11 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

11 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. 115.935 Kuzunun Başına Gelenler Meradan Kasap Dükkanına Kader İş Beye ziyanı dokunmadan,us y Uslu kuzu kuzu otluyan bir za- kap koyunun, mer adan çıxıp “<P dükkünma girinceye ka- tn başına neler geldiğini Anadolu'nun ve Trakya'nın “üpirk hayvan besliyen yeric- e; celep” denilen adamlar ir Bunlar sürü halinde do- Şan hayvanları, gayet ucuz fi- u mal sahibinin elinden alır» » Buna, bir alışverişten ziya- İbi kapatma -demek daha ğru olur, a koyunlar, anasının sü- / plerin eline düşünce, sürü sürü Mpurların ambarlarma yükleti- Etek İstanbula getirilirler. Ka- ğaçta, bilenler bilir, bir hay- w borsası vardır. Hayvanlar ziyareti buraya yaparlar. ş Borsada maldan anlıyan memur rn, her sürü geldikçe, bunları den geçirerek soma (Kasap biridir, cinsi, değeri manasına ilin) sına göre, kıymet biçme- lâzımdır. Fakat, bu işi, bor- yalnız iki kantarcı görür. * gelişigüzel, hayvanları kan- ğ Vira vurarak kıymetleri üzerin- |den 1000 de hesabiyle (bac) “| Sp serbest bırakır. Hayvancık- İİ &r, borsadan çıktıktan sonra; Bene sürü halinde, Karaağaçta, bahanın pay mahalline geti- | tilirler. Burada, öküzlere, sığır- komisyoncular celeplerle top- cıları tanıştırarak aşağı yu- Ma vi A çelep elindeki malları, ko- 'oncuların vasıtasile toptan- devrederek parasını alır memleketine döner. a Toptancılar, celepten aldık'a- hayvanları pay, mahallinde, My ederler. Bu paylaşma, hay- inları, diri olarak kantardan #çirmek suretile yapılır. i Bü esnada, canlı kuzunun, ki- yı 22 -23 kuruş arasındadır. ânİ toptanciya bu fiat üzerin- den mal olmuştur. dp aynı alan toptancı, bunları fuca mezbahaya götürür X kendi hesabma kestirir. Ke- Sim parası kuzu başina, 100, ko- za başıma 230,dana başına » sığır ve öküz başıma 800 - 1000 e ” Yakın zamanlara kadar, mez- yi rda hususi bir satış yeri yok- Yanı Geçenlerde, yapıldı. Hay- lâr kesildikten sonra, bu sa- Miyecekleri için, hammallar sır- ye bindirilerek kesilmiş, yü- tele temizlenmiş olarak mel arada, kasaplar, sökün et- Ze başlar. Vur tut, pazarlık ağlı. Mal toptancının elinden | ken; ni eline geçer. Kas»p'ar, ku, . zerine çevirttikleri malm di (20), koyun başıma k doymıyan kuzular, bu ce- | /7 z | Yerine, artık kendileri gele- | KASA Eminönünde (2) numaralı dükkânda Kasap Şerif diyor ki: — Eti pahalılaştıran, bele- diyenin aldığı yanlış tedbir- lefdir. Eskiden et, mezbahada bir yandan kesilir, bir yandan satılırdı. Böylelikle günde 100, 150 baş hayvan kesildiği olu- yordu. Satış yeri yapıldıktan sonra, bunun yarısı kadar bile hayvan kesilmiyor. Hayvanla rı satış yerine dolduruyorlar. Her pavyon, ancak 100 hayvan alır. Kesim de az oluyor. Bir yandan kesilip bir yandan sa- tılığa çıkarılsa, mal piyasaya çok çıkacak ve fiyatlar düşe- cek. Eskiden 200 hayvan kesti- ren kasap, şimdi ancak 50 ko- yun kestiriyor. Bir de, kasapları satış yeri- yorlar, Pavyonlara, toptancılar ve memurlar doluyor. İçerde, et- (30), nakliye parasını, orada bekliyen kasaplar nakliyat şirketinin me- murlarına öderler, Ve makbuz- larını alarak, hayvanları büzha- neye gönderirler. Buzhane para sı, koyun başıma 50 kuruştur. Kesilmiş hayvanlar, 24 t buz hanede kalır ve ertesi gü nak- liyat şirketinin kamyonları ve motörleri ile karadan, denizden şebre indirilir. Kasap dükkânla- rına dağıtılır. Meradan, kasap dükkânma girinceye kadar, zavallı hayvan- lar bakmız kâç elden geçiyor- lar: 1 — Hayvari borsacıları, 2 — Celepler, 3 — Toptancılar, 4 — Komisyoncular, $ — Mezbaha- cılar, 6 — Nakliyeciler, buzhaneciler, 8 — Kasaplar. Arada, bizim (bilmediğimiz, başka elleri hesaba katmazsak da bu biribirine zincirleme sekiz elden geçen kasaplık hayvanın fiatı yüksele yüksele kilo başma 45 kuruşa kadar çıkıyor. i T. ncıya 22 kuruşa ma mk halk en çok 30 kuruşa yiyebilir. i Netekim, kesim parası az olan va iz başma (220) kuruş leri kendi aralarında diledik- lerine satıyorlar. Kasaplar, en sonraya bırakılıyor. Pavyona girdiğimiz zaman, dükkân et- siz kalmasın diye, bulduğumuz eti, fazla para vererek almağa mecbur oluyoruz. Mal” az, alıcı çok... Et- lerin fiatı, bundan yükseliyor. Etler, eskisi gibi, bir yandan kesilmeli, bir yandan satılma- lıdır. Pahalılığı, belediye ken- disi yapıyor. İstanbulda hiçbir kasabın kilo başma, 2 - 3 ku- ruştan fazla kazancı yoktur. İstenildiği dakikada hesabımı rmeğe hazırız. Memurlar, satış yerinde, top- dancılara satış yaptırmasın, | İ kasapları pavyonlara erken- den bıraksınlar. Fiatlarsen az, ; on kuruş birden düşecektir. Balıkpazarında (36) numa - a Hd li Kâmilin dükkö- nında Riza: | bu.. Cok — Kuzu biribiri üstüne bize * (45) kuruşa mal oluyor. şehir dışı yerlerde, eri birinci kıvırcık ve dağlıç etini 30 kuru- şa satıyorlar. Her şeyden evvel kesim para- sı çoktur. Mâlr Satanlarla istih- İ lâke arzeden kasaplar arasınd., İ lüzumsuz birçok kimseler var- dır, malın fiatını arttırmağa bunlar sebep oluyorlar. Sonr. da, hayvan kesimi, mahdut sa atlerde yapılıyor. Mal az kesil diği için, piyasaya az çıkıyor Rekabet yapmıya imkân kalmı Kiloda beş kuruş ta kâzan- mıyalım mı? Müşteriler, git - gide azalıyor. Elli kuruş ver- mek, halka pahalı geliyor. Ucuz satıp çok satmağı kim istemez. Balıkpazarında (33) numa - rada Kasap Yusuf: — Mezbahada kesim şekli - nin değişmesi, et fiyatlarını yükseltti, Bu işi yapan da be- lediyedir. Eskiden bir top- âncer, istediği kadar hayvan kestirirdi. Şimdi ise, mezba - hada kesim saat 12 ye kadar- dır. Topdancı, malını satış ye- rine, saat 14 ten evvel getire- miyor, Esnaf, içeri giremedi. ği için satışlar çok az oluyor. Kasaplar, ellerinde mal kal- maktan korktukları için, faz- la koyun kestiremiyorlar. Et durursa kokar.. Bu yüzden satış az oluyor. Mal piyasaya az çıkıyor. Tabit fi atlar da yükseliyor! yor. Kısacası şu oluyor, bu olu- yor. Ve neticede biz, İstanbul halkı eti, pahalı yiyoruz.Ve hat- | tâ pahalı olduğu için yiyemiyo- İ ruz, ilHaydi, taze kuzu ciğeri var!| İ perhize İl yıllardânı il dedir, Böyle gelmiş, böyle gider Et lokması lâzımdır! Züğürt bir şair, vaktiyle: “Et lokması lâzım mı, yetiş- mez mi sana nân,, Diye bir söz etmişti. Fakat, dünya”kurulalı beri adam oğlu, ekmeğine bir lokma eti katık edemediği gün, kendini aç san- dr. Hekimler, ne derse desin, yatanlar ne söylerse bir midenin, hasretini çekt esin, kanlı bir pirzola, acık” ği bir gida olmaktan kurtulama- dı, Zaruri ihtiyaçlar sayılırken, ekmekten sonra gelen et, acaba | bu kadar ihmal edilir bir gıda| mıdır ki, bize onu bu kadar pa- halıya yutturuyorlar? Bu gidişle, günün birinde e istakoz gibi, mayonezli balık bi yalnız zeng alan lüks yiyecekler görürsek şaşmıyacağız. Kapanın elinde kalan mallara ! benzetilerek ateş pahasma çıka- rılan etin bu alabildiğine yük- selişi nedendir? İhtikârı yapan kim? Kasap- lar mr, nakliyat şirketi mi, mez- baha mı? Tan işte bu sayfasında her hafta; et fiatlarının yükselme- sindeki sebepleri araştırırken bir yandan da kasap esnafınm haklı şikâyetlerine, dertlerine, dileklerine unlarını açacak- tır. Böylelikle, gözle görül elle tutulur bir şekil alan et ih- tikârının ortadan kalkmasma yardımımız Oo dokunabileceğini umuyoruz. y gi fralarmda yer arasında .. Bu adam, beyin, baş, ciğer, ayak ve işkembe satıyor. Keyfi yerinde oluşunun sebebini anla» talım: İstanbulda eski bir âdet vardır. Hıdrellez gününe kadar, | kuzunun sakat adı verilen baş, ciğer ve ayakları, kasaplarda et- le birlikte satılır. Kasap dükkâ- nından kuzu eti alırken hayva- nım başını ve ciğerlerini de eti ile tartarak verirler. Buna itiraz etmek beyhude olur. Çünkü, bu ri. kurulmuş. bir kai- ve böyle gidecektir. Hıdrellez geçtiği için, 8 ma- yıstan itibaren kuzubaşı, kuzu ciğeri sakatçı dükkânlarında sa- tılmağa başladı. Resmini gördüğünüz Balık- pazarmda 44 numarada sakatçı Seyfeddinin neşesi, mevsimin SAĞLIK ÖĞÜTLERİ Radyo dinlerken de başlayabilir! Belki duymuşsunuzdur: Bu yakınlarda Avrupanın batı ül » kelerinden birinde, bir çok yük- sek rütbeleri ve memuriyetleri olan bir büyük adam, bir gün t- marhaneyi görmeğe gider Her yerde derin saygılarıa karşman- mağa alışmış olan bu bü dam timarhanenin O tarafından kendisine pe hemmiyet verilmediğini görün » ce, onlardan birinin yanma gi - derek: — Benim kim olduğumu ga- liba bilmiyorsunuz, der, ben fi- lân ve filân rütbelerin, filân fi- lân ve filân memuriyetlerin sa- hibiyim! Hastalığı hafiflemiş olan bir misafir, büyük adamı dinledik- ten sonra, bıyık altından güle - rek cevap 'verir: — Merak etme, arkadaş. Has talık bende de böyle başlamıştı. Fakat burada çabuk geçti. Sen de bir kaç hafta burada kalır - san. Vakıâ, bir çoklarnda delilik böyle büyüklük merakı ile baş- lar. Fakat başka türlü başlayan» lar da vardır. Amerikada Pan - silvanya'dan © gelen bir habere göre, orada bir adama hastalık radyo dinlerken gelmiş. Zavallı, ailesinin arasnda radyoda gü- zel bir konser dinlediği sırada birdenbire rovelverini çıkararak hoparlörün ( üzerine bir kaç el sıktıktan sonra silâhmı gözbe- beği kızmın üzerine çevirmiş, Bereket versin ki, kendisini tut- muşlar ve radyo! radyol diye haykırmasına bakmayarak tı « marhaneye götürmüşler. Radyo makineleri daha yeni çıktığı vakit, bir çok kimselerin radyo merakımı aşırı (dereceye götürmelerinin iyi bir şey olma- dığını akıl hekimleri haber ver- mişlerdi. Bir radyo makinesinin önüne oturarak, bütün dünyanın mer- kezlerini birer birer bulmak ve ne söylediklerini anlamak için | makinenin düğmelerini çevir « mekle, saatlerce meşgul olanlar görülünce, bu halin, akıllarını kaybetmeğe istidadı bulunan - lar için, hastalığa ve hastahane- ye kadar götürecek bir kılavuz olabileceğini önceden haber ver mek pek büyük bir hekimlik te sayılamaz. Parazitlerin sinirleri tırmalayan sesleri de hesaba ka» tılırsa, o radyo meraklısının — istidadı olunca — zıvanayı bü: eki kaybetmesine şaşmamalı- ir, Radyo dinlemek, belki, en iyi şeylerden biridir. o Fakateniyi şeyleri de aşırı dereceye kadar vardırarak merak haline getir - memck lâzımdır. Lokman Hekim ——— YEH NITAPLAR İstanbul #laik ayın sonunda çıka # C.H. P, 4 üncü minasebetile fevkal, gikmiştir, On beş makaleyi ihtiva eden bütün gençlerle münevverleri alâ dar edecek yazıları bulk satışına başlamasnaa ileri geliyor. Kendisine sorduk. ,— Baş, ciğer satışları nasıl gidiyor? — Allah, bereket versin, de- l di, geçiniriz, işte bununla. , — Bir kuzu ciğerini kaça ve- riyorsun? —vVar 30 groş.. Var 35 gro$.. Malma göre,. Kasaplarla sakatçılar arasın- da, ötedenberi gizli bir rekabet olduğunu bildiğim için: — Et yiyenler azalmış, di- yorlar, doğru mu? diye sordum. Pir aşkına birkaç kere: — Haydi, taze kuzu ciğerit... Diye bağırdıktan sonra cevap verdi; — Herkes bilir kendi malını... Ciğer satışı da düstü, et satışı da.. Sen paradan haber ver, bar yim.. dedi, han bu mecmuayı tavsiye ederir. YARIMAY 9 Mayıs tarihinde Ankarada topla. an (CUMHURİYET HALK P, x1Sİ) Dördüncü Büyük Kurultay a kutlulamak üzere bir “hususi fe lâde nüsha” çıkarmıştır. Yarımayın baştanbaşa renkli olarak çıkardığ bu sayı Partinin doğduğu günden bu - güne kadar geçirdiği bütün safahatı aydınlatmaktadır. Evrensel Ay Resimliay Bas:mevinin ber ay çi karmakta olduğu bu içtimai mecmua, nüshasını (Cümhuriyet Hali Partisi) ne tahsis etmiştir. Renkli, gayet zarif bir kapak içinde ve tama- men renkli olarak basılmış olan bu sayıda tarihi Partinin ana yurda et. 5 büyük hizmetler. geçirdiği #kâ. ml devreleri tesrih olunmak*ıd r. Ça'ışkan çocuk Her hafta perşembe günleri çkan gocuk mecmuası 9 Mayıs sayısiy “fevkalâde bir nüsha” olarak çıkar- mıştır. Burada genç yavrularımıza cümhuriyet sevgisini arttırmak, Cüm huriyet Halk Partisinin vatana ettiği leri göstermek için güzel yazi lar vardır. is e ii

Bu sayıdan diğer sayfalar: