2 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

2 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Sofinanın çocukları Nümz Yazan: Muhittin Birgen elçikal Sofina ailesinin Türki» yede doğurduğu çocukları Na» fıa Vekâleti birbirini takiben o kâmilen “Türkleştirdi, Dün Tramvay ve Türel b darelerinin tesellüm muarelelerini, $€- vinçli merasimle yapan İstanbul, elbet bu hâdiseden memnun ve Nafia Vekili Çetinkayaya karşı müteşekkir ve hattâ minnettardır. Telefon, Elektrik, Tramvay gibi mües- seseler. bizim bilhassa elektriğe ald olan işleri, bu gibi müesseselerin işletme me- #elelerini birer sır telâkki ettiğimiz dev- re ald teşekküllerdir. Türkiy! in ne kâ- dar kısa bir zamanda ne k ri miş olduğunu merak edenler bu hâdise- lere dikkatle bakmakla bu meraklarını izale edecek ölçüleri kolaylıkla bulabilir- ler. Bundan otuz sene evvel. elektrik bi- zim İçin bir sırdı; Abdülhamid, bu sihir- bazlığa benziyen şeyi sevmemiş, memle- kete bunun kendisini değil, adını bile sokmamıştı. Biz mekteblerde elektriği kitab sayfaları üstünde, resim ve şekil ile Wade edilmiş bir halde, şöylere sathice Okur, fakat, onu hayatta göremezdik. İlk defa olarak 909 da memleket haricine Çi- kıp ta Torinoda elektrik tramvayma bin. diğim zaman, onu da bizim atlı tramvay- lar gibi yürür zannederek, tramvaydan ihtiyatsızen inerken yere yuvarlanıp pan- #alonumu yırimış olduğumu hatırladıkça kendi kendime her vakit gülerim! İttihad ye Terakki hükümeti, memle- kete yeni şeyleri sokmaya karar verdiği zaman, bunları yapmak için ne milli ser- mayemiz, ne devlet parası, ne de ij #htisas namına hiçbir şeyimiz olmadığını görerek bu basit işleri kendi kendimize yapmayı bir lâbza bile hatırından geçir- memişti, İtiyazı verdik ve yaptırdık. Ara yerde geçen yirmi beş sene içinde ön sene mütemadi harbler ve isyanlarla meşgul ve ayni zamanda Osmunle salta- Batının hesabını da tasfiye eden Türkiye için artık bu işlerin hiç sır olan tarsfı kalmamıştır. Ortada ne hokkabazın hok- kası, ne sihirbazlık, ne de hattâ bir fev- kalâdelik vardır: Paramız var, ihtisas kuwvwetimiz var, bu işlere vukufumuz var. Müzakere etmesini de biliyotuz. Şu hal de, her milf memlekette millet elinde bulunan bu işle, bizde de milletin eline geçebilir ve geçmiştir. . Halbuki, Osmanlı İmparatorluğu dev- rinde bizi beğenmiyen, «geri Türklerin milif Arablığı öldürmeğe çalıştıkların- dan» bahseden Suriye ve Lübnanlılar ( çin bütün bu işler birer Sofina veya Charlesle Rol müessesesi olarak kalmak- ta devam ediyor. Berutum ve Şamın İs- tanbula nisbetle çok eğki olan elektrik tramvayları hâlA eski bünyesini muhafa- za eder, bâlâ orada şimendifirler Fran- sızların ellerinde bulunuyor! 25 sene içinde, Türkiye petrol ve mum devrinden elektrik devrine geçti. Bu yirmi beş sene İçinde bugün satın aldığımız. müesseseler, bu iş için buraya koymuş oldükları partları birkaç defa harice çıkarmışlardır. Bu noktada kimse- nin şüphesi olmasın. Eğer bu müessese lerin bilânçolarma bakılırsa - zavalh- lar! - pek az kâr etmiş görünürler. Bu bilânçolar, birer göstermelikten, birer «vallah billâh kesesinden, başka bir şey değildir. Bu şirketlerin bütün malzeme- leri Sofinanm hususi hesablarına göre fiatlanırdı. Yani Sofinanın hesabları bun- ların buraya kaça malolduğunu göster. meyi icab ederse onlar da buraya öyle maâlolur, şirket bilânçolerı da bu mali- yetlere göre netice verirdi. Asıl hesab Sofinanın elinde idi ve o da, hattâ Belçi- kanın bile malı değildir: Ekserisi Yahudi olan dünya sermayedarlığının malı! Bugün bu müesseseler bizim elimize geçmiş bulunuyor, Bunları işletmek mü- him bir mesele değildir. Çünkü, Telefo- nun da, Elektriğin de, Tramvayın ve Tü. nelin de enternasyonal bir standard şek- Jini almış bir işletme sistemi vardır. Bu sistemi tanıyan, yahud elde bulunan ü- sulleri bozmıyan biraz dikkatli bir işlet- meci bütün bu işleri muvaffakiyetle ba- şaralilir. Yalnız dikkat edeceğimiz iki gey var: 1 — İçeriye devletin şekilci bü- rokrasisin! sol mamak. 2 — Bu işlerde şir- ket idarelerinin yüksek idare israflarını (Devamı 10 uncu sayfada) Resimli Makale: Eski devir kadından sade: hanımı olmayı isterdi. Ye Bugün kadından eğki meziy. mürebbi, tam bir yoldaş, ayni zamanda yapabileceği her işi başarabilecek bir kabiliyet ve kültür istiyoruz. Yeni bir şapka Modeli daha ALAZ « Bu genç bayan, tahmin ettiğiniz gibi, at sporlarına meraklıdır ve büyük bir yâ- rışta, son turu koşan atları derin bir alâ- ka ile seyretmektedir. Şapkasının üzeri- ne kondurduğu «süvari» si de ne güzel uymuş değil mi?... İşte bu da yeni bir şapka modelidir. İnadçı bir Hac yolcusu Hindistanda «Bombay» dan alınan bir habere göre memleketin tâ içlerindeki köylerden birinde ikamet eylemekte olan Azim Celil namında bir Hindli müslü - man yaya olarak haç yolculuğuna karar vermiş ve bu kararmı tatbik mevkiine koymuştur. Buran üç sene evvel yola çıkmıştır. Fakat yanlış br yol takfb eyle- miş ve Mekke istikametine doğru Hayber geçidine gideceğine Bombayın yolunu tutmuştur. Epeyce yaşlı bir adam olan Azim yavaş yavaş 850 millik bir yol kateylemiştir. Her beş adımda bir durur! ve bir duada bulunurmuş. Ancak Bom - baya geldikten sonra yanlışlığının farkı- na varan Azim Celil zerrece hiddet ve inkisarı hayal göstermeden Hayber geçi- dine doğru yol almağa başlamıştır. Hayır sahibleri kendisine müracaatla bu tarzdaki gidişi ile Mekkeye ahcak 9 senede varabfleceğini söylemişler ise de Azim bumun sevabımın daha büyük oldu- güzel bir bebekle, iyi bir ey j n istek ve talebleri arttı. 6 ilâveten mükemmel bir ğunu ileri sürerek yoluna koyulmuştur. İSTER — Vergisi kesilmeden <«bâliği; 40, 60 ların hepsi azdır, diyor. Kendisile tamamen hemfikiriz: — Verdiğimiz maaş mukabilinde memurdan istediğimiz şunlardır: 1 — Dürüst kalması, 2 — İşine sarılması, dikkat, faal olması, 3 — Devlet şerefine uygun bir evde oturması, muvafık bir kılıkta dolaşması, çocuklarını okutması, İSTER INAN, Bir arkadaşımız «barem, i tetkik etmiş: , 75 lira olan maaş. da hayatta erkeğin Meşhur Alman impüraloru Güyük Fredrik Alman mille- tini yetiştirmek için evvelâ Alman kadınını yetiştirmeye İü- zum görmüştü, bugün bütün insanlığı yükseltmek için ilk adımın kadını yükseltmek olduğunu takdir ediyoruz. Tahsil ve terbiye bahsinde kız çocukla erkek çocuğu ayırd etmeyi- niz, ikisi de aynı ihtimama muhtaçtırlar. Hergün bir fıkra Hakkınız yok Karısı hastalanan adam, bir dok- töra gitmişti: — Karım hasta, dedi, otuz liram£ var, fazla bulamam. Karımı iyi eder- £ seniz de, öldürseniz de bu parayı size vereceğim, fazla vermeme imkân yok. : Doktor kabul etti, Hastayı tedaviye ; başladı. Haftasında hasta öldü. Bir: kaç gün sonra doktor, ölen hastanın : kocasını gördü: i — Ben işimi yaptım, dedi, otuz li- ; yayı veriniz. i Doktorun yüzüne baktı: — İşinizi yapmış olsaydınız verirdim. Fakat yapmadınız. — Yapmadım mi? — Evet, karımı #yi ettiniz mi? — Hayır! — Siz mi öldürdünüz? — Ne münasebet! ; — Mademki ne iyi ettiniz, ne de öldürdünüz; benden para istemeye İ hiç hakkınız yoktur. parayı Lâstik vücudlü Dansöz Sözün kısası Bütçede tasarruf E. Talu ükümetin, Milf Müdafaa bütçes sine imkân dairesinde zamlam da bülünarak, buna mukabil diğer bütçe lerde tasarruf yapacağını gazete havadis olarak okuyoruz. Bir devletin mazbutl ğunu, intizamını, mekanizmasının iyi iş lediğini onun bütçesi gösterir. Masrafını iradına uydurmasını bilen, bunun için da yatandaşlafin omuzlarına fazla yük yükx İemiyen devletlerin dünya buhranı içerk sindeki manzarası, fırtınalı denizde sak larmadan yolüna devam eden gemininkk ni andırır. Osmanlı devleti, mutlakiyet devrinde olsun, meşrutiyet zamanında olsun, © #akin havalarda bile bocalamadan yürün yemedi. Hattâ birkaç defa batmak tehli» kesini bile gösterdi. Halbuki ülke daha vâsi, müfusu daha kalabalıktı. Öyle iken; bütçede değil tevazün temin etmek, za“ man oldu ki koskoca imparatorluk mali. yesi müsrif aileler gibi senelerce bütçe“ siz iş gördü. Meşrutiyet devrinin en şöli retli maliyecileri bile seneden seneye ar. tan açığı, en bozuk yol olan istikraz yas Mile kapattılar. Türkiye, mütevazin bütçenin ne oldum ğumu ancak cümhuriyet rejiminde gör-« müştür. Buna da muvaffak olan Mili Şes fimiz, Büyük İsmet İnönüdür. Kendileri © vakit kabine reisi idiler. Henüz ve yes ni baştan kurulmakta olan devlet bünye« sinin icab ettirdiği azim çalışmalar ârüs sında, Türkiye maliyesinin ıslahına ve “kitlerinin ve hamlelerinin büyük bir kışa mmı ayırarak, bir çoklarımızı hayrette bırakan bir mmucize gösterdiler: «İstikrazx sız mütevazın bütçe! Ve muhterem İnönü hükümetin başını da bulundukları müdöetçe bu devlet borg almadı, bilâkis harice borç ödedi. Bunu belki başkaları da yapabilirlerdi: Biz yandan vergileri tahammül edilemez bit miktara çıkarmak, öbür yandan da mem» lekette kalkınma davasını ihmal ederek, İsmet İnönü ise böyle yapmadı. O; İmemleketi hayret verecek bir şekilde Geçenlerde oSözarası sütunumuzda, 23 yaşlarında Marian Danlels ismindeki bir Amerikan dansüzünün yaptığı hari- kulâde akrobatik danslardan ve Münihte verilen bir gala müsameresinde, dansö- zün Hitlerin önünde bu danslarını gös- terdiğinden (bahsetmiştik. Bugün de lâs- tik vücudlü dansözün, yaptığı numara- lardan birini görüyorsunuz. N General Franko Amiral Kıyafetinde General Franko 'Tarragona filosu» nu, resimde gör- düğünüz şekilde a- miral ünilorması giymiş olduğu hal de teftiş etmiş tir. Franko amiral elbisesini (ihtilâli çıkardığı günden beri ilik defa giy. mektedir. Bu da nasyonalisilerin ar tık İspanyaya tam ve mutlak surette hâkimiyet lerini göstermek“ tedir. İSTER vesairesi vardır. Bu Kurşun tamircisine tutkun olan kızın marifetleri Rende, bir hizmetçi kız, âşık olduğu bir kurşun tamircisini mümkün mertebe görebilmek, onunla konuşabilmek | için çalıştığı evin kurşun, havagazı boruları- nı delmiş. İkide birde boruların böyle patladığını gayri tabit bulan hanımı, giz- iiden gizliye araştırmış ve hizmetçisinin marifetini meydana çıkarmış, kara sev. daya tutulmuş olan genç kızı mahkeme- ye vermiştir. 7944 olimpiyadları Londrada yapılıyor 1944 olimpiyadlarmın Londrada yapı'- ması ihtimalleri vardır. Londra Valisi, beynelmilel olimpiyad komitesine ikinci defa olarak bu hususta bir davetiye yol- lamıştır. Olimpiyad oyunlarının istilzam ettiği masrafları tetkik etmek üzere bir komisyon işe başlamıştır. INANMA! Bir memur, mutlaka medeni ihtiyaç seviyesi yüksek bir adamdır, Bunun #inemasi, tiyatrosu, hamamı, traşı vesalresi para bu adamın nesine yetişir? Bütün bunlar doğrudur, memur maaşını en aşağı bir misli artırmalıyız, Fakat bu bir misli artırma bir senede yüz mil- yon liradan fazla bir paraya ihtiyaç gösterir, bunu nereden bulmalı? Türkiyede bu #uale cevab verebilecek tek adam mevcud değildir, binaeneleyih biz işin en çıkar yolunun bir taraftan maaşları mahsüs derecede artırmakla beraber diğer taraftan haya? pahalılığını her sahada yari yarıya indirmek olduğuna inanıyoruz, fakat ey okuyucu sen; İNAN, İSTER İNANMA! imar ederken, vatandaşların da ağır te kâlif altında ezilmemelerini temin etti, Şimdi de, gene onun kıymetli direktifi leri altında çalışan Refik Saydam kabfı nesi, alınan haberlere göre, 1939/40 yıln nın bütçesinde, israf telâkki edilebilecel tahsisatı mutedil bir nisbete irca ede cektir. Milletin canı, ırzı, şerefi ne derecelen de mukaddes ise, parası da ayni derecedi mukaddestir, Vatandaşların almterlerb nin mahsulü olan milli servete hürmel etmek, onu çarçur olmaktan koruyarali yerine ve lâzım olduğu kadar harcamaj hükümetlerin en birinci vazifesidir. Tabidir ki, vatanın müdafaası uğu runda ihtiyar olunacak maddi fedakin lıklar, ne derece mühim olsa da, onlar hiç kimse çoğunsamaz, Kara, deniz ve ha, va kuvvetlerimize, icabında en son hali bemize kadar, seve seve bağışlarız. 4 Bütçede yapılması tasavvur edilen #w sarrufun da bu fasıllardan icrası mew zeubahs değildir. Bilâkis, başka yerler den kısılacak paraların buralara tahsisi hepimiz isteriz. Doa alabildiğine silâhlanırken 14 yd durmamız ve yerimizde saymamu doğru değildir. İşte, İnönü devrinin ilk Millet Meclisi kendisini böyle bir bütçe karşısında bu lacak, onu tetkik ve tasvib edecektir. Bh bütçe ki hem mütevazindir, hem de ca mianın en mübrem, en hayatt iytiyaçla rını gene kendi içinde karşılamıştır. Bize bunu temin etmeğe çalışan hü kümetimizi takdir ve tebetl etmeliyiz. TAKVİM

Bu sayıdan diğer sayfalar: