25 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

25 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gaz “TAN "m tefrika: 32 “MEIN KAMPF, KAV Hiti er'in yazdığı kitab m 2 amam. ea e ek IBU ESERDE İLERİ SURULEN DUŞUNCE VE DUYGULARLA Hiç BIR BAGIMIZ YOK- TUR. BU TEFRİKAYI BÜTÜN DUNYADA DE. DIKODU UYANDIR. MIŞ SİYASI BIR VESİ. KA OLARAK NEŞRE- DIYORUZ.) Hitler kitabının bu faslında sonlara doğru der ki: “— Marksizmin izleri üstün- de yürüyecek bir milliyetçi s0s- yalist partisinin iyilikten ziyade zararı olur. Vazifesinin Mark- $ist sendikalara rekabetten iba- ret olduğunu zanneden bir mil liyetçi sosyalist partisi mevcut İ olacağıma, böyle bir kurumun | yokluğu elbette ki daha iyidir.,, Bu düşüncelerledir ki Hitler, mücadele yıllarında açtığı hare- ketin bir sendikalist olabilmesi yollarını daima o kapamıştır. Hitler için e istikamet vardı. â parti arkadaşlarını sendika. lardan çıkmağa davet etmek yahut çıkmasalar da işten içe sendikaların infisahma çalışma- GAM rendiğimiz, Hitler'in sınıf kav- galarını kat'iyyen istemediğidir. yy Ulusal hükümet karşısında | Din Hitlerin yazdığı kitapta ulu - sal hükümet karşısmda kilise nin durumunu da açıkça söyle- memesine imkân olamazdı. Bir memleket içinde cismani ve ru- hani münasebetler nasıl olmalı- dır? Gerçi Hitler kitabında bu bahis için bir fasıl ayırmış de - Zildir. Fakat kitabınm birçok satırları arasmda bazı fikirlerini söylemiştir. Biz de bu fikirleri burada bir araya toplıyacağız. Hitler soysal bakımdan dinin lüzumuna kanidir. Zamanmın | birçok münevverlerine din bah- sine alâkasızlık gösterdikleri için serzeniş eder. Der ki: “— Halkın büyük kütlesi (i- lozoflardan mürekkep değil - dir, kütle için itikat, dünya- yı gü zaviyesinden en çok dayandığı bir mesnettir, Hayatı ahlâk penceresinden görür. O- larmı istemek. Hitler, bu ikinci ihtiyar | etmiştir, İn Mücadele zamanında hangi vasıtaya müracaat edilirse edil sin, hepsi de mübahtır, Evvelâ ulusal ülkü davasında bütün fi- kirleri kazanmak, ondan sonra işçinin halini, vaktini yoluna koymak gerekti. Bu sebepten Hitler, partisinin zaferini temi- ne uğraşırken, ne patronu kız- ne işçiyi soğutmuştur. Suya sabuna dokunmadan, bu mühim davayı memleket işleri- ni ele aldıktan sonraya bırak - mıştır, Hitler'in çok endiği ve bazan da model e ME bir adamda Mussolinidir. Mus. #olini bir gün bir Fransız Zaze- tecisine: Sani Evvelâ siyasi nizamı te- Bun ettim, şimdi de iktisadi ni- Zamı kuraca; demiş. Gerçi Hitler 1922 ve 1923 yıllarında N-irksist sendikaları yola getirmek için fırsatlar çık- miş olduğunu söyler, O zaman- ki on ve mali müşküller Süren yetlerinde müessir iş iy için hazır ele gelmiş « Maamafih Hitler sırasını bek- liyerek buna da lüzum görme- Diş, yavaş yavaş sendikalardan partisine aldığı; adamlara, bu İar,, ve bir de “İktısa; Parlâmen w ve birde ““ t tosu,. hakkında düşündüklerini söylüyor. Bu fasılda sadece öğ- tıracak ve derhal işe başlana - caktır, Muhtar Arif te bu sahayı ve- rimli bir hale getirmek için te- sisat yapacaktı. Muhtar Arifin (o gelişi öteki mühendisleri ilkönce kuşkulan- dırmıştı. Hepsinin şirketle bir mukavelesi olmakla beraber o - nun da bir mühendis oluşu mi - delerini bulandırmıştı. Ona böy- le ayrı bir iş verilmes ibu endi- şelermi ortadan kaldırdı. o Bir iki gün içinde Atik çiftli- ği ile Basibrin arasındaki mü - zakereler iyi netice verdi. Demir bey iyi bir mukâvele i- le arazisinin bu parçasını on yıl için şirkete kiraladı. Şirket on yıl sonra burada yapacağı tesi- satı da olduğu gibi bırakacaktı. Demir bey mukavelenin im - Salandığı çitliğin o meşhur mer nun içindir ki ahlâkın muhafaza- sı noktasından bu kütlenin kuv- vetli bir müzahereti olabilir. Dini tedrisatm geniş bir tesi- ri olabilmesi, milletin de bunu kabul ederek ona © uyabilmesi için öğretilen akidelerin sağlam ve mutlak bir otoritesi olması lâzımdır. İtikat bozuk olunca, kilisenin öğrettiği şeylerin bir tesiri olamaz. Bazı itikat düş- manları, kendilerini din gibi bir rehberden münezzeh görebilir - İer. Fakat bu adamlar yüz bin- lerce sayılırsa, dini benimsemiş olanları milyonlarca saymak lâ- İtikatlara yapılan hücumlar, kanunlara yapılan hücumlara benzerler. Bu sonuncusu tam bir anarşiye yol açarsa, öteki de hiç bir ahlaki ve manevi kıymeti olmıyan dini karauleğa götü Tay Bir politika adamı için dinin kıymetini ölçmek mevzubahis olduğu zaman, teraziye gelen ağırlık, o dinin hakikate neka- dar erişebildiği değil, cemiyete nekadar faydası dekunabildiği - dir, Dinin yerine herhangi baş- ka bir disiplin konulmadıkça, onu tahribe kalkmak manasız bir hareket olur. Hitler, yüksek politika sebeplerinden dolayı di- ni itikatlarm muhafazasma ne kadar kanise, itikatlara değil, fa kat kiliselere hücum etmekten de çekinmiyor. Ona göre kilise- ler vazifelerini hakkiyle becere- miyorlar, Hitler tabii hahamla- İ şünen ve kendilerini hastalıktan rr kale bile almıyor. Çünkü ya- hudilerin hakiki bir dinleri yok- tur ve onlardan gelse gelse an- | m — ie m gri Hitlerin ikâyeti katolik ve protestan ki- liselerindendir. Bir defa bu kili- selerin müşterek bir hatası var- taraçasında o misafirlerine bir mayi pk bm pal ir süratile cevap ver » gok seviniyordu. — Çok güzel! O a i ç aönüyodlar otomobille Atikten anlarında V. : çin mühendis ala loğu,k türkçe konuşmağa : — Demir beyin kızımı nasıl buluyorsunuz? Turgut başını çevirdi. Gülümsedi. Bu bakışta birçok şeyler soran bir alım vardı. Şahin kızardı. Yutkundu. Pat | me: ronun zeki gözleri delikan'ınm yüzündeki renk ve hareketleri | için kaçırmamıştı. Ağırlaştı. İş ba - | halde bu gelişini şmdaki hali aldı: — Atik kanmdan gelen her insan temizdir, patzona | leden bir kaçı onun sürülerinden Güzel Birspor Bisiklet şampiyonu Talât'n günde vasati yüz kilometre yol alarak Ankaradan İstanbula gel | diğini Tan'da okurken şüphesiz keyiflenmişsinizdir. Bu gencin muvaffakiyeti, sağlıklarını dü - korumak isteyen bütün gençler için güzel bir derstir. Zaten şam piyonun gazetede görülen resmi de bisikletin sağlığa (one kadar faydalı olduğunu ispat ediyor. Sağlık bakımından en ziyade pratik spor yokuş yukarı yürü- mek sayılırsa, on;lan sonra bi - siklet gelir. Bisiklet insanı koş - maktan dört beş defa daha az yorar ve uzun yollara bile git -. meğe müsait oldüğundan spo - run faydasma seyahatm keyfi” ve faydası da katılmış olür, Bisiklet bir çok adaleleri bir - i i için bu yörwlen fay- dası büyüktür. o Halbuki onun iyi yalnız adaleler (o üzerine Nefes alma bisiklet gezmele- rinde daima çoğalır, daha işlek olur. Bisiklet şamp onlarınm nefes alma kapasite'er! beş lit - reden ziyadeye çıkar, Bu kadarı bir onlarda bir de boksörlerde görülü Kalbin vurması da bisiklet ü- zerinde artar. Fazlasına gidil - | mezse bu da iyi bir şeyd'r. Bi. siklette giden, midesinin ve kar- mının üzerine eğilerek kendi kendisine âdeta masaj yaptığın- | dan bundan hazım işi de fayda görür. lete, | kanburluk verir, diye suç bulur- lar. Halbuki eğilmek yalnız ada- lelerin takallüs etmesinden ileri gelir. Belkemiği kac Bu. nun için i ur gocuk Tara bile tavsiye ederler Bu güzel spora engel olubile- cek ancak bir — hastalık vardır: Kalb hastalıkları, ake'ğer şiş » | kinliği, karaciğer ve böbrek has | talıkları, veremi hatıra getire - cek kadar ilerlemiş kansızlıklar, Bacaklarmda varis onizr da bi- siklete binmeyi elbette hatırla - rma getirmezler. Bunlardan başka burun hastalıkları da bi - sikletten zarar görürler. Bunlar olmayınca, bütün gençler, genç olmayanlar bile, bisikletten fayda — bulurlar, En ziyade, kapalı yerlerde fikirleri- le çalışanlar, kafası yorgun 9 - lanlar, şişman olanlar, kansız - lıkları pek ilerlememiş bulunan- ie için bisiklet çok iyi bir spor- ir, Lokman Hekim dır. “Ari,, olanların galebesini temin için birleşecek yerde, bi- lâkis biribirlerine saldırıyorlar. (Arkası var) Onu sen nasıl budun? Cenubi Amerikalı Gazeteciler Dün Şehrimize Geldiler içlerinden biri yolda iken Sen dominig “dış işler bakanlığına tayinini haber aldı sam © Amerikalı gazeteciler motörde Ankarayi ziyaret edecek olan cenubi Amerika gazetecilerin - den mürekkep heyet dün öğle - den sonra Romanya Seyrisefain idaresinin Peleş vapurile Kös - tenceden şehrimize gelmişler - dir. Amerikalı meslektaşlarımız vapurda matbuat genel müdür . lüğü İstanbul mümessili Neşet Halil ile İstanbul gazetecilerin den mürekkep bir grup tarafın- dan karşılanmış ve hükümet aâ mma Parkotelde misafir edil - mişlerdir, Saygılı misafirlerle vapurda | tanışmak çok dostane ve sami- mi olmuştur. Dün İstanbul iyi bir tesadüf eseri olarak en lâtif bir bahar günü yaşamıştır. Mes lektaşlarımızı otelde veya şeh - rin boğuk havas: içinde bırak - maktan ise bir gezinti yapılması tercih edilmiş ve vapurdan çı - kar çıkmaz tutulan bir motörle Büyükadaya gidilmiştir. Adada arabalarla bir tur ya - pilmiştir. Tar yolunda gazinoda e karşı bir,kahve i- çilmiştir. İlk defa olarak İstan- bula gelmiş meslektaşlarımız Büyükada gezintisinden çok memnun olmuşlardir. o Paris, Bükreş, Köstence ve sonra Ka - radenizde on, on beş saat süren bir yolculuktan sonra Büyükada misafirlere dünya cenneti hissi - ni vermiştir... k Akşam Parkotelde mizaliri şerefine hususi bir yemek veril- miştir, Misafirler bugün camileri, ev kaf ve âsari atika müzelerini ge zeceklerdir. Bu akşam şerefleri- ne bir ziyafet verilecektir . Yarın Topkapı sarayı gezile- cektir, Akşamı meslektaşları - muz Ankaraya hareket edecek - lerdir, Gelen gazeteciler Gelen meslektaşlarımızın ye- disi cenubi Amerikalı ve biri İs panyol olmak üzere sekiz kişi- dir. Bunlar Romanyanın 10 ma- i bayramında bulunmak kreşe gitmişler orada Sen -Dominig dış işler Bakanlığına tayin edi.en BRAHO Titüleskonun tavsiyesi ve Tev - fik Rüştü Arasın daveti üzerine memleketimizi görmek üzere İs tanbula gelmişlerdir. Meslektaşlarımız içinde Sen- Dominig gazetecilerinden Bracho bulunmaktadır. Bracho gazeteci olarak seyahate çık - mış ise de bakan olarak memle ketine dönecektir, Bracho Bük - reşte bulunduğu sırada Cenevre den telefona çağırılmış ve ulus- lar kurumu umumi kâtibi kendi- sine Sen- Dominig dış işler ba - kanlığına tayin, edildiğini bildir miştir. Bracho esasen Sen - Do- | minig hükümetinin uluslar kuru mü murahhasıdır. Gelen diğer gazeteciler şun - lardır: Assoceadet Presse gaze telerile Bucnos - Ayres'de çıkan El * nt Arabi EE ren al Lowis Ağuilar, Venezeulleda çıkan U- niversal gazetesi muhabiri Jo - guin Baredes, (bu zat ayni za manda Salvatör Cumhuriyeti - nin Paris maslahatgüzarıdır). Guastemala gazetecilerinden Allredo Bustamente, Columbia gazetecilerinden Ricardo Veje - rano Casla Rika gazetecilerin - den Moreno Comos ve Madrit- te çıkan Heraldode ve El Libe- ral gazetelerile Sagitario ajansı muhabiri Alnardan ibarettir. Sen Dominig dış işter Bakanı ne diyor? Sen Dominig dış işler bakan- lığına tayin edildiğini Bükreşte haber alan Bracho Cümhuri - 24.$-935 Bulgaristan'da Propaganda Müdürlüğü Dün Kapatıldı ISofyaHususiMu- habirımiz bildiriyor) Sofya, 24 mayıs Georgieff hükümeti zamanın- da tesis edilen ve Zlatef hükü - meti zamanında muhafaza olu « nan askeri'rejimle beraber vücu de gelen propaganda müdürlü - günün bu gece kapatılmasına karar verildi. Bu müessesenin genel müdü - rü Zlatef evvelki mesleği olan askeri müddeiumumiliğe geti - rilecektir. Sansör işleri iç bakanlığa,mes leki teşekküller müdürlüğe, eke nomi bakanlığına bağlanmış » tır. Bügün yeni bir matbuat kanv nu neşredilerek gazetelere biraz serbesti verilmiştir. yeni Toşef hükümeti mevkiini bir parça sağlamlaştırmıştır. Mahmut NECMEDDİN yet partisine mensuptur. Eski bir gazeteci olan Bracho, ulus - lar kurumunda murahhas oldu- ğgundan Avrupada oturmakta - dır. Fakat Ankarayı ziyaretten sonra memlekete dönecektir. Brağho dün bize Türkiyenin pek yabancısı olmadığını söyli - Jerek dedi ki: — Türkiyeye ait çok şeyler okudum, bunun için Türkiyenin herkesi hayrette birakan inkı - lâplar yaptığını biliyorum, Bü - yük Şefiniz Atatürk bugün dün- yanım en büyük ve en kuvvetli şahsiyetlerinden biri olmuştur. Henüz Türkiyeyi görmedim. Fakat bugün yaptığımız Büyük ada gezintisi bende bıraktığı in- tiba itibarile umduklarımın üs - tüne geçmiştir. Burası ne güzel yer.. Ne şirin ve ne lâtif çehre - ler.. Bana öyle geliyor ki, bura- da hiç kimse hasta olmaz... N Bracho ile biraz da şıyasal du rumdan bahsettik. A bugünkü sıyasal vaziyeti hak » kında dedi ki: — Ben Avrupanm durumu hakkmda nikbinim. Ortada şim dilik harp, tehliseni-sorurmiyör, »evıetler barışı temine muvaf - fak olacaklardır..,, Diğer meslekdaşlarımız ne diyorlar ? Meslektaşlarımız Ankaraya muayyen bir programla gitmi - yorlar,. Dün bize dediler ki: — Programımız yoktur. Ya- hut yegâne programımız Siz Türkleri görmek ve anlamak tır... Biz Türklere çok yabancı değiliz. Cenubi Amerikadâ bazı Türklere ve Türkiyeden gelip yerleşmiş insanlara tesadüf edi liyor. Hattâ o Bucnos Ayres'de Bir Türk mahallesi vardır. Ora da Türk âdetlerini görebilirsi - niz. Hattâ evlerine gidecek olsa nız size alaturka bir fincan kah- ve bile ikram ederler....,, — Aranızda bir sevgi baş - langıcı var mı? — Ben yokken iyi hâdiseler olmuş. Demir bey çok titiz bir | adamdır. Bir zaman bizim ame- bir kaç koyun çalmı edi, O za- mandanberi bize iki ii dır, Bir kaç kere kendim gittim, Özür diledim, Nazik adar, hoş adam, Fakat onun ders eyi ru- | — O kadar ciddi ve arkadaş | bir kız ki böyle bir arzumu ona duyurmak bile güç. — Olabilir. Fakat kızını iyi yetiştiren Demirbey ona iyi bir yuva kurmayı da di ü nin de böyle bir düşüncen var mı? / Şahin sıkılıyordu. — Bilmem ki, dedi. Erguvan benim için ideal bir kadın olabi- hu bu hâdiseyi bir türlü affede. di. Kaç kere davet ettim. Bi. rer bahane ile gelmedi. Onun biraz hayret ediyorum Şu e bu hayırlı bile ek kendisi ile temas edelim, Ve karar verdiler. Atik çiftliği arazisinden Gök. Ve bu eski ailenin bildiği ve | dere mıntakasında haritası cıka. işittiği tarihinden biraz bakset- | rılan yetmiş kilometre kare bir | tikten sonra Şahinin asıl sorgu- suna geldi: — Erguvan göğsümüzü ka -İve Vatsonda mürekkep| bartan yüksek bir Türk kızıdır. Şahin sustu. Turgut bu süküttan kuşku - lanmış gibi sordu: saha on yıl için o kiralanacaktı. Bunun şartlarını patron, Şahin bir grup Demir beyle kara-laş- Turgudun kuşkusu artmıştı: — Bir fikrin var mı? dedi. — Ne gibi? lir. Fakat onun arzusunu, duyu- şunu bilmiyorum ki! Turgudun başı büyük karar - lar verdiği zamanlar olduğu gi- bi sallandı: — Onu anlamak işini bana bı- rak. Eğer sen yarını düşündün ve karar verdinse!. Şahin mırıldanır gibi: ,07 Çok tesekkür ederim de- di. Bugüne kadar beni himaye ettiniz, Yetiştirdiniz. Bu yüksek dostluğunuz beni size ayrılma- | yacak kadar sıkı bağlamıştır. Bana gösterdiğiniz yol ve haya- tımı kurmaktan kıvanç duyaca- ğgım. a A Mr m TOMA Turgut tok bir sesle cevap | verdi: 5 — Tesekküre (değer bir şey yok. Dürüst, temiz bir genç için muvaffak olmak, mes'ut olmak bir haktır, Şahin kaç gündür içini kemi. | ren bu derde bir ortak bulabil - diği için sevinçten çıldırıyordu. Basibrin'e geldikleri zaman dayanamadı. Vatson'u kucak - ladı. Koca adamı kaldırdı, hop- lattı. Şakayı seven Amerikalı bu se vincin sebebini (o anlamamakla beraber, gülerek başını salladı" — Anlaşıldı, dedi. Bu akşam canın viski istiyor. Gel de Bla- kenvaytta bana yardım et. e Mühendis Muhtar Arif Gök. dere ırmağında açılacak kanal. lar, ovaya bakan dağlar arasın- da örülecek barrage'ım plânları- nı cizmis, işe başlamıştı. İlki yüzden fazla işçi parti par t Şalışyorlardı. , Muhtar Arif arkasında keten bir iş elbisesi. başında genis ke- narlı hasır şapka, ayaklarında getrler amele arasında, onlarla teklifsizce konuşarak çalışıyor- du. Burası Basibrin'e oldukça u- zaktı. Hayvanla gidip geliyor » İ du. İşçiler, kalfalar Gökdere - nin ağaçlıklı bir o dönümünde | kendilerine küçük (barakalar * yapmışlardır. Hesaplarma göre yapı işi altı ayda bitecekti. Ondan sonra &- kim işleri baslayacaktı. Daha şimdiden civarın zengin çiftçile- ri bu araziyi şirketten kirala - mak veyahut ortaklaşa işlemek için müracaat ediyorlardı, Bu arazinin bir kaç noktasında soli- daj da yapılacaktı. Buralarda W- mulmadık yerde gaz damar meydana çıkıyordu. Muhtar Arif yeni girdiği ha- yata, memnun olmamakla berâ- ber, burada kazanacağı para ile eski sermayesini bulabileceğini ümit ederek kendini alıştırmağa çalısıyordu, ğ Her sabah Nadya ile önüsüp iş başma gitmek için hayvana atlarken yeisten © baygınlıklar geçiriyordu. va) salkim d

Bu sayıdan diğer sayfalar: