28 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

28 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 Ağustos İsen Pastam men tafriknem 73 © ” Gİ O ) tori İstanbula inen ihtilâlciler Dedikten sonra, kapıdaki yamaklara| dönerek; — Alın şu herife bir kürk giydirin. Diye, seslendi. Hacı Salim ağanın rengi, kül kesil. mişti. Odayı, bir ölüm sükütu ihlâl et- ti.Yamaklar, zavallı topçubaşı vekili - hin üzerine hücum edip onu sürükl yerek götürecekler; kışlanın kapısı ö Bünde parça parça edeceklerdi. Fakat tam o anda, cevabı getiren adam koynundan bir kâğıd çıkararak: — Aman ağa. bir Jâhza sabırlı ol. Kerem edip, şu kâğıdı da okut. Dedi. Ve kâğıdı, Kabakçıya verdi. Kabakçı, kâğıdı okuyana uzattı. Bü. yük bir dikkatle dinlemiye başladı. Kâğıdda, şu kısa emir ve talimat vardı: (Cümhura itaat etmek vacibtir. Ma. demki ocaklı isyanıdır; zinhar muha. lefet etmeyip, muvafakat sureti gös - teriniz. Eğerçi erbabı (kıyam arasına nifak girmesine ve bu yüzden kan dö- külmesine sebeb olursanız; mes'uliyet azimdir.) Bu emir, Kabakçının hoşuna gitti. Onun kimden geldiğini derhal hisset » işti. Fakat bunu, bizzat o adama da 'letmek istedi: — Bre, böyle bir kâğıdın vardı da ne deyü ketmettin? Devlet ve milleti 50 - Yan, bu yüzden mali Karun sahibi olup | Şimdi âleme hamiyet helvası satan Ha. tı İbrahim mel'ununun herzenamesin. den evvel bunu vermek gerek değil mi idi? Dedi. Hacı Salim ağayı ölümden kurtar « Mak için kendini feda etmey: göze alan adam,.derhal cevab verdi: —- Ağa hazretleri! Bana bu emir sa hibi devlet tarafından gizlice verilmiş. ti. Ben dahi ağaya gizlice vermek fik. rinde idim. Amma mesele, ağanın câ- Mi azizine dayanınca artık sabredeme- dim. Eğer bir hata ettim ise, işte boy- num.. kıldan ince, kılıçtan keskin... Kabükçi Mustafa evvelâ Musa p: nın bu gizli emirnamesini alarak koy- Muna yerleştirdi. Sonra, team bir ihtilâl serdarıma yakışan kaba bir azametle, Hacı Salim ağaya dönerek: — Ağa. Canmı sana bağışl Kal. Ocak kazanlarını çıkar. Askeri » nin önüne düş. Dedi. Hacı Salim ağa, acı acı güldü. Tok bir sesle: — Hay, ağal. Sen bizi, can korkusu çeker mi zannedersin?. Eğer şu anda hâtırımı rencide eden bir şey varsa, © da âsiler elinde can vermektir... Senin ölüm dediğin, insanlara bir defa kıs -| met olur. Ondan da, zerre miklar: hav. fım yoktur. Senin gibi bir yamak çavu. #unun sözü İle, şuradan şuraya kımıl- dayacak adam değilim... İşte, ocak. İşte, kazan... Varın, ne haliniz varsa görün. Diye cevab verdi. Bu sert cevab, hiç şüphesiz ki Ka « bakçı Mustafaya bir hakaretti. Ve bu hamdar zorba, bu harekete tahammül &demezdi. Nitekim, çehresi kıpkırmızı kesilen Kabakçı, elinin birdenbire be. Endeki palanın gümüş İşlemeli kabza. Sina kaydığını hissetmişti. Fakat bu zeki ihtilâlei, kurnazlık maharetini burada da gösterdi. — Baka, ağa... Şu anda ben senin Ağzının payını vermek isterdim ammaş dost ve yoldaş sıfatile girdiğim şu top- Çu ocağına kan düşürmemek için sab. Tederim... Gerçi; şu sözlerinle ne Yüt » be yiğit olduğunu gösterdin. Amma, hiddetine mağlüb olarak kaza ve kade- Yi de inkâr ettin. Gerçi dün, bir Ya - Mak çavuşu idik. Fakat bugüne bugün, bir sergirdeyiz. Yarn ne olacağımızı da, Cenabıhak bilir. Hacı Salim ağa. derin derin içini Çekti. Dudaklarında acı bir tebessüm dalgalanarak: — Amenna ve saddakna.. Diye. çok manal: bir tasdik ile iktifa etti. Sözü uzatacak zaman değildi. Ka - bakçı da derhal bahsi ayağa kalkarak, Hacı Salim ağaya: — Ağam! Maslahatın hitamına ka- dar burada kalacaksın. Dedi. Ve sonra, - zamana kadar derin bir süküt içinde bulunan çorbacılara dö- nerek- şu sözleri ilâve etti: — Yoldaşlar! Belki, benim s den şüphe içinde idiniz. kaymakam paşanın namesini gördünüz ve işittiniz. Gayri, çare kalmadı. Bu- yurun. Kazanları çıkarın. İşimize de- vam edelim. Dedi. Çorbacilar, isyan sergerdesinin peşi. ne takılıp onu takib ederlerken, oda. nın kapısına, yamaklardan yalın palalı möbetçiler dikilmiş. topçu ocağının cesur ve merd âmiri, burada hapsedil. mişti. * İSYAN DALGASI, İSTANBULA ÇARPIYOR İsyan dalğa: haddini bulu; artık coşkunluğun son rdu. T. C.Zi Şube ve ajans göre ikramiye dağıtılacaktır: 4 500 4 259 40 100 100 50 120 40 160 , 20 Kuralar senede 4 defa, 1 Eylül, tarihlerinde çekilecektir. İstanbul kapatmak için | Kabakçı Mustafa, asilerden bir kıs. mının, İstanbul tarafına geçmesi için emir verdi. Salıpazarı, Tophane, Mum- hane iskelesi, Karaköy, Azapkapı iske. lelerinde mevcud bulunan kayık ve| sandallar, asilerin karşı yakaya geçiril. | mesine tahsis edildi. Binlerce asi, nâralar atarak, gülbank ler çekerek Balıkpazarı, Çardak, Ye. miş, Unkapanı iskelelerine şitab edi - yorlar.. nâralar atarak, gülbankler çe- kerek ortalığı velveleye veriyorlardı. Bunlara iltihak eden sefil halk züm. releri de, gittikçe artıyordu. Üsküdar tarafında bulunan serseri, baldırı çıp- lak, hırsız makulesi esafil güruhu da, kayıklara ve mavnalara dolarak İstan- bul tarafına geçiyorlar.. ihtilâl karı -)” şıklığı arasında yağmacılığa hazırlanı- yorlardı. İstanbul sahilleri, adeta bir mahşer halini alıyordu. İskelelerin önü kayık, sandal, pereme ve mavnalardan gö - rülmüyordu. Kabakçı Mustafa, 'Tophaneden hare. ket ettikten sonra, doğruca Azapkapıya | gelmiş, kaptan paşa İle görüşerek onu da ittifaka almak istemişti. Fakat, kap. RAAT Kuruluş terihii - Sermayesi: 100.000.000 Türk Lirası Zirai ve ticari ter nevi banka muamsislor! PARA BiRiKTİRENLERE 28.001 Lira IKRAMiYE VERECEK Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesablarında en a4 40 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a ile aşağıdaki plâna 4 Aded 1,000 Liralık DİKKAT: Hesablarındaki paralar bir sene içinde 30 liradan aşığı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde X 20 fazlasile verilecektir. tan paşa yerinde değildi. (Arkas var) BANKASI adedi: 262 4,009 Lira 2,00 ,, 1,009 ,, 4,000 ,, 5,000 , 4,800 ,, 3,200 , z 3333 3 1 Birincikânun, Mart ve 1 Haziran İzindana gitmek mecburiyetinde Zindandaki / Hastaneden ölü olarak çıkarılanlar mülmek üzere kendi dindaşlarına veri - lirler veyahud da denize atılırlar. * Biz. bu tersane zindanına getirilir getirilmez, bizi getiren hâkimler, Fer.| had paşanın hakkımızda ne yolda mu- amele edileceğine dair tabriri emrini (Gardiyan paşa) ya sundular. Bundan sonra cellâdlar boynumuzdan (halka. ları ve zincirleri çıkardılar. Bunlardan ikisi veya üçü üzerimize koşarak ve rer çelme darbesile hepimizi yere düşürdüler. Zavallı bizler, şimdi, bir sopa ile dö- leceğimizi tahmin ediyorduk, Fakat ükür olsun Allaha ki bu düşündüğü - müz olmadı. Bu esnada getirilen çin- gene bir demirci yerde oturanlardan birinin ayaklarına bir pranga ve buna da bir zincir geçirdikten sonra bir örs üzerinde bunları perçinledi ve zincirin öbür neunu da, ilk arkadaşımızın seç. tiği ve istediği, birinin ayağındaki pran sava geçirerek perçinledi. Bunu görünce ve bizleri böyle çifter çifter zindire vuracaklarını anlayınca herkes kendine birer arkadas-edihmiye başladılar. Böylece çifter çifter zincir. lenen zavallı arkadaşlar derhal adi tut. saklara ayrılan zindana götürülüyor. | lardı. | İşte bu suretle bütün arkadaşlar zin. cirlenip zindana sokulmuşlardı. Sıra, hastalıktan ve yorgunluktan (verde mişti. Her ikimizin de kımıldam derecede hasta olduğumuzu ve bina » enaleyh zinciri taşımıya bizim için im. vararak söyledim. inletemeyince de öteki arkadaşlar gibi cire ve pran- gaya vurulmuş olduk. Bundan sonra idik. Müşkülâtla yerimden kalktım; fakat kalkar kalkmaz da sırtüstü düştüm; tekrar kalkmak için çabalandım; mu-| dancılardan biri bizi kalkmıya mecbur etmek için elindeki sopayı bana ve ar- kKadaşım çezacıya yapıştırıyordu. Fa. kat paşa; bizim gerçekten hasta oldu - Zumuzu; temaruz etmediğimizi görüp anlayınca g#hrdiyanlardan birine zin- öirleri taşımasını ve iki kişinin de bi. ze vardım ederek zindana götürmelri- 18 ncı asırda İstanbula gelen Bohsmyalı Baron Wratislaw'ın hatıraları: 52 İderecede çok ağ vattak olamadım. Bunun üzerine zin.) 13 Türkçeye çeviren: Süreyya Ditmen hayvanlar ısırdıkları yerden derhal kan sızmakta dır ve küçük çocuklarda görülen kıza. mık lekeleri gibi bu ısırılan yer kızarıp şişmektedir. mamış şöyle bir iğne batıracak temiz bir nokta kalmamıştı diye yazarsam bana inanmamazlık etmeyiniz. Bizim gibi oldukça refah içinde bü. vümüş ve yetişmiş; sıkıntılı yerlerde oturmıya alışmamış insanların “içine düştükleri bu hayata alışmaları çok zor aktadır. Yukarıda mevzuubah. settiğim iğrenç hayvanların hücumla, rından kurtulmak için üzerimizdeki çamaşırları çıkararak çırılçıplak olu » yor ve fakat bu defa da sineklerin ta. sallâtune uğruyorduk. Bereket versin ki bir müddet sonra vücudlerimizin ü. zerindeki ci rılmıya o kadar olış. mıstı ki artık pire; bit tahtakurula. rının kanımızı emmelerini duymaz ol. muştuk. Yalnız masi imkânı: oi. miyan bir şey var idise o da diğer bö rularını kaybettirecek ğ idi. Bütün bunların fevkinde tutulduğum (kanl basur) hastahğı beni ölümün ta eşiğine getir. miş bulunuyor, beni yattığım yerde bir çeyrek saat bile oturtmuyordu. Çek tiğim ıztırab o kadar büyüktü ki, içine vuvarlandığım sefalet o derece kötü idi ki ölümü candan istememek müm. kün değildi. Hele bağlı bulunduğum zavallı arkadaşımın da hasta olması, e bile zinciri taşımağa değil yürü mecali bulunmaması dol yattığımız yeri kirletiyor ve bi. tün iğrenç bir duru. ma giriyör ve müthiş koku içinde söz de istirahat ediyorduk. O gün, her birimize Ikişer somun ek. 'mek ve birer küçük desti su vermişler. ki (Arkası var) Bir doktorun günlük notlarından Çocuk uyuya İni emretti. Böylece mahpesimize gardi | İyanların yardımile girmiş olduk ve ka pıdar içeri girer girmez da tekrar yığıla. kaldım. Çünkü daha fazla yürümiye ve yi miye gücüm (kalmamıştı. İşte ilk yığıldığım bu yer; bu zindanda kal. dığımız müddetçe benim (in)im ol » muştu. O esnada zindanda hirkaç tutsaktan başka kimse yoktu. Çünkü buranın S8- kinleri; denizlerde sefer mevsimi Ol - mak dolayısile; harb gemilerinde yani kadirgalarda kürek çekmek üzere alın. mış bulunuyorlardı. Bununla beraber bunların geri dönmeleri akşama; saba. ha beklenmekte idiler. Buradan giden yüzlerce tutsak; ar. kalarından pis ve kirli elbise parçaları; kullanmak değil el bile sürmek caiz olmıyan bir takım nesneler bırakmış. lardı ki hiz bunları topliyarak başımı. nn altına yastık yapmıya muztar kal. mıştık. Şurası bir hakikattir ki hayatında Belediyesi İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünül İşletmeleri Umum Müdürlüğünden : 1 — İdaremiz ihtiyacı için bastırılacak 150 milyon tramvay bileti 6/9/939 ta. rihinde kapalı zarf suretile eksilmeye konulacaktır, 2 — Muhammen bedeli 85 bin liradır. 3 — Eksikmeye iştirak etmek istiyenler şartnameyi o Metro Hanının 4 üncü katında Tramvay Levazım dairesinden alabilirler. o «69485 böyle bir zindan görmemiş ve böyle bir yerde az veya çok hayat geçirmemiş bir kimseye buranın ne korkunç; ne iğrenç bir konak olduğunu inandırmak güçtür. Zindanın korkunç ve iğrenç pisliğini söyledikten sonra bitlerin; pirelerin ve #nhtakurularının bolluğundan bahset » miye hacet var mı? Herkesin a2 çok bil diği bu pis hayvancıklardan başka bir İnevi kara böcekler vardır ki bunların Uyuya büyür! İhtiyarlar uyuya uyuya ölürler, der - ler. Umumi bakımdan bu doğru bir Türk proverbidir. Küçük çocuklarin bemew bütün günleri meme emmek ile ve sonr da dalma uyku ile geçer. Aylar geçtikce gerçi uyku da azalır o ve bu müddet on dört sante kadar iner. Daha yıllar geç - #ikçe bu müddet on iki nihayet on saate kadar düşer. (Bundan az olmamalıdır. Çünkü çocuklar için büyükler gibi sekiz Saatlik uyku kâfi değildir. Gitgide uyku müddeti azalır (ve ihliyarlarda üç beş #aate iner, Fakat ihtiyarlarda damarla- rın tasallübü, ve tevettür şiryanının yü sekliği ve umumi inhitet alâtmi başladığı zaman onlarda sik sık görülen bir u- yuklama hali musallat olur. Nitekim di- mağ şiryanlarında spazm halleri ve hâ- ft feleler başlamazdan birçok "alar da böyle vakitli vakiteiz uyuklama bal- leri görülür. İhtiyarlığın belli başlı ald metlerinden biri sayılan bu hak etrafın nazarı dikkatini o celbetmeliğir. tahlili, tansiyon muayonesi, kanda Üre aranması gibi esaslı kontrollar tatbik 6- dilerek muhtemel felâketleri ve urss- ları önlemek mümkündür. Hepimizin kendi itimad etâiğimiz aile tabibleri edi- nerek ber an bütün efradı aileyi sık muayenel tabbiyeden geçirmek usulün kabul etmekliğimiz lâsımdır. Her hasta» lıkta başka başka doktor geirmek usu- Münü de yavaş yavaş terketmek çok mü- vafık olüeak sıhhi ve İçtimai bir usul dür. SE

Bu sayıdan diğer sayfalar: