25 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 13

25 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A ” A “'TAM * m telrikası : 34 Yazan: NizamettinNAZIF' “ . Onlar, Tuna Nehri Ağzından Adriyatik Denizine Kadar Uza- yan Yerleri Aldılar! ,, Yeni başlıyanlar için: 33 İki löveyi değiştirme Birden iki löve olarak yapılan başlangıç deklarasyonunu baş - Boğaz sularına Sonra Pantokırator manastı- rındaki meşhur papas Skolari - Yyüs perhiz ve dua ile meşgul ol- Madığı her dakikayı Lâtinlerin bilhassa Venediklilerin aleyhin- de halkı kışkırtmakla geçiriyor- du, Bu, Bizansta sönmeyen bir düşmanlıktı ki üç esastan ileri geliyordu: 1 — Bizans, Lâtinlerin Kos- ftantiniyeyi muhasara, — zapt ve idare ettikleri günlerde yaptık- ları, hırsızlıkları, eli kanlılıkla- Ti, alçaklıkları ve soygunculuk: unutamıyorlardı (2). 2 — İmparatorluğun — bütün iktısadi menfaatlarını —Lâtin- lerin ele geçirdiklerini ve Bi- D p zanslıları soyup soğana çevir - leri'halde her tarafta Bizans olmaları, Bizanslıların aç yaşa- Y:kım topraklar üzerinde onla- m rahat ve refah içinde gurur- la dolaşmaları. 3 — İmparatorluğu müstaxil Yaşatmak isteyen papasların ki- » İiselere de el attıkları gün Bi - Zansın yüzde yüz Venedik veya Ceneviz müstemlekesi haline gi- Teceğini, yahut Papalığın hazi- hesine gelir temin eden bir çift- lik olacağını tahmin etmeleri. Böyle düşünenler Bizans va - tanseverliği bakımından elbette daha iyi düşünüyorlardı; ve hal- kın büyük bir kalabalığını arka- larmdan sürükleyebiliyorlardı. a z'ehlike karsısında İmparator — “Kostantin Dıragazes”, Papa beşinci Nikola'nın bütün teklif- lerini kabule mecbur kaldığı za- Tan bile onlar Lâtinlere karşı duydukları nefreti bağırarak şylemekım çekinmemişlerdi. araza, Lâtin kilisesi ile birleş- TMeğe taraftar olan o mahut Gi- Uvar'ın başına tekrar Kos- .“'lginiye Patrikliği tâcını geçir- i gün Lâtin düşmanları şeh- :i:ıdeu bir ihtilâl çehresi ver- ! iselerin birleşmemesini bun- b': bir menfaat işinden ziyade Munf meselesi olarak ileriye iyorlardı. hirn'lj milletin bu derece içten ü düşmanlığırı kazanmak için b:"lm ancak bir Venedikli ve B izli olması lâzımdır. daki bu garip Sinyor Boğaz - Hd Türk hisarlarına da Vilâ - ö:r):e bakmağa alıştırdıkları %.u':nle Bgörmek istiyorlar ve | Cü küdretine omuz sülkmek | id::uu'm'ı gösteriyorlardı. Türk / Mapnı bir hakikat olması de- arım bu denizlerdeki e, sülüklüklerine bir ;:;;::'“kü. buna baş diremek he bunl:rd" Ama karşılarında Meydan verecek, ne de Mu2) Bu kadar kötü &"*Hku kduşlkdı—- yBunlara “Zelot,, diyorlardı. Üai Türk kumandanı Firuz Venedikli Antonyo'nın gemisini gömüvermişti.. tahammül edecek kimse vardı. Jirolamo'dan altı gün sonra Karadenizden gelen bir başka Venedik gemisi de ayni fiyaka- yı tekrarlamak isteyince ağzı - yun payinı aldı. Vakayı gene hıristiyan mü - verrih Barbaro'nun — ağzından hikâye ediyoruz: Yeni kalenin önünden geç - mek isteyen bu üçüncü Venedik gemisine Sinyor Antonya Rizo kumanda ediyordu. Türk nöbet- çi gene eskisi gibi yelkenlerini söndürüp durmasını teklif et - mişti. Asil Antonyo buna kulak asmamak cesaretini — gösterdi. Fakat o ânda tasavvur ve tahay- yül edemediği âkıbete uğradı: ard arda geminin ön anbarları üstüne düşmüş ve ortasından i- kiye ayrılan kadırga kaşla göz arasında denize gömülüvermiş- ti. İçinden kurtulanlar Edirneye gönderildiler, hükümdar bunla- rı karşısına çıkarttı. On dört sonra da Antonyo Rizo ve bir kaç arkadaşı kazığa oturtu - larak idam edildiler. Geminin yazıcısı olan Sinyor (Domeni - ko dö Maestiris) e gelince — heyhat! — onu sarayma aldırt- e. Gene bu müverrihten öğreni- yoruz ki; İkinci Mehmet, hâdisede hiç bir kabahatları olmayan esir kürekçilere elbiseler ve paralar verdirmiş ve onları serbest bı- rakmıştır. Kostantiniyedeki — Venedik Eh;.ııi Antonyo Rizo kaptanın Edirneye gönderildiğini duyun- ca telâşe düşmüş ve adamların- dan birini, hususi kâtibi “Sinyor nıklarıyla fırlatdan iki taş gülle- ka bir renge çevirmek için elde S LAİ ya hücum kontrunun aksine o - larak bir (menfi kontr) dur. İ Nasıl ayırdetmeli? Bir — (çağırış kontr) unu bir (hücum kontr) undan ayırdet- mek için şunlar dikkat etmeli- beş kâğıtlı kaideye uygün bir | dir. renk ve bir buçuk — onör lövesi bulunmalıdır. — Kaideye uygun bir renk bulunmaz ve arkadaşın rengi de tutulamazsa, bir buçuk onör lövesi ve muhafazalı başka iki renk bulunan bir elle arkada- şın iki lövelik renk deklarasyo- nuna iki sanzatu demelidir. İki sanzatuyu değiştirme Birden iki sanzatu olarak ya- pılan başlangıç deklarasyonunu bir renge çevirmek için beş kâ- ğıtlı kaideye uygun bir renk bu- lunmalıdır. Bu değiştirme dur - durma işareti değil, bir teşvik - tir. Arkadaşın başlangıç -dekla - rasyonundaki iki sanzatusuna mukabil, elde altı kâğıtlı kiy - metli bir renk varsa, üst tarafı- nı düşünmeden, derhal o rengin dört lövesini birden deklare ct - melidir. Atlamalı değiştirme Atlamalı değiştirme, meselâ arkadaşın bir piki üstüne üç kör gibi iki löve fazlasile renk de - ğiştirmektir. Böyle bir dekla - rasyon, daha evvel anlattığımız (zorlama değiştirmesi) - değil - dir, fakat elde çok uzun, çok kuv vetli bir renk bulunduğuna işa- rettir. Tutmalı mı, değiştirmeli mi? lâzımgeldiği önemli bir nokta - dir. Arkadaşm söylediği kıymet - siz değil, fakat kıymetli bir renk olmak şartile, bu rengi hiç ol - mazsa iki löve arttırmak imkânı varsa, arkadaşın — rengini tut - | mak, değiştirmekten daha iyi - dir. Meselâ arkadaşınızın bir kö- Tüne: Kör: Rua, 8, 7, 6. Karo: 8,2 Trefl: 9, 2 Pik; As, dam, 9, 5, 4. Şeklindeki bir elle bir pik değil üç kör demek doğrudur. Eğer arkadaşın söylediği ren- gi ançak bir löve arttırmak lâ - zımgelen bir elle, renk değiştir- mek, arkadaşın rengini tutmak- tan daha iyidir. Zaten eğer lö- ve sayısını değiştirmeden — bir pike bir kör gibi — renk değiş - tirilirse arkadaş tekrar söyle - meğe mecburdur: Meğer ki dek- | larasyonunu asgari bir kâğıtla yapmamış bulunsun; binaena- Fabrozi Korner” i Edirneye yol- ley;ı yarı yolda kalmak tehlikesi lamiştır, Bu mağrur sefir galiba, Edir- nedeki Türk İmparatorluğunu, bir Venedik Elçisinin yerinden kımıldanmasına değmez zannet miş pl-ıcaktı ki kendisi gitme - mişti. Bu da — İkinci Mehmedi hiddetlendirmişti. Fabrozi'nin derhal Kostantiniyeye iade edil- mesini emretmiş ve herifi İs - fendiyar oğlu yanıma alıp yan - mış, yıkılmış Bizans köyleri ara sından geçirerek Tekirdağı kıyı larına ulaştırmış ve bir Venedik gemisile Galataya yollamıştı. (Arkası var) (1) İkinci Mehmedin bunu sarayı» na aldırtmasından Barbaronun niçin bu kadar telâşa düştüğüne akı! erdri- mek müşküldür. Kâtibin genç olma- sından telüşi düşmeğe hacet yok. Hıristiyan gençlerini enderuna dendi, yoktur. Şu halde-meselâ arkadaşını - zın bir körünü, Kör: Dam, 10, 5 Karo: As, 8, 7 'Trefl: 4, 2 Pik: As, dam, 8, 7, $ âîbi bir elle bir pike çevirmeli - r. Bu değiştirme arkadaşın ren- ginin mutlaka tutulamıyacağını göstermez, Çağıtış kontru . Çağırış kontru, çok muayyen bazı şartlar içinde hasmın dek- larasyonunu “kontr,, etmek ve bu suretle elde kuvvetli bir kâ- ğit bulunduğunu göstererek ar- kadaşın bir deklarasyon yapma- sını istemektir. Şu halde böyle 1 — (Çağırış kontru) hasının iki löveyi geçmeyen rengine ve- ya bir sanzatusuna yapılır. Bi - naenaleyh hasmın iki — löveden fazla renk deklarasyonuna veya birden fazla sanzatusuna yapı - lan kontr, hücum kontrudür. Bununla beraber bazı oyuncu- lar, üç lövelik bir rengi kontre etmeği aralarında (çağırış kont- ru) olarak kabul ederler. 2 — (Çağırış kontru), ilk kontre etmek fırsatında yapılır. 3 — (Çağırış kontru) yap - mak için, kontre edenin arkada- şı, henüz ne başlangıç, ne müda- faa, ne yardım ve hattâ ne de bir (çağırış kontru) deklaras - yonu yapmamış olması lâzım - dır. Fakat bir oyuncu, _ırkıduı henüz bir şey wyleınauııolmıl: şartile, kendisi evvelce bir dek- larasyon yapmış ta olsa (çağı - rış kontru) yapabilir. Aşağıdaki misal bunu göste- rebilir: A — Bir pik demiştir. C — İki trefl demistir. B — Pas. D — Pas. A — Kontr, İşte buradaki kontr, (çağırış kontru) dur. Bu kaidenin tek bir istisnası vardır: p olur, arkadaşı pas der ve hasım- lardan biri bir renk söyler de buna kontr ederse bu bir (çağı- rış kontru) dur, Bunu 'da şu misalle anlatabi - B — Pas. D — İki trefi. A — Kontr. İşte buradaki kontr da bir (ça ğirış) tir. Arkadaş bir şey söylemeden evvel ikinci turda tekrar edilen (çağırış kontru) — mahiyetini muhafaza eder. Bilenler için wrws1 ... *9074 #0v6 #1vs1? *Ai 1132 Kâğıdı (S) germiştir. (S) bir (N) üç san - zatu söylemişlerdir. (O0) oyuna kör ikilisi ile baş- lamış, — moör üçlüsünü vermiş, (E) de valesini koymuştur. Eğer (S), eli kör damı ile a - larak mora geçer ve oradan ka- rTo oynayarak — empas yaparsa, burada olduğu gibi, muvaffak olamayınca, (O) ilk — oynadığı renge bel bağlamamak lâzım - geldiğini görür; o zaman renk değiştirecek ve pik damını oy - nayarak oyunu kurtaracaktır. (S) için (O) nun renk değiştir. re yapılacak şey kör valesini dam ile değil — as ile almaktır. Bu suretle (O), kör damımı ar - kadaşında zannedecek ve karo ruası ile el alınca ufak bir kör gelecektir. Prensip: Sanzatuda, ilk oy - nanandan başka uzun bir renk kendi aleyhine ise, — taahhüdü yapan oyuncu, ilk kâğıdı bazan labileceği kâğıttan daha yük - seği ile alır, Bu suretle hasım, © kâğıdı arkadaşında zannede - terbiye etmek o zamanın âdetlerin « | bir kontr, cezaları — iki misline âknükçıkuiımıedçmcdı— gıkarmağa yarayan müsbet ve - AA —21. Çevir : « meler ( lenve 'et -Fikir Kadını mı, Ev Kadını mı ? Senelerdenberi - tanıştığınız, | seltmeniz kolay değildir. Hele seviştiğiniz bir arkadaşınız var. [ tabiatinizde de — anlaşıldığı gi- Ö evleniyor; sizi evine alıyor, bi — biraz kılıbıklık varsa,.. Ya karısile tanıştırıyor. Önup kart- | kadınım - masraflarmızı görme - S1 sizin kardeşiniz demektir. | sinden kurtulunuz; ona muhtaç mesine meydan vermemek Üüze- || Fakat kadın böyle düşünmeyip te size karşı fena gözle bakarsa ne yaparsınız?.. Belki hemen kaçar, görünmez; arkadaşınızla bile onun evinde buluşmaktan çekinirsiniz. Fakat ya kadın Si- zin peşinize düşerse, fena bir vaziyette, sizi tehdide kalkar - sa?ğ.. . “Talihsiz” imzasile mektup yazan genç işte böyle bir vazi- yettedir. Bu dostluğun nasıl başladığını anlattıktan sonra diyor ki: *0 Arkadaşım bir gün gene beni zorla evine götürdü. Ye- mekten sonra karısile tavla oy- namamı, kendisinin yarım saat bir yere gidip geleceğini söyle- di. Bu yalnız kalmaların ne ka- dart tehlikeli olduğumu biliyor- dum., Korktuğum başıma geldi. Kocası gider gitmez yanıma geldi. Beni çıldırasıya sevdiği - ni söyledi. Şiddetle reddettim. Bu hareketimden kızan arkada- şımın karısı eğer aşkım kabul etmezsem beni kocasıma bir mütearrız gibi haber vereceğini söyledi. Birinci vaziyeti kabul edemem. Çünkü — vicdan — azabından ölürüm. Bu kadın bu ittirayı ya- parsa benim için bu da ölüm - dür. Bana gün mühlet ver- di. Ne e Mademki henüz beş gün vak- tiniz var; sizin için bu iki ölüm- den de kurtulmak imkânı ve za- manı var demektir: Kocasına bu çılgın kadını haber veriniz. Kocasile”döstluğunüz dâ bunu cap im tohdi'! sabreti gün içinde kadın sizin tarafınız- dan taarruza uğramış olursa el- bet kocasına haber verecektir. Haber vermeyince yalanı ve if- tirası ortaya çıkacaktır. Doğrusu bu güzel bir hareket değildir, fakat bir arkadaşa kar- şı vefakâr olmak, sonra onu ka- rısı hakkında uyanık bulunma - ğa tahrik etmek te bir borçtur. & . Ben 27 yaşındayım. Ka- tım 38 yaşında ve bundan ev - velki kocasından iki çocuk sahi- bidir. Bir apartımanı, iki dükkâ- nt olduğu için rahat ederim ümidile bir sene evvel kendisi- le evlenmiştim. Fakat bu bir se- ne içinde beni bir gün rahat bı- rakmadı. Son derece kıskançtır. Bugüne kadar bir gün işime yalnız gittiğimi ve akşam eve yalnız geldiğimi bilmiyorum; her an yanımdadır. Bir gün de bir arkadaşla karşı karşıya kah- ve içmek hakkına malık deği - lim, Kendim kimsesiz ve maişe- ti dar bir memur olduğum için biraz rahat etmek hulyasile al- dığım bu kadın şimdi hayatı ba- na bir demir çember yaptı...” İmza; R, A. F. Mektepten çıkalı çok olm- yan bu genç, hâlâ bir mektep hayatı yaşıyor, demektir. Fa - kat buna kendisi razı olmuş. Pa- rasma, mallarına tamah ederek kendisinden on yaş büyük, iki çocuklu bir kadınla evlenmiş. tir. Bu vaziyette olan kadınla- rın son derece kıskanç olmağa hakları yoksa da mecburiyetleri vardır. Bir delikanlı çocuklarile böyle bir dulu niçin alır? Ancak serveti için... Sonra biraz raha- tt bulunca gözünün dışanda ka- lacağından emindir. Buna mâ- ni olmak, onu bir mektep çocu- ğu gibi elinden tutarak işine götürmek, gene elinden tutarak evine getirmekle, onu yalnız bı- rakmamakla kabildir, Kadının düşüncesi budur. Si- zin kadının evinde yatıp kalk. tıkça, onun masraf görmesine rıza gösterdikce sesinizi vül. olmayınız; ev sizin olsun; ya - hut sabır göstererek, yavaş ya- vaş karınıza itimat telkin ede- rek hürriyetinizi kurtarımnağa çalışınız. © Üniversite tahsili görmüş; doktor, avukat, yahut mimar olarak hayata atılmiş bir kadın- la evlisiniz. Bu kadının mesle.- ğine devam ettiği takdirde evi- le, evine baktığı takdirde mes- leği ile alâkası zayıflıyacaktır. Evinizi tercih ediyorsanız ve kadın artık - fikri ilerlemekten geri kalıyor. Halbuki siz sene- ler geçtikçe yeni bir şey öğre- niyorsunuz ve bir gün, evvelce mükemenel bir 1 -dın olarak al- dığınız eşi, mahdut bir kadın olarak buluyorsunuz: Dehşetli bir inkisar... Ösmanbeyden L, Güler imza- sile mektup yazan arkadaş bu inkisarını anlatarak: “.. Bugün; diyar, karımdan ayrılmak aklımdan geçmiyor. Fakat bu mühim meselenin bir bal çaresi yok mudur? Kadın kem mesleğinin ilerleyişlerini takip ederek, hem de evinin ka- dını olamaz mı?” L. Güler'in hal çaresi aradığı meseleye yıllardanberi ne Av - rupa, ne Amerika hir çare bula- mamıştır. Meşhur Hâkim V. To mas diyor ki: “Üniversite hayatında tam bir ilim kafasile yetişen kızlar gittikçe çoğalıyor, Fakat bu kızlar evlenmenin - malüm şart. ları içine- girer girmez fikir .%.“.îıı... d n. erkeklet gibi fikir hareketlerimi tekip — edemiyorlar ve fikren uyanmak, genişlemek imkânlarını bulamı- yorlar. Bu vaziyet böyle devam edemez. Evli kadınlar fikir ha- yatında geri kalmamalı, kocala- rı gibi inkişaf etmelidirler...,, 'Tomas'ın bu tavsiyesi nasıl yerine getirilir? Kadının fikir hayatına devam etmesi ev işini ihmal etmesine, çocuklarına iyi bakmamasına dayandığı içindir ki, hiç kimse birinciyi tercih et- miyor ve anlaşılıyor ki, henüz kadınlara bu iki yolun ikisini bir anda yürümek imkânını kimse temin edememiştir. PTİFOBİL- Dr. Ihsan Sami , 'Tifo ve paratifo hastalıklarına tu- tulmamak için ağızdan alınan tilo haplarıdır. Hiç rahatsızlık ver- mez. Herkes alabilir. Kutusu ae? 35 karın göia, Si “İstanbul Komutanlığı Satınalma Komisyonu İlânları Z İstanbul Komutanlığına bağlı birlikler ihtiyacı için beher kilosunun tahmin e- dilen bedeli 10 — kuruş olan 240.000 kilo un kapalı zarf la eksiltmeye — konmuşdur. İhalesi 11 Haziran 935 sa- lr günü saat 15,30 dadır. Şartnamesi her gün Fındık- lbdaki İstanbul Komutanılı- gı Satınalma Komisyonun- da görülebilir. Eksiltmeye gireceklerin 1800 liralık teminat mektubu veya mak- buz ve 2490 sayılı kanunun 2, 3 cü maddelerindeki ve- sikalarla birlikde teklif mek tublarını belli gün ve ihale saatından en az bir saat ev- veline kadar satın alma Ko-

Bu sayıdan diğer sayfalar: