18 Haziran 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

18 Haziran 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayln Resimli Makale: Hergün Hataydaki Cenevre Komisyonu işi azıtıyor! Yazan: Muhittin Birgen (Baş tarafı 1 inci sayfada) yasile, birdenbire günün meselesi oldu. Dün bu meseleden bahsederken yalnız Fransanın bu işte bir manevra yapmakta olduğu noktası üzerinde durmuş ve bizi bu tarzda düşünmeğe sevkeden sebebleri izah eylemiştik. Dün aldığımız Şam gazetelerini okurs ken bu meselenin, ilk bakışta göze çar- pabilecek dereceden daha ciddi olduğu kanaatine vardık. Bizi bu kanaate sevke- den sebebler şunlardır: Evvelâ, bütün Arab matbuatı, Türki - yeyi ve Hatay Türkünü bir takım ma- sum İnsanlara karşı cebir ve tazyik ile tesir yaparak Hatayda Türklere, sahib olmadıkları bir ekseriyet teminine ça - lışmakla itham eder bir tavır almıştır. Elimden geçen bir düzüne Şam ve Berut gazetesinin bu mevzuu muhtelif bakım- dan işlemekte olduğunu görüyorum. Bu gazetelere göre, Fransa Türkiyenin taz- yiki ve tehdidi alında bulunuyor ve ©- nunla anlaşmıya mecbur - oluyor. Eğer Milletler Cemiyeti işe müdahale etmiye- cek olursa Hatayda Arabın, Ermeninin, Kürdün vesairenin hakları ayaklar altın- da kalacaktır. . Şam ve Berut gazetelerinin bu neşri- yatı, ayni ruh içinde diğer Arab memle- ketleri gazetelerine de aksediyor. Bu suretle, Türkiye zorba, cebirci, hak çiğ- ner ve hattâ Hataya girip halkı zulüm ve tehdid altında tutmak istiyen bir memleket oluyor. Halbuki, Türkiye bu değildir. bunu yapmak istemiyor ve yıp—' mak istiyecek kadar da budala değildir. Saniyen, görüyoruz ki Hatayda Mil - letler Cemiyetini temsil eden reis, An- takya vukuatında teşvik ve tahrik rolü oynamıştır. Orada bu mümessll o rolü öy- narken de, gene Arab gazetelerinde oku- duğuma göre, Cenevrede Milletler Cemi- yetinin bu iş için tesis etmiş olduğu ko- misyon, Türkiye ile Fransa arasındaki Atilâfı ele almış, gizli bir celsede bunu tedkik etmiş, sonra bir takım kararlar Vermiş ve fakat, bunları da gizli tutmüş- tur. Şam matbuatı bu gizli tutulan ka-| rara büyük bir ehemmiyet veriyor ve bir Yunan hâkimi Teofrasta sordular: caksın, hangisini tercih edersin? İhtiyar hâkim hiç tereddüt etmeden: — Müsrifliği, diye cevab verdi. Erkekler şapka Yerine ibikli bere Giymeğe başladılar — İki hastalık karşısındasın, birincisi müsrifliktir, ikin- cisine de hasislik derler. İkisinden birine mutlaka tutula- SON POSTA se Sıkı tut kaidesi.. — Müsrif elinde avucunda bulunanı dört tarafa savurarak dağıtabilir, fakat hiç değilse tahayyül edebileceği ne kadar zevk varsa hepsinden de hisse almış damektir. Halbuki hasis altın içinde olduğu halde açlıktan ölmüş bir adamdiır, birincisi hayatının bir kısmını iyi, bir kısmını fena yaşa- » mıştır, ikincisi bütün ömrünü ıztırabla geçirmiştir. SÖZ ARASINDA gaa meee a A A, | İRİ Miğtre Hergün bir fıkra —| Uzunluğunda Bir bilet Komşunun karısı Adamın birünin karısı bir akşam: — Efendi, demiş, bizim karşı komşu evine girerken datma besmele çeker, | halbuki sen besmele çekmeden giri- yorsun, bu doğru mu? Karşı komşunun karısmı bu — sırada İ| pencereden bakıyormuş. Kadın çok $)| güzelmiş. Adam bir zaman komşu ka- dına baktıktan sonra, kendi karısına dönmüş: — Berlim evimde de komşunun ka- rısı gibi bir kadın olsaydı, besmele çekmek değil ya, kapının önüne otu- rur, bir hatim indirir, ondan sonra eve ; f girerdim. “ Nai Braak GOS LASEETERARR SA hayli ümid bağlıyor. Milletler Cemiyetinin komisyonu bu iş etrafında ne konuştu? Ne karar verdi? Bunları bilmiyoruz. Fakat, görüyoruz ki Hatay davası, müretteb bir plân içinde yavaş yavaş çığırından çıkıyor; hiç değil- se, davayı çığırından çıkarmıya —matuf bir hareket vardır ve bu bareketin için- de Türkiyenin mevkü, günden güne ciddi bir vaziyet haline geliyor. * Geçen sene bayanlarımızda salgın ha- Z Na K ldz linde idi; bu yıl da erkekler de görülecek hc.yeı basit bir şekilde, Türkiye de| vv p. eet İbikli berelerden bahsediyo- ansa arasında dostane bir anlaşma ile h İ h gönde Taliğilmdsi müzüln olin bir| A SAYTEDAĞA. ve Amerikada dellanir y yerm eeedim L lar, dedelerimizin gecelik takkelerin! an-| işin böyle tereddiye uğrayıp çığırından dı' TABECREĞP, lardır. gikması biri”unün urun düşündürmeğe| İzen bereler giymağe beslamısırdı.. — lâyıktır, bizim bu siyasetimizin de hiç manası Bütün meselenin tarihçesini gözden ge- | kalmaz. çirecek olursak görürüz ki Hatay işinde * Milletler Cemiyetinin rolü baştan başa| İşte, bugünkü vaziyet budur. İşlerin fuzulidir. Eğer Fransa istemiş olsaydı| nasıl inkişaf edeceğini bilmiyoruz; fakat, bu mesele Milletler Cemiyetime kadar| hükümetimizin bütün bu meselede lüzu- gitmez, çoktan halledilirdi. Fransa bu işi| mundan fazla yumuşak hareket ettiğini uzatmak, karıştırmak, içinden çıkılmaz| söylemek, vatandaş sıfatile hakkımızdır. hale getirdiği içindir ki Milletler Cemi -| Milletler Cemiyeti, Türklüğün tabil hak- yetini araya soktu. Türkiye, dünyanın| larının iptaline âlet olmak için kurulmuş umumi ahengini bozmamak ve dünyada | bir müessese olamaz. Buna müsaade ede- nizam ve intizama taraftar bir rol oyna-| meyiz. Türkiye bu cemiyete giren mil - mak maksadile, hakkından emin olarak | letlerin sonuncularındandır. Girmeseydi ve hakkı günün birinde her ne şekilde| bundan hiç bir zarar çıkmazdı; fakat, o- olursa olsun istihsal edebileceğinden e-|nun manasız otoritesine lüzumundan min bulunarak, bu işe itiraz etmedi.| fazla bağlanacak olursa bundan bir hayli Çünkü dünyada sulh, beynelmilel inzi-| zarar çıkabilir. Bu heyulâ müessese, bat ve ahenk taraftarı idi ve son haddine| Türkün istikbale doğru büyük yürüyüş kadar bu prensipte sebat etmek istiyordu. | hareketinde bir engel rolü oynıyamaz, Avrupada Kadın etekleri Gene uzayor Burada etekler kısalıyor, gene ba- caklar ve dizler meydana - çıkıyor. Halbuki, Fransada yapılan son at ya- rışlarında, çık ve zarif Fransız ka- dınlarının uzun e- tek giydikleri gö- rülmüştür, İngiliz krâl ve kraliçesi- nin Parisi ziyaret- leri tarihinin ya- kınlaşması müna- sebetile, her iki tacdarın sevdikle- ri parlak mavi ve ptestel renkler pek modadır. Bununla beraber beyaz ve taşır. siyah ta ön plânda " gelince, gelmektedir. Fransada bu sene bir de m%.îf'm“:mwmî Üatti mücevherat Yptilâsı — baş göstermiştir. 'mın boyu onun ancak beline kadar gelir. Fransız kadınları bütün Fransanın ku-| Açkerliğini süvari alayında yapmıştır. yumcu dükkânlarını üzerlerinde taşıya- |- Söylediklerine göre Şulten'in hizmete St ' cük - takmaki ©- 'girdiği gündenberi birahanenin müşteri- |leri arasında hiçbir kavga çıkmamıştır. otöritesi sahasından çıkmak lâzım geldiği |O, yan gözle baktı mı yüksek sesle yapı- zaman bunda tereddüd edecek biz ola -|lan münakaşalar bile derhal pest perde- Delikanlının elinde tuttuğu tomar, bir İngiliz tayyare girketinin, tedkikat için Afrikaya gönderdiği bir memuruna yol- culukta kullanmak Üzere verdiği bilet- lerdir. Bu biletler tam 9 metre tutmak - tadır, Dünyanın en uzun boylu garsonu Dünyanın en uzun boylu garsonu son günlerde Almanyanın Koblens şehrinin bir müessesesinde iş almıştır. Adı Lui Şultendir. Boyu 2 metre 20 — santimdir. “Ayaklarına 58 numara iskarpin giyer, elleri o derece büyüktür ki sadece bir a- vucunun ayasında dört bardak İbirayı Biz Türkler, Milletler Cemiyetinin ne| buna razı değiliz. Bundan onun hukuki | mayız. Muhittin Birgen |ye inmektedir. olduğunu bilmez değiliz. Bununla bera- ber günün birinde hakiki bir Milletler Cemiyeti kurulabilmesi için bugünkü İSTER İNA N, İSTER İNANMA! mMmüesseseye hürmet etmek istedik, hâlâ| da ediyoruz. Yalnız şunu biliriz ki Mil - letler Cemiyetinin bu işe müdahalesi ta- mamen fuzul! bir müdahaledir. Milletleri alâkadar eden bütün meselelerde hiç bir ciddi rol oynamamış ve oynıyamamış olan bu müessesenin bu fuzul? müdahale- &i, sırf bir formaliteden ibaret kaldığı müddetçe bu rolümüz gayet dürüst ve düzgündür. Ancak Milletler Cemiyeti formalite sahasından çıkıp ta Türk da - vasının inhilâli, ifsadı veya iplali gaye- Bine döğru giden bir yolda yürürse artık İstanbul şoförleri ötedenberi ayda on senedoe birkaç müracaat yaparlar. minin çokluğundan ziyade her ay lahsil da bir çıkmaza dalmış olur. İSTER resminin çokluğundan şikâyet ederler, indirilmesini isterler, İşi ve kazancı çok olmıyan İstanbul taksisi için benzin fi- atının ucuzlamış olmasına rağmen ayda on lira belediye res- mi çoktur, fakat şoförün vaziyetini güçleştiren belediye res- aylığının birden istenmesidir. Şoför kendisi için mühim bir yekün tutan parayı birden veremez, borclu düşer, o zaman İNAN, Hira tutan belediye Bu zorluğun önüne geçmek için İstanbul belediyesi plâka parasını kaldırarak belediye resmini benzin fiatına eklene- cek bir munzam resim ile tahsil etmeyi düşündü, bu takdir- de şoför borcunu ayda ön lira da olsa hissetmeden ödiye- cekti, işinin çokluğuna ve azlığına göre değişen adilâne bir nisbet dahilinde verecekti, belediye düşüncesini karar altı- na da aldı, fakat işte meselenin bahis mevzuu olduğu gün- den bugüne kadar aradan altı ay geçmiştir ve plâka meselesi gene olduğu gibi durmaktadır. İSTER İNANMA! edilmiyerek beş on Haziran 18 Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamadı gevescerecALALALAA. earearereeaasean e neneeceLecaSEEAREAATAT Bayan Âfet Cenevrede mühim bir konferans daha verdi (Baştarafı 1 inci sayfada) Bayan Âfet, selis bir ifade ile, haf riyattan elde edilen dikkate şayan n& * ticeleri anlatlı ve bunların, Prehistori devirler ve hususile Eti çağının aydil” lanması yolundaki ehemmiyetini tebü” rüz ettirdi. Konferanstan sonra profesör Pit * tard kürsüye geldi ve Türkiyedeki haf tiyatın bazılarını bizzat gördüğünü VE Bayan Âfetin bu işlerle nasıl yakındali meşgul olduğunu anlatarak bugü Avrupa medeniyetinin Orta Asyadafi geldiğini ve eğer Orta Asyadan bu müt deni insanların Avrupaya mühn(—el'J olmasa idi Avrupalıların hâlâ en iptir dal vaziyette kalmış olacaklarını İZ etti. Konferanstan sonra Bayan Pittardı. Bayan Âfetin şerefine, kendi evinde çay ziyafeti verdi. Konferansı dinley&& Cenevre tatih cemiyeti âzaları, profer sörler, Türk kolonisi ve bir çok tanllif mış kimseler bu ziyafette bulundulaf: Herkes bayan Âfeti hararetle — tebi etti. iki yaşında bir “ölüme sebebiyet ,, Suçu maznunu (Baş tarafı 1 önci sayfada) İik günler bu küçük yaraya ehemmi * yet verilmemiş, sıcak su fle pansıman vAP mak süretile tedavi edileceği zannedil * miştir. Halbuki Ziyanın yarası gün ge€ tikçe büyümeğe ve bacağı şişmeğe başlk” mıştır. Bunun üzerine çocuk Şişli çocuk hastanesine kaldırılmış ise de kan z22 * hirlenmesinden ölmüşlür. Bunun üzerine hamamcı Kemal polist müracaat ederek oğlunun ölümüne L man ile Mazlumun sebebiyet verdikle * rini iddia edarek kendilerinden dava€i olduğunu söylemiştir. Zabıta da Maf” Tum ve Lemanım ilk sorgularını yapmış * tır. Leman 11 yaşında olduğu için ifade sini almak mümkündür, Fakat iki yaşıli” daki Mazhımun ifadesinin ne suretle #* lınacağını merak eden mubharririmiz DU" nu alâkadarlara sorarak öğrenmek ist€” miştir, Kendisine şu cevab verilmiştir: — Nasıl olacak, memur çocuğu kar$i ? sına oturttuktan sonra bir eline bir mi€ dar çeker koyar ve cevab aldığı her süâ” line karşılık ona bir şeker ikram edefi bu suretle ifade de alınmış olur. Galatasaray takımı Belgraddan ayrıldı Belgrad 17 (Hususi) — Yugoslav * yada maçlar yapan Galatasaray futl takımı İstanbula hareket etmiştir. Binicilerimizin Avrupada kazandıkları kupalar Mecliste teşhir edildi Ankara 17 (Hususi) — Kahraman bini” cilerimizin Avrupada yaptıkları muh * telif müsabakalarda kazandıkları kupt” lar ve madalyalar bugün Mecliş koridü * runda teşhir edilmiştir. a TTAKViM

Bu sayıdan diğer sayfalar: