25 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

25 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 2? L4S Halı Hırsızları 4 kişilik bir hırsız Kumpanyası ı Yakalandı « Bir çok ev ve apartımanlar - 'dan kıymetli eşyalar çalan dört kişilik bir hırsız kumpanyası, nihayet evvelki gün yakayı ele wermiştir. Zabrta evvelki akşam bunları gizlendikleri yerde bas- tırmış fakat elebaşıları Halil E - tem kaçmıştır. Karısı Fatma, Ali ve İsmail yakalanmıştır. Hırsızların saklandıkları yer aranmış, ve 50 den fazla kıymet Hi halı bulunmuştur. Bu hiırsız kumpanyası şimdiye kadar 10 a- partıman ve 18 ev soymuştur. Çaldıkları eşyaların mühim bir | kısmı da sattıkları kimselerden geri alınmıştır. / Bu açık göz hırsızlara ait tah- kikat evrakı bugün adliyeye ve- rilecektir. Zabıta, elebaşı Halil Elektrik sosyetesinde İbrahimin de izi üzerindedir. | MEMURLARIN Rakı içerken" —— |AYLIKLARI Dün şehremini, Nevbahar ma | AZAL'TILDI hallesinde Kalender Çeşme &o - kağında 13 nıumnhçeevşde otu - ran Suphi, arkadaşı Halit ile, rakı içnıeğe başlamışlar, fakat kafaları biraz dumanlanınca ara larında kavga çıkmıştır. — - kavgası nihayet dövüş - meye dökülmüş ve bu arada Ha lit yanmdaki biçağı *le Suphiyi sol kolundan vurmuştur. _P'olıı Halidi yakalamış Sup - hiyi de Gureba hastahanesine irmiıştır. f Sandığı açmış Eminönünde Kantarcılarda aralık sokakta 3 numaralı kah- venin üstündeki odada yatan Saim, polise baş vurarak kendisi nfüdı yökken Bekir isminde bi- rinin odasına girerek sâandığına anahtar uydurduğunu ve 7 lira parasını çaldığını söylemiştir. Bekir yakalanarak tahkikata başlanmıştır . Dayak ü İ Kızı Miyeti, Cumuriy AkSâfAŞUR Atap' | tlamamışlardır. Sosyete memur |. ç * ılayı. cçı âr H“uyimğîmmıhıuuinde Çın- Zıraklı bostan sökâğihdü 52 sa yılı evde oturan Seniye ile Salâ- haddin kavga etmişler. Salâhad din Seniyeyi dövmüştür. u:'lnpdhı baş vurarak şi- ettiği için Salâhaddin ya - kalanmıştır. ş Motos klet meraklısı Dün saat 11,30 da Sultanah - mette kiralık motosikletlere bi- dolaşan gazete arından Sarandiye çarparak bacağı nı lnrııı:uı. a Evvelki gün Nişantaşın - Elektrik tarifesi “Bayındırlık Bakanlığı tarafından tasdik e- dilmiştir. Yeni üç aylık tarife 14 kuruş 30 paradır. Elektrik sosyetesi, tarilenin mütemadi- yen ucuzlatılması üzerine kar « şılık tedbirler almıştır. Önümüz deki ay başından itibaren sos- yete maaşlarından tasarru! yap mağa karar vermiştir. 200 Jira » ya kadar maaş alan memurlar- dan yüzde beş, 300 liraya kadar maaş alanlardan yüzde on kesi- lecektir. Yeni maaş kesilme işi, sosyete tarafından memurlara İtebliğ edilmiştir. Bu vaziyet memurları büyük bir endişeye düşürmüştür. Sösyetede çalışan küçük Türk memurlarının ma - aşı bilhassa, çok azdır. Yüzde beş kesilmesi, bu memurların dar bütçelerinde büyük tesirler yapacaktır. Bir kısım memurlar şeflerine müracaat ederek, fena vaziyete düşeceklerini bildir » mişlerse de, müsbet bir netice ları, Bayındır!lık Bakanlığı ko - : intn Bu işe katışmasını ( dilemektedirler. Şehirde yangın Telefonları Yapılacak Yangın tehlikesi karşısında birden itfaiyeye habe rvermek için yapılacak otomatik tele[_on tesisatı için belediyenin teklifi üzerine hazırlanan kanun proje- si hükümetçe tetkik edilmekte - dir. Bu projeye göre, bu telefon larla yalnız yangınlar haber ve- rilmiyecek, polis de bu kablodan istilade edeceği gibi, harp zama zunda halkı zehirli gazlardan ko | Tumak için bazı işaretlerde bulu | * 12 yaşında Hasan adında bir | nacakı | çocukla 8 yaşında kardeşi Mü - fi sokak köpeği ısırmıştır Köpek kaçmış bulunamamıştır. | f: Çocuklar hemen h: )îyı 'aya mahsus tırılmışlardır. ."I'AII"I telrikası © 32. Erik Çiçekleri MAHMUD YESARI MAE " Susuyordum. O, koltuğun ke- | lx şık giyinmiştim? Bu tesitat (400) bin liraya çı | kacaktır. Lâyihaya göre bir de olmak üzere her a- partımanın bir katından ve her evdet 3 lira, mektep, hastahane, TAN SEHİRDE OLUD BİTENLER EAEE. A Altemdar Amerikan mektebinde dün bir müsamere verildi — Kızılay Haftasının ikinci gününde birçok yurtdaşlar Kızılaya Üye oldular | KÜÇÜK HABERLER fabrika, sinema, otel gibi mües- seselerden (10) liraya kadar bir para alınacaktır. Bu paranın yarısını ev sahip - leri, yarısını kiracılar verecek - tir. Maamafih yapılacak masra- fın bir kısmı da sigorta şirket - lerinden alınacaktır. Büyük ulus kamutayının tatilden evvel, bu kanun projesini kabul edeceği ümit edilmektedir. Kızılay Haftasının ikinci günü Dün Kızılay haftasınm ikinci günü idi. Dün sabahtan ıtibaren kaza, nahiye ve mahalle heyetle ri Kızılaya üye yazmağa devam etmişler ve bu hayırlı kuruma yardım istemişlerdir. Halk, bu heyetleri çok iyi karşılamıştır. Genel merkezin gönderdiği beyannameler halk üzerinde bü- yük bir tesir yapmıştır. Gece bir çok merkezlerde müsamereler verilmiştir. Akşam radyoda Kâ zım İsmail Kızılay kurumunun çalısma ve faydalarıma dair bir konferans vermiştir. Bu akşam da Şükrü Hazım bir konferans verecektir. . ilânından yur- dun muhtelifn yerlerinde felâket gören vatandaşlara yardun elimi uzatmış ve bu yolda üç milyon yedi yüz on sekiz bin yüz sek - sen altı lira harcamıştır. ——— Gayrimübadillerin bonoları Gayri mübadiller cemiyeti ge nel sekreteri Şahap vazifesin - den istifa etmiştir. Şahap cemi- yet işleri için diyor ki: — Alınan tedbirler, gayri mü- badilleri iztıraptan kurtarmağa kâfi gelmemiştir. Şimdiki satış şekline göre, mevcut bonoların ortadan kalkması seneler sürer. Çünkü ayda ancak bin liralık em lâk satışı yapılıyor. Bundan haş ka emlâke değerlerinden çok'taz la kıymet konuyor, Hükümetçe daha evvel satılmış olan gayri mübadillere ait emlâk bedeli ola rak toplanan para iki milyön li- raya yakmdır. Bunlarm hak sa- hiplerine dağıtılması lâzımndır.,, * Hazirandan itibaren posta teşki- Iâtlarında değişiklikler olacaktır. Is- tanbuj teşkilâtı değişecek bir merkez müdürlüğü yapılacaktır. Hazirandan itibaren resmi dairelere ait mektup- lardan da ücret alınacaktır. * İki senedenberi iç ticaret gümrü- günde bekleyen ve üzerinde “ Trab. zon belediyesi 1933 ,, yazısı bulunan yangın arazözü nihayet gümrükten çıkarılmıştır. Bu arazöz Trabzon be- lediyesi tarafından getirtilmiş, bek - letilmiş ve nihayet getiren komisyon- cu bunu Çanakkale belediyesine sat- mağa muvalfak olmuştur. Arazözü gümrükten çıkaran bu so nuncu belediyedir. * Tramvay şirketinin hükümete ve receği paraya ait son hesaplaşmalar bugün başlayacaktır. Bu seferki mü- zakereler uzun sürmiyecektir. Bakan lık kati olarak, ne kadar para geri verileceğini şirkete bildirecektir. * Geçen yaz olduğu gibi, bu yıl da mevsimi Boğaziçinde ve Adalarda ge çirmek üzere, şehrimize bir çok Mı- sırlı seyyah gelecektir. * Kükürt fiyatlarında ihtikâra sa- pan' bazı tüccarların bu hilelerine bir s€t çekmek-için, Sumer Bank, 50 ki- loluk çuvalların 5,5 liradan 3,5 liraya inresine imkân vermiştir. * Tasfiye halinde olan İstanbul Es naf bankası hissedarlar heyeti 3 ha - 'da . . AFanda, taplanaaaİrUr- n Soplantıda, Paylaşmaları için salâhiyet ve- * Şimdiye kadar belediye zabrtası memurları tarafından kontrol edilen otobüs süratleri, bundan sonra bele - diye makine mühendisleri tarafından kontrol edilecektir. Çünkü sürat bir teknik işi olduğundan zabıta memur- ları bunu lâyakile anlamamaktadırlar, * Türkiyeden aldığı ZÜl yağını ka- tışık bir hale getirerek Avrupaya sür meğe çalışan bir ihracatcı hakkında ulı;;hı y:ıp.ınlmı(ı başlanmıştır. Gül yağı fi şen mnisbetle düş. müı(l:.yı En İyi eışııllı,:ıı.kmııu 130 ul?— radan muamele görmektedir. * Vergi istisnalarından istifade et- mek için küçük fabrikalar motor kuv vetlerini beş beygire, amele adedini de ona indirmişlerdi. Son zamanlarda bü müesseseler alâkadar makamlara müracaat ederek, tekrar - işlerini bü- yültmek istediklerini bil'irmişlerdir. Bu, şehrimiz endüstri sahasında bir canlılık olduğunu göstermektedir. * Eski şehir meclisi üyelerinden kimyager Nureddin Münşi bir zaman lar ölülerin gömülmiyerek yakılması taraftarı idi. Bu fikri müdafaa için de Giydiğim kostüm, onun mah- dar alacalı, şıktı... Kirık kırık gülüyordu: — Bak, kendimle alay ediyo- © gece, öyle alaca- İki elile yanaklarını tutmuş- mur gözlerini kamaştıracak ka- | tu: — İnanmazsın, arkadaş; dört kadeh mi, yoksa beş kadeh mi içti, bilmiyorum ; fakat sekiz ta- bak, hem de bol olmak şartile, daki küçük masanın üstün | da söyliyeyi cms'""""" sekiz tabak fasulye pilâkisi ye- de duran kalm kristal cigaralık- | kot görmüş, kokot tan bir cigara aldı, yaktı: Biyinişli kadınlardan —. Galiba, beni sarhoş oldum. | bir genci - seviyordum Oçaa — Hiç benzemiyorsun. Neye | gönlünü ve gözünü çelebilmek şüphelendin? için o gece, ©O renge boyanmış- — Pek saçma konuşuyoruz | tım. da... — Evet, pek saçma konuşu Cigarasının dumanlarına göz- leri dalmıştı: Cigarasımı, balkonun — par- - | maklığından bahçeye fırlatıp attı: — “Patron” um, kâarısına bi- ko- | di. Öbürmezeler, cabası... M&m Avurtlarını şişirerek, boğulur Bibi iğrenç bir yiyişi, ağzında - kileri göstere göstere bir çiğne- Yyişi vardı ki, tiksindim, öğür- düm. Ö gün'bugün, evimde fa- sülye pişirtmem, hele rakı sof- Tasında fasulye pilâkisini gör- ';."İ_l tahammül edemem... Fe- iştim. Hülâ o tiksinmenin tesiri al» ra, kendisine de rakt getirtti. | tinda imiş gibi yüzünü buruştu-. — Sana, “.pıtmn" umun içki |'Daha rakr kadehini ağzına gö- | ruyordu: İçişini anlatacaktım. Yazlık | türmeden, meze tabaklarına — Perhizden şikâyet eden bahçelerden birinde idi. Ö, ka- | saldırdı. Ö ne İştahalı yiyişti, | tansiyonlu “patron”umun, per- rısile beraber gelmişti. Ben, | yarabbi! Çatalı, tabaklara, düş- | hiz etmediği zamanlar neler ye- bahçenin karanlık, kuytu bir | man göğsüne süngü saplar gibi | diğini görmek değil, düşünmek köşesine çekilmiş oturuyordum, | batırıyordu. Birinci kadehte, ta- bile korkunç bir şey olacak sa- Yanımda iki de arkadaşım var- | baklar, tertemizdi. İkinci kade- | nryorum. dı. “Patron” um, beni görmü - | hi ısmarlarken, garsona, bol 'ordu. Hi örse de pek tanı- | meze getirmesini, adeta emret- | — ğ zdı ;z Başımdaki geniş | ti ve bol fasulye pilâkisi getir- | ni de unutamam, Zavallı kadı- gopka yüzümü gölgeliyordu. | mesini de söyledi, Kesik kesik gülüyordu: — Karısının, o akşamki hali- nın ürkek ürkek bakışı, meze bir kulüp kurmağa uğraşırdı. Nured- din Münşi, artık bu fikrinden vaz- geçtiğini, gazetetilere söylemiştir. * Adanada yetiştirilen turlanda do« matesler piyasamıza getirilmiştir. Kü çük boydakiler 80, büyü' boydakiler 100 — 120 kuruştur. yıl bu zaman, domates 40 kuruştu. — Bu yıl havalar müsait gitmediğinden mev - sim sebzeleri geç kalmıştir. * Belediye ve müzeler idaresi şeh- rimizdeki tarihi binaları tamir ettir - meğe karar vermiştir. Yeni bütçe tat- bike başlandıktan sonra, bu yıl bir kısım binalar tamir edilecektir. * Her yıl Galatasaray lisesinde açı lan yerli mallar sergisi bu yıl da tem- Muzun birinde açılacaktır. Bu yıl ser gi daha evvel açılmaktadır. Bu husus ta şimdiden hazırlıklara başlanmıştır. * Yüksek mühendis mektebinde hazirandan itibaren yeni bir kadro tatbik edilmeğe başlanacaktır. Mek- tep müdürlüğüne eski rektörlerden Suphi tayin edilmiştir. Suphi yariın Ankaraya gidecek ve mektep teşkilâ- tı hakkında bazr temaslar yapacak- tır. * Amerikan İisan ve sanat mekte bi kiz talebeleri dün — sabah Saat 10,30 da Alemdar Amerikan jim Nastik evinde yıllık müsamerelerini vermiğşlerdir. Müsamerede evvelâ |1, ÖZEİ GER LNĞ pılmiş ve milli danslar. oynanmıştır. Bundan son fik çocuklar bebek çi dükkânı isimli canlı tabloyu temsil etmişlerdir. * Dilsiz ve sağırlar cemiyeti dün sabah saat 10 da Şehzadebaşında top lanacaklardı. Ekseriyet olmadı. Önü- müzdeki cumaya tonlam.-——eaee : M MWejovanım imarile meşgul olacak eian' Fransız şehir mütehassısların - dan Prost dün İatanbula gelmiştir. Prost ş_ehrımîıdk bulunmakta olan Royer ile beraber bugün Yalovaya gi decektir. — Tersanemizde yapılan yağ gemisi Geçen yaz İzmit körfezinde Gölcük tersanesindeki fabrikada başlanmış olan yağ gemisinin teknesi bitm'getir. Bugünlerde makinesi de yerine konacaktır. Yeni tersanemizde Türk işçileri tarafından yapılan bu gemi 1200 ton büyüklüğündedir. Gemi ya- kında merasimle denize indiri- lecektir. tabakalarma hiç el uzatmadan | racaksın, yoksa ayrı ayrı mı içe- gekine çekine duruşu, gözleri - min önünden gitmez. En garibi ne, biliyor musun? “Patron” tm aç bir öküz iştahile tabaklara saklırırken; karısma, ne gözle, kaşla,nede ufak bir işaretle, küçük bir ima ile, ikram etmeği aklına bile getirmiyordu. Zaten dört kişiye yeten bu iştaha kar- şısında, zavallı kadıncağızın afallamaması kabil miydi? Yorulmuş gibi durdu -— Sana zahmet ama, zile bas, birini çağır. Soda getirt. Soda ile bir kadeh rakı içeceğim. Kalktım, kapmın yanındaki duimey_e başstım, Çok geçmedi, içeriye ihtiyar hizmetçi kadın girdi, Kadriye'nin soda istedi- gini söyledim. İIhtiyar kadın, hiç sesini çıkarmadan, adeta si- Tinir gibi kapıdan kayboldu. Bi- raz sonra, buzlukta soğumuş bir küçük şişe sodayı küçük gümüş ceksin? Kadriye, kahkahadan kırılı- yordu: — Bu işlerin erbabı olduğun ne bellit ÂAyrı ayrı içeceğim. Önun kadehine rakı doldur dum ve bir elimde rakı kadehi, bir elimde su bardağı, yanma gittim. Kadehi aldı, tatlı tatlı gülüm. sedi: Mersit Rakıyı bir yudumda içiverdi, soda bardağını elimden kapar gibi aldı, dudaklarına götürdü. Gazli acı suyu içerken yüzünü buruşturuyordu. Bardağı geri verirken tekrar gülümsedi: — Çok mersi! Nereden hatırıma gelmişti bilmiyorum; sordum: — Senin şairin bu taraflarda mrt oturuyor? Yorgun bir gevşeklikle arka- tepsi içinde getirdi. Tenside, | ya yasladığı başını doğrulttu: ag: açacak anahtar da vardı. yı açarken Kadriye'ye sordum: — Bunu neye sordun? ynattım. ı Ö : — Hiç, öyle aklıma geldi de.. parmağını — Sodayı sakıya mı karıştı- | Sağ elinin işaret 25-5-935 Iktisat ve içtimaiyat Enstitüsünde .— |Ders senesi bitti 11 kişi mezun oldu Üniversite hukuk fakültesine bağlı (iktisat ve içtimaiyat ensti tüsü) ders senesini bitirmiştir. Derslere muntazam devam e- den ve derslerle seminerlerde muvaffak olan talebeye, her pro fesör ve doçent tarafından ayrı ayrı muvaffakiyet vesikaları ve- rildi. Okunan dersler şunlardır: Para, kredi, ordinaryüs profe sör Röpke; İktisat ve içtimaiyat tarihi, ordinaryüs profesör Rus- tov; Maliye,ordinaryüs profesör Nevmark; umumi içtimal siya - set, ordinaryüs profesör Kess - ler; dış ticaret, ordinaryüs profe sür Fazıl; para, kambiyo, ban - ka, döçent Refii Şükrü; tatbiki işletme iktisadı, doçent Ahmet Ali; Nazari işletme iktisadı, do- çent Muhlis Etem; amme itib; Ti ordinaryüs profesör Fazıl; bi- lânço, doçent Sadık; Bu derslerdeki mevzular, ik- tisadi ve içtimai diğer bütün il- mi meseleler, seminelerde, ayrı- profesörlerin tenkitlerile müna- kaşa edilmiştir. Cumuriyet Türkiyesinin en yük- sek ilim müesseselerinden olan (iktisat ve içtimaiyat enstitüsü) nde muntazaman devam ve ders lerde muvaflakiyetlerile vesika alan talebeler şunlardır: : 1 — Hüseyin Kapancı (yük « sek iktisat mektebi son sınıf ta- lebesinden) 2 — M.Rasim Öz- gen (gazeteci) 3 — Ferit Birtek (mütekait binbaşı ve Harbiyede muallim) 4 — Hikmet Yurtse- ver (doktor yüzbaşılığından müstafa) 5 — Natuk Ziya (tay« yare mektebhi muallimlerinden) Peter Edgart (hukuk son sınıf- tan) 6 — Feyzüllah Ali, 7 — Or han Ziya (hukuk son seneden) 8 — Tayfur (hukuk son sene - sinden) 9 — Reşat Salih (hu - kuk ikinci senesinden) 10 — Muhiddin Zeki (hukuk ikinci se nesinden) 11 — Muh; Feh- YAY Senedleny uu Türk talebeleri Bazı İstanbul gazeteleri son günlerde İstanbul türe fakültesi talebelerinden yüz kadar se- cin, Anlenen-Sanuscesinde smaç şartları daha uygun olduğu için Ankaraya geldiklerini yazmış: lardır. Ankara türe fakültesinden öğ- rendiğimize göre bu haber doğ- ru değildir. Çünkü ders yılı ta- lebelerin sayısı 70-80 i geçme- mektedir ve son günlerde göze çarpacak kadar büyük bir talebe akını olmamıştır. Kültür Bakanlığından yetkeli bir zat Ulus gazetesine demiş- tir ki : “ İstanbuldan Ankaraya böy- le bir talebe akını olduğundan haberimiz yoktur. İstanbul üni- versitesinin sımaç şartları Üni- versite tarafından, talebenin ih- tiyaçları gözönünde — tutularak hazırlanmıştır. havada bir yuvarlak çizer gibi sallryordu — Yok arkadaş... Bunu soru- şunda, senin muhakkak bir maksadın var. İki elini koltuğun kenarları- na yapıştırmıştı: — Seni, yavaş yavaş anlar gi- bi oluyorum, Sen, galiba san'a- tın icabı, bir bahisten öbür bah- ge geçtikten sonra da, unutmüu- yorsun, Ve her bahsin ardını kö- valıyorsun. Peki, neye sordun? Gülüyordum: — Vailahi, bir maksatla sor* madım, Yalnız aklıma şu geldi. — Ne geldi? ü — Eğer şairin bu taraflarda oturuyorsa, mesele yok. - Önü, arasıra görebiliyorsun, diycl.ımı Fakat buralardan uzaklarda is€. kaç gündür onu görmedin, arda madın. Ö, merak etmez' mi? Sen özlemedin mi? Öne eğilen başımı tekrar ar- kaya yaslamıştı: — Bunu düşünmekte baklI- sın....Şunu bil ki onun merak (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: