hat- ların inşaatı büyük bir faaliyetle ilerle- mektedir. İstanbul - Lüleburgaz yolu — İstanbul - Lüleburgaz yolu tamam- landı. Bunu önümüzdeki pazartesi günü #çacağız. Açma merasimine Başvekil ve Başvekâlet Vekili Ankarada bulunduk- 'Telefon idare binası genişletiliyor 'Telefon idaresindeki tetkikatım tefer- rYuat ve tegisata aid şeylerdi. Binayı dar ve sıkışık buldum. Bina civarındaki bazı yerlerin istimlâki için emir verdim. Bu- ralar istimlâk edildikten sonra binanm arkasında Rırzapaşaya doğru bir ka- ceyş yerlerinde hep eski Türk isimleri görülür. Bunlar sistemli bir yerleşme- nin hakikatidir.» Profesör sözlerini, bu mmtaka tarihi- nin daha derin tetkikat ile zenginleşme- si için Türk, Macar ve Romen âlimleri arasında çalışma birliğini teklif ederek bitirmiştir. Bu çok dikkate şayan ve hararetle al- kışlanan tezden sonra kurultay — bugün saat 14 de toplanmak üzere mesaisini ta- til etmiştir. Davetli profesörlerin Ankara seyahatları Davetli profesörler 26 eylül pazar Bü- nü saat 15,15 de Haydarpaşadan Ankara- ya bareket edeceklerdir. Neticede ' Berlin - Roma Mihverine karşi Londra - Paris mihveri ! (Baştarafı 3 üncü sayfada) rip gösteremiyecekleri herhalde pek ya« kında anlaşılacaktır> Bu takdirde, Bere lin - Roma mihverine, bir Londra . Parlası mihverinin cevab vermesi ve Avrupa zümreleşmesinin daha sarih bir mahiyel alarak mevcud ihtilâfların büsbütün hal- ledilmez bir şekle girmesine intizar olu-| nabilir. Kanaatimce, bugün, Akdeniz muvazes! nesi ve gerginliğin izalesi diye üzerinde "'—,—ıı" rk İlmine hayranlığım uğraşılan dava, boş bir şeydir. İtalya ilel ÖŞ Almanya son sözlerini söylememişlerse bile buna yakın bir lisan kullanmakta-, dırlar. Bu şerait altında düşünülebilen | şudur: İhtilâf baki kalacaktır. Eğer bir itilâf | yapılabilirse, bununla bir mikdar zaman kazamılacaktır. 'Tâ ki İngiltere hazırlıks| larını bitirsin ve istediği gibi konuşabis lecek bir hale gelsin. Yoksa, İngiltere ile Fransanın menfsatlerini, İtalyanın bus günkü müddeaları karşısında telif etme- ye hiçbir suretle imkân yoktur. Selim Ragtp Emeç Seyid Rıza Ankaraya gitmek istiyor Elâziz, 24 (Hususi) — Seyid Rızanın muhakeme edileceği gün çok yaklaşmış- tır. Sergerde mütemadiyen:! «Ben Anka-! raya gideceğim, götürünüz> nakaratını tutturmuştur. , İ pı açılacak ve yeni bir kısım yapılacaktır. | Nafia Müsteşarı geliyor Ankara, 24 (Hususi) — İstanbul - Lü- lJeburgaz yolunun açılma töreninde bu- Tunmak üzere yarın Nafıa Müsteşarı Ari | fin riyasetinde bir heyet İstanbula gide- | cektir. Ankara Palasta misafir edilecekler; Ögüst mabedi, Çankırı kapısı Höyüğü, Etiyokuşu hafriyatı, Baraj, Orman çifte liği, stadyom, etnoğrafya müzesi, Halke- vi, Sıhhat Enstitüsü, Devlet mahallesi, Çankayayı gezecekler, ziyafetlerde bür lunacaklar; 28 eylül salı günü Yerköye hareket edeceklesdir. Oradan Alacahös yük ve Roğazköy hafriyat yerlerine de gideceklerdir. Profesör Pittard şerefine ziyafet Dün akşam saat beşte Tarabyada 'To katlıyan otelinde İsviçrede tahsil eden Türkler namma uyuşturucu —maddeler | inhisarı müdürü Hamza Osman tarafıns | dan Profesör Pittard şerefine bir çay zis | yafeti verilmiştir. Bu ziyafette şehrimize | deki mümtax zevat ta davetli olarak bu- | Taunmuşlardır. — ON DŞT d Dd eeet |

Bu sayıdan diğer sayfalar: