22 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12

22 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—1 N AN 22-6- 935 ünya Gazetelerine Göre Haâdiseler Habeşistan Le Temps'dan: Bir kaç senedenberi, Haheşis tan üzerinde İtalyan tehlikesi baş gösterdiğinden, Adis Aba - ba, hariçte ittifaklar ve hiç ol- | mazsa dostluklar aramağa, ve ulusal bir plân dahilinde dahili | bir birlik vücude getirmeğe baş | lamıştır. Filhakika Negus, komşu müs Jüman memleketlere yaklaşmak için uğraşmaktadır. 1924 de he- nüz veliaht iken, membaları Ha beşistandaki Tçana göllerinde bulunan, Mavi Nilin suları hak- kında anlaşmak için, kral Fuat le temasa girişmiştir. 1932 ve 1934 senelerinde Yemen nezdi - ne memurlar gönderilmiştir. Ve nihayet 1935 de başlarında, im- paratorluğun en önemli şahsi - yetlerinden biri bulunan bir he- yet, Yemen ve Hicaz krallarını ziyaret etmiş ve sonra Kahire tarikile Habeşistana dönmüş - tür. İste bundan dolayı, bu heyet- Jerin, Avrupa devletleri karşı - siında Habeş — menlfaatlerinin, müslüman devletleri menfaatle- rile birlik olduğunu göstermek için bu seyahatleri yaptığı tah- min olunabilir, belki de Habe - di 'an müslümanla - hakkında alâka - darlara teminat da vermişler - dir. Nitekim son heyetin avde - tinden sonra Hicaz ve Yemen kralları kendi tabaalarının ya - bancı devletlerin ordularında, bilhassa Eritr& limanlarında vazife almalarını menetmişler - dir. Diğer taraftan Mısır hükü - metinin de İtalyanın, Eritr& ve Somali'de yollar yaptırmak ve | kuyular kazdırmak için Mısırda :_dımlır toplamasına mâni oldu ğu anlaşılmaktadır. Dahili sıyasanın inkişafr da her ne kadar ecnebiler tarafın - dan lâyikile takip edilemiyorsa da l:kı:k sarihtir. i senedenberi Negus müslü man ahali (Gıllıı'!ırş“Souulışî lar, ve Danalr'lar) tanınmış şef Edgar WALLACE — Baba, dedi, umum müdü- rü de akşam yemeğine çağırdın değil mi? Baba! Baba! Jack'ın havsalası vaziyeti bir türlü kavrıyamıyordu. Maama- fih Thalia izah etti: — Babam, tuhaf bir lâtifeci- dir. Beni evde hep “Anne,, diye çağırırlar. Çünkü annem öleli- denberi evin bütün işlerini ben görürüm. Daha benim ne kadar isimlerim olduğunu bilmezsiniz. Bir defa Thalia Drummond Parr.. İyi ki siz taharri memuru değilsiniz. Yoksa bu müthiş sır- rı çoktan öğrenebilirdiniz. Şim- di Jack rica ederim, şu yemek- PCSU AFRIKASINDA |9 Milyon Nüfuslu Londrada Nakil | Vasıtaları işi NasılHalledilmişti? Ve islâmlık leri işbaşma alarak, milli bir politika takip etmektedir. Bu adamlar, Habeşistanı geçerler - ken, her tarafta, bütün Habeş - lerin, sade Yemen imparatorlu- ğunun şubesi değil ayni zaman- da, renkleri, derileri, ve menfa- atlerinin birliği itibarile de biri- | birlerine bağlır olduklarını söyle mektedirler. Allah insanları be- yaz ve koyu renkli olarak yarat mıştır. Koyu renkli insanların |istiklâli, bugün küçük beyaz renkli insanlar tarafından teh - dit edilmektedir. Binaenaleyh koyu renkli adamlar, hiç bir şey düşünmeden, kendi hüriyetleri- ni ve müşterek yurtlarını koru - mak için birleşmelidirler. Habeş | hükümeti, kendi isteğine teb'i- yet eden kabileleri mükâfatlan - dırmayı bilir. Halbuki bugüne kadar Habe şistan, her ne kadar az da olsa Ortodoks hristiyanların elinde idi. Filhakika 12 milyon nüfu - sun, 4 milyonu Ortodoks hristi- yan, | milyonu Katolik, 4 milyo nu müslüman ve 3 milyonu müs lüman olmak istiyen dinsizler - den müteşekkildir. Fakat bütün islâm ve dinsiz vilâyetlerde Negus'un kudretini ancak hristiyana tamim etmiş gerek idarede ve gerek orduda en yüksek mevkileri bunlar al - mışlardır. Acaba hristiyan sistemi bütün islâmları, dinsizleri, ortodoks - ları içine alacak milli bir hükü - mete mevkiini brrakabilecek mi? Günün birinde müslümanlar, hristiyanlara nazaran fazlalaşır larsa hristiyan Habeş impara - torluğu, yardım istediği devlet- lerin nüfuzu sayesinde, bir müs- lüman imparatorluğu haline ge- lecek mi? İtalyanın iddialarına karşı ya pılan Macarların aksülâmeli iler de belli olacaktır. Morning Post'dan: Habeş hükümetinin ısmarla- dığı Fokker sisteminde iki tay- yare Cibotiye varmıştır. « ellerimle hazırladım. Fakat Jack hakikati iyice öğ- renemediği için ne yiyebildi, ne içebildi. Ancak Thalia biraz da- ha fazla malümat verdi: ,— Kızıl Çember ilk cinayeti- ni yaptığı zaman, babamın hem işleri çoğaldı, hem de istikbali için endişeye başladı. Çünkü umum müdürlükte çok düşman- larr vardı. Hatta umum müdür kendisinden bu Kızıl Çember işini üzerine almamasını iste- mişti. Umum müdür ayni zamanda benim babalığımdır. Bu sebep- ten bizimle yakından alâkadar oluyor. Fakat babam ısrar etti. Bu işi üzerine aldı, Ben de ço- cukluğumdanberi polis roman- ları okumasını severim. Hele gizli kalmış cinayet işlerini hal- letmek için kafamı yorar, duru- rum. Babam, Kızıl Çemberin adamlarını nasıl seçtiğini öğret- tiği zaman, ben de bu cınile.rin arasına katılmağa karar verdim. *“Babanız, ben kararımı tat- ten buyurunuz. Bugün kendi bike girdikten üç ay evvel teh- dit mektubunu almıştı. O za- Le Soir'den: Seyrüsefer kongresine iştirak et - mek üzere Londraya giden Brüksel seyrüsefer direktörü bize İngilterenin merkezinde vesaiti nakliye işlerinin nasıl bir düzene konulduğunu şöyle anlattı: — Londrada seyrüseter işlerinin dünyanın en müthiş işlerinden biri ol- duğunu söylemek lâzımdır. 1,800 ki- lometre murabbar bir sahayı işgal e- den Greater London'da bugün 8 mil- yon 200 bin kişi vardır. Londra civa- rındaki halk ta her sene 80 bin art - maktadır. Büyük merkezi hükümetin nüvesi olan City of London'da gece 12,000 kişi ayaktadır. Gündüzkü aha- Hi ise 450 bindir. Hülâsa olarak diyebiliriz ki Lon - drada vesaiti nakliye işi, günde 10 milyon insanın rahatça, ve kolayca şehrin bir tarafına nakletmek işidir. 1932 senesinde İngiliz merkezi hü- kümetinde vesaiti nakliye 4 milyar adam taşımıştır. Bunların yarısı oto- büslere binmişler, dörtte biri, yeraltı şimendilerlerile seyahat etmişler ve diğer dörtte üçü de otokarlar, tram- vaylarla taşınmışlardır. Alâkadar idare buğünkü vaziyette 5,312 tane Bussea, 2,518 tanc, iki kat- İt tramvay, 3,152 şimendifer vagonu kullanmaktadır. — Taksilerin — adedi 8.181 dir. Buna mukabil 22 tane fay- ton vardır. Filhakika tramvaylar şehrin merke- zinden kalkxnıılu. Fâkıı bunlar da Catatmüz mühim roller oynamaktadır. Parlamentonun hemen yakınnıda olan Victoria Embarkment'de 400 tramvay arabası vardır. Ve bunlar en kalabalık zamanlarda dakikada S00 yolcu alabilmektedirler. Yeraltı şimen diferleri şehrin en seri nakil vasıta - larından biridir. Bunlar çok mükem - meldir. ve konforludur. Her istasyon- da asansör veyahut kayan merdiven vardır. Londradaki seyriseferin ehemmiye- tini iyice görebilmek için, sabahın sa- At sekizinden akşamın sekizine kadar şehrin muhtelif yerlerinden geçen na- kil vasıtalarının bir vasatisine baka- ken. Bu müddet zarfında: Hayde Park Körnerden — 81.800 Trafalgar Sguav'dan —— 64.700 Morble - Areh'dan 52,100 Piccadiliy Cireysden $1,000 — Sayanı hayret rakamlar... vet. fakat buna rağmen intizam | ve sessizlite diyecek yoktur. Filha! ka Avrupadan BRritinvava gecildiği zaman insanın ilk dikkatine çarpan sev bu kadar nakil vasıtalarına Tağ men etirliltü olmamacıdır. Havde Dark Kamner'de Picadiliv'da hir saat dürsanır hir hir korna sgesi duvamaz- en borü, korna — kullanmak. man Froyant'ın yanına kâtip olarak girmek yolunu aradım ve muvaffak oldum, Buna yegâ- ne sebep, köşkünün, babanızın köşkünün yanında bulunuşu idi. İkisi de dost geçiniyorlardı. Bu suretle vaziyeti iyice tarassut etmek fırsatını bulabiliyordum. Hatta evvelâ babanızın yanın- da kâtip olmak istedim, müuvaf- fak olamadım, Fakat işin ci tarafı, babanız öldürüldüğü zaman, benim de ormanda bu- lunuşum olmuştür. Çok acı da- kik.ııır geçirdim. Kimin ateş çettiğini göremedim, fakat ba- yere yuvarlandığını gö- g'üııee. hemen o tarafa koşmak istedim. Lâkin siz de si i ni duymuştunuz, o a koşu- yordunuz. Bunun için görün- meden kaçmağı daha — ihtiyatlı buldum. İşin en kötü tarafı be- nim de elimde bir tabanca bulu- nuşu idi. Çünkü orman tarafın- da şüpheli bir adamm dolaştığı- nı görmüştüm ve onu takip et- met istiyordum. Babanız öldükten sonra, artık. benim için Froyant'ın hizmetin- , Akşam 11 le sabahın yedisi arasında | katiyen memnudur. Polix vazifesini gayet sükünetle ya- par, Hiç şiddetli hareek tetmez; Zırmaz. Yol göstermek için düdük çalmaz. Bununla beraber bütün ara - baları, otomobilleri durduru müşkülâ- ta uğrayan bir yayaya yol vermek ne zaketinden de çekinmez. Bütün bunlar, gerek halkın ve ge- rek polisin, disiplinine bir misaldir. Onun içindir ki, herşey intizam dahi- linde cereyan eder ve Londrada diğer şehirlere nazaran vesaiti nakliye ka- rası çok az olur. Yük makliyesine ge- Ünce; Londradan 13 yol üzerinde ha- reket imkânı vardır. Bunların üzerin- den taşınan yükün mikdarı günde 170.000 tondur. Yollar 30 metre ge- nişlitindedir. Ve ortasından bir çe - menlik vevahut ağaçlıkla iki ktama ay rılmıstır. Bir kısmı gitmebe, bir kıs- mr #elmeğe tahais edilmistir. Demek arabalar. otemobiller, bir volda dai - ma ayni istikamette gitmeğe mecbur- dur. AM A AR 48 sene hapiste Yatan adam Journal'dan: Karısınt öldürdüğü için 1887 de mücbbet ağır hizmetlere mahkâm edilen Demetrio Vannucci isminde bür denel yure; Peret veret | miş, ve yirmi dört yaşından itibaren aşağı yukarı yarım asır Livourne hapishanesini terkederek hürriyete kavuşmuştur. Havas'ın telgrafı, bu İtalyanın, şimdi, hapis hayatına girmeden ev- vel ortalıkta mevcut olmayan oto- mobilleri, tramvayları görür gör - mez son derece hayrete düştüğünü bildirmektedir. Faakt hiç şüphesiz, ilk tayyareyi gördüğü zaman hayreti daha bü - yük olmuştur, İşte hemen bütün hayatını dört duvar arasında geçiren bir adam i- çin hürriyetin mânası! Filhakika bu nev'i şahsına mün. hasır hortlağın, hayretleri tama - men göze ait olmalıdır: Yeni vesa- iti nakliye, kadın elbiseleri, - çünkü 1887 de, dar korseler - taşırlardı - üniformalar, bazı dekorların değiş- | mesi.... İşte ihtiyarı, hürriyetin ilk saatlerinde hayrete düşüren şeyler! Fakat o, akşam veya ertesi günü, şüphesiz biraz daha şaşırmıştır. Te- rakki ilâhına tapanlar ne düşünür- lerse düşünsünler, böyle istihaleler, teferrüata aittir ve sathidir. ler arasında yenilik olarak ne var- de bulunmağa bir sebep kalma- mıştı. Doğrudan doğruya Kızıl Çemberle münasebete girmeği arzu ediyordum. Bu ca! dikkatini üzerime çekmek için benim de hırsızlığa ve cinayetle- re istidatlı görünmekliğim lâ- zımgeliyordu. Froyant'ın evin- den heykeli çalıp, emniyet san- dığtna götürdüğüm zaman, beni kapıdan çıkarken görmüştünüz. Bu, öyle zannettiğiniz gibi te- sadüfi değildir. Bu plânı babam çıkarıldım. Bütün bunlar Yale' in, daha doğrusu Lightmann'ın nazarı dikkatini celbetmek için- di. Kanun, cezayı - tecil ettiğin- den, benim için bir tehlike yok- tu. Fakat tam tahmin - ettiğim gibi, bu hâdise üzerine Kızıl Çember beni de çağırdı. Bir ak- şam Steyne bahçesi civarında bu zatla mülâkat ettik, Zanne- derim ki, o sırada babam da pek uzaklarda değildi. Öyle değil mi baba? — Öyle “Anne,, ciğim, birkaç metre uzakta.. Ne olur, ne ol- maz, senin için korkuyordum. Basü badelmevte kavuşmuş bir | adam için, hayatı teşkil aden şey - | İndependance Roumaine'den: İngiliz - Alman deniz anlaşması, siyasal bakımdan büyük bir tehlike teşkil etmektedir. İngiliz hükümeti, | deniz silâhlanmasını kara silâhlanma- sından ayırarak büyük bir basiretsiz- lik göstermiştir. fagilir hükümeti, Almanyaya, İtal yayı ve Fransayı bıraktığı hissini tel- kin etmiştir. Bu hiç yokken aylardır devam eden müzakerelerde elde edi- len menfaati bir tarala atmak, ve ba- rış blokuna öldürücü bir yumruk vur mak demektir. İndependance Roumaine gazetesi, Stresada yaptlan barış cephesinin ay- MUSSOLİNİ mr zamanda İtalya tarafmdan da bo- zulduğu kanaatindedir.. Diyor ki: İtalya, Almanyaya karşı tatbik et- dır? Hakikaten pek büyük şey yok - tur... Bu kadar senelerden sonra gördüğü aziz çehrelerden bahsetmi yelim « bunlar zaten çok nadirdir » ve onların değişmesi, kendisini o ha dar hayrete de iremez, Ve ni- hayet, eğer üşn içine kalp karışa- cak olursa, insan sevdiklerini, onla- ra biraz daha gençlik vererek tek- rar yaratır. Onun için Demetrio u- fak tefek bazı yeniliklerden başka yalnız bıraktığını bulmuş ve belki bunlara bakarak demiştir ki: — Ben acaba hakikaten 48 sene uzakta me yaşadım? Şimdi bana öyle geliyor ki, höcremin etrafında NALA M bütün iddialara rağmen, içinde ya- şadığımız maddi ve mânevi çerçe- venin ana hatları değişmemiştir. Anatole France bu mevzu etra- Fında hakikaten filosofane bir rey- bilikle Bazı cümleler yazmıştır. Metinlerini burada zikredemediğim den dolayı mütecssirim. Anatole France bu tatlı satırlarında, bizim yeni bir dünyada yeni adamlar ola- rak yaşadığımız, zannile hayatımı- z tükettiğimizi söyler; evet, iki bin, ve hattâ daha fazla seneden beri d Ü tirr Ö zaman » tadi ihlar » Ve hattâ, atlı belediye bekçisi hâlâ Ostyanar miğferini taşır. Fakat Demetrio Vanucci Bütün bu şeyleri düşünmemiştir bile... onun, hürriyetin ilk ni ehus dinine - ve hattâ yaşına rağ men - Venus dinine hasrettiğini zan nediyorum.. Bunlar öyle iki uluhiyettir ki, za- manımızda her vakitkinden daha çok mabetleri vardır. CLEMET VAUTEL hazırladı, mahkeme huzuruna | AYA AAA A — Kızıl Çenber benden Bra - bazon bankasma sekreter yazıl - mamı istedi. Görüyorsunuz ki, Yale'in kullandığı usul kendi a- damlarını biribirlerine tarassut ettirmektir. Brabazon merakı - ma gitti. Namuslu bir adam mı, değil mi, bir türlü sezemiyor - dum ve pek tabil ilkönceden bu adamın Kızıl Çenbere dahil oldu günü tahmin edemezdim. Bunu anlamak için kendimi seciyesi ve ahlâkı pek o kadar kuvvetli ol- mayan bir kız gibi göstermek lâzım geliyordu. Bankada hir - sızlık yaptım. Bu hırsızlık üze- rine meçhul şefim beni tekdir et ti. Fakat işime de yaradı. Bu ve sile ile yaman başka bir çete ile tanıstım. Felix Marl'a öldürül - düğü gece takdim edildim. Yale'ii maksadı şüpheleri be nim üzerime çevirmekti. Zaten bir gün olmazsa öbür gün beni de ortadan kaldırmağa kat'ı ka- rarını vermişti. Froyant'ı öldür | düğü gece, beni bir eldiven ve hançerle maktulün evine gön dermişti. Bu hançerle eldiven tıp kı kendisinin kullandığı hançer DENİZ iŞLERİ KARŞISINDA Salşür lt are aai Avrupa Muvazenesi tiği çekingen siyasasında artık ölduk- ça şiddetli görünmüyor ve Alrikaya baka baka, kendi mukadderatının Tu- na vadisinde olduğunu unutuyoz. Times'ten: “İngiliz hükümeti, yalnız İngili: Alman deniz ilgilerini düzeltmek içi değil, fakat Baldwin'nin dediği gibi, Avrupa deniz silâhlarını genel olarak azaltmak için eline düşen fırsattan is- tifade etmekle pek doğru bir hareket etmiştir. Eğer Fransa 1934 nisanında Hitlerin teklifini kabul etmiş olsaydı bugünkü durum çok daha iyi olacak- Te Fransız gazetelerinden: Gazetelere göre İngiltere hüküme- ti, elbirliği ile daha sıkı çalışmak hu- susunda yeni bir teklifte bulunma- dığı takdirde Almanya ile ayrı olarak yaptığı anlaşmanın tesiri Edenin Pa- rise gelmesile yat olmryacaktır. Petit Parisienne'den: Görünüşe göre Fransız diplomasi- sinin prensibi değişmiyecektir. 3 şu- batta yapılan programın yalnız bir kısını tatbik edilemez. Eden, evvelâ ayrı olarak bir hava andlaşması öner- gelediği takdirde Fransa ile İtalya buna yanaşamıyacaktır.,, Eko dö Pari'den: *18 haziran tarihinde olup biten- den sonra Avrupa işlerinin genel bir tarzda kotarmadan yalrız. batıya ait bir hava andlaşması konuşmalarına girişilemez.., Journal'dan: “Stresa cephesinde bir yarık açıl- maştır. Bu tamiri mümkün olmryan bir durum değildir. Çünkü, yalnız İn giltere taahhüt altına girmiştir. Eğer hakiki olarak müşterek hareketlerir değerine inanılıyorsa Almanlarla ay tışmadan (münakaşa etmeden) evvel bütün meseleleri evvelâ Londra, Ro- ma ve Paris arasında konuşmak lâ> zundır.,, Övr gazetesi, Londraya deniz ekse perleri gönderilmesi için yapılan öner genin iyi karşılanacağını sanmamak- tadır. Bu gazete diyor ki: *Fransız hükümeti, İngiltere dave. tini kabul ederse şimdiye kadar gerek silâhlar ve gerek güvenlik (emniyet), meselelerindeki siyasasına hâkim o- İan bütün ana prensiplerden vazgeç- miş demektir. Biz, Laval kabinesinin böyle bir şey yapacağına inanmıyo- Tüz.n Evening Star'dan: “Esefle söylenebilir ki, yeni Alman deniz tehlikesine karşı — kuvvetli bu. lunmak için telâşa düşen — İngilizler ortaya, sonuçları nereye varacağı bel- li olmıyan bir durum çıkarmışlardır. Bu meselede gerek Amerika dış işle- ri bakanlığı ve gerek Versay andlaş- ması altüst edilmiştir.,, le eldivene benziyordu. Jack sordu: — Peki, hapishaneden nasıl kaçtınız? — Bu da sual mi? Hapishane de nasıl kalabilirdim ki.. Beni bizzat hapishane müdürü iki mühterem müfettişle birlikte evime kadar getirdi. O zaman Parr söze karışti- — Çünkü Yale'i artık iyice zorlamak istiyorduk. Thalia'nın hapishaneden kaçtığını öğrenin ce, tehlikeyi sezerek o da kaçmâ ğa hazırlanıyordu. Evinin V€ yazihanesinin soyulduğunu gö * Tünce, Thalia'nın öyle zannetti ği gibi çıkmadığını anlamıştı. KONFERANSIN ARxAsbI' Parr ertesi gün Jack'la be * raber Başvekilin çağırılı h“'“'î dukları sofrasına gittiler. GÜ nün kahramanı sırasına ge Thalia'da davet edilmişti. Y€ mekten sonra, Parr, bir gün "’; vel başladığı nutkuna devam © t a — Derrick Yale Kızıl Çı'-“n berin ilk cinayetinden itiba! (Arka

Bu sayıdan diğer sayfalar: