2 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

2 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Büyük Türk denizcisi Seydi Ali Reisin inanılmaz maceraları ivan sean ve aa önenmne ev. B0AEEAĞLGE0UN dan 0A0 lam çe 00 önem şan 000 vey İki kadırga boyu balıklar, lar, şerlet akıtan ağaçlar ve ser diyarlarda üç buçuk yıl seyahat yn ke e e gain mz a e a aaa calar görülen harman kadar dpbküşii çeden büyük karın- Meerasananssasısayazan ( “Son Posta, nın tarihi bahisler muharriri vazıyor | « Mir'âtül Memalik» adını Meşhur seyahatnamesinde de: Deniz üstünde gezeriz Düşmanı örar buluruz Öcümüz komaz alırız Bize Hayreddinli derler. Kıtası ile söyleyip övündüğü gibi, Seydi Ali Reis, Barbarosun yetiştirdiği gemici gençlerden, on “altıncı, asrın büyük Türk kaptanlarından biri id Seydi Al Reis, çekirdekten gemici İdi, Babası, tersane kethüdalığına ke- r yükselmiş Hızır kethüda bey idi. Ken si çocukluğunu gemilerde geçir Miş, tayfalıktar. relsliğe çıkıncaya kar dar Barbaros gibi bir dâhi gemicinin kumandasında bir çok deniz cenklerine irak etmiş, cesareti, cür'eti ve mefa- Meti ile tersane muhitinde parlak bir ret kazanmıştı. <Nefsinde bahadir, ulüm ve maarif akranı nadir» idi. Hicri 961 yılında, Basrada bulunan çük bir donanmamızı, Hind deni - Zinden geçirerek Kızıldenize, oradan veyş körfezine ürmek lâzım ge rdu, Seydi Ali Reise, deniz beylik” âtasında mühim bir mevki sayılan Misir kaptanlığı verilerek bu donan * manın seferine memur oldu. Seydi. Ali Reis, karadan Basraya gel- Bi, Basrada bu küçük donanmanın mü” natını tamamladı. On beş gemi ile Baban ayının birinci günü Basradan Bareket etti, Körtezin cenub sahilini takib ederek Bahreyne geldi, O zamanlar Hind de- mizinde Portekiz gemileri (dolaşıyor, tekizliler, Hind ticaretinin temin BİLİR muazzam kazanç İle gözlerini kar rümüş, bu denizi mutlak bir suretle rtekiz hâkimiyeti altına koymağı Şalışıyorlar, bu uğurda, Tastladıkları rk ve Arab gemilerine saldırarak de. Mizleri kızıl kana bayayorlardı. Seydi Ali Reis Bahreyn elvarında bir ekiz gemisi yakaladı. h Vükua gelen muharebede bu gemi - en bir esir tuttu, Ondan da Portekiz onanmasına dair mükemmel malü - Mat âldr ay rtekiz amirali otuz beş parça ge - ii ile Hind sahilinde bir kaleyi muhe- Gi etmakte idi, Basradski Türk de- hmasının Si « gideceğini haber Mış, on iki »#mmet kalyonu bu mili. Esmilerini gözlemeğe memur ei meyi Ali kaptan hiç tereddüd et » di, Hemen bu on iki kalyonun bu - duğu noktaya vardı ve Portekizli- ve sallırdı. Ramazanın onuncu günü tin DİP deniz muharebesi oldu. «Za * süzer ehli islim tarafına esti » Ttekizlile, kaçtılar. Seydi Ali Reis eketinin kırkıncı günü yirmi par Şadan mürekkeb ikinci bir Portekiz fi- tığı karşılaştı, Sabahın alaca aydın- 2 ndan yatsının elaca karanlığına Kas T süren ikinc! deniz muharebesini de Beydi kazandı. Yedi gün daha, kâh fırtınalı, kâh it limanlık, yol aldılar. Nihayet otuz Tİ parca gemisile Portekiz Hind ami- gelinin ana filesile karşılaştılar. Bu ö- Şüncü deriz cengi Necid kıyılarında Dldu. Türk gemicileri daha evvel iki mühareheden çıkmış, yorgun idiler. Kürekçiler takatten düşmüş, ne cenge ai kürek çekmeğe takatleri kalma- şti. Seydi, deniz tarihinde görülmemiş emir verdi: Gemiler demir atıp de- Mir üzerinde cenge devam ettiler. İki Yüz kadar güzide gaziler, o cenkte şe taşıyan İminı çıkarıp iltica İmi Hüdavend hadet şarabını içip mest oldular. Eks risi Arab olan kürekçiler kendilerini denize atarak Necid çöllerine kaçtılar, Seydi Ali Reis beş altı parça gemisini bu muharebede kaybetti. Fakat, geri kalan gemilerini, geceden istilade ede. rek kaçırmağa muvaffak oldu. Kirman sahillerine düştü. Orada kü çük bir Türk korsan gemisine rastladı. Korsanların kılavuzluğu ile o civarın küçük hükümdarlarından Dinar oğlu Melik Celâleddine ald bir limana sı - gındı. Melik Celâleddin Türk impara- toruna karşı büyük bir hürmet besli « yordu. Kanuni Süleymanın kaptanına mahir kılavuzlar ve zahire verdi. Ora” dan kalkıp Hind Okyanusuna açıldı - lar. Orada, «Fil tufan» geceden, geceyi günden fark etmediler. Bütün ağırlıkları. Z immatı denize attılar.» b iel hava açıldı. Bu sefer de de- niz ağarmağa, adelâ süt gibi bir sizi almağa başladı. Kılavuz: «Girdabdırh dedi. Girdaba da tutuldular. Ondan da nğde korku çekerek kurtuldular, NE hayet Diyü adası karşısında Küçerat sahiline vardılar. Gemiler £rtma ve harblerle o kadar harab olmuştu ki ne- rede ise dağılacaklardı. İçerlerine bir hayli su dolmuş, bu yüzden ağırlaşmış, gayet güc yol alıyorlardı. Gemiciler ka raya avak başmağı mimet biliyorlardı. O sırada Portekiz büyük amiralinin de "Türklerin izini bulmak Üzere o civarda dolaştığı haber alındı. © Seydi Ali Reis Küçerat sahilinde bir limana girdi. Gemiciler ve askerler ge- milerden çıktılar. Limanın zeki müracant ederek maiyetine asker yazıl dılar. Bir kısmı civardaki kölelere da- ğılarak keza O kalelerin kumandanla- mına asker oldular. Dead çan i Ak Reisin maiyeti ip Tani ee Da Ta i r Ze ei eyi ettikleri Seret hâki» Hana sattılar. rl m aldılar. Basradan çıkalı tam — lam 962 yılı Muharreminin birinci gönü, Seydi AH Reis bu elli ar kadaşı ile karadan Küçeratm payitahtı olan Ahmedâbâda hareket etti. Oradan Sünd vadisini takib ederek Efganistana gird. , Turan ve İranda, Hind, Süne, Egen, Tu ende Hind denizi gemicilerinin dedikleri müthiş bir fırtı laştı. Bin türlü mihnet ve meşakkat çekti. Nihayet 963 senesi Recebinde İs- tanbula kavuştu. Padişah Edirnede idi. Doğru Edirneye gitti. Bu seyahati es- nasında bir çok Şark hükümdarlarının huzuruna kabul edilmişti. Kanuni Süleymana hepsinden na- meler (Oalmışt. (o Hepsi Gerb Türk- lerinin (o Avrupa © ortalarında dal - galanan sancağı ve Viyana kapı” larına dayanmış kılıcı ile iftihar edi- yorlardı, Kanuni Seydi Ali Reise seksen akçe- lik müteferrikalık ihsan etti, Yol ar - lundu. Bu üç yil içinde alamadıkları ulüfelerini toptan verdirtti. Seydi Ali kaptan ile arkadaşlan ars zularına rağmen yaptıkları bu uzun seyahatte birçok (oacayib (ve garaib görmüşlerdi. Seydi Ali Reis onları eserine büyük bir dikkat ile kaydetmişti. Biz de bir kaçını buraya naklederek bu yazıyı bi- tirebiliriz. * Fil tufanma tutuldukları sırda iki kadirga uzunluğunda balıklar gör- müşlerdi. Gayet büyük deniz yılanları ve harman kadar deniz kaplumbağala- rı görmüşlerdi. 4 Kücerat memleketinde «Nari ağa- ci» diye bir ağaç görmüşlerdi. Hurma- ya benzermiş, Her budağınm ucunu keserek, bir destiye sokarlar, o ağacın suyu destiye dolarmış. Sonra bunu gü- neşte bırakırlarmış. Ağacın suyu şarap olurmuş. O diyarın ayyaşları hep bu ağaçların dibinde işunuş ederlermiş. 4 O diyarlarda Dudu kuşu pek çok- muş, bizim memleketteki güvercinler gibi. Maymun da pek çokmuş, yavru- larını kollarından tutup yolcuların kar- şısma gecerler, oyun oynarlarmış. * Sünd vilâyetinde Mav kalesi yo * unda serçeden büyük karınca görmüş” ler. * Horasandâ Ceyhun ırmağı kena « rında Harzem yolu üzerinde aslan ga- yet çok imiş. bütün kuyu başlarını aslanlar tutmuş, Yolda sulanmak için aslanlarla cenk ederlermiş, vesaire... Reşad Ekrem Hırsızlık yapan iki kardeş mahkemeye verildilar Feriköyünde Civelek sokağında 48 numaralı İpsilâkinin fırınında çalışın i Hüseyin Camcıoğlu, tezgâhta bulunan 70 lira ekmek parasını alıp kaçmıştır. Hırsızı, kısa bir zaman sonra bulan Za“ bıta memurları üzerini (aramışlar ve paranın 48 lirasını bulmuşlardır. Hü - seyinin kız kardeşi Münevverin de suç ta iştiraki olduğu zannı hasıl olmuş, o- nun da üzerinde 18 lira 90 kuruş bu - Tunmuştur. Her iki kardeş müsadere olunan pâ- ralarla beraber möhkemeye verilmiş - lerdir. Bir çocuk sopa ile arkadaşını yaraladı Beşiktaşta Dikil'taşta Kardeşler s0 - kağında 110 numaralı evde oturan 13 yaşında Ömer İle 16 yaşında Hüseyin kavga etmişlerdir. Hüseyin elinde bu - lunan sopr ile Ömeri başından yarala- yıp kaçmıştır. Suçlu çocuk aranmakta- dır. Tramvay çarpan bir çocuk yaralandı Tâlelide Tayyare apartımanlarında oturan İzzeddinin oğlu Tuğyana, 284 numaralı Harbiye - Fatih hattına işle - yen tramvay çarpmış ve Tuğyan elin - den yaralanmıştır. Vatman hakkında kadaşlarına da ihssn ve in'amlarda bu. | Dahiliye Vekili Faik Oztrak'ın hayatı Faik Öztrak güzel söz söyler, iyi yazı yazar, musikiden ve güzel san'atlardan çok iyi anlar. İdeal bir aile babası olması da başlıca hususiyetlerinden biridir İ Dahiliye Vekili Bay Faik Öztrak yeni vazifesine başladıktan sonra birinci defa olarak şehrimize gelmiş bulunuyor. Dahiliye Vekilimizin İstanbula geldöi ruz, telde bir iki saatlik bir istirahatten başka dinlendiğini bilmiyoruz. Dahiliye Veki- İimizin şehrimizdeki faaliyetinin büyük bir kısmını İstanbulu şereflendirecek ©- lan Milli Şefin istikbal hazırlıkları teş- kil etmektedir. Bundan başka şehrin va- ziyeti ve derdleri ile de alâkadar olmak- tadır, Faik Öztrek şehri tam demokrat bir devletin Vekiline yakışacak bir şekilde ve tam manasile gösterişten çekinerek dolaşmaktadır. O kadar ki Belediyede, Partide veya vilâyette bulunup bulunmadığını öğren- mek için kapıcılara ve odacılara sunl s0- ran gazeteciler ekseriya şu cevabla kar- şılaşmaktadırlar; — Vali ile beraber bir bay geldi de- min... Belki Vekildir. Bu kadar teşrifatsız ve bu kadar her- kesle beraber en evvel vatandaş olan ve bu hüviyetini muhafaza eden bütün dev- dakikadanberi mütemadiyen devam eden faaliyetler içinde yorulduğunu görüyo-| hiliye Vekilimiz ilk tahsilini Malkarada İstanbulun yalnız Vekü olarak takdir ve saygım değil, tevarmı, ciddiyeti ve vekarile muhabbetini da kazanan Faik Öztrak makamında hilye Vekilimizin hayatı üzerinde dur. mayı ve okuyucularımıza bundan bahset- meyi mfünasib gördük. Eski Müddelumumilerimizden Bay AH Rızanın üç çocuğunun ikineisi olan Da- yapmış, 321 senesinde İstanbul Mülkiye Ancak İstanbule ilk geldiği gün Parko- | mektebinden mezun olmuştur. İşte otuz üç senedir bütün memuriyet derecelerinden geçerek ciddi ve devamlı bir çalışma İle, siyasi anlayış ve faaliyet. le, dürüstlükle, ciddiyet ve vekarla te mayüz etmiş, bugün devletimizin başın da bulunan mümtaz valandaşlarımızdan biri olmuştur. İlk memuriyeti Edirne vilâyeti maiyet / memurluğu olmuştur. Ondan sonra bir sene Edirnede istidlâat komisyonu azalı- İı yapmış, Çorlu, Havuzlu, Keşan, Uzun». köprü kaymakamlıklarında bulunmuş, Nablus ve Denizli mutasarrıfı olmuştur. Denizli mutasarrıflığından sonra Dahi- liye Vekâleti sicil ve memurin müdürü, UR teftişiye müdiri umumisi olmuş. İstiklâl muharebesinde ilk inkılâbcıla. rın arasında mümtaz bir yer tutmuş olan Bay Faik Öztrak 336 da ilk Millet Mec- lisine Cebelfbereket mebusu olarak gir. le) büyükleri gibi Bay Faik Özirak ta, | İTÜ” şu sadeliği, tevazuu ve gösterişten kaçı- nışile gayet kısa bir zamanda bülün İs- İkinel intibabatta Tekirdağ mebusu olmuş ve o zamandanberi her intibabda tanbul halkının sempatisini kazanmıştır. | Tekirdağından seçilmiştir. Bu vesileden tstifade ederek yeni Da- (Devamı 10 uncu sayfada) Bakırköy 4 bekçi İle idare edi'ir mi? Bakırköylü okuyucularımızdan M. B. yazıyor: — «Dokuz senedenberi Bakırkö » yünde oluruyorum. Köyümüzün iki şeyinden son derece memnunuz; Ha- vasından ve bekçilerinden... Bilhas- sa bekçilerimiz çok mükemmel bir şekilde çalışmakta ve umumun em” niyetini dikkatle muhafaza etmek - tedirler. Ancak bu bekçiler köyün genişliğine nazaran çok azdırlar. Bü tün Bakırköyünü 4 bekçi idare et « mektedir. Halbuki İstanbulun her mahallesine bir bekçi düşmektedir. Bunların yaz kış, Pazar, bayram hiç tatilleri yoktur, Geçenlerde bir ta > nesi dizanteriden (öldü, Bir diğeri hastaneye yattı, üçüncüsü de hasta” neden yeni çıktı. Bütün Bakırköylüler, kendi can ve mallarını koruyan bu bekçilerin se- kizer saat münavebe ile çalışmaları için kadrolarının arttırılmasını bek- Jemektedirler. Doktor olan değerli Valimizin dikkat nazarını çekeriz.» * Sıksık cereyanı kesilen bir sokak Beşiktaşta Akdoğan sokağında 98 - No. lu evde oturan okuyucularımız» dan Hasan Er yazıyor: «— Sokağımızın 94 ilâ 122 nume- ralı evlerinin elektrik cereyanı sık sık kesilmektedir. o Bazan iki gece karanlıkta kalındığı ovekidir. Bu yüzden, bütün bu evlerde oturan çocuklar derslerine çalışamaz, ev İş- leri görülemez olmuştur. Bu halin önüne geçilmesi için alâkadarların dikkat nazarını siddetle celbederiz» : * Bir kazada yapılan helâlzrdan şikâyet ediliyor Okuyucularımızdan Gümüşhacı - köyünden Kadri Çelebi yazıyor: «Gümüşhacıköy Kazasında Köp « rülü Mehmed paşanın büyük cami « sinin yanında eski helâlar (o yikılıp ssri helâlâr yapılmak üzere bir zat tarafından parası verilip belediyece Ördekli hamamı istimlâk edilmişti. Yapilan on beş kadar helâya eski helâların kırık dökük kapıları ve em ki hamamın yanık (taşları konmuş ve helâlar kullanılmaz bir halde ya» pılmıştır. O kadar ki eskileri bun * lardan daha iyi idi. Belediye reisi « nin nazarı dikkatini celbetmenizi ri- ca ederim.»

Bu sayıdan diğer sayfalar: