1 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12

1 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 1? m telrikası i 38 KAV Hit IBU ESERDE İLERİ SÜURÜLEN DUŞUNCE VE DUYGULARLA HIÇ BİR BAĞIMIZ YOK - TUR. BU TEFRIKAYI BÜTÜN DUNYADA DE- DIKODU UYANDIR - | canilerden ibaret olduklarını | MIŞ SİYASI BİR VESİ: KA OLARAK NEŞRE. DIYORUZ. Rusya bolşevizme düşmekle, nülusunun, münevver kısmını kaçırmıştır. Bu yüksek sınıf Hitler'e göre Cermen ırkından- ık devrinde Rusyaya nyesini vermiş olan bu lar bir hükümet teşkil et- mek iktidarında insanlar değil- dirler. Rusyanm tarihi buna güzel bir misaldir. Bir avuç geçerek, onu. bir. hala şlardiır. Çok aşağı 'ardır ki, bir bükümet sine yükselebil- « için Cermen ırkından teş- çıları, hatta kendi istekle- çağırmışlardır. Rusya milletler olmak se ise şimdi büsbütün Fakat rusların kendi becereme- işi, Yabudiler de uzun müddet idare edemiyecekler - dir. Çünkü Yahudi, teşkilâtçı imsur olmaktan ziyade, fe- tçı bir unsurdur. Bu koca imparatorluk elbet- teki çökecektir. Hitler pek ya- kın gördüğü bu çöküntü zama- nmda Almanya “vazife” saatinir de gelmiş olacağını haber veriyor. Yer: için İskenderi Kebir mu- yapılacak, büyük kıt- aların üzerinden geçilip gidile- Yahudilerin eline düşmüştür. | MEİN KAMPF , GAM ler'in yazdığı kitab ki devlet adamlarına güven ol- | maz. Bunlar söz verebilirle fakat bu sözü tutmazlar. | Hitler, hatta daha ileri gide- |rek, Moskovada iktidarı elle- rinde bulunduranların kanlı adi söylüyor. Ahvalin akla gelmez yardımı ile koca bir memleket | içine yayılmağa muvaffak ol muşlar, milyonlarca münevveri malvetmişler ve on ıentğenbe- ri tarihte bile görülmemiş me- zalim yapmışlardır. Bundan başka Rusyanın bu muvakkat sahipleri Yahudidirler. Alman- yanın mahvini isterler. Böyle bir düşmanla ittifak yapılır mı? Hitler bu düşmanı “tufeyli” olarak görüyor ve diyor ki: “Bir ağacın ökse otu ile at | laşmasından istifadesi yoktüur.' Sonra Rusyanın kurtulama- dığı tehlike, Almanyayı her za- man tehdit etmektedir. Bu teh- | like nedir? Rus - Alman andlaşmasımın tarr olan burjuva arı ile Almanyan münizrT ve bolşevizm A | artık korkacak bir tarafı | madığına kanidirler. Halbuki | bu budalalar bolşeviklik ile Ya- | n ayni bilmezler. — Hall yeryüzünde ha lerini kurmak için, Rusyayı ele | geçirdikten sonra, gözlerini Al- | manyaya dikmişlerdir. Yahudilerin dünya hakimiye- tini ellerine geçirmelerine mâ- ni olmak için, ilk yapılacak şey lerden biri de Sovyet Rusyaya | karşı cephe almaktır. Almanya olsa olsa, belki In- giltere ile bir ittifaktan hayır cek değildir. Sadece seçilecek | umabilir. İngiltere eğer Alman- müstemlekelere Alman köylü- | ya ile harp etti ise, leri gönderilecek, bu suretle Alman sapanı, Alman kılıcının eserimi tamamlryacaktır. Hit n açıkça bu fetih emelleri, Rusya ile Al- manya arasında herhangi bir ittifakr kökünden kaldıran — se- beplerdir. Harbi takip eden yıllarda bazı Alman devlet adamları Ruslarla bir pakt ya- pilmasının faydasına inanmış - lardı. Hitler buna tamamile muarızdır. Bir kere Almanya ile Rusya uzak yakın bir harp ihtimaline karşı birleşmek isteseler, orta- ya çıkacak muazzam ordüu — ve tekmik kuvvetinin de tekevvü - konuştuğu için, İngiltere ile Fransa — hiç şüpkesiz saklıracaklar ve pat- layacak muharebeye Rusya de- Bil, fakat Almanya sahne ola - caktır. Felâketle neticelenecek olan bu harpten sonra artık Al- manya belini doğrultamıyacak- tır, Dahası var. Rusyanın şimdi- | TAN " in tefrikasr : 37 (WrzaL Edgar Wallace| kakat Froyant hiç te o fikir- de değildi. Bütün işleri Heggit' in eline bırakmak istemiyordu. Bu etuniyetsizlik acente müdü- rünün hoşuna gitmedi: — Böyle düşündüğünüze çok müteessifim, dedi, ilk tahkikatı hattâ bizzat ben yapmıştım. Si- zi temin ederim ki,| aradığınız adamı bulmak bundan sonrası için cçok kolaylaşmıştır. Froyant bunun boy!ı 'n!.acı İ ğmı muhamhınfiıı) iyi biliyor - du. Fakat bu işi bizzat takip et- mek niyetindeydi. Heggit'ten aldığı üzerine, müşterisi muhtelif bankalar nezdinde tah- kikatta bulundu, malümat ) lâk bulunduğu | görünmüşlerdi. Bunları iyi ha - bu tahkikatın | se de olmuştu. © zaman Almanyanın denizde, müstem- | lekede, sanayide, ticarette kud- | hep İtalyanın inkişafının aley - ı hinedir, Fransaya gelince, Almanya- nın bu memleketle anlaşmasına imkân ve ihtimal yoktur. Ya- km, uzak bir istikbalde bu dev- leti yıkmak lâzımdır. Hitler'in Fransaya karşı şikâyetleri çok- tur. Yemeklerini, hatta şarabı- nı dahi sevmez. Fransayı Ya- Yetini görüp kıskandığı içindi. | hudilerin ellerinde kullandıkla.- Kendisinden k bir. dev- let İngiliz politikasının an'ane- sine sığmayordu. Halbuki vazi- | | yet şimdi öyle değildir. İngil - 1;".—_ dahi Almanyayı devir- mekle maksadina vâsıl olmuş | sayılamaz. Çünkü bu sefer kar- I şısında, yine politikasınım an'a. nesine uymayan bir Fransa peyda olmuştur. Hitler, günün birinde İngil - | terenin Fransaya karşı Alman- yüyük alet olarak bilir. e« Biz bu satırlarla Hitler'in ki- tabı hakkında bir fikir verme- ğe, adamla eserini daima kita- bından şaşmıyarak aksettirme- ğe çalıştık. Şu var ki, Hitler'in Mein Kampf't yazdığı zamandan bu- güne kadar ahval ve şerait çok değişmiştir. İktidar mevkiine geçtikten sonra edindiği tecrü- belerle programını değiştirme- si ve o zaman iyice kavrıyama- | ya ile birleşmek zaruretinde ka- | lacağına kanidir. İtalya ile de bir anlaşma ya- rupada bugünkü faik kuvvetini daha ziyade takviye etmesine Italyanın pek te memnun — ol- maması gerektir. İtalya harhe | girdi ise, Ftansayı büyültmek İiçcin değil, Adriyatiğin şark sa hilini tutan devleti devirme! için girmiştir. Fransanın kud- reti ne kadar artarsa, bu artış |neticesi de şu oldu: Pılıyı pirti | yı topladı, hemen Fransaya kaç | tu Pariste bir iki saat kaldıktan sonra, bir sabah Tuluza gitti. Araştırmaltarının başından - beri talihi de hep kendisine yar- dim ediyordu. Orada Brassard isminde eski acentelerinden ve şimdi avukatlık “yapan birihe rastladı. Brassard yeni bir iş çı- kar ümidile yolcuyu iyi karşıla- | dı. Fakat Tuluza neye geldiğini öğrenince, harareti geçti: — Bunu bilmiyerum, — dedi, çünkü ben ağırcezada avukat - lik yapmıyorum. — Fakat bana söylediğiniz şev, vaktile epeyi dedikoduyu — mucip olmuştu. | Maznun Martl'i pek iyi hatırlı - yorum. Sonra bir İngiliz daha vardı. — Lightman mı? — Evet.. — iki haydut... Biri Nim kasabasında bir bankanın kasadarı ile bir memurunu öl - dürmüştü İkisi de burada Tt - tuzda bir cinayet işile alâkadar tırliıyorum. Hattâ feci bir hâdi- dığı müşküller karşısında şim- | di daha mutedil bir yola ginmiş | olması pek muhtemeldir. nüne bile meydan vermemek | pılabilir. Çünkü Fransanın Avs | Teşebbüsünün ne netice ve. receğini, tarihte büyük, küçük nasıl bir iz bırakacağını kimse kestiremez. Fakat buna mukabil kitabını okuyan,herkes, Hitler'in o za- nanki düşünceleri hakkında endi kafasına göre bir hüküm verebilir. — Ne hâdisesi? — Lightman'ı idam edecek - lerdi. Cellâdın muavinleri gali- ba çok içmiş olacaklar ki, giyo- tinin bıçağı istenildiği gibi işle- medi, Üç defa düştü, üçünde de bıçak bhir tarafa takıldı ve mah- kümun boynu düsmedi. O za - man seyirciler isyan ettiler, mabkümun hemen hapishanede- ki höcresine ğötürülmesini iste- diler. Evet, Kızıl çenber işte bu suretle ölümden yakayı kurtar- mıştı. bu esnada elinde bulunan fin - can düştü, kıcıldı. — Ne dediniz? dedi, ne dedi- niz? — Liğhtman'ın — bir adı da Kızıl çenberdir... Bunu herkes biliyor. Eğer bu mesele sizi çok alâkadar ediyorsa, kâtiplerim - den birini çağırayım. Çünkü muhakemesi — görülürken o da bu dava ile çok alâkadar olmuş- p tu. Zile bastı, kulağına kalem ta- kılmış bir adam girdi. Brassard dedi ki: HALEBİN | ramışsa da el'an Froyant o kadar şaşırmıştı ki | Dünyanın en eski şehirlerin- den biridir. Bu şehirde 4,000 se- nedenberi insanlar oturmakta- dirlar. Bu şehire milâttan iki asır evvel de Halep deniyordu. Bu şehir muhtelif istilâlara uğ- liğini muha, hafaza etmektedir. Şimdi Fran- sız mandası altındadır. 200.000 nüfusu vardır. Bu memleket şi- mendifer ve tayyare yollarının geçtiği bir merkezdir. Burada modern oteller ve büyük ban - kalar yapılmıştır. Fransız man dası altında bulunan halk el'an eski âdetler içinde yaşamakta- dir. Bu şehirde birçok tarihi abideler vardır. Bin bir gece hikâyelerini andıran bir kapalı çarşısı vardır. Burası ecnebile- rin buluştuğu bir yerdir. 1 — 13 üncü asırda yapılmış olan Halep kalesi 30 metre yüksekliktedir. $ 2 — Darı pişiren bir kadın. 3 — Darı eleyen bir Halepli kadın. 4 — Meşhur bir falcı, 5 — Mektebe giden bir Ha- lepli kız. Kiısmen asrileşmiş, Wfakaı peçeyi, yüzünden atama- mıştır. — Jules, Kızıl çenber mesele- sini hatırlarsın değil mi? — Evet, çok iyi hatırlarım. Yarım kalan idam sahnesinde ben de hazır bulunmuştum.Çok müthiş bir şey olmuştu. Froyant sordu: — Bu adama çenber,, demişler? — İşareti vardır da ondan. niçin “Kızıl Ayvukat elini boynuna götür- | dü. Boğazının etrafında bir Kı- zıl çenber peyda olduğunu söy- ledi. Froyant bu sözleri dikkatle dinledi. Hakikat, yavaş. yavaş gözlerinde canlanıyordiu. Sor - du: — Ondan sonra ne oldu? — “Kızıl çenber,, — denilen Lightman'ı uzak bir menfaya sürdüler. — Marl bir kaç seneye mahküm edildi. Sonradan işitti- ğime göre, Lightrman. menfa - | dan kaçmağa muvaffak olmuş, —33 — Froyant'ı, susturmak lâzım Froyant'ın. Fransaya gidişi KALASI HALEBİN ÇA | Parr ile Yale'in dikkat. gözün - den kaçmamıştı. Her halde Kı- zıl çenber de bunu Çünkü Thalia Drummond Hher halde bir telğrafla meseleyi ha- ber vermişti. Yale Fransadan — Froyant'ın döndüğü gün emniyet müdürlü- ğüne gitti. Thalia'nın meçhul derdiğinin farkındaydı, bu me- seleyi biraz daha iyi — anlamak istiyordu. Parr odasında değildi. Fakat Yale bazı polis karşısımna almış, onlara diş gö - rünüşten neler öğrenilebilece - ğini anlatmakla — meşguldüu. O | sırada Parr içeriye girdi. Yale birinin kendisine ükten, o yüzük sahi- binin yalnız hayatını değil, bi - linmiyen sırlarmı dahi isebetli | bir faler gibi söylüyordu. Parr içeriye — girince, kâtibi kendisine bir zarf uzattı. Emni- yet müfettişi makine ile yazıl - mış adrese bir göz attıktan son: | za, zarfı Yale'in eline verdi, gü- hlerek: biliyordu, | bir adama boyuna haber gön - | memurlarını | |OALL LA L MA L L A L PPP AAA AA AAA AAA AA RESİMLİ DÜNY DA LA PS DDD AD DU DDD A G AAA ARAAA AAA AAA —TT RŞISI — Söyle bakalım, bu mektü * bu kim gönderiyor? dedi. — — — Kısa boylu bir adam, hafif | sarr sakallı: Burnundan konü ” suyor. Bir yerde dükkân sahi * bis.. Az, sonra — Parr ile başbaşt kaldılar. Yale dedi ki : | — Kızıl çenbere hn.-ır[cmf | nereden gönderildiğini öğren | diğinizi anladım. Ben de bunu bilmiyör değildim. Bütün mek tuplar ve telgraflar Johmson İf minde birine gönderiliyor, Htf | gün öğleden sonra da bir küdt? çocuk gelip bunları alarak Z”] B türüyor. Fakat gene - Htaber © dün ki, bir gün bu çocuğut *jz bindeki muhabere evrakmı &' man biri aşırmış, — Ne diyorsunuz? — Evet, bu çocuğ; talimat suydu: Bu çocuk M bere evrakını dış cebine koy&?” tan sonra, Hig Street'in kala ” balığı içinde bir müddet :loliıî". cak. Bu sırada bir adam yf da yaklaşacak ve çocuk [al')—”"r " ÇArkası VA

Bu sayıdan diğer sayfalar: