26 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

26 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Büm Növbet Mizenet Ber Tarımı "Perdedâri Mikünet der Kasrı Kayser Ankebüt!,, işte bu kadardır ol hikâyet Bakisi duruğu binihayet! Kiliselerin ve manastırlarla büyük konakların ve hükümdar- lara mahsus saraylarla binâla - rm üzerlerine de bu bayraklar - dan asmışlardı. Şimdi Kostantiniye damları üstünde belki iki yüz bi nTürk bayrağı dalgalanıyordu. Üzer - İerinde onar, yirmişer bayrak bulunan evler de vardı. Li Bütün bu gürültüler, panik - ler arasında kayserin ne olduğu bir türlü anlaşılamamıştı. Mon- taldo diyor ki: “Onun vurulduğunu hiç kim- se görmedi. Boğularak mı, yok- sa katledilerek mi Pe bilinmedi. Yalnız sonradan, İ - kinci Mehmet Kayserin cesedi- ni mutlaka görmek isteyince (adına imparator başı denilen bir kelle) bir sırığın ucuna ge- çirilerek İstanbulda dolaştırıl - dı ki bu başın Kostantin Dıra- | ragazesin başı olmadığı pek muhtemeldi, Dr. A. Mortman ise şöyle bir rivayetei daha akla yakın bulu- yor: “Kayserin cesedi üç gün müd detle ölüler arasında arandık - tan sonra bulunmuş. Bizans hü- kümdarını üstlerine çifte başlı sırma kartallar işlenmiş ergü - vani patiklerinden tanımışlar ve yakalayıp başkumandanm önüne götürmüşler. İkinci Meh- met göya mükâfat vermek isti- yormuş gibi bir tavır takmarak bunu kimin öldürdüğünü sor - muş, Bir zenci İP) içi vurdum, deyince derhal kelle- sini kestirmiş.,, Dr. Mortman, “bu hareketile İkinci Mehmedin kendisini Bi - zans imparatorunun halefi ola- rak göstermek istediğini ve Kos tantini meşru bir prehs addet- tiği için kanını döken adamı ce- zalandırdığını,, söylüyor. a vekayinamesinde ise 081 inin o âkibeti öyli bahsediliyor: e İkinci Mehmet Kayserin en- Ks hakaada byekeşter malğ- mat aramıştı. Ayasofyadan çı - kıp Akropola gittiği a yi - linde kesik.bir baş tutan bir harp askerinin: “Padişahım! İşte Çar Kostan tinin kafası!,, Diye yüksek sesle bağırdığı. rı duydu. Hemen atının gemle- rini kastı. Hemen esirler arasın dan grandük Notaras ile bazı Rum asilzadelerini buldurdu. Bunlar kendilerini tutamıyarak hıçkırıklarla ağlamağa başla- yınca kafanm hakikaten Kos - tantin Dırağazesine ait olduğu anlaşıldı, « SırpbazıTürk paşalarını bu kafayı kestiği cesedin yanma götürdü. Cesedin (ayaklarında imparatorluğun armasile süslü kunduralar vardı, E İkinci Mehmet kesik kafanm imparatorluk sarayı karşısmda bir kırımızı sütun üzerinde teş- hirini emretti. Sonra mükellef | bir cenaze alayı ile Kostantinin cesedi gömüldü. e ,, Bu yazıyt yazarken kendisin- den çok bahsettiğimiz müverrih Barbara esir düşmekten nasıl haber gönderinceye kadar bura- da bekleyiniz. O zaman ne yapa cağımızı kararlaştırırız.,, Fakat biraz sonra anladık ki Galata kumandanının maksadı bizi Türklere teslim etmektir ve bir çaresini bulup Galatadan kaçtık, gemilerimize zorlukla girip, zenciri kopararak denize açıldık. Türkler Venedik Bal- yoji Jirolamor Mittotto ile Sin- yor Gabriyel Trevizanı öldür - düler, Artık şehir onlarındı. Be reket versin ki Türk filosunda- ki bütün askerler ve zabitler yağmaya iştirak için karaya çık zim Bi hücum. edemedi. Yoksa halimiz yaman olurdu. Ve yine bereket versin ki şiddet li bir poyraz başladı da gemile- rimiz büyük bir süratle Boğaza ulaşıp e çıkabildiler, İkinci Mehmedin Ayasofyaya girişini de ecnebi tarihçiler şöy- le yazıyorlar: “Türk başkumandanı pek Yirmi beş yaşlarında gözüküyordu. Uzun ve kalın kumral bıyıkları vardı. Paşaları beyleri arkasından at oynatarak geliyorlardı. Hepsi pek parlak elbiseler giymişlerdi. En seçme Yeniçerilerden mürekkep bir kafile bu heyetin etrafını sar - muştı. Bugün adına Topkapı de nilen eski Seri - Romen kapısm- dan hareket eden bu alay şehrin en büyük caddesinden geçerek doğruca Ayasofyaya ulaştı. İ » kinci Mehmet gümüş ile işlen - miş büyük tunç kapılardan biri- nin önünde atından yere inerek secde etti, sonra yerden bir a- vüç toprak alarak kavuğunun /77— SİCİLLi KAVANIN ALM» * Nizameddin NAZIF Efrasiyap!, üstüne serpti, ayağa kalkıp! muhteşem kubbelerin altına gir di. Bu pek tarihi bir an oldu, Az sonra hıristiyan dininin | şan ve şerefi amına imparator Jüstinyen ve refikası Vasilisiya | 'Teodora tarafından kurulmuş o- lan bu kilise bir cami olmuştu. | Sonra alay yine kurulmuş ve İkinci Mehmet bu sefer Bizans kayserlerinin nice yıllardanberi çekildikleri Vilâherne sarayına yollanmıştı. Rivayetlere bakılırsa sıkı bir dört nalla atını koşturan İkinci Mehmet Bizans Hipodromun - dan geçerken meşhur (Delf) sütunun önüne gelince atımı lindeki gürzü kaldırıp sarmaş - mış üç yılandan ibaret olan bu sütunun başma şiddetle indir - miş ve yılan kafalarını param parça etmiş.(1) Bu âbide mağlüp şehrin harp ve zafer remzi olduğu için bunu kırmakla Kostantiniyenin fati - hi Bizans imparatorluğunun ar- tık harp ve zaferle bir alâkası kalmadığını ihsas etmek iste - miş ve Vilâhrnenin ötesi berisi yıkık ve harap salonları içinde dolaştıktan sonra Bizans'tarihi- nin acı sonunu gözönüne alarak yüksek sesle şu fürsçe şiiri söy- İemiş:; Büm nevbet mizenet ber tarr- mı Efrasiyab, Perdedari mikü - net der Kasrr Kayser Ankebüt! İşte bu kadardır ol hikâyet,.. Bakisi düruğu binihayet! .... SON (1) Sultanahmed o meydanındaki tunç slitun İ kâğıtlarınızı iie NCİ CİLDİ ÇIKTI Bu cild 1934 senesi nihayetine kadar Br düstur vesair resmi ka- vanin ve muahedat ve mukavelât mecmualarında hükümleri yürü- yal dere ve üçüncü tertib dilsturda münderiç tadiller ve zeyiller metinlere mezç ve ikinci tertip düsturda — bulunanlar da işaret edil- 11 nci cildi takib eden 12 ve 13 ve 10w takib senesi kanunlarmı ihtiva eden 14 ncli âid kt GL iki ay zarfında çıkacaktır. Her bir cildin fiyatı meşin çileli Vira, Taşraya 640 kuruş. O Satışmahalli: İstanbul « Ankara caddeşi, CİHAN KİTAPHANESİ'dir. AN BRİÇ DERSLERİ Yeni başlıyanlar için : 6$ Koz oyunu Koz oynama tarzında o kadar çok kombinezonlar vardır ki bunların tam bir tasnifini yap- mak imkânsızdır. Bununla beraber, kâğıtların dağılış şekillerinden birçoklarm- da tesadüf edilen güçlükler, ol- dukça mahdut bulunduğundan bunlardan başlıcalarındaki ince- likleri bilmek, koz oyununu çok sadeleştirir. Mor kâğıdını açar açmaz, kozların sayısmı ve kıymetleri- İ niçellerinizde nasıl uygunluk ve ya aykırılık gösterdiklerini göz- den geçiriniz. Bu suretle hasım- lardaki kozların sayısını ve kıy- metlerini hesap edebileceğiniz için, nomal taksim olmuşlarsa, kaç elde kozları çekip bitirebile- ceğiniz de meydana çıkar. Mese- lâ yedi veya sekiz kozunuz var- sa, hasımdaki kozların üç el/5: dokuz közunuz varsa, iki elde düşeceğini umabilirsiniz. Ancak eğer kozlar hasımlarda müsavi şekilde taksim olmamışsa oyu- nun ne şekil alacağını da evvel- den düşünmek lâzımdır. Meselâ vedi veya sekiz kozunuza muka- bil hasımlardan birinde dört; dokuz kozunuza karşı hasımlar- dan birinde üç koz varsa oyunu ona göre idare etmelisiniz. Asıl güçlük nasıl koz oynana- cağını bilmek değil, fakat koz oynamak lâzım mı, değil mi, lâ- zımsa hemen oyunun başmda mı başlamalı, bunu bilmektir. Başlangıçta koz Umumiyetle, koz üstünde ka- lan tarafta, köz çoktür. Bircok oyunlarda el tutar tutmaz koz çekmelidir, bunun için de, el ha- sımda kaldıkça tehlike buluna- cağma göre mümkün olduğu ka- dar çabuk el tutmalıdır. €, bir “kâğıdı kestiğiniz zaman kozu- huzun üstüne koz koymalarına ve bu suretle ayrı ayrı kozlarını yapmalarına mâni olmaktır. Sağlam ve büyük kozların siz- de bulunmaması koz çekmemek için hiçbir sebep teşkil etmez; yeter ki kozların çoğu sizde bu- lunsun ve son koz elinizde sağ- lam kalsın. Brice yeni başlıyanların bir- çoğu hep âyni hataya düşerler ve korkularından koz çekemez- ler. Bu yüzden de umumiyetle düşerler. Meselâ elinde dam, vale, on- lu, sekizli, yedili, morda da iki ufak kozu bulunan bir aceminin hasımlarda bulunan as, rua kor- kusiyle koz çekmeğe cesaret edemediği: çok görülmüştür. Halbuki as, rua nasil olsaha- sımlara iki löve kazandırır, bu- na mâni olmak imkânı yoktur. Şu halde el tutar tutmaz damı oynıyarak ruayı, ikinci el tutuş- ta valeyi oynıyarak ası çıkart- | malı, ondan sonra valeyi ve icap | eden diğer kozları çekerek rahat etmelidir. Böyle yapılmıyacak olursa hasım as ve ruayı nasri | olsa yaptıktan başka ufak koz- Jarınr da kâğıt keserek yapar ve iki Jöve yerine birkaç löve fazla verilmiş olur. Şu halde briçte koz çekmek en esaslı şeydir. Bununla beraber hiç koz çekil- memesi lâzmgelen haller de vardır. Bunu da yarın anlataca- gız. Bilenler için aaa Başlangıçta koz oynamanın sventaii hasunlarmızın sağteri ÇevisMeler lenme 26.6. 935 a İer Bizde inanmadık! Biz de inanmadık! Gönül meselelerinde öyle çap raşık, sarpa saran safhalar olur, ki insan içinden çıkamaz. Bazan hiç kabahatiniz olmadığı halde sevdiğinize" dünyanın en büyük haini gibi görünürsünüz. Hele aile, karı, koca hayatında. Bir akşam işiniz çıkar; idareniz- de burmunuzdan soluyarak çalı- şır, eve döndüğünüz zaman bir kıyametle karşılaşırsmız: — Nerede kaldın bu vakitlere kadar?, Anlaşıldı, yeni metresin de galiba... Ya aksilik bu ya, bir yere de uğramış, biraz kolonya sürün - müşseniz yandmiz. Başka bir gün işten erken savuşur; arka - daşlarla hovardalık eder, eve er ken dönersiniz. Karınız boynu- nuza sarılır, sizin doğruluğumu- zu her yerde, herkese tekrardan iftihar eder. Daha buna benzer ne çapraşık meseleler vardır ki kmse içinden çıkamamıştır. Fa - kat Hisar - Pembegül imzasile bize sarpasarmış -bir gönül hi - kâyesi anlatan genç kızınki böy le değil. Onu dinleyelim: .. Üç sene evvel bir Polonez köy seyahatinde tanıştık. Ben annem ve babamla orada iki ge- ce kalmıştık. O da arkadaşlarile geldi, ahbap olduk. Köyde ya - rım saat kadar bir kiraz ağacı - nın altında başbaşa kalmamız aramızdaki yakınlığı ortaya çı- kardı. Bu genç daha mektebe gittiği için aramızda sevgiden başka birşey yoktu Fakat bu sev gi bizi âdeta nişanladı. Kendimi zi nişanlı sayıyorduk. Mektebi bu sene bitirecek, hayatını kaza- nacak ve evlenecektik. Geçen gün icna bir tesadül zihnimi alt üne mesi. köprüye iniyordum. Oradan:Ka- dıköyüne amcama gidecektim. Köprüde erkek kardeşime rast » geldim. Birlikte Kadıköy vapu- runa geçtik. İki gün sonra nişan Jım ile randevum vardı. Mektup yazdım, cevap alamadım. Niha- yet kısa bir mektup aldım: Ka- dıköy vapurunda Pazar günü ki- minle görüştümse onunla müna- sebetimin devamını temenni edi yor ve beni birçok gençlerle gö- rüşen hoppa bir kız olmaktan kurtarmak üzere bir daha görün miyeceğini ilâve ediyordu, An - laşılan beni üzaktan görmüş, ya hud başkaları görerek ona söyle mişlerdi. Vapurda bana refakat eden gencin kardeşim olduğunu yazdım. Bir erkek kardeşim ol- duğunu bildiği halde sözüme i- İ nanmadı ve o günden beri, ara- | dan haftalar geçtiği halde beni aramıyor; mektuplarıma cevap, vermiyor. Ne yapayım?. Doğrüsunu isterseniz buna biz de inanmadık. Yazımızın ba şında böyle birçok sarpasarışlar olduğunu ve insanm haklı iken haksız göründüğünü yazmıştık. Ama böylesi değil... Çünkü kar- deş bizzat şahid olarak gösteril mese bile resimlerile, yâhud da- ha bin bir vasıta ile işhad kabil. dir ve şöyle bir mektup kâfidir? “Beni vapurda onunla gören kim ise filân gün, falan yerde ça lişan kardeşimi gitsin, görsün, Sonra onun benim kardeşim o « lup olmadığını civarmdan tah « kik etsin.,, Bu iki satır herşeyi hallede- bilirken (Pembegül) anlaşılan buna cesaret edememiş ve böyle bir teklifte bulunmadıkça yaza- cağı her mektup onun haksızlı- ğını daha çok ortaya çıkaracak» tır. LI Orta derecede tahsili varmış, geçimi de ortahalli imiş ; kendi. sine orta yaşlı denebilirmiş ve artık evlenmeğe karar vermiş, Ancak senelerden beri kalbinin ince teline dokunacak bir kimse ve rastgelememiş. Bunu bize Konya uzun çarşı- sında yazan M. A. mektubunun sonunda diyor ki: .. Sizler belki de görücü ile evlenişi muvafık bulmazsınız ve mutlaka sevişerek evlenmek lâ- zımdır, dersiniz. Ben aileme tas biatime muvafık olanı anlattım. Böyle bir kız bulunursa sevece- ğime eminim. Sarı sâçlıların es- merden, eşmerlerin de sarılar « dan hoşlandıkları muhakkak ol. duğuna göre... 12 olene ların veya evleneceklerin müt ». laka bahtı kara çıkacağı iddia » sında değil, Neler var ki, sevişe» rek evlenmiş, bahtı kara çıkmış, neler var ki karısını ancak zifaf gecesi görmüş ve ömrünün sonu na kadar rahat etmiştir. Ancak sevmek ve sevilmek başkadır. Elen Gey bir eserinde diyor ki: Bir adamın ben uzun zaman yaşayacağım, demesi ne kadar gülünç ise, ben filâncayı sevece» Zim, yahut sevmiyeceğim deme side o kadar gariptir. Yani siparişle sevgi olmaz, Belki ailenize verdiğiniz tarifler le tabiatinize uygun - sarı veya esmer «istediğiniz gibi bir kadn. Dulursunuz. o Ama onun huyla- r1?... Temayülleri... Belki uygun çıkar, belki çıkmaz. Orası da bas hit işi. 1935 cuma günü saat 17 de rin gelmeleri rica olunur. Etibba Odası Riyasetinde Odalar nizamnamesinin 26 mcı maddesine tevfikan mes- leki görüşmeler için Oda Heyeti oOUmümiyesi 28 Haziran toplanacağından sayın üyele- «> Azadan kazanç beyannamesi vermeği tercih edenler dahi beyannameyi tercih etmiyenler gibi gayri safi iratları 500 liradan aşağı ise bir lira ve 500 lira vedaha fazla ise iki lira ruhsat tezekeresi harcına tabi oldukları Finans Bakan- Tığının cevabi iş'arına atfen n: ilân olunur. (3554) zati birden deklare etmiştir. ; ruası (E) de ise dam ezilir, (O) (CN) bunu üçe çıkarmıştır. o ile li Dm kurtulduğunu şöyle anlatıyor: Ba: un ” yor içi i i p o : y Karakoç'un “ DİREKTİF * adlı 1934 senesi nihayetine R (S as ile almak üz. ve İkaz se ve rt e kadar mer'i olanlarını gösterir Osmanlı ve Türk mevmuatı kulu a çile bela Iövesini beklemek rimiz ile zinciri ED akdin a. e a eğ, Re “12 lâzrmgeldiğini anlamak kolay- güm e kendimizi kurtarmak m vüi eya e ihtimali tx. Bunun için li- . . . *.0' #ioşş | emPası yapmak icap ettiğinden eman reisi ve Taradan ger ka | şim İyi Bir İStenoğrati yun | £ 5. $170' | bu ermpat muvaflk olmazan Mafkoun oğlu uyar öğe we 288 | Siektren (5 arürkleğe U Siny ? ve e eğer ölelâcele Gahtaya is Bilen bir işyar aranmaktadır. va deli ni (O) da ek yanl | d Si Ma Bilse, sağlam treflleri yi Kamaliei SeNi koştular. m istiyenler “TAN,, idare direktörlüğüne .. v İçim mora si geğirecek bir lin “— Ben Türk kumandanma (AMUMAMMUNMMUNMUN gelsinler, KANALA AKARAK A Küğidi (8) erimiş ve ilama: | <2 ai e m da ise bu sefer de (O) alır ve sağlam iki pikini oynar. Morda el tutacak “yegâne - kâğıt, e şok muhtemel olduğu üzere ka- rolar hasımlar arasında iki ve üç olarak taksim olmuşsa, dör- "düncü karodur. Şu halde (S), pikin üçüncü lövesi üstüne karo değil, kör yedilisini vermelidir. Prensip: Dördü, morda olmak üzere sekiz kâğıtlı herhangi bir rengin dördüncü kâğıdı umumi- »yetle el tutacak bir kâğıt teşkil eder. Bunu ekseriya oyunun ba- şında düşünerek bu renkten kâs ört bosallınmanmakdır. o © |

Bu sayıdan diğer sayfalar: