28 Haziran 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

28 Haziran 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 Haziran | SUNUN AD . AMLARII İngiltere Dahiliye Nazırı Sir Samuel Hoar Eski miralay, eski gizli istihbarat şefi ve bu günkü ingilterenin en merhametli, en cesur Birkaç hafta önce Sunderlandda her. kes; «Allah gönlüne göre versin» diye Sir (Samuel) e dua ediyordu. Çünkü: Dahi. Biye nazırı orada, İtalyaya sürülecek ko. casını çocuklarının başında bırakması & çin yalvaran ümidsiz bir kadının ricasını dinlemiş; kabul etmişti. Bu; İngüterenin en merhametli, en in. saniyetli dahiliye nazırın'a tipik bir ha. reketidir. Sir Samuel; yirmi üç aylık na. zırlığında, yirmi iki mahkümu kurtardı. Hayat ve ölüm bahsinde dahiliye nazır. ları daima sert davranırlar. Halbuk, Sir Samuele göre, bir insanı mahküm etmek insanlığa yeni bir derd açmak demektir. içinde, bir gün slev halini alabilecek, iyi. ik kıvılcımları gizlenmiş olmasın. * Samuel Har; sert görünüşü arkasın. da derin ve ateşli insani duygular saklı. yan sessiz bir adamdır. Lise tahsilini Harrowda bitirdi. Oradan Oksforda geç. ti ve politika hayatına mutad şekilde ha. zırlandı. Fakat hakikatte siyasi hayalının inki. şafı hiç te mutad yollardan olmadı. Bu. günkü kabinede başka bir nazır bulamaz. “mayı düşünüyor. Çünkü: Onun politika talyancayı da rusça gibi çabucak öğrenir ve iki İtalyan nişanı alır. Caporetto yolunda bizzat bulunmuştu. Nazırı “İkuz gün sürdü. 15000 suale cevab verdi. Sınız ki, meşlek ömrü onunki kadar çe. | Hâdiseyi yazılarında şöyle anlatıyor: şidli bir manzara arzetsin. Bundan başka) («Koca bir ordu. iki saatte, disiplinsiz, Sir Samuelin hal tercümesine giz gezdi. | başıboş bir sürüye döndü. Silâhmı atan Tirseniz, hayatırda esrarlı bir fasıla, bir | kaçıyordu. Romaya döndüğüm vakit, bir boşluk devresi göreceksiniz. Bu devre) 8S gün evvelisine gelinciye kadar güya hazırin egizli teşkilât» ta çalıştığı Büyük Gk mekanizmasının işlediği Harb senelerine aiddir. Samuel Hoar harb başladığı zaman Yevmanry'daki İngiliz deposuna mensub bir miralaydı. Canı sıkılıyordu. Vakit ge. çirmek için bir delikanlığan rusça ders almaya başladı. Birkaç hafta içinde lisa. na hâkim oldu. Derhal Rus karargâhla. rındaki İngiliz istihbaratına tayinini iste. di. İsteği kabul edil& ve bundan sonra ömründe öyle bir geçid başladı ki ince. Jiklerini hiçbir vakit öğrenemiyeceğiz. Rusyada Petrogradda kalıyordu. 1916 yılbaşı arifesinde Rasputinin öldürüldü. günü duydu. Kaprislerile çariçeyi avucu içine almış olan bu koca sakallı papazın ölüm haberini, karısı Lady Maud Hoarin yardımile, Londraya ve deolayısile Garbi Avrupaya herkesten önce bildirmeye muvaffak oldu. Hakikatte de (Raspu. tin) in ölümünü . katiller müstesna - ilk öğrenen kendisi olmuştu. İki ay evvel Purishkeviç adında bir Rus mültecisi Sir Samueli görmeye gelir ve söz arasında, arkadaşlarile Rasput.| nin hesabını temizlemeye karar verdik. lerini söyler. Samuel, papazın ne sıkı bir muhafaza altında bulunduğunu bildiği| için bu sözleri bir delkanlı palavrası di. ye dinler. Fakat İlkkânunun 30 uncu gü. nü akşamı komite toplantısında bulundu. ğu bir sırada gizlice eline şu kâğıdı sikış. tırırlar: «Gregory Rasputin bu sabah saat al. tıda Petrogradın göbeğindeki kibar ev. lerden rinde öldürüldü le, bir enkaz buldum. Bir zamanlar İtalyanların onun hak. kında acı şeyler söylemesine, belki de bu açık sözlülüğü sebeb oldu, * Sir Samuel cesur bir adamdır. Havada uçmanın tam mianasile bir tehlike sa. yıldığı zamanlarda teyyareye binmekten çekinmedi. Daha sonra hava nazırı iken Hindistan yolunda 12,000 mili tayyare ile geçti. Başvekil Baldvin: #Nazırlarımdan biri Alplerde sky ya. rışlarını, biri Madeirada dalma müsaba. kalarını kazanır, öbürü İngiltereden Hin. distana uçarken kendimi, numaracıları. nı elinden kaçırmış cambazhane mena. jerine benzetiyorum, derdi. Başkalarının wtomobille gideceği yere Samuel Hoar tayyare ile gider. Şimdiye | kadar yüz bin millik hava yolculuğu yap- mıştır. i Karikatüristlerle ecnebi kritikler için hoş bir mevzu: Sir Samuel buz üzerinde patinaja bayılır. Mer sabah saat 8,5 ta evinden çıkar. Doğru patinaj yapmaya gider. «Kraliçe klübü» nde yârım saatini hep buz üstünde geçirir. En güç bir «fi. gür» de ihtısası vardır. Beş yıl önce Gros. venerde nazırlarla sefirlerin önlinde nu. mara yaptı, meheret göslerdi. o Patinaj yaparken daima siyah, sıkı pantalon - c8- ketle sarı eldivenler giyer. Kendisi; «Bu spor beni kımıldanamaz hale koyan damar sertliğinden kurtardı» Cesed nehirden çıkarılıp morga götü, | diyor. «Sabahları ya hiç kahvaltı etmem, rülürken iki merke ye iy e ya pek az yerim. Ringden çıkınca eve ölüyü islerler. Bu teklif tabii reddolu, | döner, üstümü başımı değiştirir. doğru nur. Yalnız, ölünün çamaşırlarmı alma. meclise giderim. Patinajdan aldığım kuv. larma bir şey denmez. Sir Samuel kadın. | vetle günün gmlelerini fütursuz karşılı. lardan birinin çariçe, öbürünün famdö, | Yabilirim.» şembri olduğunu öğrenir, Sir Samuel mükemmel bir tenisçidir Hâdiseyi herkesten evvel ve herkesten İde... Bir defa eski Çekoslotakya Cümhur iyi haber aldığı için bazı Rus muhitlerin. | reisi Beneşle müşterek oynamış, kaybet, de katil plânının, hattâ belki de doğru, | mişlerdi. Fakat yainız olarek birçok mü. dan doğruya cinayetin Sir Samuel Je | sabakaları kazanmıştır. maiyeti taratından hazırlandığı, ve idare) Sporcu nazır lana da'pek sever. Bir edildiği söylenilmeye başlar. Çar; bu ga. rib masala inanır ve nihayet o sefirimiz; (Tsarskoe selo . Yazlık saray )a gidip Çarı, Sir Samuciim bu işte parmağı ol. madığına o inandırmak mecburiyetinde kalır. * Samuel Hoar Rusyadan İtalyaya ge ger. Harb sonuna kadar orada kalır. £ kaç sene önce mecliyin tatil zamanında Avrupa gazinolarından birinde bir tango müsabakasını kazınmıştı. Dönüşte mu. vaffakiyetini başvekile haber verir. Lord Baldvin de: «Hele şükür, der, kabinem. e bir SAN şişen, EM, br, Böçepei| Mümiygei Em Eelediye) S Hoar oldu bitti oyuna çok düşkündür. Bir kere: «Ömrümün an büyük hays. canlarını oyunda tattım. Oyunu kazan. mâk öyle müsbet bir muvafiakiyettir ve insanı © kadar çabuk tatmin eder ki... Ben kendi nefsime iyi, bir dansın ahen. ginde, topa kanad veren mahir bir golf oyununda, fevkalâde bir raket sallayışta zevklerin en yükseğini bulurum» demişti. Bugünkü kabine azalarından radyoda | birinci derecede güzel konuşan da Sir| Samueldir. Bu muvsffekiyetin sirt şu:| Dahiliye nazırı radyo önünde bir hitabe. | ye başladı mı, kendini evinde, sobasının başında bir çiftçi ile karşı karşıya derdle. şiyor ve ona anlıyabileceği sade Jisanla bir şeyler anlatıyor farzeder. Henüz elli dokuz yaşında... İş haya. tından çekilmek için daha pek erken.. fa. kat şayed bir gün siyaseti bırakırsa bü. yük Avrupa kütüphanelerini devre çık. haricinde spor kadar sevdiği ikinci şey, de kitabdır. bir * Hayatında üç büyük güçlük atlatımş. tır: Hindistan nanrı iken meclisten «Hin. dislan ıslahat lâyihasis nı geçirmşiti. Bu, son derece ağır bir işli. «Müntehib ısla. hat komitesi» önündeki şahidliği on do. 1935 te Honr . Laval paktının sukutu üstüne kabineden çekiliyordu. Veda hi. tabesinde «Allaha ısmarladık: derken bütün tahammilii kırıldı, ağlamaya baş. ladı. Fakat arkasında bıraktığı ad daima yüksek kaldı. Gerek halk, gerek Avam Kamarası pakt mes'ukyetini onun omuz. larma yüklemenin birçok o cihetlerden| haksız olduğunu, ve onun #rf kabineye bağlılığı yüzünden işten çekilmeye mec. bur kaldığını biliyordu. Bugün de hayalının en güç devrele. rinden birini yaşıyor. Yeni ceza kanunu. nu hazırlamakla meşgul. Bu kanın müc. rimlere, şimdiye kadar içlerinden pek a. zına nasb olan, bir şans verecektir. Eli. sabeth Fry gibi en büyük bir «hapishane ıslahefçis» mın neslinden gelen ve ilk «hapishaneleri ıslah komitesi şefis nin torunu olan Samuelin bu işle nğraşması kadar tabit ne olabilir? Sir Hoar hissile hareket eden bir adam değildir. Cürmün ceza görmesi lüzumu. na inanır. Azılı mücrimlerin cezasını arttırmaya bile taraftardır. Ancak genç. leri fena temasizrdan korumak, sabıkalı. ları ıslâh etmek, «anormal, leri ruhi ka. mallardan tedavi çarelerini araştırıyor. Hazırladığı lâyıhayı tenkid edenler pek çok. Fakat, serin görünüşünün altm. da insanlık ve hak ödeslizmi ile yanan bu yüksek insan kolay kolay yenilemez. —iürinmnsenesanenasesemerunemammessanuusananisn sesine Belediye merkez teşkilâtı teftişleri tamamlandı Mülkiye müfettişleri belediye mer - kez teşkilâtındaki teftişlerini tamam - lamışlar, fen, konservatuar, Zat İşleri Müdürlüğü muamelâtnı teftişe başla- mışlardır. Elektrik direkleri 30 liraya mal edi- lecek iken her birine 130 ira harcan- mış, belediye müfettişleri tahkikata va zıyed etmişlerdi. Mülkiye müfettişleri bu işlörle de meşgul olacaklardır. Beyoğlu cihtetindeki dükaânlar teftiş edildi Belediye müfettişlerinden yedisi dün Beyoğlundaki dükkânları teftiş etmiş, belediye zabıtası talimatnamesine ây - kirı hareket edenleri cezalandırmışlar- dır. N Dökmeciler yerlerinde kalıyor Süleymaniye ve Mahmudpaşadaki dökmecilere belediye tarafından yer - lerini terketmeleri bildirilmişti. Dök - meciler dün belediyeye müracaat et - iş, bundan sonra kok kömürü kul'a - nacakları için dümanın halkı rahatsız imar plânında dökmecilerin yerleri bel M oluncıya kadar dükkünları Sporcu Sayfa 7 olmıyan bir muharrir gözile güreş maçı Yazan: Süad Derviş Haftanın bir Pazar günündeyiz... Bü Pazar günü sehenin en sıcak Pazarı. De. rTeceye bakmadım amma hararetin göl gede otuzun epey “üstünde olduğuna €- miram, Gölgede bu kadar müthiş olan bu s1. cak gönde, stadyom kapısının önünde ve güneşin altında bir takım insanlar birik- miş duruyor. Sporcu olmadığım için Bana halkın bu kapı önlinde neden böyle durduğu meçhuldür. Niçin bilet alıp içeri girmezler veya bilet alacak paraları yoksa neden bura. da bekleşirler. Benim elimde bir gazete davetiyesi var. Spor muharririmizden rica etmiş. tim. Bana iki kişilik bir bilet verd. Da, vetli olarak girmekten duyduğum zevkle stadyom kapısına yaklaşıyorum. Kapının önünde Zing Zing hapishane. #inin kapısının önünde bulunmıyan bir tertibat alınmış. Boyumu kat kat geçen demirden garib bir alet arasından geç. meğe te üs ederken, pehlivan cüsseli - kim bilir belk; de bir pehlivandır - bir adamcağız kulaklarımda çın çın öten bir sesle bağırıyor: — Nedir o elindeki? Biraz ürkek cevab veriyorum; — Davetiye... »— Ne davetiyesi o.. nereden aldın? Nereden aldığımı söylüyorum. Ceva. bım onu tatmin etmiyor. — Niçin verdiler, neden verdiler, nâ. sil verdiler, kim verdi? — Eğer muteber değilse... 'Ters, tere yüzüme bakıyor ve büyük bir lütfeder gibi: — Haydi gir içeri! diyor. Avluya ##riyoruz. Biraz ilerliyoruz. Bu defa müthiş bir tornike önünde ayni! “7 Sual ve cevabla karşılaştyorum. Nihayet lâtfediyorlar: — Gazeteci iseniz şuraya giriniz. Diye bir kapı gösteriyorlar. O kapıyı geçmek meğer ne müşkül şeymiş” Kapı Yı eller ellemez karşıma çıkan bir insan: — Ne arıyorsunuz burada? diye sert sert sörüyor: — Güreş seyretmeğe geldim. — Burası gazeteclere mahsus bir yer? — Ben de gazeteciyim. Herhalde benim görünüşüm pek te eli kalem tutara benzemiyor. Adamcağı- zın bakışları bunu o kadar beliğ bir su. rette ifade ediyor: (let satın almak için giderken hakikaten birakmıyor. Balko. nazik bir insan beni na çıkarıyor, oturtuyor. * Tribünler dolu, balkorda genç kadın - lar, çocuklar ve (kerli derli efendiler). var. önde birkaç genç olurmuş. Ben de 'bir iskemleye yerime > Saha güneş içinde, gri ve vereni kostümler zl iki zat sahadadi minde. başlarında fötr şapkaları, sanki denia kenarında ve gölged? oturuyorlarmış gi- bi rahat, rahat oturuyorlar. Gömleğini: in kolları sıvalı, iri yarı bir insan mikrofo. nun başına geçmiş hoparlörle güreş hak. kında etrafa malümat veriyor. Derken güreşecek çiftler sahaya çıkıyorlar. Yan yana diziliyorlar. Hoparlörle halka hep- İsi takdim ediliyor. Halk bunları galiba evvelden de tanıyor ve bazılarının ismi Ü 3 söylenince alkış daha kuvvetli oluyor. Nihayet iki ecnebi güreşçi de halka tak. dim ediliyor. Bunisrdan biri Polonyalı, geri Habeşistanlı. Habeşistanlı olduğu söylenilen Kuzguni güreşçi ortaya Habeş usulü garib bir selâm veriyor. çıkıp Güreşçinin Habeşistanlı olması halk arasında bir sempati uyandırdı galiba, ileride ayakta durulan mevkiden bir 8. yirci bar, bar bağırıyor: — Yaşa Habeşistan! Haparidedeki zat halka, pehlivanlar. mızdan birle güreşecek olan Bulgar gü. reşçinin, güreşin danışıklı olmıyacığını öğrenince güreşmekten vazgeçtiğini, bu suretl ekendisinin mağlüb edildiğini bil dirdi, Nihayet güreşler başladı. Tıpkı varye- telerde olduğu gibi, galiba güreşte de evvelâ küçük numaralar öne konulu « M i an güreşçileri görür görmez hiç suk yani Allah tarafından » ben de galiba mistik oldum içlerinden bir tanesini tuttum. Nedense illâki o ka- zansın istiyordum. Maç başladı. Uzak » tan mayosunun renginden başka bir hu. susiyeti ile rakibinden ayırd edemediğim güreşçi alta gelmek tehfikesine düştü mü, âdeta kalbim çarpıyor. Yanımdaki - Ter de öyle... Etrafta herkes kendi inti - hab ettiği mn ef meşgul, — Dayan!,. Haydi dayan!.. Feryadları duyuluyor. Nihayet içlerin. de benim tuttuğum galib geldi. Rahat bir nefes aldım. Güreşler birbirini takib ediyorlar- Ortaya ince cüsseli bir adamla, çek şiş - man biri çıktı. İnce vüöcudlü olan yeni . — Olmaz, burada yer yok. Hava müthiş sıcak, bu kadar eziyeti! lecek diye acımağı başladım. Meğer ya. resmi merasimlerde, hariciye (teşrifatı | nılmışım, bir iki dakika sonra © ince a. bile, gazetecilere yapmaz, damın elinde rakibi eğri büğrü oldu. O — Gazeteciyim, o davetliyim, nereye küçük vücüdile adamcağızı minderin ÜS. gideyim? tünde yere çalmağa başladı. Etraftan 568 — Düvetiyen nerede? ler yükseliyor: — Kapıda elimden aldılar! — e mala Bu sırada şişman, Arabacı mı? kostümlü müteazzım bagi gk Her hâlde bir yanlışlık olmalı, onun teşrifat umum müdürü olacak; karşıma rakibini soktuğu vaziyete bakınca, insan dikiliyor; ova arabacı değil, şoför diyeceği geliyor. — Gazelecisiniz öyle mi? Dunmadan rakibinin s#rimi yere getiri. — Evet, — Yazı mı yazacaksınz!... —' Yemin mi edeyim de bu adamları & nandırayım bilmem, Bunu yapmaktan ise bu davetiyeden kazandığım İraklardan ve gördüğüm bu tahliye | nazik mizafirporverliğin O nimetlerinden yor. Fakat üç sahiye kalmalıymış galiba, galib addedilmiyor. Gene güreş yapıyor. En sonunda gözü kızıştı. Bu defa raki. binin sırtı yere gelince kendisi de onun üstüne yattı. Üç değil, belki yedi sekiz saniye onu o halde tuttu ve onu yamyaas. sı ortada brrekarak minderden doğrul . du, (Devamı 10 uncu sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: