15 Mart 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

15 Mart 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Komşu memleketlerden seyahat reportajları : 7 B at' ı İRAN'da S Şirazda bir «Gü lüstan»... Kendi - mi otelde değil, bir gül bahçesin. de sanıyorum. Ne kadar çok gül bu! 'Nö dâ güzel, ba « yıltıcı — kokuları var... Otelin üç gar « sonu var. Fakat hepsi, günün en çok saatlerini ye- mek — salonunda, havluları başları - na — örtüyorlar, yerlere yatıyorlar, Mü - dür meydanlar - da yok. Belki © da uykuda... Aş - uzanıp çı, mutfağın ka - pısında çömelmiş, çubuk içiyor, şüp- hesiz afyonlu... * bahçı lışıyor, Dördü birden, sa - şafakla beraber toprağı ka- , belliyorlar, — çapalıyorlar,| 1 ayıklıyorelar, çiçekleri su - Yalnız vanlar on beş gün Sizin büyük bir adam oldu! nuzü söylüyorlar, — A — Bilmiyor, nezaketen ip! Bünu neden biliyor?.. söylüyor. | |çt varsa hepsini boşaltırlar, Ölünün - Yü üç defa itikatlar |ğldükten Bu uğursuzdur!... Bu uğur geti - İrir!... diyenler ve dostlarını bazı ha- reketlerden — menetmek — istiyenler çoktur. Meselâ sokakta giderken: — Aman!, Aramızdan köpek geçe cek... Sakının... Veyahut duvara d yanmış bir merdivene tesadüf edin- ce: — Sakın altından geçmeyin!, Felâ- ket getirir... | Diyenler pek çoktur, Bu batıl itikat-, lerin bazıları hoş ve şairanedir: İngilizler, bardağa — dokundukları Zaman çıkan sadayı parmakla basıp| durdurmağı çok uğursuz - sayarlar,| Bu hareketle, denizde bulunan biri- sinin ölümüne sebep olacaklarını zannederler Alâimisemayı parmakla göstermenin de en ın bir - da bulunan bir kuşu öldüreceğine i. tikat ederler Fransanım bazı köylerinde, ölü çı- kan evde ne kadar kova, küvetve fı- | | | | | Tuhu boğulmasın diye!... Küçük çocukların aksırmasını, ya- nından bir melek geçtiğine hamle - derler Braban'lı genç kızlar, sabah - leyin sokağa çıktıklarında düz be yaz bir ata tesadüf ederlerse şu $ö- tekrar ederler: «Beyaz r atla sevgilim gelecek ve beni a - hp götürecek...» Gdrib bir ça , şırınga yapı Bu İş insan kalbi üzerinde tatbik edi_len en tehlikeli ameliyattır.. S — SOÖONTELGEİR sonra Dirilen İngiliz Kalbinde ameliyat yapı- lan hastanın birdenbire ne- fesi kesildi, kalbi durdu.. Fakat kalbi dikildikten sonra masaj ve hasta dirildi! İdı ve ölen AF 15 Mart 1938 Yani kalbi durdu, Doktor, yarayı çabucak dikti. Sone ra, masajla kalbi yeniden harekete getirmeye muvaffak oldu. Müntehir, yeniden hayat buldu. Bugün, iki rekor kazanan bir ya - ralıdan bahsetmek istiyoruz: Bu a« damın öl mam sekiz dakika sürmüştür. bu müddet zar « fında — gördükleri hisşettiklerini anlatmıya muvaffak olmuştur... Bu garip hâdise, 23 Eylül 1936 te İngilterede (Anthon » under » Lyne), bastahanesinde geçmiştir. KARANLIK BİR KORİDORDA İN SAN ŞEKİLLERİ Nakletmek istediğimiz bu hâdise şundan bundan işitilmiş bir hikâ , Jluyorlar, gül fidanlarını buduyorlar, 'Sizden yardım istiyof havuzların sularını değiştiriyorlar.| y etrafındaki çinileri parlatıyorlardı. - | İşi amma, eli cebe sokmak, para ae hlikeli bir şey, Bir şeye ihtiyacınız oldu. Bir kııı—.g'_""" Kİ B ": Ş İj' ve veya sıcak su istiyeceksiniz İşiniz| Pttün dilenciler etrafınızı sarar, ko- yoksa zile basınız... Saatlerce gelen lünuzdan tutar, elinizden çekerler. olmaz... |Paranızın hepsini verseniz gene kur- Fakat, bahçıvanlardan biri her sa- talmanıza imkân yoktur. eşl İstatistik Avusturyalı bir âlim; 50 sene ya yan bir adamın, ömri n 18 sene: ni uyku, 15 ni sây ve tetebbü, 8 ni hastalık, seyahat ve kederle, — 4 nü Lâstik kalbciler Lindberg, yemek ve içmekle, 3 nü projeler| - z 9 değil, tamamile hakikattir. Ve ma « ruf bir doktor tarafından anlatılmış- fir İlkevvel, hastayı bulduk, (Tönton) yolu üzerinde, küçük bir köşkte otu- ruyor. 45 yaşlarında kadar var, İs « mi: Ernest Himsley... Aleksi Karel,Fişer, bah, bir tepsi içinde gül ve yasemin gelirir. Bahçenin etrafı, hapishane duvarı Bibi yüksek bir duvarla çevrili. Kü- çük bir kapısı var Buradan çıkınca geniş bir cadde... Bir kaç sinema, Baraj ve küçük Orta yerdeki sığımnak mahallerinde beyaz şapkalı, eldivenli polis me - mi rüseferri idare ediyor, Birdenbire işaret verdi, Otomobili- izi durdurdu. Niçin?, Acaba biri geçecek?, Evet, siyah bir cesim yuvarlana yuvarlana karşı tarafa geçmiye çalışıyor, Şoförün omuzu . na dokundum: — Bak, dedim Bu ne?... — Yaban domuzu!. — Yaban domuzu mu?... Şiraz s0- kaklarında yaban domuzu böyle ser- besiçe mi dolaşıf?... — Evet, yalnız iki tanesi... Süvari bölüğünün domuzları, Biz, İranlılar, yaban domuzlarının ahırlara uğur| getirdiğine itikat ederiz. Bu şüphe -» | siz pek eskiden kalma bir an'aneye riayetten ileri gelmektedir. Ahırda bulundurulan bir yaban domuzu, | £ hayvanların bütün hastalıklarını ü- zerlerme alırlar, İşte bu sebeple on- Jara güzel muamele edilir, beslenir Bazan da böyle, çıkarlar, dolaşırlar. Şu önde giden kocaman damuzu gördünüz mü İsmi Ormez'dir. Afyo- * na bayılır Bizim garajın bekçisi, Öğ- len üzeri kapının önünde oturur, af- üçük dükkânlar... | ları ellerindeki değneklerle sey-| Biraz ileride bir çeşmeye tesadüf İettik Siyah çarşaflı iki küçük kız su alıyorlardı, Bizi görünce yüzlerini kapadılar — Şu küçük kızların utanmasına İbakmız!... — Küçük kızlar mı?, Yeni ge — Yeni gelin mi? Kaç bunlar?... — Beş, nihayet altı!.. — Bu yaşta kiz evlenir mi?..: — Bunlar Yahudi kızlarıdır Şira- İzın Yahudileri pek iptidâi bir hayat yaşarlar. Eski an'anclere de çok ri- ayet ederler. Kızlarmi altı yaşına |gelince kocaya verirler Bunların ço- ğu hastahanede ölür. Aileler, bu ö. lümden memnun olurlar. Fazla ev - lât beslemekten kurtulurlar Damat- tan aldıkları para da yanlarına kâr kahır, — Zavallı yavrucaklar!,.. — Fakat, Majeste Şah Pehlevi ye- ni bir kanunla 16 yaşından evvel kız- ların kocaya verilmesini yasak et « yaşında var ç yon içer Dömuzlar, butlu bilirler. A- £ harığ kapısını açık buldular ma, he - men dışarı fırlarlar, garaja gelirler. Bekçinin yanına yaklaşırlar, çubu . ğundan çıkan dumanı koklarlar... Biraz ileride daha garip bir şeye * tesadüf ettik Büyük — bir meydanın ortasında, yüksek kuleli bir hisar var, Kapıda askerler nöbet bekliyor. Eski sarayın ve hapiskanenin kapı - sı, Basık kemerli bir koridordan geç- büyük bir gül ve porta- Ö ine çıktık Orta yerdeki kiyelerinden çıkan sular yelpaze gibi etrafa yayılıyor, Bahçe- nin duvarları pek yüksek Karşıya gelen cephe, çinilerle yapılmış bir| tablo ile kaplı. Bir çok kadın ve er- kekler arasında eski şahlardan biri-| si oturuyor, Başında elmaslı bir sor- guç var. Yanındaki kızlardan biri el- Mastraş bir kadeh, diğeri de bir gül demeti uzatıyar Sarayın dört bahçesi, dört te bü - yük havuzu var.. Sarayı gezdikten sonra çarşıya git- tik, Şirazın çarşısı, İsfahanınki gibi büyük değil Dükkânların duvarla . rında beyaz yazılı siyah örtüler ası- |lerlerdi, Hattâ boyunlarına, güller - Alman casusu sahneye çıkınca iş de- h, matem örtüleri... Fakat, bu küçük dükkânların içe- risi o kadar güzel ki.. K 1 Buna rağmen Yahudiler, kızla: nı altı yaşına gelince nikâhlarlar, ka- zan da gizlice düğünlerini yaparlar. FUAD SAMİH 0 Çiçekli sofralar Sofraları çiçekle süslemek pek yeni bir âdet değildir. (Seythe) ler; büyük bir ateşin etrafına toplanır İlar ve buna kokulu otlar, bukları atarlardı Romalılar ,eski Yunanlılar güzel kokan - çiçeklerin iştihayı açtıkça, sarhoşluğu arttırdığına itikat eder - ler, ve sofralarını bol çiçekle süs - meyve ka-| İden yapılmış gerdanlıklar bile takare lardı Goluva'lılar, ziyafet — salorlarına kurmakla, ikisini saçını ve sakalımı tıraş etmek ve tüvâlet yapmakla, yalnız 2 senesini de eğlence ile ge - çirdiğini hesap etmiştir Umumi -Harbin başında İngiltere- de bulunan casusların kolayca nasıl yakalamıverdikleri bahsi bu kere İn- nan meraklı maceralardandır, kilâtını Umumi Harbin başında ken. dini lâyakile gösteremediği noktası- nâ temas edilmişti. Bu neden böy! 'olmuştu? Bu cihet Almanlarm da ta- bil nazarı dikkatlerinden uzak kal - mamıştır. Fakat dün bu - sütunlarda, bu bahsa temas edilirken garip bir vak'a hikâye edilmişti: Harptan çok evvel Almanya İmparatoru Londra') gittüğ zaman İmparatorun maiyetin 'den biri Londra'da bir berberle gö - rüşmüş ve kendisini takib eden İn - giliz sivil polisinin nazarı dikkatini İgecikmemişti. Berber Alman casusu- İdur, Ondan her şey kolay anlaşılmış- tır, Demek ki Almanlarda; dikkat e- |dilmesi dlâzım olan ince bir takım noktalara ehemmiyet vermemek ha- ardır. Umumi harbin başlangıcın- Pariste, (Sent Antuan) hastahane- Umumi harbin Meşhur casusları İngiliz donanmasının hareket şifrelerini nasıl ele geçirebildiler Gizli çalışmaların neticesi nasıl kendini 'e . 7 gösterir : İngilizliğinden şüphe etmek kimse - nin hatırına gelmiyordu!. Yalnız İngilizcenin türlü türlü çe- gilizlerin yeni neşriyatı arasında oku-İsitlerini değil, dünyanın belli başlı daha bir kaç lisanını da iyice biler Onun için dünkü «Son Telgraf» da|silber umumi harb başladıktan sonra, bundan bahsedilmiş, Alman casus teş|her yerde olduğu gibi İngilterede de posta sansür goyunca gelip giden mek tübları okumiya memur — edilmişti, Fakat, Kravford Silber; Berlin'e ha- İber yollamanın çaresini çok çabuk buldu: Buen Almanya hesabına casusluk letmek istiyorum. Kabul ediyor mu - sunuz? diye sordu. Cevab gelmişti. Berlin bu teklifi kabul ediyordu, Fa - kat Silber bu işe karşı bir ücret iste- memiştir, Kendisinin aslı Alman ol- duğunu düşünerek İngilterede kal - mak suretile Almanya hesabına ca . susluk etmenin bir «vatan borcu» Ol- duğu kanaatindeydi, Öyle yaptı. San- sürlük ona çok emin görünüyordu, O- kuduğu mektublarda bir çok şeyler öğreniyordu, Bir gün genç bir kızın, İngiltere haricinde bir yere yollamak ia Alman casus teşkilâtını, Almanyalüzere postaya verdi. Ktubu' oku: hesabına istenilen muvaffakıyeti gös-İyan Silber bunu öğreniyor: Bu genç ııuunenwshıin sebebleri arasında bulkizın deniz subayı bir kardeşi vardır. da vardır; diyorlar. Bu subayın bir takım eski ticaret ge- Fakat sonraları; iş değişmiştir. Her|milerinden dananma hesabına isti - şeyi ilim ve fen haline koymak istiyen 'fade etmek için bir takım tecrübe » Almanlar; casus yetiştirmek — üzere ler yapmak maksadile yakına geldi - bir mekteb açmışlardır. Fakat bugün (ğini bir haber olsun diye yazan kız- kü bahsin mevzuu; Alman casus mek |cağızın mektubunu okur okumaz Sil- tebi değil, umurni harb içinde şöhret ber mektubu saklamış, giderek — kızı kazanmış olan mühim bir Alman ca- / bulmuş, ona birdenbire: susudur, Alman casus şebekesi; İn-| — Siz ne yaptığınızı biliyor musu- Bilterede bir çok muvaffakıyotsizlik-İnuz? demiştir. Bu öyle bir şeydir ki lere uğraşmış, yakayı ele ver fa- sizin için ağır mes'uliyeti mucib ola- İkat Kravford Silber gibi mühim bir (bilir, Eski ticaret gemilerinden isti- İfade işi her halde İngiltere devletinin esrarındandır. Bu mektubu — nasıl unuz? cağız telâş etmiş, onun bu te- Bişmiştir. İngilizlen hiç farkı ol - mıyan bir adam. Öyle ki İngiliz İm- paratorluğunu teşkil eden cesim ül- Arkamızdan bir sürü dilenci geli- duvarlarına çiçekler asarlardı. Ka - kelerde İngilizcenin kaç türlüsü ko- lâşımı gören Silber: yor, Bir şeyler söylüyorlar Arkada- dınların göğüslerine, erkeklerin ya - nuşuluyorsa Silber de icabında böy - Şşıma sordum: — Ne diyorlar?... kalarına çiçek takmaları pek eskiden moda idi — Merak etmeyiniz demişti, - siz, le konuşuyordu! Hali, harekâtı tama- söyliyecek değilim Mektubumızdan |mile bir İngiliz gibi olan bu adamm bonden başka kimsenin haberi ol « den yelse kapılan ve bi hançerle| mişti, Bu nazik ameliyât yapılırken mün- ehir, kelimenin tam manasile öldü İşte bDir ha — Ölü bulunduğum dakikalarda bir çok garip şeyler gördüm, hisettim... Si asistanlarından bir doktorun mü -|kendini öldürmek istiyen bir a -|Bu bir rüya idi. Evet, rüyadan baş. him bir ameliyat yaptığını yazmış «|melenin kalbinde açtığı yarayı dik-|ka bir şey değil, Fakat korkunç... tık. Bu genç doktor, işsizlik yözüne| #Uzun bir korldorda bulunuyor « dum, Benden başka daha bir çok a e (Devamı 7 inci sahifemizde) rb kurbanı Harbi insanileş- tirmek kabil mi ? Dünyanın muhtelif yerlerinde - birbirlerini yiyen'erin yamyamlardan daha vahşi olduğunu kabul etmek İâzımgeliyor ! Bombayı, zehirli gazı, tankı, ağır dritnotları kim kaldıracak? Her gün, her memlekette harbin insanileştirilmesini, yeni husule ge- | tirdiği felâketlerin, faciaların — bir İdereceye kadar hafifleştirilmesini is- İtiyenler ve buna çare düşününler gö- rülür, Bunlar: İmıyacaktı. Şimdi bana anlatınız!, Genç kız, kârdeşi olan deniz suba. yanın bulunduğu geminin nereden ne- reye gittiğine dair onları anlatmış, Sil ber bunları iyice dinliyerek yakala -| dığı ip uçlarile öğrendiklerini tamam lamak suretile Berlin'e etraflı malü - mat yollamıştır. Silber bu suretle ça- lışmış, sansür danresinden ele geçen mektublardan azami ıstifade etmiştir. | Onun için harb esnasında şuraya bu- | raya yazılan mektublarda en ehemmi- | yetsiz görünen bir haberin bile ca - suşların kulağına gidince nelere yol açtığına; bu da; bir misal olarak gös- terilmektedir. «Harb etmiyenleri, ihtiyarları, ka- dınları ve çocukları düşünürüz, Har bı insanileştiriniz. Tahribatımı müm- ün mertebe azaltınız... açık şehir - leri bombardıman etmekten vaz ge- çiniz Tayyare hücumlarına nihayet veriniz, Boğucu gaz kullanmayınız.Bi. raz insaniyetli, biraz merhametli o- lunuz!...» Derler. Bazı meiküreciler de, ba- zı silâhların kullanılmaması için dev- letler arasında mukaveleler muahe -» deler akdi fikrini ileri sürerler Bunun ne kadar böş, ne k: Vün hi bir fikir olduğunu umumi harb pek güzel göstermiştir. Mütecaviz bir devletin, diğer — bir devletle olan muahedesini — yırtarak üzerine saldırdığı bir zamanda - bu gibi mukaveleler ahkâmına riayot at- miyeceği, hasmını ezmek, — mağlub etmek için her türlü vastaya mü « (Devamı 6 ımcı sahifemizde)

Bu sayıdan diğer sayfalar: