11 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 11

11 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yeni başlıyanlar ıçın: 19 Bir elin kıymetini tayinde nx 81 hareket edilmesi lâzımgeldi- Bini sön ixi gun içindeki yazıla- Hızda göstermiştik. Bu esaslara göre onör löve- lerile ufak kâğıtların löve kıy- Metlerini cemederek bir elin Yapabismesi muhtemel löve ade» Gini bulmak kabildir. Bu işi, yazılarımızı taki” €deniere daha iyi anlatabilme İÇin aşağıdaki misalleri veriye Tuz; Misal: 1 — Kozdan as, kizli, yedili, dörtlü; diğer renkten as, vale, onlu ve ik; üçüncü renkten vale :e dördüncü renkten d o ve beşli bulunduğunu farz Kozun as ve ruası iki öve, kozun yedili ve dörtlü (o iki 1ö- Ve; ikinci rengin as, Ve.e ve on- lusu bir buçuk löve; ufak kâği- dı bir löve kıymetindedir. Diğer İki renk birer (hafif kıymet) © Bösterir Şu halde bunları top- nırsanız bu elin yedi löve ya- Pabileceği anlaşılır. Misal: 2 — Kozun yine as, Tua, sekizli, yedili, dörtlü; ikin- €i bir renkten as, dam, yedili; Üçüncü renkten rua, dörtlü, üç- lü; dördüncü renkten de yalnız dörtlü ve ikili bulunduğunu arzediniz, Koz birinci misalde göster- diğimiz gibi dört löve kıyme - tindedir. İkinci renk bir buçuk, Üçüncü renk yarım löve kıymet Bösterir. Dördüncü rengin ren- gin kıymeti yoktur. Binaenâ- leyh bu el ancak altı löve yapa- Lir, Li Misal: 3 — Farzediniz ki eli- bizde kozun rua, dam, yedili, altılı ve Veşlisi; ikinci bir ren- gin rua, dam ve onlusu; i rengin vale ve yedilis alin | Kozun Tua ve damı bir, altılı “ve beşli e i iki löve kıymetinde- Gir, İkinci renk bir buçuk löve Büsterir, Üçüncü ve dördüncü renkler ise birer (hafif kıymet) ia Şu halde eliniz ancak beş u farzediniz. ,, Kozun as ve damı bir buçuk, ikilisi bir lövedir; ikinci renk e, i yarım löve ifade €der; dördüncünün kıymeti yok zi Şu halde bu el ancak dört “VE yapabilir. Sanzatuda kıymet k Simdiye kadar gösterdiğimiz 'ymetler bir koz deklarasyonu Şsası üzerinedir. Sanzatuda elin geti sırf onörlere dayanır. va önörlerin löve kiymetleri, ağıdaki cetvele göre tayin #dilmelidir. Ancak bu cetve'de kezilmiyen onlu ve hattâ do- > luları da yanındaki kâğıtla- A göre kıymetlendirmek lâ- e; Se 4 sayı Rua 3 i Dam 2 » Vale a 1» İki onlu 2» u hesapça elli iki kâğıttaki bil onörlerin kıymeti takri- de ek iki sayıdır. Sanzatu onğ, “irasyonunda ekle bulunan ö rleri yukardaki cetvele gö- Sayılandırarak kırk ikiye nis- bilgi, lin kuvvetini bulmak ka- yaliesela; Bir renkten 88, rua, ikinci renkten as, beş, : üçüncüden rua, dam, li dörüüncü renkten de vale, ti beşli ve üçlü bulunduğu: gi As (8), iki rua (6), bir dam diğ bir vale (1) sayı hesabile Yedi, üymeti (17) sayıdır. Ön Yukaçyiirı ikiye nisbet edersek tün ç caki elin kıymetinin bü- teşağıılarınn yedide üçünü za ettiğini, yani bütün kâ- Çok © çok Bili EA C3CİL İki zenci tipi YAMYAMLAR DIYARINDA | Afrika yamyarılarının dü : şüncesiz, zekâsız, tadece vahşi mahlüklar olduklarını zünne - dehler çok aldanırlar. Vahşi olmasına vahşidirler, fakat şey- tani zekâ meselesine gelince, ço- ğumuza pabucu ters giydirecek kadar ustadırlar. Afrika sahili- ne bir geminin yaklaşmakca ol- duğunu gördüler mi, baltaları- nı derhal denizin dibine sakla - yarak sahilde elleri boş bek'leşip dururlar, Onları bu halde gören beyaz adamlar da “bize zararla- rı dokunmaz,, diye sahile yanaş- makta bir tehlike görmezler Aşağıdaki hikâye, buna, çok canlı bir misaldir: gemisinin, filikalarını iğini gören zenciler, kayık ların Afrika sahiline yaklaştığı- nı görür görmez, hemen suya girerek çok dostane bir tarzda onları selâmlamışlardı, Karaya çıkmak için en münasip yer di- ye sandalların kenarından tüta- rak baltaların saklı olduğu yere filikaları götürmüşlerdi. Zencilerin silâhsız olduklarını gören seyyahlar da şüphe etmi- yerek onlara inanmışlardı. Bal taların bulunduğu noktaya ge - lince bir işaretle, bütün zenciler baltalara yapışarak bir ân için - de beyazların boyunlarını vur- muşlardı. Gene baska bir geminin kap- tanı, John Cromar, O zencilerin sahilde ateş yaktıklarını göre - rek filikasmı indirmiş ve 6 tay- fa ile ikinci kaptanı da yanma alarak gahile doğru hareket et- mişti. Yaklaştığı vakit, karaya çıkmak için en münasip yerin bir dere ağzı olduğunu görerek oraya çektirmişti. Esasen yerli- ler de onların oraya gelmelerini isaretlerle anlatmak istiyorlar - dı. Dere ağzından biraz içeri gi- | ğaçlarından kocaman bir tane - rer girmez, sicak memleket a - sinin müthiş bir patırtı ile suya yıkıldığını gören kaptan Cro «| mar hemen tersyüzü dönerek güçbelâ gemiye canmı atmıştı. Bu vakayı hatıratında anlatır - ken bu yamyamların balta vesa- ire gibi kesici âletleri olmadığın dan bu hileye tevessül ettiklerini söylüyor. Bununla beraber yamyam zen cilerin ele geçirdikleri beyazlara karşı son derece ( iyi muamele ettikleri de görülmemiş bir şey değildir. Hattâ o kadar ki Jack Ranton adlı bir Amerikalıyı se- nelerce aralarında saklayarak her türlü istirahatini temin et - 1 ÇÜK VE Balın USLU de kazazede bir vapurdan canı- nı güç hal ile kurtaran Ranton, zencilerin eline düşünce son de- rece korkmuştu. Günlerce aç su- suz denizlerin üstünde çalkana çalkana mecalsiz bir halde âki - bet yamyamlar tarafından diri diri kesilmek ne fena bir şeydi! Fakat vaziyet (o tamamile aksi çıktı, Onu izaz ve ikramla arala- rma alarak beraber yaşadılar. Ranton'un esir düştüğü ada ik olmasına rağmen ü- zerinde iki yüz elli kişi yaşıyor- du. Evler biribirine okadar ya- kmdı ki hızlı öksürüş öbür ev - den duyuluyordu. Bir beyaz a- dam icinbu adada hayat, çok çekilmez bir hale gelmişti. Fa - kat bu zencilerin arasından kur tulmak ta çok mühim bir mesele idi. Adadan kaçacağı sahilde o- nu ne gibi bir âkibetin beklediği de malüm değildi. Fakat dokuz seneden sonra artık bu hayat ca nma tak demişti. (Nihayet bir gün ne olursa olsun, diye bir yo lunu bulup kaçtı, Fakat korktu- ğu da başına geldi. yak basar basmaz yerliler tara- fından öldürülmüştü. gıtların yarısma yakın olduğu- nu anlar ve sanzatu deklârasyo- nunu buna göre yapabiliriz. “D11063 aisi | vista “ni Kâğıdı (S) vermiztir... (S) dört kör taahhüt etmiş- 6 oyüna trefl damını oynı- yarak başlamıştır. (S), trefl dammı morun rua- sile alır ve elinden karo onlu- sunu kaçmak için ası oynar. (S) renklerden yalnız bir karo ve bir pikten başka bir şey kay- bedemez. Dokuz kozu bulundu. Şu için empase müracaat etine- den bütün löveleri yapması ih- timali daha kuvvetlidir, fakat bu tarzda oynarsa, dışardaki dört koz (E) de çıktığı takdir. de kozdan iki el kaybetmesi 1uhakkaktır. Çünkü üçüncü kozu elindeki valeye doğru oy- nıyabilmek için artık r.ora geç- mesi imkânsızdır. Binaenaleyh (as, rüa, valeli dokuz koz oldu- gu zaman empas yapmı - dır) kaidesi m mi pas yapmalıdır. Prensip: Taahhüdü yapar oyuncunun as, rua, vale elinde olmak üzere dokuz kozu bulun- duğu zaman, eğer İlk koz löve- sini oynamağa vakit kalmadan el mora geçmiş bulunur ve son- redan tekrar mora geçmek im- kânı kalmazsa; kozdan yalnız bir el kaybetmekle taahhüt ve- rine getirilebiliyorsa, kaide hi- lâfına olarak dama cmpas yap- malıdrı, Nm “ Deniz Altında 40,000 Kilometre Hiç bir denizaltı madığı bir sey UTTRELS HE M3 ÖNDERZEEDOOT KIZIL 1934 — 1935. gemisinin yapa- ahat başarılıyor ASE S.M, SURMARIND EEE Denizatı gemisinn dünya etralında dolaştığı yolu göster r harıta Bir denizaltı gemisi bu Sıra- larda Okyanusta, hiçbir denizal- 4 gemisinin yapmadığı bir se- yahati başarmak üzer.ür: At- las Okyanusunda 23.000 mil ya- ni 40,000 kilometre! z Bu seyahati yapan deniza gemisi, Hollanda bahriyesi. mensup (K. 18) dir. Bu gemini zabiti Vytema diyor ki: “Atlas Okyanusunda yolu- muzu cenubu garbiye uzattık ve orada şimdiye kadar bilinmi- yen “âu altında geniş bir volkan keşfetmek taliini yakaladık. Ok- yanusun dibinden geniş volkan ağızları yükseliyor gibiydi, zira yaptığımız sesli sondajlar, fev- kalâde aykırılıklar gösterdi. Se- yahatimiz Sırasında keşfettiği- miz ikinci bir hâdise..,, Bu sözleri söyliyen zabitin idaresindeki denizaltı gemisi 75 metre bovunda. 850 tonluk, 35 mürettebatlı bir gemidir. 934 senesinin teşrinisani on dördün- de Helder lirnanından hareket &derek yalnız başma sekiz aylık bir seyahate çıkmıştır. İçinde yegâne sivil yolcu Utreh Üni- versitesi profesörlerinden Dok- tor Venig-Maynestir. Bu profe- sör cazibe hâdiseleri ve Amster- dam üniversitesinde profesör Kley tanıfından icat edilip ha- reketinden birkaç gün evvel ge- miye yerleştirilmiş olan bir âlet- le kaydetmek suretile güneş şu- alarmın nüfuzu hakkımda tetki- katta bulunmaktadır. Seyahati anlatan zabit diyor “Bir denizaltı gemisinde ha- yat güçtür. Yiyecek istediği ka- dar iyi olsun, sade ve değişmez şeylerden ibarettir. Soğuk bir oda için yer bulunmadığından bir iskeleden üç dört gün sonra bütün yiyecekler konsetvedir. İstirahat şartları da ideal değil- dir. Fırtınalı denizlerde, kule- den başka, her tarafı kapamak lâzımdır. Ya geceyarısı yatak- hanelerde dolaşılmca, insan kendisini bir Amerikan yataklı vagonunda zanneder, Şu farkla i, yataklar üç kattır, perdeleri yoktur ve makinelerin arasında- dır, Fakat başka türlü olmasına da imkân yoktur...,, * | Denizaltı gemisi, Maderde is- | kele yaptığı zaman, geminin ek- | serisi genç olan mürettebatı ta- tilde bulunan mektep talebesi gibi neşeliydiler. “Portekizlilerin dediği g'bi tlas Okyanusunun incisi o -enizaltı gemisinde bi. 4 Tane sivil profesör VENİG MEİNESZ güneşli Mader, rahat otellerile bize nefis bir istirahat ve dağla- riyle bağlarında lâtif gezintiler temin etti, Bu misafir sever ada- kların çiçekli geniş bahçeleri arasında geçen bir tatilden son- ra Avrupaya doğru dönüş zah- metli oluyor. İklim değiştiren kuşlar gibi cenuba doğru hore- ket etmemize rağmen buradan ayrılışımız güç geldi. Buradan Sonra susuz ve ağaçsız esmer kayalıklı Sen-Vensan ve Yeşil burun'da yaptığımız iskele'er pek hoş değildi. Fakat Yeşilbu- rundan hareket ederken Snip'e Okyanusta Antil adalarma doğ- ru kılavuzluk yapmak vazifesi bize düştü... Snip o Hollanda Antillerine gitmek üzere Okyanusu geçen bir Hollanda tayyaresidir. Süp- hesiz birinci defadır ki uzun bir tayyare ile bir denizaltı gemisi arasında arkadaşlık tesis edil. | miştir. Bu sırada denizaltı ge- | misi on iki gün denizde kalmış ve işte bu günlerde “K 18., Ok- yanusun göbeğindeki volkanları keşfetmiştir. ei Denizaltı gemisi 29 birincikâ- nunda Dakar'a gelerek orada mürettebatın istirahati ve ma- kinelerin muayenesi için bir hafta kaldı. Sonra tekrar sefere çıktı. İkincikânun ortasında, posta tayyarelerinin takip ettiği Dakar — Senpol — Fernando— Noronha — Pernambuk yolun- da Okyanusu geçti. Şubatta Rio dö Janeyroda idi. Mart başında uzun müddet Buenos Ayres'te kaldı. On beş gün kara görme- den yapılan bir yolculuk deni- zaltı gemisini, Sentelenin 1500 metre cenubu garbisindeki kü- çücük Tristan adasına getirdi. Sonra Kapta iskele yapıldı. Bu- rada aslı Hollandalı olan halk kadar bütün milletlerden fazla deniz maceralarına ve spor ha- reketlerine bayılan (İngilizler zemiyi büyük tezahüratla karşı- adılar, Gemi, mayıs nihayetinde Mo- ris ad-sında bulunacaktır. Üç haftalık iskelesiz bir seyahatten sonra Avusturalyaya geçecek, nihayet temmuz ortalarında da Cavanın başlıca limanlarından Surabaya'da bulunacaktır. Denizaltı gemisi umumiyet'e su üstünde gitmekte ve her gün yalnız iki üç defabiriki saat denize dalmaktadır. İşte Profe- sör Maynes fenni tetkikatını bu sıralarda yapmaktadır. Diğer taraftan şimdiye kadar yapılan tetkikat güneş şuaları- nın ve ziyanın Su tabakalarına nilfuzu derecesini lâyıkı ile tes- bit edememişti. Bu seyahat sı- rasında ve Kley'in âleti sayesin- de bu noktadan da daha müspet neticeler elde etmek imkân: vardır, Her halde (K 18) seyahatini bitirdiği zaman bir denizaltı ge- misinin şimdiye kadar yapma- mış olduğu uzun bir yolculuğu bitirmiş olacağı gibi fenni saha- da da büyük işlerin başarılma- sına yardım etmiş olacaktır. Helder bahrt üssünden yola çıkış ize

Bu sayıdan diğer sayfalar: