18 Haziran 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

18 Haziran 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ge 12 Sayfa ON POŞTA aa “Son Posta, nın Hikâyesi KAZAZEDELER... âl_ll_llllllll_ll_ Çeviren Bu hikâye bana İLondrada Savage Club'da anlatıldı. Dört beş kişi yeşil ma- Token koltuklara oturmuş viski İçiyor- duk. Bir transatlantiğin mütekaid süvarisi: — Kaptan Hicks'in güzel macerasını işittiniz mi? diye sordu. Şu halde onu si- ze kısaca anlatıvereyim. Bu hikâye ırkı- mızın pslkolojisini harikulâde bir şekilde tecessüm ettirir... Hicks, Okyanuslarda sefer yapan bir “şilebin kaptanıydı. Mikranezya adaları- nin-en ufarak parçalarını dahi bilirdi. Engin denizlerde, rüzgârlarla, fırtınalar- la, boralarla onun kadar çarpışan kimse “olmamıştır. Fakat bir gün kuvvelli bir , kasırga gemiyi parçaladı ve bütün yol- euları dönize döktü. Hickes'ten baş - ka kurtulan olmadı. Kaptan bir tahta parçası üzerinde ni> hayet Bobo adacığına çıktı. Bu adacık bir mercan kuşakla kuşatıl- muüşl; içinde küçük bir hurma ormanı vardı. Adanın mösahası topu topu — 600! hektardan ibâretti ve tamamile - gayri moskün bir haldeydi. Hicks çok yorgun ve bitkindi. Bir defa yirmi sekiz saat suyun üstünde çırpınmış kalmıştı, İki sene orada yaşadı. Muz koparıp yi- yor, avladığı kuşları kızartıyor ve bir çe- şid ağaçtan sigara yaparak sıkıntışını da- Bıtmağa uğraşıyordu. Yağmur — sularım içmekte idi. O da bütün kazazedeler ve Robensonlar gibi kendisine küçük bir sandal yapmıştı. Bir gün, bu küçük sandalla ufukta izi- ni gördüğü konuşu bir adaya doğru yola çıklı. Bir öğledön sonra bu meçhul yere a- yak basınca, burasının kendi adasından daha büyük bir şey olmadığını gördü. Fa- kat buraya geldiğine çok sevindi. Çünkü gözüne bir çardak ilişmişti. Ormanın ke- narında yapılmış olan bu çardağın par- maklığında bir çift kadın ipek — çorabı aşılıydı. Bu sürpriz karşısında kalan kaptan henüz kendini toplamamiışken arkasında hafif ayak sesleri duydu. Dönünce, yir- mi beş yaşlarında cazib bir İngiliz kadı- nile karşılaştı. Kadın ona tatlı tatlı gü- lümsüyordu. Tanışmaları çabuk oldu. Kaptan Hicks kendi macerasını anlatlıklan sonra güzel kadının hikâyesini dinledi. Kocası gemi inşaafcısı imiş. Seferde bütün mürette- —. batile beraber kaybölmuş yalnız ken- disi kurtulabilmiş. Sarışım dul burnları unlatlıktan sonra ilâve etli: — Mukadderâata teşekkür etmeliyim. Burada çok sıkılıyordum. Bir arkadaşa kavuştuğum için mes'udum. Çabuk ahbab oldular. Gün, yerini tat- hi ılık ve kokulu bir akşama bıraktı. Genç kadın bir kır lâmbası yaktı ve son- ra misafirine yemek hazırladı. Dürma- dan konuşuyordular, Her ikisi, iki yıl- danberi insan yüzü görmemiştil AAA «Sön Postas nın edebi romanı: : Faih Berecmen Bir gün kuvvetli bir kastrga gemiyi par çaladı ve bütün yolcuları denize döktü. Dul İngiliz beyaz bir arkadaşa ve hole böyle güzel, muntazam vücudlü, çevik bir erkeğe kavuştuğu için dehşetli mem- nündü. Kırpışan yıldızların altındaki konuş. mmaları gitgide daba yakınlaşıyor, sıcak- laşıyordu. Yanyana bir ağacın altına o- turmuştular. Neredeyse tehlikenin içine düşeceklerdi. O zaman ansızın genç kadın zarafectle kaptanın olini tuttu; gözleri biraz garib bir saadetin âteşile titriyor, parlıyordu.. — Ah, kaptan, diye söze başladı. Sizi yanıma gönderen kadere ne kadar teşek- kür etsem azdır. Çok mes'udum. Elimde sizi memnun edecek bir şey varsa onu yapmakla ne kadar büyük bir saadet du- (Baştarafı 6 ıncı sayfada) Romanda bir tek mtaheze edilebilecek cihet (o da kanaate göre değişir), eserin bitişidir. Bütün emellert mahvolan Ah- med Cemil, ihtiyar anasile bir menfaya gider gibi hakir bir vazife alıyor ve çok uzaktaki bir vilâyete memur olarak gi- diyor. Halbuki 0 meş'um devirde İstan- buldan uzaklaşmak, ihtimal yeni ve hür bir hayata kavuşmaktı. Romanda ise Ah-« med Cemilin İstanbuldan uzaklaşması, €en son ve kat'i bir felüketi gibi gösteri- liyor, | «hlai ve Siyah> ın bu yeni tab'ı vesile- gile hiç şübhesiz daha çok uzun bir tahlil yapılabilirdi. Fakat ufak bir edebiyat sütununda bundan daha geniş mülaloa- ve tedkikin sonu yoktur. Mal ve Siyah asıl bundan sonradır ki bütün azametile bir tahlil ve teşrih sahasına girecektir. Çünkü bu roman, bu edebi nevide her 45 ÇINARALTI O kumral kafanın içi boş değil, Asıl cevheri de orada. Ve öyle cevval bir zekâsı var ki ka- dınlık hislerini ve üzerinde biriken er- kek gözlerini istediği gibi idare edebili- yor. Son gecelerin hâdiselerinde oyna- dığı role hayran oldum. Ömrümde hiç- bir kadının tesiri altında kalmadım. Fakat tesadüfler mi, yoksa geçirdiğim buhran mı beni Jaleye bağlayıverdi? Yalnız kaldığım zaman kendi kendi- mi muhakeme ediyorum: — Bu kadının fikirlerine, arzülarına neden kapılıyorum! Evet, bu âdeta bana bir haysiyet me- gelesi gibi geliyor. Fakat düşündükce onun fikirlerini haklı, arzularını makul buluyorum. Doğru düşünüyor, ve en müşkül Anlarda benden daha iyi sinir« lerine hâkim oluyor. Fakat hâlâ anlıyamadığım bir nokta var: Bu güzel, zeki, cesur ve bilgili geüç kadın masıl olup da Bayrakdaroğ- dunuün peşine takılıyor, bu dağ başları- na geliyor. Jale yirmi ile atuz arasında görünüyor. Halbuki Bayrakdaroğlu alt- Bürhan Cahid ua ginliğine kapıldığını farzetsem, Jale gi- bi bir kadın daha iyi şartlar içinde zen- gin bir adamla yaşıyabilir. Halbuki Bayrakdaroğlu da yabancısı değil, Ak- rabası,. ve babası yerinde, Aralarındaki hissf münasebetlerin derecesini sormadım. Hattâ kanuni bağ- ların şeklini de anlıyamadım. İkisinin vaziyeti hâlâ esrarlı. Jale ile yalnız kal- dığımız zamanlar Ööyle buhranlı ve hummah. dakikalar yaşıyoruz ki ken- dimizden başkalarile meşgül olmamıza imkân yok.. son günlerde bir çekirge sürüsü gibi başımıza çöken misafirler boni büsbütün şaşırttı. Şu baş belâla- rını selâmetlediğim gün her halde Ja- le fle yeni bir İncirlipmar gezintisi ya- pacağız. Biraz da birbirimizden bahse- delim. Bu kadın beni fazla meşgul ediyor. Yavaş yavaş hislerile ve fikirlerile ba- na hâkim oluyor. * Bayrakdaroğlu bizi ağırlamak sağa sola kumandalar verirken sinirle- niyor, adamların beceriksizliğine kızı-| Onun varlığı kadar yokluğu da beni | ,, geltyorlar. u anda kim bilir ne ya- — mışı bulmuş, hattâ geçmiş.. onun zen-|yor ve ara Bıra homurdanıyor; lar yürütmeğe imkân göremedim. Eıı-; sen bu ehemmiyette bir eser için tahlil | yacağımı söylememe müsaade edin.. bir tek kelime söyleyin. Bütün —erzunüzu yapmağa hazırım.. evet hazırım.. siz sa- dece bir tek kelime söyleyin. Dinliyorum. Güzel ve genç dul böyle diyerek- göz. Terini tatlı bir hicabla yere indirdi. Kap- İtan Hicks bunun üzerine kadına doğru Çeğildi ve mütereddid bir sesle çamı fıml- dadı: — Ah! Eğer bir şişe viskiniz varsa... l İ YAR.IN.KI NUÜSHAMIZDA: Sinir hastaları arasında çeviren: H, Alaz Edebiyat: Eski fakat daima taze kalacak eser : (Mavi ve Siyah ) zaman klâsik bir kaymette tanınacak ve dün olduğu kadar yarizi da çok mühim bir devrin romunı ve bu ö&bheden de bil-| hassa mazinin bir vesikası, eski İstanbu- Tun birçok âdetleri ve tiplerile canlanmış bir örneği olarak kalacaktır. Halid Fahri Ozansoy enaanS aat d KSa Namaürees eeeeanerenEsEKESERSESesa. : Bir nişan yüzüğünlün hatıraları (Büş tarafı 7 nci sayfada) cak halde değiller. Genç kız ihtiyar bir koca karı oldu. Genç erkek yerinden kıs mıldamaz bir hale geldi. Bazan birbirle- rine yakın oturuyorlar. Bana ve arkada- Şıma gözleri iliştiği zaman — şaşırıyorlar. Mizal tırlamak istediklerini hatırlıyamıyorlar.. meyus meyus bize bakıyorlar. İsmet Hulüsi rında gider yal, Koca çiftlikte bir salata yapmasını bilen kadın yok.. bizde ne ise Hasan dayının karısı İstanbulda, konakta ça- lıştığı için her şeye eli yatıyor. Fakat Filiboz çiftliğinde Jalenin yeni yetiş- tirdiği iki küçük kızdan başka, hattâ sofra kurmasını bilen yok. Şimdi çift- liğin bütün işleri bu iki kızın elinde. yatakları yapan, sofrayı kuran, kaldı- ran, yemekleri hazırlıyan onlar, Jale bunlarla l olmuya başlıya- li üç hafta olmuş. iken ellerinden iş geliyor. Biz İstanbulun üç delikanlısı Bay- rakdaroğlunun rakı sofrasında seyirci gibi kalıyoruz. Yaşına rağjmen kendine malik olamıyor. Fakat neş'esini de kay- betmiyor. İlk akşam önü odasına koltukla çı- kardık. Bu vaziyet bana birkaç gece evvelki ülemi hatırlattı. Gece uykum kaçtı, O- da kapısının her an açılmasını bekle- dim. Hayaller gelip geçti, kâbuslar bas- t Sabaha karşı kendimden geçmişim.. anlıyorum ki Jale ahlâkımdan kanaat- için |lerime kader bütüin manev? kuvvatleri- me hâkim olmuşlur, meşgul ediyor. Bir şeyler hatırlamak istiyorlar.. fakat| »e masrafları alıcıya aiddir. Alıcı olan- hafızaları da işlemiyor mudur, nedir. Ha-| yar muayyen gün ve saatinde mahallin- — Hamım burada olsa her şey tıla- BAYANLAR Dudakların rujları sizin Denizyolları İşletm pur gelinceye kadar Pazar sabahları ağrılarınızı derhal mommammua İstanbul İkinci İcra Memurluğundan: Dairemizin 38/1104 numaralı dosyası le mahcuz olup bu kere paraya çevril- mesine karar verilen Büyükderede Ca- miişerif sokak 47 numaralı ev enkazı ka- irmen mahallinde paraya çevrilecektir. Birinci açık arttırıma 24/6/9388 Cuma gü- nü saat 15 den 17 ye kadar yapılacaktır. Bu arttırmada mahcuz enkaz ehlivukuf marifetile takdir edilen muhammen kıy- met (520) beş yüz yirmi lirayı bulmadığı ! takdirde ikinci açık arttırması 30/6/938 | Perşembe günü ayni saatte ifa edilecek- | tir. Enkazın mahallinden söküp götür- de bazır bulumacak memuruna müracaat ederek *b 7,5 depozito yatırarak almala- uhnur, (8476) »« Bü gece domuz avına çıktık. Filiboz çiftliğinin engin mısır tarla- lari ile çevrilmiş bodur meşe ormanın- da gündüzden hazırlanan siperlere yer- leştik. Yanımızda iyi atıcılar var, Sezai bey gibi ömründe silâh atmamış bir a- damın domuüz avına çıkmasındaki teh- likeyi bildiğimiz için onun postasına, ıki!:yıı_v. bizim Zehir Ali gibi meşhur |nişantılardan iki korucuyu ayırdık. Dört posta avcıların gündüzden işa- ret ettikleri noktalara yerleştik. Sıcak bir gece.. meşe ormanı bir fı- rın gibi... Ellerimizde mükemmel si- lâhlar yar, Domuz saçması dolu fişek- likler bellerimizda. Benim postamda iki köy delikanlısı var, Bunları Filiboz çiftliğine Hacımaş- h köyünden getirdik.. sırım gibi deli- Xanlılar. Bana alçak sesle avcılık ma-| ceralarmı an!, âr. AÂra sıra inoe bir tüzgür serinletiyor, Ha- fif bir ay var. Önilmüzdeki keçi yolu hayal gibi görünüyor.. tahmine göre domuz bu patikadan gelecek.. si-| Jâhlarımız bu yola çevrilmiş, bekliyo- Tüz, Bu çalı, çırpı ile çevrilmiş obada #i- gara bile içmeden domzu beklerken bizim çiftliği düşünüyorum. Gözümün önüne Jale, Nazlı, Buna, Nermin sıra MEŞHUR FRANSIZ MARKASI DİKKAT! Paris COTY fabrikalarında imal ve ihzar edilmiş bir fransız mustahzarıdır. DENİZBANK Pazar Mudanya Tenezzüh seferleri biletleri. Pazar günleri TRAK vapuru ile Mudanyaya yapılmakta olan tenez - zülh seferlerine karşı rağbetin fevkalâde artması dolayısile muhterem halkımızın bu arzularını karşılumak üzere yakımda gelecek olan SUS va- puru da Pazar günleri mezkür iskeleye seler yapacaklır. Ancak yeni va- farın geri dönmek mecburiyetinde kalmamaları için biletlerini beheme- hal Cumartesi akşamına kadar temin etmelerini tavsiye ederiz, Baş, diş, mezle, grip romatizma, nevralji, kırıklık ve bütün keser. İcabında günde 3 kaşe ahnabilir. I ıziın. istediği için bulduk e Müdürlüğünden TRAK'da yer kalmadığından yolcur mouomauame | Tokad Asliye Hukuk Mahkemesindet: 'Tokadın Biskincik köyünde mukim K ollu İsmall kızı Emine ile kocası Samsunu Gürcalan lstasyonunda Merd ırmak mevli ” inde mukim Beşli oğlu Kürd Kaya açtığı boşanma davasından dolayı müdd€i” &leyh Kaya namina — yazılan davetiyenlü merkumun ikametgâhının meçhul bulundü” gundan bahisle iade edilmiş olduğundan h" Kuk usul muhakemeleri kanununun I4i maddesi mucibince mumalleyhe gasele : Hlânen tebligat Jorasına ve duruşmanin 6/938 tazihine talikine karar verilmiş oldü * — Gundan yevmi mezkürda bizsat veya WUlÜ” ğ ne tevlikan bir vekil bulundurması aksi dirde muhakemenin giyaben yapılacağı VAS olunur. » İşbu Dânın bir nüshası mahkeme salonuüf asılmıştır. Müddel müzaharadı adliyeye nali oldulü için pul yapıştırılmamıştır. yor, Belki de yalmışlardır. Biz çiftlik” — ten ayrıldıktan sonra her halde YW net ve âsüyiş başlamıştır. Rekabet, KiS” Rü kançlık fırtınalarmı şahlandıracak 507 — beb, fırsat yok! Jalenin fırsat buldukca saf ve mâ” sum Sıdıkayı söyletmesi ihtimali var. Zavallı kız bizim Kestanelik âlemlert ni anlatır mı acaba? Ü Çiftlikten ayrıldığım iyi oldu. Oradt — kalsaydım göz göze gelmek, kurd olmü? salön kadınlarının kontrolü - altındt kıvranmak bir felâket olacaktı. 4 Jele beni oradan uzaklaştırmakla V sabet etti. Gerçi bunu daha ziyade k&f” di hesabına düşündü, Nazlıya kargı Pi mükemmel bir oyundu. Fakat bir hâdiseyi önlemek için de en vtf ğ Dklı bir plândı Ş Acı bir silâh sesi gecenin sükünetil yırttı. Bit daha., bir daha! Öteki postalardan ateş başladı j Yanımdaki delikanlılar hemen #ÜĞ larımı hazırladılar, dayadım. kıril” 54 TÜ 4 Ben de dipçiği omuzuma Uzaklarda, çalıların, ağaçların raasından gelen korkunç bir ses Vaf — Ne oluyor? dedim Biri yavaş sesle: ğ — Canavar kaçıyor! dedi. Hazır Pıyorlar? Vakit gece yarışına yaklaşı- e Üa "i l A lli HĞ A Z B Di aa 9 BN A B e İ DAİA n d S e ADĞ V e K T A S Ce  e l el ada aei saibi lun, Belki bu yola düşer. a (Arkası vef)

Bu sayıdan diğer sayfalar: