25 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

25 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Son Posta'nın nyıı! Vldrı'kuı :36 #Talât Paşanın GESEEE —eEEEE son günleri Yazan : Arif Cemil Talât paşa hata ederek elindeki 90 bin lirayı Alman markına tahvil etmiş, markın sukutundan sonra yarıdan ziyadesini kaybetmişti. Bu, mütebaki parayı da yaptığı seyahatlerde ve arkadaşlarına yardım da sarfetmişti Yoksa Düsseldorf mülâkatı hıkkındıl ni de üzerine aldığı için, şikâyetler za- SON POSTA « 'Tson POSTA| nın | TARİHİ TEFRİKASI ||| -- M h':'o.... [ T_omris, can çekişen Keyhüsrevi, i askerlerinin kanile dolu tuluma attırarak bağırdı: “ Şon nefesinde Talât paşa arkadaşlarına müsbet bir şey söylemiştir. Paşa Anadoluya geçmeğe hazırlan- dığı için artık Berlinden uzaklaşmama- ğa karar verdi. Bir iki hafta için tekrar yer değiştirmeğe lüzum görmedi. Hal- buki buna şiddetle ihtiyaç vardı! TALÂT PAŞANIN MALİ VAZİYETİ #Acaba Talât paşa Berlinde ne ile ge- çiniyordu? Şahsi serveti yoktu. Hükü- metten maaş da almıyordu. O halde ne- reden para tedarik ediyordu? İitihad ve Terakki Moandros mütare- kesinin arifesinde dağıldığı zaman mer- kezi umumi âzasına birer senelik maâş- larını peşin olarak tediye etti, Bu para Ççok bir şey değildi. Âza başına otuzar liradan senelik tahsisat 360 lira tutu- yordu. Halbuki Almanyaya gelen Ta- lât paşa ve rüfekası, buçuk seneye yakın bir zamandanberi Berlinde otu- ruyorlardı ve seyahatler yapıyorlardı.| devrinde Enver nn istifasını & Si Aldıkları parar::-ı) DU 'ıhhyaı;ı'.în kâfi|bul etmek, orduı:ışz:ı neticesi meçhul Ç için; onları,. serbest gelmiyeceği tabii idi, Doktor Nâzım ga-! bir vaziyete sokmak demek olduğundan | yet idareli olduğu için onun hemen hiç| buna bir türlü cesaret edemedik. paraya ihtiyacı yoktu. Fakat doktor Ba|bu mücbir sebeb yüzünden sulisı haettin Şakir ve diğerleri böyle değil-| yapanların mühim bir kısmı cezasız kal- di. İttihad ve Terakki erkânının Alman- ten harbiye nazırı Enver paşaya kadar gitmiyor, müsteşarlıkla kalıyordu. Bunun üzerine Enver paşayı sıkıştır- dım. Efkârı umumiye müvacehesinde ne kadar küçük düştüğümüzü, İsmail Hakkının mutlaka feda edilmesi lâzım geldiğini anlattım. Halbuki Enver pa- şa: «— Hatb devam ettikce İsmail Hakkı paşaya şiddetle ihtiyacım var, O olma- dan harbi idame ettirmek ve orduyu beslemek. bence mümkün değildir.» ce- vabını verdi. Bu müracaatlerimi tekrar ettim. İs- istediğin kadar kan iç... kana doy.,, Keyhüsrev, birkaç gün sonra Sard şehrine girdi. Lidya kralını esir ederek onu yanına müşavir olarak aldı ve ©- |nun emsalsiz servetini İrana nakletti. Keyhüsrev, Lidyadan sonra, Kelda- niye üzerdte yürüdü. Keldaniyenin pa- | yilahtı olan Babil şehri pek müstahkem İve kuşatılması güç büyük bir şehirdi. Onu, hücumile alamıyacağını anladı. Mahirane bir hileye başvurdu: Fırat İnehri Babilin ortasından geçiyordu. etti. Keyhüsrev de onun fikrini tasvib| gelen felâketi haber almca, etti. Keyhüsrev, Taemrisin sözlerinin te- siri altında kaldığı için, bu harbde ken- disinin bir felâkete uğrıyacağına ihti- mal verdi. Bundan dolayı, oğlu Key- kâvsı çağırarak, kendisinin her ihtıma- le karşı İranda payitahtta bulunması icab ettiğini.. kendisi bir felâkete uğ- rarsa tedbirli davranmasını Krezüsü de beraberinde götürmesini ve ona karşı İmail Hakkı paşanın kaldırılmasında ç"k.lk'eyhüxııv, Keldanilerin haber, olma-| hürmetten bir an ayrılmamasını söyle- ısrar edince Enver paşa, daha ziyade ileri gidecek olursam istifa edeseğini tehdid makamında ileri sürdü. — Enver paşa istifa etseydi, ne olur- du? Yerine bir başkası Layin edilemez miydi? Talât paşa bu suale cevahen dedi k — Tabil başka birisini tayin etmek kabildi. Fakat harbin en buhranlı bir İşte dı, ÜUmümi harbde vağon alım satımı yada vaşıyabilmelerini temin eden pa-'suiistimallerin başında gelirdi. Harhiye ra, İltihad ve Terakkinin dağılmadan| nezareti levazım riyaset; evvel Talât paşaya fırka reisi sıfatile werdi” doksan bin lira idi. Bu para ya- bancı memleketlerde devam edecek o- lan ikamet müddeti zarfında memlekez Uuğruna sarfedilmek üzere Talât paşa- ya verilmişti. Talât paşa, hata ederek elindeki doksan bin lirayı Alman mar- kına tahvil ettirdiğinden markın şiddet- Ti sukutu Üzerine © paranın yarıdan zi- yadesini kaybetti. Mütebaki parayı İs- tokho ma, Lâheye ve Romaya yaptığı seyahatler ve arkadaşlarına yardım |- | | çin sarfetti. Onun için, paşa artık parasızdı. Pa- Ta tedarik etmek için ailesine aid bazı mücevheratı terhin eynek istedi. Bunu haber alan Strausa isminde bir Alman fabrikatörü, umumi harbde Talât pa- şa sayesinde askerlikten kurtularak işi- ne devam ettiğinden ve çok para ka- zandığından dolayı Türkiyeye karşı beslediği şükran hissile Talât paşaya, ileride ödenmek üzere üç yüz bin mark verdi. Paşa, bir fırsat zuhurunda en iyi bir surette memleket uğruna sarfedil- mek üzere bu parayı bankaya yatırdı. Ona hiç el sürmedi. Böyle sıkıntılı anlarda bazı dostları Talât paşaya umumi harbte İttihad ve Terakki sayesinde zengin olanları ha- lar ve memleketle zengin yetiş- diye göz yumdukları hallerin bel- ki doöru olmadığını söylerlerdi. O za- man Talât paşa umumi harbde yapı'an sutistimallere kendisinin göz yummuş olduğunu reddederek derdi ki: — O suliistimallerin büyük bir kıs- mından harbiye nezareti levazım reisi İsmail Hakkı paşa mes'uldür. Çünkü levazım dairesinde iş başına getirdiği Tüfekasının harekâtını şiddetle iltizam ederdi. Biz onların bu harekâtını işit- tikçe harbiye nezaretine müracaatla bu gibilerin tecziyesini isterdik. Haibuki bütün bu müzacaatlarımız ve şikâyetle- Timiz aksi tesir hasıl ederdi. Levazım dairesi hiç bir kanuna ria- yet etmiyor, bütün memurlarına keyfi surette hareket etmeleri emrini veri- yordu. İsmall Hakkı paşa mülki daire- lerden gelen şikâyetleri hükümsüz bı- ö rakmak için elinden geleni yapıyordu. | Talât paşa bu şekilde dostlarına derd yanarken içlerinden birisi: — Peki paşam, İsmail Hakkı paşayı yerinden atlıramıyor Muydunuz? diye sordu. 'Talât paşa dedi ki: — Tabii İsmail Hakkı pasayı levazım reisliğinden atmak için birçok teşeb- büşlerde bulunduk. Fakat o, ekseriya| harbiye nezareti müsteşarlığı vazifesi- in mümane- atinden dolayı bu suüstimallere karşı alınan tedbirler de bir fayda vermiyor- du. O zamanlarda bir de askeri demir-! yolları idaresi tesis olundu. (Arkanı var) Bir Doktorun Günlük yi Notlarından — () Kara ciğer Rahatsızlıkları Ve inkıbaz Her ne kadar doğrudan doğrüya bazı mide ve barsak hastalıklarından müte- velild inkıbazlar varsa da inkıbazların hemen mühim bir ekseriyeti zifesini yapmamasından ileri geldiği mu- hakkaktır. Bu ifrazatın azlığı da karacl- ğerin nâtamamiyetinden mütchassıldır. Normal olarak def'i tabil barsaklarımı. zın bühaşsa kalin barşağın hususi bir tenebbühünden ve spasmısından — ileri gelir. Bu tenebbühü ve spazmıyı uyan- dıran safradır. Safra az gelirse veyahud hiç gelmezse o zaman kalın barsakta mevaddı galizanın terakümü vaki olur. İşte inkıbaz da bundan başka bir şey değildir. İnkıbaz bidayette büyük akşülümeller yapmaz, Hasta bundan ilkin az mülees- sir olur, veyahud hiçbir şey hissetmez. Fakat devamlı olarak mevüaddi galtanın barsakların gışayi muhatisi üzerine olan teması nihayet tahrişi muelb olur. Ve gışayi müuhatinin müukavemeti azalır. Gaşayi muhatinin bozulmasından dolayı mevaddı galta içinde bulunan mikroblar ve toksinler kana karışır. Böylece me- vaddı galta İle müzmin tesemmüm de- nilen hastalık meydana çıkar, Büyle bar- saklar basıtasile vücuda dayil olanı mik- voblar karaciğere kadar gelir ve onun da vaztfesini ihlâl ederler, Safra az akmafa başlar ve barsaklardaki mikrobları öldü- ren en büyük #mil olan safranın bulun- maması birçok tahalülâta yol açar. Bu süretle baylıyan hrâz başlıca şu şe- kilde tezahürat gösterir. Hazım bozuk- lukları, bulantı, fena bir iştiha, bı dil ve ağızdan koku gelmeğe, haxtu yavaş yavaş zayıflamağa başlar. Oün asabiyede tesemmüm dolayısile uykus luk, takatsizlik, şiddetli yarım biş ağrı- ları. Kadınlarda hayiz müşküliti gö rülür. Sağ kasıkta, ayakta Artmak üzeve birtakım sancılar olur. İşte böyle zamanlarda en güzcl * karaciğerin vazifesini tanzim, lfra tenbih ve barzsakların harekütini eden bir usalü tedavidir. ) tesbil (*) Bu notları kesip saklayınız, yabul bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Bılantı zamanınızda bu notlar bir doktor | karaciğer |. ifrazatının azlığından ve karaciğerin va- || n, şehrin civarında bulunan ve neh- İrin taşkın zamarlında fazla sularını zap-| tetmiye mahsus olan büyük havuza nehrin mecrasını çevirtti. Nehrin yı ğinı kuruttu ve ordusunu oradan yü: terek Babile girdi ve bu suretle Kelda- .|niye devlelini de mahvetli. Buhtunasarın Filistinden ge- tindiy Keyhüsrev, zeki bir siyaset takib etti- Bi karak kendi diyarlarına gönderdi. Yahudiler, her igittikleri yerde, Keyhüsrevin dın far- (kı gözetmediğini.. herkesi ykül bir vergiden başka bir tutmadığını anlatıyorlar.. on: veccüh ve muhabbet celbedi: Keyhüsrev, önünden koş! hudi propagandacıların tün Anadoluyu ve Süri: zaptetti. Bu suretle büy Llurluk kurdu. Krezüs, Keyhüsrevin ölümüne kadar Jonun müşavirliğinde kaldı. Efrasyab rduğu Ya-' nde bü-! âk bir. impara- | İda hayatının son demine kadar torunu- ' ş Pi Keyhüsrev, kızı Atosa ile oğlu ikinci | teslim edeceğimi vasd ed Kasandan öl-| üstüne, Ba-! İnun sayesinde rahat etti, Keykâvsı doğuran kar |düğü zaman, onun Mmeza: bil civarında «Mürgab» deni'en mahal- 'de muhteşem bir türbe inşa ettirdi. yee 18 KEYHÜSREV (KURUS) un ÖLÜMÜ Keyhüsrev, altmış dokuz sene yaşa- . Hayatının sön senelerinde, elde et- ği muzafferiyetleri ve göklere çıkan şan ve şöhreti yüzünden büyük raftan da 69 yaşında iken güzel- liği dillerde destan olan Skit .rkından olan ve Hazar denizinin şark ve şima- lindeki geniş bir ülkeye hâkim olan Masajet devletinin” kraliçesi Tomrise âşık oldu. İran hükümdarı, bu dilber ve fettan kadına, kendisi ile evlenmesi için haber gönderdi. Tomris, Keyhü le addetti. Onün teklifini, ül |linden almak için bir bahane Gelen elçilerin hududdan geçmelerini menetti. | Keyhüsrev, bu red cevahına ve haka- |rete kızdı. Araks nebrine ordu gönder- |di. Nehrin üzerine, askerini geçirmek |için köprüler” attırdı. Nehirdeki nakli- yata mahsus kuleli gemiler inşa ettir- C. Keyhüsrev, bu islerle uğraşırken, Tomris, ona şöyle bir haber gönder- Eş İranlıların ve Midyalıların kra- 1! Kendine o kadar güvenmet! Giriştiğin harbin sanünün sana ne felâketler tak- dir ettiğini bilemezsin. Sen, ülkene hükmet! Bırak, ben de devletime hük- |medeyim! “Yok.. harbetmekte ısrar e- dergen ben, Üç günlük mesafeye kadar eriye çekilmeye hazırım. Gelip mem- İleketime gir. Buna cesaret edemezsen, en üç günlük mesafe geriye çekli.. o- nda beni bekle!'» Keyhüsrev.. bu haberi alınca, ileri gelen zevatı topladı. Onlaria müzakere etti. Bütün müşavirler, geriye çekilmi- ye tarafdar odular. Yalnız Krezüs, böy- le bir hareketin Keyhüsrevin şan ve şe- refine mugayir olduğunu, harbi Masa- Yahudi esirleri ile coduydu. iki yeyi kolaylıkla | I._valnır. derme çatma iler gönderdi. Kendisi, ord. "yur ve azamet duymıya başiadı. Bir ta- | di. 4 Keykâvs ile Krezüs gittikten sonra, Keyhüsrev, ordusunun başına geçti ve nehri geçti. İran hükümdarı Masajet arazisinde geçirdiği ilk gecede bir rü- ya gördü: Yanında bulunan eski şehza- delerden «Keştaseb» in İranda kalan yirmi yaşındaki büyük oğlu «Darasnın| z iki k kanat çıkmış.. bu kanatlar o kadar büyük imiş, ki Av- rupaya, Asyaya gölgeler salmış. Keyhüsrev, rüyayı kendi aleyhine yorduğu için Keştasebi çağırdı: — Keştaseb! Oğlun Dara, İranda, a- leyhimde fesad kuruyor. Bunu, bu ge- ce ilâhlar bana haber verdi. Hiç durmas dan İrana git. Oğlunu, avdetimde bana teslim etmek üzere muhalaza altında tut! Deyince, Keştaseb: — Senin sayende, İran bütün dün- yaya hâkim oldu. Yalrız oğlumun değil, İranda hiç kimsenin senin aleyhinde bulunacağına ihtimal vermiyorum. Bea di İrana dönüyorum. Oğlumun böy- T hareketini görürsem, onu sana Diye cevab verdikten sonra atına a'- Jadı. İrana hareket etti. Keyhüsrev, Ko göre, Tomrisin tah tavsiyesine payitahta ir takım kuvvet- sile geride bekledi. Tomris te ihtiyatla hareket ederek önündeki kuvvetlerin üzerine Ordusunun üçte birini gönderdi. Tomri- sin kuvvetleri, Keyhüsrevin küuvvetle- rini kılıçtan geçirdiler. Bu kuvvetin başında, Tomrisin oğlu İspargapis bu- lunuyordu. Delikanlı, Keyhüsrevin or- dusunu mahvettiğini zannederek asker- lerine etli şaraplı bir ziyafet çekti. Keyhüsrev, düşmanının bu gafletin- den istifade ederek sarhoş sarhoş uyu- yan Masajetleri bastı. Ekserisini kılıç- tan geçirdi. Tomrisin oğlu İspargap'isi de esir etti. Tomris, ordusu ile oğlunun başına, İ şöyle bir haber gönderdi: «Ey kana kanmak bilmiyen Key- hüsrev, bu muvaffakıyetinden mağrur olma! İçlikçe aklını alan, bütün ahlâk” sızlığını meydana vuran şarap zehiri ile oğlumu iğfal ve mağlüb edişine gü- venme! Oğlumu merdlikle yenemedin! Sana son tavsiyem: Oğlumu iade et ve memleketimden çekil git! Eğer dediği- mi yapmazsan, büyük ilâhım «Güneş» namıma yemin ederim, ki seni bir tür- lü doymadığın kanla boğarım.» Keyhüsrev, bu tehdide ehemmiyet vermedi. Yalnız İspargapisin ricasın! kabul ederek onun prangalarını çıkart- tı. Genç delikanlı, bu fırsattan istifade etti. Esaret zilletini nefsine yedireme- di. Kendi elile kendisini öldürdü. Tormris.. Keyhüsrevin teklifini red ettiğini ve oğlunun kendi kendini Ö- dürdüğünü haber alınca Keyhüsrevin üzerine yürüdü. İki ordu, büyük bif şiddetle birbirinin üstüne atıldı. İlk ev“ vel ok muharebesine giriştiler, Oklari tükendiği zaman, ellerine kılıçlarını, hançerlerini, harbelerini aldılar, Bır- birine saldırdılar. Kucak kucağa vü- Tuşmıya başladılar. İki taraftan da bir asker bile geriyt kaçmıyor.. ölümle kucaklaşarak döwü- şüyordu. Bu dehşetli muharebede İran ordusunun da, Masajet ordusunun dâ büyük bir kısmı helâk oldu. Nihayet Keyhüsrev de yaralanarak mağlüb 0i” du. — « İran ordusunun kurtulan zısmı, Key” hüsrevi Harb meydanında bırakarsk perişan bir halde Midyaya kaçtı. Todi” ris, düşmanına galib geldikten sonrâ harb meydanındaki ölüler, yaralılar 8* rasında Keyhüsrevi buldurdu. İran 0f” dusundan aldığı esirleri idam kanlarını büyük bir tuluma doldurttl Ölüm halinde bulunan Keyhüsreve: | — Ey gurur ve azameti Je sermest olan, kana doymıyan Keyhüsrev! Payi” tahtıma et ve şarap doldurdun! OğlU” mu şarapla sarhoş ederek asir ettin V€ ölümüne sebeb oldun. Beni matem? boğdun. Kazandığım zaferin saadetini bana haram ettin. İşte, sana vaad etli” ğimi' yapıyorum. Seni, ordunun askef” lerinin kanı ile doldurduğum tulumf sokuyorum. Son nefesinde istediğin Kö” dar kan iç.. kana doy! Diyerek onu kanla dolu tuluma #0K* turdu. M. Rasim Özget —SON— İstfmbul Tramvay Ş'rketinden: Üniversite ve Yüksek Mekteb talebelerine Tenzilâtlı tarifeden istifade etmek hakkını bahşeden Ve evvelce verilmiş olaf 1936/19837 mekteb senesine mahsus yeşil kartlar 1937/1938 senesi için değiştiri” leceğinden, Üniversite ve Yüksek Mekteb talbeleri 15 İlkteşrin 1937 tarihindef evvel yeni kartlarını almak üzere Tramvay Şirketinin Galatada, Tünel arkasın” da, Söğüt sokağında Hareket Kalemine vesikaları ile birlikte gelmeleri ilâD olunur. Direktörlük İstanbul Telefon Direktörlüğünden 4000 aded Ankara Telefon rehberi bastırılmak üzeredir. Memleket iç ve dışi” na tevzi olunacak bu rehberin iş adamları ve ticarethaneler için kuvvetli bif propaganda vasılası olacağını izahtan müstağni görürüm. İlân şeraiti İstanbul Telefon rehberinin aynıdır. Kayıd muamolesi ve izahst almak için Müdüriyet Abonman Dairesine bizzat veya (02) No, roya toelefof edilmek ' suretile müracaat lâzımdır. Rehber kısa bir zamanda tab'a için istical buyurulmasını rica ederim. —— Devlet Demiryolları 9 ncu v Müdüriyet İşletme Direktörlüğünden: Muhammen bedeli 1300 lira olan 5 ton renkli Üstüpü açık eksiltme usulilt 7/10/937 Perşembe günü saat 15,30 da Sirkecide 9 uncu işletme mübayaa K0” misyonunda satın alınacaktır. Bu iğe girmek istiyenlerin 97,5 lira mu vakkat teminatı ve kanunun tayin ettiği vesikaları beraber alarak ayni gün ve saatte İşletme binasındaki komisyon liğine gelmeleri lâzımdır. jet arazisinde kabul etmesini hvıiyeı Şartoameler parasız olarak komisyan rcisliğinden veritmektedir. «6324>

Bu sayıdan diğer sayfalar: