25 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

25 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TT PT T yaşındaki sevgilisini n Fivvelki gün Kumkapıda Virji- ni dokuz yerinden yaralıyan — Şükrü dün adliyeye gö- türülmüştür. Suç- Ju birinci sorgu hâkiminin — huzu- runa — çıkarılmış, yapılan — sorgusu meticesinde tevki- fine karar veril- miştir. Sevgilisi Virjini Şükrü, hâdiseye — — vuran Şükrü Virjinin tahriki sebeb olduğunu iddia &- derek, şunları söylemektedir: — 7 aydanberi Virjini ile birlikte ya- şıyorduk.. Sevişiyorduk, evlenecektik.. Bu maksadla, memleketim olan Çorluya gittik.. Bir müddet sonra, annemi göre- ceğim geldi diyerek, tekrar — İstanbula Pa gdönmek istedi.. Kabul ettim, döndük... Ben anun için daha nelere katlanmadım ki.. İş Bankasındaki — tahsildarlığımdan bile oldum. Daha geçenlerde Fatih par- kında öpüşürken bizi yakaladılâr, hakkı- mızda zabıl tutuldu. Bundan dolayı mah- kemede de, 17 gün hapse mahküm olduk. Bütün bunlara karşılık, İstanbula dön- dükten sonra benden yüz çevirdi.. Ana, kız hem benim paramla geçiniyorlardı, 'vem de beni eve sokmuyorlardı.. Üstelik, evlerine başka erkekler de girip çıkar mış.. Ayrılmaya karar verdim.. Evvelkti akşam, bu maksadla evlerine gittim, kendisine: — Ben, seninle ayrılmaktan başka ç- kar yol bulamadım.. Size çok iyiliğim do- kundu, fakat fazla bir şey istemem, ge- çende sana verdiğim 80 lira ile ufak tefek eşyamı iade edin, dedim. Bu söz üzerine Virjini ağzını açtı, çir- kin küfürler savurdu. Dışarı çıkınca da: — Haydi, seninle kozumuzu pay ede- lim, istersen beni vur diye, tahrik etti Şuurumu kaybetmiştim. Elime geçirdi- ğim bir usturayla vurdum onu.. Kadınlı içkili âlem yapan mevkuflar mahkemede Kendisine emniyet edilen mahkümla- Tın otomobil ile şehir dahilinde gezme- lerine müsaade ve eğlencelerine iştirak etmek süretiyle emniyeti suiistimalden maznun adliye jandarma karakol komu- tanı Ali onbaşı ile jandarma Ahmedin duruşmalarına Asliye birinci ceza mah- kemesinde dün başlanılmıştır. Dünkü celsede suçlulara hâdisenin ne şekilde olduğu sorulmuştur. Gerek Ali onbaşı, gerekse jandarma Ahmed böyle bir hâdiseden bihaber olduklarını söyli- yerek, kendilerine isnad - olunan suçu reddetmişlerdir. Dinlenilen şahidlerden, mevkuf Salim ise, mahkemede ilk tah- kikat sırasındaki ifadesini tekrarlıyarak: Şükrü 40 yaşındaki |Sonra da, onbaşının emriyle mevkuflar eye vurmuş? ı — Bir gün Ömer, Remzi ve Hüseyin, herhangi bir iş için tevkifhaneden adli- yeye gönderilmişlerdi. Bunların adliye- deki işleri bittikten sonra, aşağıda mer- diven altındaki — jaendarma karakoluna *önderilmişler ve orada Ali onbaşı ile veraber bir müddet oturup eğlenmişler. bir taksi ile gezdirilmişler. Bu arada dostları olan Neriman ve Mükerreme gi- derek, önce orada oturmuşlar, sonra da benim metresim Nigâra uğramışlar. Böy- yanlarına kadınları da alarak Top- kapıda bir dutluğa, müteakiben Edirne- kapı taraflarına gidip, akşama kadar do- laşmışlar.. Bunları, tevkifhaneye dönüş- lerinde, çok sarhoş bir halde olan Koca Hüseyinin itiraflarile öğrendik.. Jandar- ma Ahmed bütün bu gezip tozma esna- sında, mevkuflara refakat etmiş.. Katilden 10 sene mahküm olan Koca Hüseyin ise, mahkemede bunları inkâr etmiş ve eski ifadesinden Tücu eyle- miştir.. Duruşma, gelmiyen diğer şahidlerin celbi için başka bir güne bırakılmıştır. Bir suçlu idam talebile Ağırcezaya sevkedildi Bir müddet evvel Feriköyde üvey kızı Remziyeyi bıçaklıyarak öldüren Ömer Tiril adliyeye verilerek tevkif olunmuş- tu. Suçlu hakkındaki ilk tahkikat hita- ma ermiştir. Yapılan tahkikatın netice- sinde, Ömerin üvey kızını şuurlu olarak vurduğu sabit olmuştur. Buna göre, müd- delumumilik suçlunun, Ceza kanununun 450 inci maddesinin 3 üncü bendine tev- fikan muhakeme edilmek talebiyle suç- luyu, Ağırceza mahkemesine vermiştir. Ömerin duruşmasına yakında başlana- caktır. Bu madde idam cezasını ihtiva etmektedir. Bir hırsız cürmümeşhud halinde yakalandı mahküm oldu Son zamanlarda Yedikule civarında birçok hırsızlık vak'aları görülüyordu. Halk, bu vak'aların faili olarak ayni semtte oturan Nurettin oğlu Kenan is- minde bir bahçıvandan şikâyet ediyor- lardı. Ancak, ortada bir delil mevcud ol- madığından bahçıyan hakkında kanuni takibat yapılamıyordu. Kenan ik! gün ev- vel Yorginin bahçesinden bir gömlek çaldıktan sonra, ayni yerde oturan Ne- vart isminde bir kadının da kilimini a- şıracağı sırada cürmümeşhud halinde yakalanmıştır. Suçlu derhal adliyeye verilerek, Sul- tanahmed 3 üncü sulh cezada duruşması yapılmış, | ay 20 gün hapse mahküm olu- narak, tevkifhaneye gönderilmiştir. Üvey annelik Hakikaten güç Bir san'attir İstanbulun merkeze epeyre urak semt- lerinden birinde oturan bir kadın okuyu- €um bana halli güç bir mescleden bahı - Bediyor ve diyor ki: — « Rpeyce uzun müddettenberi evliy- dim, Ve çok mes'uttum. Fukat geçenlerde kocamın eski kaurısından olan çocukları bize geldiler. Benim çocuğum yoktu, ko- camın çocuklarına dört elle sarıldım. Maalesef emeğim boşa gitti, zendi anne. derinin yanında ihmale uğramışlardı, ah- Yâkları bozulmuştu, iyi bir yola gelirilme- leri mümkün olmadı, bir gün kocama şi- kâyet edecek olmuşturm. Derhal çocukla- gının müdafaasını ele akdı ve o vekitten- beri de çocuklar beni hit dinlemez oldu- lar, Evim artık bir cehennem.» * Bu genç kadın idaresi gerçekten müş- kKül bir vaziyet karşısmdadır. Bununla beraber ümidi kaybetmiye de gelmez. Koendisine herşeyden evvel bir. babanın gocuklarını hattâ haksız — vaziyetlerinde dahi olsa müdafaa etmesinin tabii bir histen iİleri geldiğini sözliyeyim. Demek GÖNÜL İSLERİ x | Ki kadın ne pahasına olursa olsun hiç bir zaman çocuklar hakkında şikâyette bulunmıyacaktır. Zira akzi halde evvelâ babanın bu tabll hissini tahrik etmiş, son- ra onun müdafaası karşısında incinmiş nihayet te çocukların Ççocukluk — kinini kurcalamış olacaktır. Mesele — çocukları şikâyeti mucip olacak vaziyetlerinden e- karmaktadır. Onları tatlı dille, güler yüz- le ve menfaat ile kendinize bağlayınız. Yaşlarına göre bir mendil, bir iskarpin, bir çikolata kırılmaz bir bağ teskil eder. Her şey kadının zekâsının dezecesine tâ- bidir. Üvey annelik hakikaten güç hir san'attir. Fakat ben bu san'ati mükeni- melen başaranlardan çoğun bilirim. Hele bakınız bu dakikada içlerindan birisini hatırlıyotum. Rizzat çocuk sabibi wmna - sına rağmen baska evde büyüyen haya- tnı kazanmış bir üvey çocuğunu kerdi- sine o derece bağlanmıştı ki, bu çocuk 30 || yaşında koca bir adam olmasına rağmen || arasıra üvey annesine uğramattan, elini Wöznekten, onunla konuşmaktan — zevk düyardı ve ona sannee değil, abla diye hitap ederdi. Sizin üvey çocuklarınımın yaşlarını bilmiyorum, fakat unutmayınız bazan, hattâ ekseriya annelik değil ab. lalık yapmak lâzımdır. 'TEYZE de yedi diş çekece- Bir tane daha —Üst çenenizden altı, alt çenenizden ğim. — Yekünu on ür futar, olmaz.. ber ©n üçün uğursuzlu- nun için ya alttan, ya üstten bir diş da- 100 metre birincisi koltuk merasiminde., evlendiği gün — Ben haksızdım, kocam bana hak- — Tu, Yarısı İki kollunun oğlu tek kollunun oğlu na söyledi: — Sen her haldi — Baban tek kob benim babamsli iki kollu! ha çek! — Şu Diyojen de olur yalancılardan değilmiş. Biraz evvel bana «bir a - dam arıyorum> demişti. Ne çabuk Kadın söyledi: — Hâberin var mı kocatı- ğim, yarın benim doğduğum — Ya, öyle mi? a bir yüzük hediye edersin değil mi? — Üç ay evvel gene doğdu- ğun gündiye bir bilezik a.mış tım, — Ya kocacığım, meğer gün ler ne çabuk geçiyormuş. Lokantada — Karşımızda oluran seni nerede ise gözlerile yiyecek! — Amma obur şeymiş, beş :? yemek yedi de doymadı İzin günü Ev sahibi bahçedeki köpek kulübesi- nin yanı başına bir sandalye koymuş, oturuyordu; komşusu gördü: — Orada ne yapıyorsun? — Eve bekçilik yapıyorum. — Köpek nerede? — Bugün onun izin günü!, Annelik Küçük Doğanı ablasına emanet edip sokağa çıkmışlardı. Döndükleri zaman sordular: — Nasıl biz, yokken Doğana annelik ettin mi? — Ettim. Hem tam manasile annelik edebilmiş olmak için üç defa da döy - düm. — Bir film alana bedava banyo, diye ilân koymuşsunuz.. Filmi aldık; ban- yo dairesini gösteriniz de banyoları mazı da yeapıp gidelim. Âşık, sevgilisinin evine geldi. Arka- y sında yırtık pırtık bir elbise vardı. Sev- gilisi şaşırdı: — Bu ne kılık, dilenciye benzemiş sin.. — Benzemiş miyim? — Evet! — Öyleyse iyi; ben aşkınızı dilenm ye gelmiştim de.. savam Fazla gidiyor Anası, kızına” darıldı: — ©, yanımızdaki eve taşınan deli- kanlı seni otomobil gezintisine çağırdı ha! Evet anne. — Artık fazla gidiyor. — Evet anne, saatte yüz yirmi kilo- metre!.. — Meğer insanların da bizim gibi güzel olanları varmış. — Eviniz nerede söyleyin sizi götü- receğim. — Şanghayda!.. — Bay komiser yolumu kestiler, ben- den para istediler.. « — Hırsızlar rm? — Hayır, alacaklılar. * BAA Nasıl anlarsın Bayan, yeni hizmetciye sordu: — Ütünün sıcak yahud da soğuk ol- duğunu nasıl anlarsın? Çamaşırın üzerine bırakırım. Ça- maşır yanarsa sıcak demektir. —— Keşif Sarhoş gece sallana sallana yürüyor- du. Ayık baktı.. sarhoş sordu; — Ne bakıyorsun? — Bir şey keşfettim de. — Ne keşfettin? - Ciddiyetin alkolde muhafaza edi- lemiyeceğini! hsın; dedi, ben de barıştım. — Maatteessüf yanıma para almas — | mışım. — Maattcesrüf boks şampiyonunt otomobilime almış bulundum. Adamına göre İki kadın karşılaştılar: Büugün ne kadar i.'“”’ İ İ | | gi — Bir güzellik enstitüsül uğradım da.. — Ne verdin? — Ön lira! Ucuz. — Niye? — Ben bir lira verirsem v© tişecektir.. Doğru — Necatiyi nasıl buluyo'” sun?.. Budalanın biri!. Benimle evlenmek i#i” di. — Doğru söylememiş mb yim? Tabana kuvvet — — Siz tabancanın ilk patladığını BÖ" Mmüşsünüz. — Evet gördüm. — Ne kadar uzakta idiniz? — Ancak yirmi beş metre, — Ya sonra ne oldu? — Arkadan bir defa daha pazladı * ma ses kulağıma hafif geldi, ben yüz metre kadar uzakta idim de.. , #BAARE Teossür — Hizmelcinizin - bacakların, traff” vay kesmiş öyle mi? — Evet, çok müteessir oldum. —!!! — Bundan sonra benim apkı’l"' giydiremiyecek, kocamın paltosunu W" tamıyacak! — Şimdiye kadar size hiç kimse ilâ aşk etmedi mi? — Telefonda biri ilâni aik etmişft Fakat sonradan öğrendim, yanlış mara çevirmiş!

Bu sayıdan diğer sayfalar: