1 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12

1 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Arslan Terbiye Edenlerin Bazan Geçirdikleri Çok Heyecanlı Dükikalar lan ve kaplanların terbiyesine hasretmiş olan Capitain Ber- nardi'ye bakacak olursak iki türlü aslan vardır: Kendisine dokunduran ve dokundurmıyan aslan, Sirklerde başını aslanın ağzının içine sokup çıkaran as- lancıların çok cesur insanlar ol- P. duğunu da bu bakımdan gör- mek İzımdır. j Esas, bütün hareketleri asla- na düşünecek vakit bırakmadan yapmış olmaktır. Çünkü aslan hayvanlar arasında zekâsı ve sabrı en az olanıdır. Yaptığı, a- lıştırıldığı hareketleri otomatik- man yapar. Sirklerde 20 - 30 as- lan ve kaplanla yapılan numa- ralar için hayvanlar çok küçük- ken alıştırılmış - olmalıdırlar. Halbuki bunlarda aranılan yır- tıcılık evsafı az olduğu için sah- rada yaşını başını almış, yaşa- mış, kan içmiş aslanlar çok da- ha müreccahtır. Asıl güç olan da bunların terbiyesidir .Bunla- rı terbiye için hakiki bir meha- ret ve wgukkınldık lâzımdır. karşı karşıya bulunmaktumxı Aşağı yukarı on metre kutrun- da çelikten ancak birkaç kaçı- lacak kapısı olan bir daire için- de geçecek ders dakikaları ba- zan saatler kadar uzar. Daire- nin etrafına dizili plâtformlar hayvanların çıkartılması isteni- len kerevetlerdir ki, birçokları ancak bundan ilersini öğrene- mezler. Aslancı, eline silâh namına uzun bir değnek almış, beline de UZUN İnsanın ne kadar yaşıyacağı- nt keşif için fen henüz bir for- mül bulamamıştır. Uzun yaşa- mak için de kaideler konması çok güçtür. Hayat sigortası istatistikler- ne bakacak olursak her doğın yüz kişiden (35) i yetmiş iki yaşına kadar yaşıyor. (82) ya- şına kadar ancak yüzde on iki kişi kalryor. Hayat yarışına çı- kan yüz kişiden ancak birkaç tanesini 92 nci senede yarışa a- paltopal bir halde devam eder buluyoruz. Bir asırlık ömür sürmüş in- sanlara gelince bunlar hakika- ten nadir denecek kadar azdır. Hele 110 gseneyi dolduranlar pek enderdir. Bir buçuk asır ya- hut daha fazla yaşadığı iddia olunan rahmetli Zaro Ağa'ya gelince Profesör Pearl bunu sa- dece bir efsane telâkki ediyor. 95 yaşma kadar yaşıyan (2) bin kadar ihtiyarın hayatlarmı adım adım takip eden Profesör; bunların bu kadar uzun bir ö- mür sürmek için biyolojik, fizi- yolojik ve tabif vasıflarını tet- kik ederek şu neticelere varmış- tiri Evvelâ: Uzun yaşamak ana- dan ve babadan miras kalan bir iştir. Uzun yaşıyan ecdadın bi- yolojik hususiyetlerine tevarlis etmiş olmak harict ve arızi bir sebep Çıkmadıkça sizin de uzun yaşıyacağınıza hemen hemen kat'"i bir delildir. Sadece ana ve babanın yahut ananın (50) ya- * Hayatının (35) senesini a. İ Bir canbazhanenin içinde üç resim içi boş kovanla dolu bir taban- ca takmıştır. Çünkü sahici kur- şun çok tehlikeli bir şeydir. Ya- ralanan aslan, terbiye eden ada- mı muhakkak surette haklar. Aslancının sol elinde adi bir is- kemle bulunur. Aslanın alışması bir senelik | bir iştir. Ders çok kısa daki- kalara inhisar eder. Ehli hay- vanlar gibi uzun zamanlar meş- gül olunursa hiçbir netice hâsıl olmaz. Gerek alıştırılırken, gerekıe mak çok teHıkcııcu' Çünkü bu hayvanlar öldürmek için değil, beslenmek için hamle yaparlar. En tehlikeli hayvan siyah kap- landır. Bunun sebebi siyah kap- lanın insandan çok korkması- dır. Korku nefret doğuduğu için insana karşı daha düşmian olur- lar. Aslanı insana — alıştırmak durmaktır. Kendisi saklanacak gölgeli bir yer aradığı için sizin de öyle izbelere kaçmanızdan şüphelenerek hücum etmek ih- a timali fazlalaşır. Şayet aslan si- zi alta alacak olursa, derhal a- yağa kalkmağa teşebbüs ediniz | ve yanından uzaklaşınız. Yüzde seksen arkanızdan gelmiyecek- tir. Bir kere ağzını insan etine değdiren aslan artık sirklerde oynatılamaz. Ya vurulmalı ya- hut hayvanat bahçesine satıl- malıdır. Sirklerde gösterilen aslan ve kaplanların birçoğu hususi çift- liklerde yetiştirilmiş hayvanlar- | dır. Yabani olarak tutulanlar pek az ve pahalıdır. Çiftlik ye- tiştirmesi aslanların piyasa de- ğeri 1500 lira arasındadır. As- lanm gündelik yemeği 8 kilo Çİğ et; 8 kilo sütten ibarettir. Haftada bir gün 25 - 30 yumur- aa dermenil AÂslan sirklerde 17 - 20 sene kadar işe yarar. Bundan sonra | tekaüde sevkolunmalıdır. En maruf aslancılar bu hay- van için en ideal hayatın sirk olduğunu söylüyorlar. Cünkü | günün muayyen saatlerinde vü- | cutlarımı zinde tutacak kadar idman yaptıktan sonra yüzde doksan vakitlerini tok karnımna istirahat ve aylaklıkla geçirir- mümkün olmıyan bir şeydir. | ler. Bu da aslanın lüks bir ha- Kaçak bir aslana rasgelirseniz | yat hakkında telâkkisine en en iyi- hareket açık. bir. yerde | uygunudur. YAŞAMAK SAN'ATI şırıda babanım (80) yaşında öl- mesi değil; meselâ üç dört gö- bek ecdat çok yaşamış iseler, sizin de uzun bir ömre namzet olduğunuza inanmak lâzımdır. İnsanın şu veya bu “tabiat,, ta olması uzun yaşamak bah- sinde ikinci şartı teşkil eder. Doğuşta iş kalpli misiniz? Ufaktefek işlere aldırış etmez misiniz? Böyle ise hiç korkma- yın. Çünkü her şeye aldıran, deveyi pire yapan, asabi, müte- madi bir tasa içinde yaşıyan tip- ler üzerinde büyük bir avanta- jinız var demektir. Ayni zamanda şurasını da u- nutmamalıdır ki ,kırkından gon- ra kendini fazla yormak, fazla idman ve spor yaparak esasen yıpranmakta olan makineye büsbütün tahammül edemiyece- ği kadar iş vermek de yanlıştır. Yirm beş yaş ile kırk arasında- ki büyük farkı gözden uzak tut- mamalıdır. Uzun ömür hakkında yanlış itikatlardan biri de alkol ve tü- tünden uzak kalanların daha çok yaşıyacakları hakkındaki boş propagandadır. Uzun yaşı- yan insanlar arasında sigara ve şarabı bol bol içenler de hiç na- dir değildir. Sonra gene bunlar arasında saf kır havasından başka hiçbir havayı tenefflis et- miyenler de vardır. Bu şartların uzun veya kısa yaşamak üzerin- de müspet bir tesir yapmadığı da gene fena tesbit edilmiş ha- kikatlerdir. Büyük ameliyat geçiren in- sanların uzun sebep; vücutlarının büyük bir ameliyatı lüzumlu kılacak ka- dar biyolojik noksanları oldu- ğunu gösterir. Uzun yaşıyan insanlarda ise bu noksanların olmaması lâzımdır. Vasattan çok uzun ömür sü- ren bu (2000) kişinin hayatını en ince teferrüatma kadar tet- kik eden Profesör Pearl; bun- ların çok gürbüz ve sıhhatli in- sanlar olmadığını tesbit etmiş- tir. Hatta pek gariptir, ki bun- ların birçoğu nazik ve narin vü- cutlu ve daha ziyade hastalığa meyyal tiplerdir. Bu da uzun yaşamakla, bünyece zaif olmak arasında biyolojik bakımdan bir münasebet olmadığını ispat et- mektedir. Uzun yaşıyanlar ne gibi has- talıklardan ölüyorlar? 90 yaşı- na kadar yaşıyanların yüzde yirmi dördü kalp hastalığından geri kalan yüzde yetmiş altısı da damar katılaşmasından, gö- ğüs hastalıklarından; böbrek ve mide bozukluğundan gidiyor- lar. Şu hale göre: Hayati uzuvların yıpranması yüzünden ölüyorlar demektir. Hulâsa edecek olursak uzun yışımık her şeyden evvel in- sanlara irsen gelen bir mesele- dir.. Buna rağmen vaktinden evvel (elli yaşmdan daha genc) ölüme karşı; bilhassa mikroplu hastalıklardan doğan ölümlere karşı fen her gün çareler bul- TAN |0KUDUKLARIMIZ DUYDUKLARIMIZ| 1-32085 — Nofrot etmek — İğrenmek, tiksin- | mek Nefs — Nefis (T. Kö.) Binnefis — Kendi kendinde, nefsi, nefsinde Nefsaniyet (Bak: Garaz) Nefyetmek —Sürmek Nehafet — Zayıflık, çelimsizlik, cl- hızlık Nehbü garet — Çapul, yağma Nehr — Nehir (T. Kö) Nehyetmek (Bak: Men'etmek) — — Yasağmak Nekbet, menkübiyet — Düşkü Nekroloji — Nekroloji Nem — Yaşlık Nemmam (Bak: gammaz) Nerm — Yumuşak Nesak — Tarz (T. Kö.) Yeknesak — Birton, bir tarz — — (Fr.) Monotone Meoşru — 1 - Törümlü — (Fr.) Lâ- gitime 2 - Kanunlu, yollu — (Fr.) Lügal Gayrimeşru — Törümsüz, kanunsuz, yolsuz — (Pr.) İllegitme, illögal Kuvvel teşriiye — Törütgen kuvvet — (Fr.) Le pouvoir ex&cutif Kuvvei icrniye — Yürütgen kuvvet - (Pr.) Le pouvoir lögislatif Kuvvei adliye — Tüzetgen kuvvet — (Fr.) Le pouvoir juridigue Teşri' etmek — Yasamak, kanun koymak — (Fr.) Lögiförer Mütefekkir — Düşünür, idemen Nesç — Doku, örü (terim) Mensucat — Dokuma l (T. Kö.) Sevinç, şevk (T. Kö) Neşat — Neş'e — Keyif Neşet — Çıkma Neşretmek — Yaymak, çıkarmak — (Fr.) Propager, publier Noşvünema — gelişme, Nevale — Yiyecek Nevaziş — Okşama Nevbet — Nöbet (T Kö), Nezaret — 1 « Bakanlık — (Fr.) Mi. niştöre, 2 - Gözet — (Fr.) Surveil- mABak; Manzara) — (Fr.) | Nezd — Yan, kat, kıt Nez'etmek — Almak, elinden almak, ayırmak, çekip koparmak, çekip ale — (Fr.) Oter, arra- €her, enlever Nezf — Ş Nezih — Akman, temiz Nezr — Adak Nezretmek — Adamak Nısf — Yarı, yarım Nislet (Bak: ]nııl) — Ekit Nısfet göstermek — Ekitmek Nida — Bağırış, ünde, seslenme Nida etmek — Bağırmak, ümdemek, seslenmek Nifak — Arabozukluğu Nifaku şikak (Bak: Fesâd, tefrika) Nigehban — Gözcü Nihal — Dal Nihan (Bak: Hafi) Nihari — Yatısız Nihari mektep — Yatısız mektep Nıhıyıı Son, sonunda yet bulmak — Bitmek, sona er- ınzlı Nikab — Yüzlük Nikâh — Bağlaşına Nikbin — Akımsar — (Fr.) Opti- miste Nikübed — İyi kötü Nim — Yarım Bednam — Kemad, kemsan Name — Mektup Nâmus — Namus (T. Kö) Nimmuzlim arıkaranlık Nimzulmet — Alacakaranlık Nimet — İyilik, erinç Nimetşinas — İyilikbilir Nimetnâşinas — İyilik bilmez Nisar — Saçan Örnek: Lem'a nisar — Işık saçan | Nisbet — Nisbet (T. Kö.) Nisbi — Nisbiğ Nisyan — Unutum Nişter — Kanağı Niyaz — Yakarma Niyet — Niyet (T. Kö.) Niza — Kavya, bozuşma, çekişme Nizam — Düzen Nizamname — Tüzük Nize — Noksan — Eksiklik Nakıs — 1 - Eksik, 2 - Ekse (Terim) Örnek: Beş nakıs üç müsavi iki— Beş ekse üç deş iki . Zait — 1 - Artık, 2 - Arta (Terim) Örnek: Beş zait Üc müsavi sekiz— Beş arta üc deş sekiz Nokta — Nokta (T. Kö,) Noktai nazar — Görüş Normal — Nomal Nüfus kâadı — Özbelek — (Fr.) Ac- — ——— maktadır. Fakat uzun yaşamak için tasasız, gürültüsüz müm- kün olduğu kadar tabii bir ha- yat sürmek şarttır. DIKKAT! DİL TEMİZLENDİK- ÇE, AYIKLANDIKÇA, DÜŞÜNÜŞÜMÜZÜN KARGAŞALIĞI VE c'm> te de naissance Nüfuz (Bak: İnfaz) — Etgerlik — (Fr.) İnfluence Nüfuz (Bak: İnfarz) — Geçme, işle- me — (Fr.) Pen&tration | Nüfuz etmek — Geçmek, işlemek Nuhâ — Akilik — (Pr.) Moelle Nuhâs — Bakır Nuhüset — Uğursuzluk Nur — Yaltırık Nusret — Yııdıı Nutk — Söylev Null(u iftitahi (Bak: İftitah) — çım söylevyi Nübüvvet — Yalvaçlık Nükte — Nükte (T. Kö.) (Fr.) Esprit Nüks — Üsteleme — (Fr.) Etprit Nükül etmek — Caymak Nümayan — Görünen Nümayiş — Gösteriş Nümune — Göstermelik —- (Fr.) E- ehantillon Nümunci imtisal — Uyası — (Fr.) Exemple Nüsg — Özsu — (Fr.) Söve Ni Özek, Okyanus — Okan Ordu erkânıharbiyesi — Orkurmay Ordu kumandanı — Orkomutan Ömr — Ömür (T. Kö.) Örf (Bak â ıAeı)-—'ru (Er.) Cou- Öşr — On:lı.lık r — Pâ, pay — Ayak Pâbend — Ayakbağı Pâk — Ak, temiz Pâkdamen — Namuslu Pükize — Lekesiz, tertemiz, Pâmal — Çiğnenmiş Panik — Ürkü Papyebuvar — Sünger kâğıdı Paş — Serpen Püyan — Son, uç 'ıyı (Bak: llu-ned. mertebe) — Aşama — (Fr.) Grade Pıy“ır (Bak: Baki) — Süreli, süre- — (Fr.) Constant, durable l’iyıhM -— Paymal olmak — Çiğnenmek, ayak altında kalmak — Ç(Fr.) Etre foul Pedal — Ayaklık, basarık | Peder — Baba, ata Kayınpedr — Kaynata Pejmürde — Eskipüskü, yırtıkpırtık, örselenmiş — (Fr.) Chiffonn& Pelâspâre — Çul, çulçuval, paçavra — (Fr.) Haillon | Pelenk — Kaplan | Penah — 1 - Sığınak (bak: melce) (ı-ı) Refuge 2 — Arka — (Fr.) Pınd — Öğüt Per — Kanat | Perakende — 1 - Dağınık — (Er.) Dııpene 2 - Parça (Ticaret terimi) | — (Fr.) En dötail. Örnek: 1 — Bu perakende kitab- Jarı toplayınız — Bu dağınık ki- tabları toplayınız. 2 — Perakende satış — Parça satış Perende — Takla Pcrendebaz — Taklabaz Perest — Tapan, tapınan Perestiş (Tıııbhlk') etmek — Tapin- mak, tapmal Peri — Peri (T. Kö.) Perişan — Darmadağın, dağınık Perran — Uçan, uçucu Pertev — Işık, pırıltı Pertevsuz — Büyüteç Perva — Korku, çekin * Biperva — Çekinsiz Pervaz — Uçma Pervaz — Uçan, uçucu Perver — Besliyen, besleyici, sever, yet'ştiren, cimen, cil Örnek : Fikazaperver — Yoksul 2 — Vatanperver — Yurdsever 3 — Hayırpetver — Hayırcil 4 — Ailesever —- Evcimen Perverde — Besleme, yetiştirme Perverişyab olıık — Yetişmek Pes — Peı e el 'esent — Beğehir, beğenen Ömek Mıı;ııuıpeund — Güçbe- genir Müşkülpesentlik — Güçbeğenir Pııeııdîdı — Beğenilmiş, beğenik Pest — Alçak, aşağı, yavaş Pesmande — Artık, artmış, geri kal- mış Peşiman — Pişman Pey — 1- Arka, ardı, iz — (Fr.) Derriâre Pey akçesti — Pey akçesi Peyam — Haber, duyuk Peyapey, peyderpey — Biribiri ar dınca, biribiri arkasından 'eyda olmak — — Görünmek, belir. koymak. Peyda olomak — Görünmek, belir- mek, çıkmak, türemek Peyda oluvermek — Görünüvermek, çıkıvermek, çıkagelmek Peydayı karabet etmek — Hısımlaş- mak Peydayı sıhriyet etmek — Dünürleş- mek, dünür olmak Peyderpey — Arka arkaya, biribiri ardınca Peygamber — Yalvaç Peygân — Termen Peyk — Arı Pürgü — Şakrak, konuşkan Peyker — Yüz, çehre (T. Kö.), su- rat (T. Kö) Peyman — And Peymane — Kadeh Peyrev — İzdemen Peyvent — Ulaşma Peyveste — Ulaşmış, ulaşma, ulaşık Pezir — Alan, bulan Pinhan — Gizli, saklı Pir — Koca, ihtiyar Pirâ — Bezeyen, donatan Pirahen, pirehen — Gömlek Piramen — Etek Piraye — Süs, donatı Pister — Döşek Piş — Ön, ileri Pişdar — Öncü Pişkeş — Armağan Pişva — Önder Piyade — Yaya Piyale — Ayağ Postahane — Postaevi Profil — Yanal Proje — Tasar Puhte — Pişmiş, plıldıı Püş — Giyen, giyinmiş Puşide — Örtü Puyan — Dalmış, koşan Pür — Dolu Püser — Oğul, çocuk, oğlan Püşte — Bayır, tepe 1 Rabıta — “Bağ, bağlılık. —e Z (eytk Rı)bnılı — Düzgün, tutumlu, tayrı yerinde — (Fr.) Comme il faut | Rabtetmek — Bağlamak Rabtiye — Bağlaç z Râci (Bak: Ald) Râcih — Üstün, yeğ, yeğin Recil — 'lı!' Râd — ııırlqııoıı. gökgür Radde — Kerte, der Rağbet — 1 - İstek, bııllil (Bakt revaç) Rağmen — Aldırmadan, aldırmıya « rak, bakmıyarak, bununla berahar Rahat — Rahât (T. Kö) Rahib — Papas Râhibe — Papas - kadın Rahim (Müşfik) — Sevecen, seve- Hakam —— Rakam (T. Kö.) Rakib — Önürdeş — (Pr.) Concur- rent Rekabet etmek — Önüdeşmek Râkid — Durgun — (Fr.) Stagnant Rakkas — Salıngaç Râm (Bak: Münkad) Randıman — Verim — (Fr.) Ren- dement Rasad — Göyüm Rasadhane — Göyet Râsıd — Göymen Tarassud etmek — Göylemek Rasin (Muhkem) — Bekem Râşan — Titrek, ürpek Râşe — Üreç, ürperme — (Fr.) Frit- son Ratbü yabis — Yaş, kuru Râtib — Yaşak — (Fr.) Humide Yâbis — Kurak — (Fr.) Sec Râyet — Bayrak, tuğ Rayiç — Geçer — (Fr.) Courant Rayiha — Koku Râz — Giz, sır Razı olmak — Onamak, goııiılıeıvı-lı. gönlü olmak kabul etmek — (Fr.) Consentir Ulus'un düzeltmesi : Geçen sayılarımızdaki — yanlışları şöyle düzeltiyoruz: 1 — (Müteczzi) karşılığı (ezgin) olacak, 2 — (Müttehit) sözünün karşı- sındaki “Birlesit,, kelimesi kalka- caktır. (Birleşit) cemiyet anlam:- dır ve kılavuzda bu anlamda geç- miştir. 3 — (Müttehiden) sözlünün kargı- Irkları (birlikte, birlik olarak) şek- Yinde düzelecektir. * — (Mutavassrt) ın ilk — karşıle Gt (aracı) olacaktır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: