18 Ağustos 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12

18 Ağustos 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

seri r HİNDİSTANDAKi iNGiLiZ KELEPÇESİ Yerlilerin Kalbinde ingilizlere Karşı Ölmez Bir Kin Var Son on sene içinde akla hayret veren bir sür'atle uyanan milliyet duygusu Hindistanda büyük bir inkılâp yapmıştır Mukaddes Li (Hintliler ve Hindistan. dahi İngiliz memurları hak. kındâki bu yazı Asia mec- müasının son gelen nüsha- sında cıkmış ve Hint ölim- lerinden meşhur Bhabani Bhattacharya tarafın dan yazılmıştır. Hindistan hakkında mühim bir etüt olan bu yazıyı aynen alıyo» ruz) Nefret iki bakımdan alçak bir his- tir. Hem nefret edeni hem nefret edi- leni alçaltır. B önce birçok fr satlarda kafamı meşgul etmişti, E kat hiçbir vekit o gü şid- deti ve musir surette içimi kurca- lamamıştı. Saatlerce Kalküta sokak- lrnda gezmistim. Birtürlü bu fi ee ay iğ a lamıyordum. Bir parkta taze çiçekler arasında oturduğum balde b n ce içimde bana hummalı bi is bi mevcudiyetini hisset riyordu. Bir dükkânm önünde durarak radyoda biraz şarkı dinledim. AÂsabım sükünet bulmadı. İçimden nefreti bir türlü atamıyordum. Ganj kıyılarında Ganj kıyılarında ayakta duracak ir karış bile yer yok. Erkek ve kar erce kişi sürüler halinde ya- vaş yuvarlanan bir çığ haline de mukaddes nehire doğru akın edi- yorlar, suya dalarak yirmi yedi se nede bir kere gelen bu fırsattan her ne pahasna olursa. olsun için sabırsızlanıyorlardı. Kalküta'ya gelen yarım milyon halkın hepsi de günahi kadar ine larını afletsirerek Allahım sev. gİsini kazanacaklarna candan inanı- yorlardı Ganj'ın bir kıyasmı öbür kıyısına sağlıyan nehrin üstünde belki suya da İrp çıkmış, belki de bu halkla birlikte girmemek için ortalığın biraz tenha- laşmasını bekliyen bir grup vardı Ben bunları seyrederken bembeyaz elbisesile köprü üstünde duran hal ka doğru ilerliyen ve sopasını kaldı- rarak hiçbir sebep olmaksızın bu bek- leşen halkın kafalarına indiren bir agiliz polisi görüyorum. Bu darb gok keskin bir darbe değildi. Daha ziyade mahir bir piyanisti nun üzerinde gezdirdiği alışkın par- piyano- | Ganj mehri sahillerindeki eski Bir Hi makların oynamasına o bensiyordu. Ne oldukların: şaşıran bu insanlar ar- kalarına dönünce kendilerine karşı sükütla gülen İngiliz polisinin yüzü- İ nü gördüler, Kocaman bir tabancanın İ donuk parıltıını sezer. gibi oldular, Köprünün üstünde hacca gelen bu grup kendilerinden ne istendiğini bil. meden kaynaşmağa başlamıştı. Gelip geçenlere mâni olmadıklarından, ol- dukları yerde mıhlanmış gibi kalmış. lardı, Esasen polisin de bu sopa darbesile onlara küçük bir ihtardan başka bir şey yapmak istemediği, gehresindeki gevşeklikten anlaşılıyor- du. İşte bu manzara karşısmda, İngi- iz polisinin herhangi bakımdan olur- sa olsun daha üstün olmadığı şu hal. ka karşı tezyifkâr bakışları bende acayip bir nefret uyandırmıştı. Hin- du hacıları da bu tahkire karşı sü- kütla mukabele “ettiklerinden naza - rımda alçalmışlardı. Çünkü Londra. İ da bir polis böyle bir harekete asla İ cesaret edemezdi. Etmiş olsa bile İ halk galeyana gelir, isyan ederdi. $ halde bütün Hintliler koyun tabia tinde mi idiler? İngilizier ne yapsa tlf gemlel... sütunlar... 466 çıkarmıyacak bir halde mi idiler? Bu hikâyeyi arkadaşlara anlattım. Onlar da bu hususta çok kaygusuz- dular. Bana. İngiltere'nin hür ve serbest havasının üzerimdeki tesirin- den bahsettiler ve birkaç ay memle- ketimde kaldıktan sonra vaziydte alı- şacağımı söylediler Belki de alışacağım. Nitekim köp- rü üzerinde geçen vak'adan sonra şahidi olduğum diğer hâdise bende; birincisinden daha silik iz bıraktı. Ganj nehrinin etrafma toplanan ba - &iların haleti ruhiyelerini anlar gibi oluyordum. Çünkü ciddi tehlikeler göze Alınmıyacak olduktan sonra duyguları teskin etmek, hatta öldür- mek daha iyi değil midir? İngiliz em- peryalizminin ideolojik bir şaheseri olan ırk faikiyeti meselesini; bu bi- nayı yıkmak zere bir şey yapamıya- cak olduk! tirmeli, neden kederlenmeli?.. Ben İngilizleri severim Memleketinde bir İngiliz çok hoş bir adamdır. Hassas, lütufkârder; fi- kirleri muhtelif zaviyelerden görme | giliz polisi AN £e hazir ve meyyal bir şahsiyeti var- dır. Belki tahayyül kuvveti azdır. Spordân, at yarışlarından, politika ve "atten daha ziyade bir zevk duyar. Fakat her zaman için çok iyi bir ar- kadaştır ve Allaha şükür hiç geveze ildir. Bu itibarla ben İngilir'leri mu Hindistan'a doğru yola çıktı mı tahaflaşır, şaşırır. Yolda ar- kadaşlık ettiği İngiliz'ler hemen onu Hindistan hakkında tenvir etmeğe başlarlar. İki Haftalık yolculuk esna- sında Hint'liler hakkında lüzumlu olan malümatla mücehhez bir hale getirilmiştir. Bu malâmatı en kısa bir şekilde ifade etmek için şunu söyle- mek icap eder: R Bütün Hint'liler daha aşağı bir ırktan oldukları için, onlara karşı 80- ğuk bir çehre, “istihzalı bir nefretle muamele etmek şarttır, polisi Bu sözleri indi bir mütalea olarak değil, muhtelif vesilelerle geçirdiğim tecrübelere istinaden söylüyorum. In- deki sopası, belindeki ir kir. seasile iki taraf: keskin cın timsali gibidir. Bu kılıç iki kıy- meti birden zedelemektedir. Hem Hintlilerin, hem de onları idare eden | derin bir İngiliz'in. dimağında bir galeyan uyandırmaktadır. İngiliz'lerden fena musmele gören. Hintli evine âsabı bozük bir halde avdet etmekte ve belki de bu sinir bozukluğunu ailesine, çocuklarma çatmakla başından defetmek çaresine baş vurmaktadır. Böğlece yukardan aşağıya doğru akan incitme, hatır ve izzeti nefis kıtma müsabakası, durma dan devam eden bir fesat halindedir. İngiliz kelepçesi Hintlinin İngiliz | kelepçesini, ses çıkarmadan, isyan etmeden kabulü nekadar acı bir şey ise İngilizin de bu kelepçeyi imalde ve Hint'linin bi- eklerine takmaktaki günahı o kadar büyüktür. Çünkü: Hindistan'ı idare için böyle lüzumsuz bir sıkıya, de- 18-8.-935 — kelam m e lee İşini İs Vahşi Ormanlarda * 37 Sene Ağaç Üstünde Yaşayan Esrarengiz Adam Ağacm üstünde bir kulübe kurmuştu. ir Otuz yedi sene ağaç tepelerinde | ona yiyecek, kitap gazete ves yaşıyan bir ilim adamı tasavvur e- | getiriyorlardı. Beşeriyetle olan ö debilir misiniz? Radyodan, otomo - | bıtasını ancak bu suretle temin * bilden, tayyarede haberi olmıyan | yordu. 76 yaşındaki Ora Steinberger işte | (o Acaba ne düşünecekti böyle bir adamdır. Ora 57 sene Bundan kırk sene evel Ohio aya-| Ora otuz yedi sene bu şekilde letinde Wittenberg koleji sanayii | şadı, Saçını beyarlattı ongazlar! Sİ mefise profesörlüğünü yap: ti, kupluru kadidi çıktı. Uzun #öğ şok zeki ve kendisinden büyük Şey | neler ağaçlardaki kuşlardan, GİF ler beklenen bir âlim olarak tanta -| pezlerden manda yaşıyan başka 9 mıştır. ük görmemişti, ” Fakat yavaş yavaş onda garip bir | Bugün bütün Amerika Ora Sİ hastalık baş gösterdi. Odalarda. tö- | bergerin medeniyet hakkındaki vanı olan her hangi bir bina dahi - | kirlerini, düşüncelerini merakl& & mirden de hissiz ve âmansız bir ida- reye hacet yoktur. Bununla beraber, Hindistan'da In giliz idaresinin temadisi mühim bir inkilâbin başlangıcı olmuştur. Feodal bünyeyi ve Ortaçağa ait sistemi kö- künden yıkmıştır. 1857 ve 1872 yıl- larındaki isyanlarda topların ağzıma altışar kişilik kafilelerle bağlanıp ber- hava edilen Hindu'lar ve nihayet 13 Nisan 1919 da Galianwala Bagh mevkiinde bir İngiliz generalini ne yakın Hintliyi yaralamak ve öl dürmekle neticelenen zulmü, yerlile- tin kalplerinde İngiliz'lere karşı öl. mez bir kin ve nefret uyandırmıştır. Bu son hâdise fasit dairenin son bir dönüşünü temsil etmektedir. Milliyet duygusu... . cek sür'âtle uyanan milliyet dey- 1, Hint'linin düşünüş tarzında çe kilâp vücude getirmi Maamafih bu düşünce inkilâbi manya'da olduğu gibi Heil Hitler di- ye dini bir tevekkül ile bir lidere bel bağlıyan bir halkın körkörüne gidi - inden #iyade, benliğini tedricen id- rak eden, sulh seven ahalinin anlay?: tan doğan ve hiç te dramatik olmu. yan bir duygusudur. Aşılmaz ayrılık İdeolojik bakımdan ( İngiliz'lerle Hint'liler arasında bu milliyet duygu- su aşılmaz bir ayrılık hissi doğur- muştur. Hint'liyi. İngiliz'in doğuşta bir emperyalist olmadığına inandır. mak mümkün değildir. Halbuki böyle bir şey tasavvur edilemez. Çünkü İn- san emperyalist doğmaz, bilâkis son- raan olur. Mektepteki İngiliz çocu- ğuna karmakarışık bir Hint tarihi okutulmaktadır. Kalküta'nın “Siyah Deliği" gibi hakikatle çok az alâkası olan hurafelerden sarfınazar, son #€- nelerin hödiseleri hakkında bile yan- İş malâmat verilmektedir. Sonra da ona Hindistan'ın kraliyetin en par - lak bir elması olduğu da söylenmek- tedir. Halbuki bu elmasın yaşadığı, hissettiği, düşündüğü söylenmiş ol. sonra, neden akla ge | saydı hadisatın bambaşka bir mecra- ya döküleceği şüphesizdi. nin yalnız yüksek sınıfı değil, amele sınıfı da kapılmıştır. Hint'linin doğuşta uyuşuk*olduğu- nu iddia edenler yanılıyorlar. Gandhi ber şeyden evvel halka sükün ve muslihane yollar göstermektedir. Fa- kat mütemadiyen kamçılanan bir yüz. kanayınca tahammül hududu aşılmış; hasına Olursa şiddete müracaat et - memek hususunda azmetmiş olan Hint milliyetperverlerinin de taham- mamak lâzemdir. İngiliz'ler Hindistan'daki vaziyet- lerini her an patlamak ihtimali olan bir volkan üstünde oturmağa teşbih ediyorlar. Bu korku devam ettikçe Hint'lilerle | İngilir'ler hiçbir vakit dostça bir anlaşma esası üzerinde birleşemiyecekler ve bu korku nefre- te, nefret te şiddete inkilâp edecektir. Bugün yüksek düşünceli Ingiliz - ler Hintlilere © ayni içtimat hakları tanrmaktan hir zarar gelmiyeceğini iddia ediyorlar. Bu sayede bir dost- luk zemini hazırlanacağını ileri sürü. yorlar. Dominyonlara bahşolan hu - kukun, Hindistan'a da teşmili saye- sinde bütün fesadın önüne geçilece- ğini söylüyorlar. Bence bu sörleri an- cak temel yasası müzakereleri devam ettiği müddetçe İşiteceğiz. Hindliye morfin Bu yersiz propagandaya İngiltere- | l isyana Yol açılmış olur. Her ne pa-| mülünün bir derecesi olduğunu unüt- | linde yatamamak, oturamamak, UYU | bırsızlıkla beklemektedir. Çünkü yamamak hastalığı! Açık semadan | tık ağaçta yaşıyan adam memlei, başka her yer ona bir mahpes hissi | nin büyük şehirlerini görmek, “5 veriyor, sinirleniyor, tahammül ede | rar insanlar arasına avdet arzusi” miyordu. Nihayet Ohio ayaletinin | izhar etmiş bulunuyor. en ıssız bir ormanını kendisine &- | © Telsiz telgraf cihazını, rad gınacak en iyi bir yer olarak seçti. | otomobili, ve tayyareyi bilme # henlir sinemaya girmemiş bi Vahşete avdet İrk ihtiyar acaba İnsanlar arasınd? Ormanda yüz senelik bir çinarın nünce ne olacak, neler düşüne€” dalları arasında kendisine bir ev kur | O Modern hayatın onca meçhl du. Hayatında her türlü Hikse alış- | sürü terakkileri, biz sürü akla “ miş medeni bir profesör için vahşi | ret veren keşifleri acaba 76 ui bir ormanda yalnız başına yaşama - tiyar üzerinde ne gibi tesirler fig nin nekadar zor bir iş olduğunu söy | de getirecek? Eğer bu hayattatİğ lemeğe hacet yoktur sanırız. Ayni lanırsa Ora Steinberger insanlifii zamanda insanlardan kilometrelerce | rasmda kalmağı kuruyor. Fakat ii uzak bu yarı vahşi ormanda ne yi - z i nun aksine olarak medeniyetin yip ne içecekti? Gündelik gıda: rültü ve patırtısından hazer verime ote Eg f arMöyMYÜK. © ye Bunu yay ve ok yaparak avlan mak suretile temin edecekti. Ayni | zamanda balık ta tutuyordu. İİ ğim. Hiç bir şeye el sürmeyin) lardan uzak, dünyaya küskün bir | hasını asarak 37 seneden sonfü hayat yaşamağa başlıyan Ora Stein. | deniyete dönen ihtiyarın medefe hakkındaki hükmünü bütün Al a sabırsızlıkla beklemektedi Çinarın tepes ki külübe: üzerine: (Belki çok çabuk di N ale Pariste bir yüzme havuzunda güzel mayo ve plâj kasti müsabakaları yapılmıştır. Yukarıdaki resimde bu MÜSM' iyi rı kazanan Matmazel Cheirel ile meşhur yim de Creus'ü görüyorsunuz. ini AKİ af ğı değil, hastalık ârezını tedaviye ya- | ölenlerin, işsizlerin adedi"! mi ki hari v vi rıyacak bir morfin gibi kullanılmak- | zet verecek rakamlara si tadır. Hindistan'daki ber İngiliz | İngiliz aleyhtarlığın Di Hint'liyi bir (kardeş) olarak kabul | yaratmış değil, belki Onder etse bile, siyasi vaziyet yine değiş- | şekil, bir istikamet verm miyecektir. Hindistan iğtişaşatına se | | İki tarafı keskin Kılcı.“ çybÜğ bep olarak gösterilen p:opagandacı - | mak kabil değildir. En ei # lık küçük mikyasta bile bir amil sa- | lıcı büsbütün ortadan if yılamaz. Çünkü İlindistan'daki kar- | zumdır. Ganj köprüsü”, gi makarışık vaziyete sebep, her şeyden | gezen polisin Hintliler ii kâfi değildir. Ortadan zımgelen onun temsil © tezatları, yygunsuzlu evvel memleketin servetinin harice akması ve memleketin iktisadi bakım- dan boğulmasıdır. Bu yüzden hâsıl ed Çünkü: Bu müsekkin ilâç, hastalı” olan darlık, owemlekette açlıktan rıdırş

Bu sayıdan diğer sayfalar: