28 Haziran 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

28 Haziran 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1“ “Son Posta, nın Hikâyesi ere Ateşin intikamı UL LULU ALMA... Vezam : Muazzez Tahsin Berkand Genç kız on dokuz yaşında idi, deli nlı yirmi beş... Birbirlerini seviyorlar. “ii; o kadar çok seviyorlardı ki ne deli. sevgilisine yabancı gözlerin bak. ” nasına tahammül etli, ne de genç pa kadınların onun seçtiği erkeğe göz oymalarına razı oldu. Birbirlerini çok kıskandıkları için nihayet hâli bir or. dişi başbaşa yaşamağa karar verdiler. İkisi de en küçük yaşlarındanberi tam sporcu gibi yaşadıkları için bu iptidat “ömür onları korkutmuyordu. Yürümeğe, zmeğe, dağ tırmanmağa, kamp hayatı s#ürmeğe mütehammil oldukları gibi, bil. > — Üzüntü: DİZ... Derken birbir! ve bu b orlar “mizi ve belki de sene! edeceğimizi bildir © — İkimiz de ak saçlı olduğumuz za. man G tüler 'dar uzakta idi ki.. ” Yanlarına çadır, av tüfeği, fişek, balık ağı, testere, kibrit, çakı, velhasıl seya. hat kitablarında tavsiye edilen birçok “lüzumlu eşya ve er giyecek al 'dıktan sonra bir bahar sabahı evlerinden çıktılar. Genç kız, güzel seneletini geçirdiği 0. ” dasından ayrılırken iki damla göz ysşı döktü, fakat bu yaşlar çok çabuk uçtu, yerine ümidin getirdiği sevinç kaim oldu. Biri on dokuz öteki yirmi beş yaşında iki genç, birbirlerini kıskanmaktan kork. »tukları için iptidai insanlar gibi ağaç ko. “wuklarında fakat mes'ud yaşamak azmi. 1e yola düzüldüler ve yeşil bir ormana vardılar. — Sık ağaçların karanlıklaştırdığı bu yerler seni korkutmuyor mu sevgilim? — Hayır; seninle beraber “sonra hiçbir tehlike beni titretmez. —DBak şurası ağaçlıkların arasında ne © güzel bir düzlük! Burada şimdi bir ateş © yakarız ve bu suretle yanımıza yaklaş. mak istiyen hayvanlardan kendimizi ko. rumuş oluruz. — Bu yerlerde vahşi hayvanlar mi? Genç kızın sesinde hafif bir titreyiş... — Hayır sevgilim; aslan, kaplan gibi hayvanlar yok; fakat kurdlar var... © Delikanlı bir yığın kuru dalı toplıya. rak kocaman bir ateş yaktı. — İşte artık korkmayız; bu ateşi sön. © #ürmemek için nöbetleşe uyuruz ve w. — yanık olan daima ona dikkat eder, vakit vakit çalı çırpı ile onu canlandırır. Genç kız el çırptı «Son Posta» nin edebi romans 60 var — Bütün bunlar Meliha hanımın çe- virdiği bir entrika için mi? Vah, benim af kızım vah! Demek beni henüz tanı- * madın sen” Demek benim o fettan ka- dının tuzağın düşeceğimi zannettin öy- le mi? — Senden niçin gizliyeyim Feridun, böyle bir şüphe kalbimi kemirmedi de- gil; fakat"onu hemen atmıya muvaffak © oldum çünkü sana büyük ve sonsuz bir © Itimadım var. Bu sözleri söyledikten sonra, ilk de- © fa bilerek ve istiyerek ve kendi İçinden gelen steşle nişanlısına sokuldu, kollarını onun boynuna dolayarak ku- “> lağına fısılda 5 — Seni se “kuvvet bizi birbirimizden ayıramıya- — cak. Feridunun gözlerinde derin bir saa- “det şimşeği çaktı: — Hayır yavrum; bizi kimse birbiri- “mizden ayıramıyacak. © İki nişanlı bir iki dakika sessiz kal . Ak saç onlardan o ka! olduktan |“ yorum Feridun... hiç bir| Birbirlerine bakarak gülümsemek iste. — Ne güzel bir kamp hayatı... Fakat i diler amma ikisinin de göz bebeklerinde seninle koyun koyuna bütün bir gece u- yumak Berkman mahrum kalmak biraz! gizli ve derin bir sızı vardı. zor... O günden sonra iki âşık bazı dakika. Gülüştüler ve delikanlı ateşe bir Ku-İjar birbirlerinden uzaklaşarak kendi cak odun attı. kendilerine kalmak ibtiyacını duymağa — Kendimi ilk insanlar devrinde yaşı- | başlamışlardı. Bu ihtiyaç başlangıçta on. yan iki vahşiye benzetiyorum. ların sevgilerini szaltmıyor, gene ayni a. Bu sözler genç kızın gözlerinde bir) teş ve şefkatle buluşuyorlardı, fakat gü. şimşek çaktırdı. Sevgilisinin elini tut tarak | nün ve gecenin bazı saatlerinde, hiç ko. onu ateşe yaklaştırdı. İ nuşmadan düşünmek ikisi için de büyük — Mademki iptidaileştik; o halde gel|'bir zevk olmuştu. de seninle şu ateşi takdis edelim ve bir.| Bu saatlerde genç kız anasını, ize onun karşısında büyük, çök büL| ge dalan b Develi bir yemin edelim. üşünüyor, ayakkabı © ada r mes'uddular b bu vahşi âde. da “dolaştığı anları, tır. dudaklarını boyadı evini, levlerin iki idm diz çöl Jettiler; ik yeminİmanları İbi derin bir hazla gö iyece. | çatıyordu. Delikan! zünün ei ya o, yalnız kaldığı çalışmakla geçen » aşk peşinde dolaştı. tahayyül ediyordu. gelince, şkasını düşünürsem| Bir gece kendi kendisine şu suali sor. kıp kü, etsin! Delikanlının kalın, boğuk sesi tekrar. Tayyarele- İladırz bürülara sie uçuş yapmaları a. — Hayalen bile sana hiyanet edersem caba bei tığını mı gösteriyor? bu ateş beni yakıp kül etsin! Bu Vahşiler gibi üçer defa alevlerin üze.| zete hasreti... rinden atladıktan a birbirlerine 'sa.!İ O geceden sonra da ormandaki haya. rıldılar ve bu yemi ini dudaklarının tın cazibesi pek kalmamıştı. Hattâ bir ateşile mühürlediler. gün: | — Onu sevmeseydim şimdi işimin ba. şında ecek, bu gü. nç hayata katlanmıyacaktım, diyecek ar her şeyi inkâr etti ve uzakta kalan — Acaba orası ne âlemde? sual s İki sene, tam manasile mes'ud yaşadı. İlar.. tam :ki sene mutlak birlerini sevdiler, ark. bile hatırlamak istemi sarı Sabah erkenden ormandaki hayvan.(,. larla beraber uyanıyorla:, elele v biraz ilerideki dereye kadar koşup yıka. nıyorlar, ondan sonra da gündelik işli le meşgul oluyorlardı: Ağa arma. |" Tıp yemiş toplamak, avladıkları hayvan.| © Isri pişirmek ve bunları yedikten sonra yanyana arka uzanıp uyumak.. n bir vak'a olmasaydı belki ö-| uzakları, aktakileri içini ç üyordu. Bir gün balık pi zile üflerken öksürdüğü için — Tünet olsun bu hayata... Nacile ev. dim mükellef bir apartımanda otu. mürlerinin sonuna kadar böyle mes'ud| TU edecektim. Bu kıskanç ve vah. yaşıyacaklardı. Fakat hiç beklemedikle | $i adamın cazibesine | kapıldığım ri bir zamanda Yükselen müthiş bir ses) in kendimi affedemiyorum. onları ilkin biraz easırttıktan sonra bü. * yük bir helecana düşürdü ve rahatlarını Rİ gisi İki sevgili için için birbi kaçırdı. ir vira Bu, bi? tayyare motörünün çıkardığı | 0Lmuşlardı, fakat hiç birisi: — Artık dönelim! sesti ve onlara medeni dünyayı ve ora. dakileri hatırlatmıştı. Teklifini yapmağı kibrine yedirmiyor. du. — Bir tayyare! — Evet... Fakat sana ne oluyor? Ren.) İki sevgili, yeminlerini unutarak bü. gin neden böyle soldu? Yoksa oradan ge.| tün vakitlerini uzaklarda bıraktıkları ük len bu ses seni kendisine doğru mu çe.) aşklarını düşünmeğe, onu tahayyül et. kiyor? meğe, onu hasretle hatırlamağa hasredi. — Beni mi? Ne münasebet! Böyle bir) yorlardı. şey aklımdan bile geçmedi; fakat motör| Onlar yeminlerini unutmuşlardı; fakat sesinin sana o©skileri hafırlatmasından| iki senedenberi yanmakta olan ateş, ken. korktum. Birdenbire gözlerin soldu... (İdi üzerine verilen sözü biliyor, bunu dü. aj Yazan: GÜZİN DALMEN dıktan sonra Feridun sordu: — Sen vapurdan inerken anne'a rıh- tımda idi değil mi? — Evet, Nesrini selâmetlemiş ve be- nim geleceğimi bildiği için iki dofa o- tomobili göndermemek için beni bek - lemiş. Dönüşte Semiha hanımı da evine bıraktık. — Ya! Semiha hanım da beraberdi öyle mi? — Evet. 'Nişanlısının sert sesine hayret ede- rek ilâve etti: — Bu suali ne kadar soğuk bir sesle sördun Feridun! — O kadını hiç sevmiyorum. Filhaki- ka bir banka müdürünün karısı amma aslı nesli pek belli değil... Annemin o- nunla nasıl ahbablık ettiğine şaşıyorum Ne ise, bunları bırakalım şimdi de gene artik onunla yüzyüze geldiğimizi iste « miyorum. — Nasıl istersen öyle yap Feridun; fa- kat senden çok rica ederim, Nejad hak» kında bir şey söyliyerek o iyi kalbli ka- dın: üzmel — Hayır, bu mesele üzerinde ısrar et- meden Nejadı mes'ul tutmadığımı ken- disine bildireceğim. — Teşekkür ederim Feridun. — Teşekkür etme Nerime ve artık bu kâbuslu saatleri unutalım, yalnız birbirimiz için yaşıyarak (birbirimize itimad edelim ve aşkımızı, saadetimizi gelecek günleri düşünelim... 14 Ertesi gün öğleden sonra Süheylâ hanım sokağa çıkmak için merdivenden inerken oğlunun kendisine doğru gel - diğini gördü. — Sizinle Iki üç dakika konuşmak 1a- tiyorum anne; vaktiniz var ma? — Peki... Bu ktsa cevab altnda Belecanmı, enâlşesini gizlemek istemişti; fakat oğ- #unun yüzündeki sert manayı görür görmez bilâ ihtiyar İçinden «Acaba eski sözümüze dönelim: Ben Muriye ba- bana ne sByliyecek?» diyo sormaktan rımla gidip görüşeceğim ve görümcesi kendisini menedememişti, nin çevirdiği entrikayı kendisine söy -| Birlikte salona girdflem Orada Feri- yeceğim. Çünkü ne senin ne de benim|dun, hiç bir mukaddemeyo lüzum gör hasret yarattı: Ga.! “Hasan gazoz Özü Şekerli, limonlu ve meyvalı olup HASAN Meyva özünün o.suına maliktir. Şampanya gibi lezzetli olup mide rahatsızlıklarına şualıdır — 4 Ye Heyva İŞTİMASIZLIK - HAZIMSIZLIK - Şİ: ŞKİNLİK - BULANTI - GAZ - SANCI - MİDE BOZUKLUĞU - DİL - BARSAK ATALETİ-İNKIBAZ-SIKINTI.SİNİR ve bütün mide ve barsak rahatsızlıklarına karşı HASAN M EYVA özü kullanınız. Mide için her yemekten sonra 1-2 tatlı kaşığı yarım bardak su içinde ve müshil için her sabah veya gece yatarken aç karnına 1-2 çorba ka- şığı yarım bardak su içinde köpürterek içmelidir. HASAN MEYVA Avrupa ve bilhassa İngiliz meyva tuzlarından daha yüksek olduğu kat'iyelle sabittir. Buna rağmen Avrupa meyv. HASAN MEYVA ÖZÜ yalnız bir a özlerinden beş misli daha ucuzdur. türlü olup şekersizdir ve çok köpürür. Şişe 30 İki misli 50 Dört misli 80 kr. İstanbul Defterdarlığından: Muhammen bedeli Lira K. Arnavudköyünde: Arnawudköy mahâllesinin Yeniset soka. ğında eski 13 yeni 8 sayılı hanenin 9/80 Yukarıda mevki ve numarası yazılı hazine hissesi, 67 © gayrimenkul hizasında yazılı muham. rine düşman | men bedel üzerinden açık arttırma suretile 29/6/939 tarihine müsadif Perşembe günü saat 14 te satılacaktır. Satış bedeli peşin olup bakid veyahud 9e 5 faizli hazine tahvillerile mahsub olunur. Talibletin © 7,5 pey âkçelerini vakti muay. yeninden evvel yatırarak mezkür gün ve saatte Defterdarlık Milli Emlâk Mü. dürlüğündeki Komisyona müracaatları. nüyordu; mukaddes ateş, intikam al. mak için bir fırsat gözetiyordu ve bunu bulmakta pek gecikmedi. Bir gece, uzaklarda bıraktığı sarışın kadının ve ona bağlı birçok şeylerin ha. yalile geçip nöbette olduğunu unutan ve yıldızlara beka baka dalıp uyuyan deli. kanlının bu uykusundan istifade ederek meksizin, kat'i ve kesici bir sesle söyle» di: — Lütfen Semiha hanıma bir mektub yazarak ortalığa yaydığı yalanları tas- hih etmesini tembih eder misiniz anne? Süheylâ hanım bir saniye cevab ver- meden durdu: — Yalanlar mı? Ne demek istiyor - sun Feridun? — Siz bunu benden iy biliyorsunuz çünkü Nerimeyi rıhtımda karşılamak Için onu yanınıza Siz almıştınız. Fakat çevrilen manevra akim kaldı ve Neri- me ile beni birbirimize daha çok bağ- adı. Bundan sonra ne Meliha hanım ne de sizinle dost geçinen Semiha ha- nım bizim kapımızın eşiğin: geçmiye- ceklerdir. Bu entrikada maalesef başlıca rolü oynadığına kani olduğum bir başka kimseye gelince, ona taallük eden kıs- mı daha fazla tamik etmek istemiyo-| rum; şu şartla ki artık bundan böyle Nerimeye her ne suretle olursa hücum. etmiyecektir. Bu sözleri müteakib, annesi daha kendisini toplamıya muvaffak olama- dan Feridun kapıdan dişarı çıktı. Salonda yalnız kalınca Süheylâ ha- nım önüne gelen bir sandalyaya yığıldı. Çantası, farkında olmadan halınm ü- zerine düşmüş, yüzü bembeyaz olmuş- (4168) yavaş yi yardım eden rüzgârla birleşip iki-sevgi. iyi ihata etti. Onlar kaçmak istediler, fakat uyku sersemliğile ve dumanlar i çinde körleşerek hemen muhakemelerine sahi bolamadıkları için biraz geç kalmış. lardı.. dört tarafı saran alevlerden ken. dilerini kurtaramadılar, tu. Feridun her şeyi nasıl kezfedebilmiş- ti? Artık bundan böyle onu affetmesi - ne imkân yoktu. Bundan böyle, Feridu- nun kalbine hâkim olan o dessas kızın önünde eğilmekten başka çare kalma - mış demekti; çünkü (nişanlısının ona nibayetsiz bir itimadı olduğu bir defa daha meydana çıkmıştı. Hattâ bu oyna- nan oyunun onları birbirine daha sıkı İbağlamağa yaradığı da aşikârdı. Her sözlerinden, her hareketlerinden, her bakışlarından birbirlerine karşı duy - dukları sevgi okunuyordu. O halde mağlüb olduğunu, bu sığın- tı diye eve alınan kızın önünden çekil- mekten başka bir şey yapılamıyacağını itiraf etmek lâzımdı. Süheylâ hanım dişlerini ve yumruk- yerinden kalktı. Gözle - rinden ağır ağır dökülen iki damla yaş, buruşuk yanaklarından kayarak boy - Bunu ıslattı. xvı Semiha hanım o sabah postacınm ge- mektubdan kimseye bahsetme - İl hanım da cevab yazma- dı fakat derhal giyinerek bir çok ah - bablarını ziyaret edip iki üç gündenbe- Tİ ortalığa yaptığı çirkin dedikoduları kurnaz sözlerile, müterddid vaziyetle - rile tamire çalıştı. (o (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: