7 Haziran 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

7 Haziran 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yadan Eskişehire gelmiştim. Ekseri- Yetle merhum Gümülcineli Mustafa- *İanm yazıhanesinde Kalkandelenli kir, şimdi Kars saylavı Hüsrev ve Sami, Halil ağa ve sair arkadaşla Eskişehirli Keleş Ahmet toplanıyoruz. Bir gün, yazıhaneye ge lirken yolda tanıdığım iki kişiye rast geldim, birisi o vakitin meşhur baş 'pehlivanlarından Miheliçli Hasan, bi Tisi de Nakkaşlı Hüsnü... Hayret et tim. Onlar beni, değişkin kıyafetim- den dolayı tanımadılar. Ben, derhal selâm verdim. Ve hatır sordum. He- men tanıdılar: Anladım ki; Yunanlı- bunlar Yunanlılara karşı koymuşlar, gelmişler. On parasız sokaklarda kalmışlar... Teselli ettim, yer gös - terdim, Yeyip içip yatmağa başladı— lar.Biz Gümülcinelinin yazıhanesinde oturup şundan bundan konuşurken V⣠pehlivanlığa intikal etti, Ismail isminde bir arkadaş bana dönerek : — Şu senin pehlivanları benim peh Mvanla güleştirir misin? Ben derhal cevap verdim: —Senin pehlivanın da kim? Mukabele etti: — Matlıp köyünden Keleş Ah - get!.. Pehlivanlarıma para çıksın diye derhal gu mukabelede bulundum — Pekâl&... Amma, iki yüz lira ko yar mısın ortaya, 'Bilâ tereddüt, peki demesin mi? Dünyayı yenen meşhur Koca Yusuf Ben, durur muyum, öyle ise çık pa raları Gümlülcinelinin kasasma ko - yalım dedim. Peki dedi. Ve paraları kasaya yatırdık. Ben güleş nedir bilir ve yapmış bir adam olduğum için Mihaliçli gibi bir pehlivanı öyle önline gelen ve ismi belli olmıyan bir köylünün yer ceğine kat'iyen kani yüz lirayı muhakkak rineninE Sevinçle otele döndüm. Pehlivanla a a kazandıracağım sana... Hem de bir köylü pehlivan... Ne bilir bunlar yağ güleşini?.. Hasan sordu: — Kim bu köylü be Beyim? Matlıp köyünden Keleş Ahmet i - MİŞ... Ben Jâfrmı bitirmemiştim. Hasan, lar Mihalici işgal ettikleri zaman| sonra da, kurtulup Eskişehire kadar Eskişehirli Pehlivan Keleş Ahmet — | Bin üç yüz otuz beş senesi, Kütah f hmet ismini işidir işitmez lokması soğazmda sıralandı. Ve yutkuftusu kesildi, Şaşırdım ve hayretle sord! — Ne 0, tanıyor musun? Kesik sesle, yüz yirmi okkalık göv desini sallıyarak cevap verdi : —E.. Tanırım hepten o susağı ben... B!... Buraya gelirken güleş var diye Matliba gitmiştik, o ortada bir koç vardı başa.. Ben, soyunmadım, te bu Nakkaşlı çıktı ortaya... Ahmet yendi bu kızanı!.. Ben, çıktım sonra; mızıkçılık etti. Ben de bıraktım gü-i leşi... Onunla güreş olmaz be Beyim Ben, dona kalmıştım. Demek Ah- met bir: mesele idi, Bu nasıl şeydi. Mihaliçli kaçıyardu bundan. Bir şey değil, bizim iki yüz lira da üste gide- cekti. Derhal Gümülcinelinin yazıha nesini boyladım, çaktırmadan, şun- dan bundan konuşurken lâf: pelesen- gine getirerek dedeim ki: — Ismail Bey ; bizim pehlivanlar akşam gidiyorlar. Ne yazık ki, gu id diamızı vüclde getiremiyeceğiz. Yak- sa iki yüzünü almıştım. Ucuz kurtul tun vesselâm... Uzatmıyalım parayı geri aldıktan sonra; Ismail Beyden rica ettimi — Şu Keleş Ahmedi görebilir omi- im? — Peki, yarm zahire pazarı gfinü- dür. O'da gelecek buğday getirecek, sabah şafak atarken gel, gör... Ertesi sabah erkenden geldim. Ki nunsani soğuğu adam arıyor, her yer kar ve buz tutmuş. Bekliyorum, | Bay Ismail de yanımda... Aradan bir | prça geçti. Bay İsmail işte geliyor dedi. uzaktan porsuk suyu boyunca, başı açık, göğsü açık, bir manda ara bası önünde İki tarafa sallanarak ve iki mandanın gövdesini örten müşek- e bir adam geliyordu. ız, kısa boylu.. Sırım gibi bir Anadolu köylüsü... Çıplak göğsü nün kılları üzerine toplanan buzları elinin tersile vurup döktükten sonra durdu; ve selâm verdi. Yanıga soku lap sordum 5 — Sen pehlivan mısm? — Iecik... — Mihaliçli Hasanla güleştin mi? | — Ha, bilmem bu isimleri... Geçen lerde bizim köye düğün güleşine gel mişlerdi. — Nasıl buldun bu pehlivanı?.. — Bunlar da pehlivan mıboa- Zam!.. Yendim onu, mızıklandı olma dı ise bir daha güleşelim dedim. Bir daha kapıştık, yine yendim... Sonra bıraktı gitti. Koç almayagelmiş bi - zim köye... Aldı! Vay canına ! Koca Türkiye baş pehlivanmı üstüste yenivermişti. Işte Anadolunun akla hayala gel mez gizli kuvvetleri, ... Mayıs Müsabakamız- da kazananlar Birinci — Hekimoğlu Ali paşa cadesi Bostan hamam sırasında nu- mara 22 Müveddet, Ikinci — “Tavşanlı Çatalınmam sokağı numara 4 Nafia ve Vefa Ak- sel kardeşler. Üçüncü — Tekirdağ: tütün bayil Mustafadan Vahdet Baykal, Pazarcık “Tan” bayiinden Necat Özgen, Muğla ilk okul ikinci smıf 467 Meryem Sevim, Yalvaç Halil Gültekin Turhal polis dairesinde 7 numaralı Hüseyin oğlu Mehmet, İz- mir Başdurak Ali paşa meydanı nu- mara 6 Berber Demirel, İzmir Kar- şıyaka numara 186 Osmanzade Mah mut, Konya, Karaman noter sekre- teri Zekeriya Unal, Bursa Sedbaşı, Hocaalizade sokağı numara 33 Tur- gut. Uşak istasyon gefi kızı Filiz. Gaziantep lisesi birinci smıf 465 nu- maralı Rifat Özkaya. Ankara yük- sek zirsat enstitüsü ormancılık kıs- mında Hüseyin Ertürk, Kayseri lisesi on birinci smif 795 sumara Muzaffer, Silrmene merkez ilk okül sıf 5 numara 50 İsmet Er- gun, İstanbul Fatih Çarşamba Silis- tre sokak numara 24 Lütfi, Denizli orta okul ikinci smıf 591 numara Bedriye. İstanbul Cağaloğlu Molla- fenari sokak numara 27 Orhan. İs - tanbul Sultanahmet Mehmet pâşa yokuşu numara 13 Lütfullah, Baba- | Büyük Önderimiz Atatürkün vecizelerinden Mahdut vesaitle büyük işler görmenin tec- vübe olunan yegâne usulü, kuvvetlerimizi da- de teksif etmektir. ğıtmamak, vesaiti mevcudenin kısmı azamı- ini gayelerimizden en mühim olanlar üzerin- | NN TAN Uzaklc-an gemi Deniz gibi pırıl piril bir kumsal; umsal gibi mışıl mışıl bir deniz Bir kız ayakları berrak sularda Elinde kumlarla oynuyor sessiz » Eğilip ıslattı kâküllerini; Işıklı gizlerle denize baktı. Uzaktan bir küçük yelkenli gördü, Elinden kumları suya bıraktı m » ” Yelk-nler bembeyaz gemi bembeyaz. Bembeyaz kövütler süs olmuş ona Gidiyor, gidiyor, uzaklaşıyor Bilinmez bir ilin kıyılarma * Küçük kız eğiyor yine başımı... | Başında uçuyor binlerce masal. Kumsal gibi mışıl mişü bir deniz Deniz gibi piri Pırıl bir kumsal —— Faydalı bilgiler: Fırlak alın: Hiddetli, intikamcı, ayni zamanda cesaretli demektir. Kaşlar: Tabii ve düz kaşlar iyi, Kuvvetli, sıhhatli, akıll, temiz, düşün celi iyiliği seven insandır. Kalm kaşlar: Iyi adam fakat ta-| makâr ve hasis, terbiyeli, temiz ha-| reketli, Ihtiyatlı insan olur, Çatık ve bitişik kaşlar: Kıskanç. hiddteli, çabuk kızan, inatçı, doğru, mert İnsanlardır. Seyrek kaşlar; Yumuşak huylu, uysal olan kimselerdir. Jzun ve sivrikaşlar: Bir şeyden korkmaz, hislerine bağlı, vefasiz, be- | eriksiz, fitne kimselerdir. Göz kapakları: Ağır ve kaba ka -| paklar fenalığa meyli olan, hileci. hasis, tenbel, uyuşuk insanlardır. Bir adam şapkasını tam amudi 0- larak giyeme onun doğruluğuna, ay- ni zamanda malümatlı imiş gibi uka- lâlığına ve can sıkıcı bir adam oldu- güna hükmolunur. Şapkasının bir tarafını hafifçe eğ-| ri giyen adam, halim ve selim, ayni zamanda sevimli: bir adamdır. Şapkasını başınm bir tarafına pek ziyade eğen adamın kendini methedi ci, kibirli ve hareketlerinde mübalâ- ğa olan bir adam olduğu anlaşılır. | Şapkasmı arkasına doğru eğri gi- yen düşüncesiz ve pervasızdır. Bün- dan başka vesvesesiz ve kuruntusuz adamlardır. En ziyade top atmış 0- lanlar böyledir. Karga karde ri. marifetleri Erden kızı İlhan, Ankara san yi ri mümeyyizi oğlu Öncel Uras, İs Mezarlık sokak numara 25 Refik a- İ partımanı Emel, İstanbul Lâleli nu- eski hukuk hâkimi bay Hikmet kız sesi smıf I E 1689 numara Zi- l tanbul Fatih Sultan Selim Cabi 80-| nayi caddesi numara 38 Mehmet Er- kak numara 10 “Tarık, Ayazpasa| ten. mara 259 Semahat Bakir. İstanbul > (Tan) çocuk sakfası dairesine | şan. Ayasofya Yerebatan karanlık sokak numara 2 İhsan. Ankara Sa- (Arkası haftaya) Not: Hediyelerinizi yalnız cuma günü saat on altıdan on dokuza ka- -İ niz ruhani bir mevkii kaldı. ilabili, müracaatla ala! rain TARİH BİLGİLERİ: hakkında en) sahih malümatı bize müverrih Stra- bon vermektedir, Bu tarihçiye nazaran asıl ismi P- russiastir, Prussias bir:kralm ismi. dir. Kendi ismini buraya vermiştir. Türkler buna Vitanya derler. Bursa aşağı yukarı 2450 sene ev- vel tesis edilmiştir. Bugün Bursada eski asara ait h'ç bir şey yoktur.Yalnız Muradiye ma- hallesinde belediye hastanesine çıkı- ken şosenin sağma tesadüf eden büyük taşlarla örülmüş duvarların Bursanın exi surlarının zamanımı- kadar külan bakayesi olduğu an- aşılıyor. Milâttan 540 sene evvel buralarda dyahlar hüküm sürdüğüne nazaran xu surların o devirlere ait olduğu tah | min olunmaktadır. Bursa gehrini fik evvel Romalılar | Yıldırım şlerdir. Şehri zabteden ce- neralin ismi T'rjariustir. Orta zaman ard& Romalıların en güzel gehirle- rinden idi. Havuzlarla süslü meydan ar ve kütüphaneleri ve £şehrileri, baştanbaşa tezyin eden heykeller ve âbideler vardı. Roma imparatorluğu ikiye bölün- dükten sonra Şarki Roma imparato- ru olan Arkadiusa kaldı. Bizanslılar zamanında Bursa şehri harap olmağa başladı. Bursanın yal Uludağ manastırla dolu idi. Papas | 1 “Uludağı mesken yapmış idiler. Sonra, Lâtinler Istanbulu zabtettik- Bursayı da almak istedi- mağlüp oldular. Ehli salip muharebelerinde Bursa etrafmda İzniğe yakın yerlerde Ki- Imç Arslanm birçok muharebeleri vardır. Türkler Bizanslıları Fırat ve Dicle kıyılarından sürerek bütün Anadolu: | yu istilâ ettikleri zaman Bizans im-| paratoru Mişel Dukası da esir ederek Kayseriyi zabt ve büyük bir ileri ha- SA rek Uludağ eteklerinde çadır kurdu. lar. Türklerin bu akımından ve impara- torlarr-n bile esir ederek gelen Türk lerden Bizanslılar o derece korkmuş- dı ki, 25 sene sessiz ve sedasız kal- dılar, Yirmi beş sene sonra Bizans imparatoru Komenen taliini denemek üzere ve olanca kuvvetile Türklerin izerine atıldı. Lâkin, Türkler şimşek sibi yetişerek imparatorun ordusunu verişan ettiler. Evvelce yalnız Keşiş .ağımın etekle seş sene Uludağ yan Türkler, bu tedetek içine yerleştiler. (1097) Bi- zaslıların ricasile Türkler bilâhare sehri terkederek Konyaya çekildiler, Ve Bursayı haraca bağladılar. Hattâ (204) te Istanbulu zabteden Lâtinler Türklerden korkarak ittifak n camii Bilâhare Selçuk hükümetinin ink cazmdan sonra istiklâlini ilin-eden man oğulları Bursa üzerine yürü. düler. Dokuz #ene Bursayı muhasara ettiler. Birinci Osmanın ölümünden birkaç gün sonra, Oğlu Orhan tara- fından zabtolundu. Şehrin zabtı 1327 nilâdi terihine tesadüf eder, -arbler Bursaya yerleştikten son- ra, imar etmişlerdir.Camiler, medre- | seler, hamamlar, kütüphaneler, çeş- meler, hanlar vücude getirmişlerdir. Bugün Bursa ana vatanm en şirin ve verimli yerlerinden biridir. Türki senin ipek srnayli merkezidir. En gü zel kumaşlarımız berada dokunur. Malın kötüsü — Bana sattığın şemsiye, çok kö- tü bir şe — Nerden aniadm? — Kahvede unutmuştum. Bir haf tadanberi kimse gelir almamış, Iyi reketi ile Bursa kaleleri önüne gele- Haziran müsabakamız Tahtada gördüğünüz hesapları halledip neticelerini müsavilerin kar şısma koyup yollaymız. Müsabakamızın müddeti dört haf- tadır, Dört hafta zarfında hal mek- tuplarmızı yollamanız lâzımdır. Müsabakamıza iştirak edenler bi- ver küçük fotoğraflarmı yollarlarsa gazetemizin çocuk sayfasında neşre- deriz. Fotoğrafların iyi çekilmiş ol masma dikkat ediniz. Fotoğraflarını zi ihmal etmeyin yollayınız. Beklet- med. derhal heşrederiz. » malolen bırakırlar mıydı? Haziran müsabakamızda yüz kişi. ye hediye vereceğiz. Birinciye: Beş lira, Ikinciye: Iki buçuk lira, Üçüncüye bir mürekkepli kalem, Yüzüncüye kadar kartpostal, kitap kolonya... Müsabakayı kesip hal vara calarmızla yollamanız müvafıktır. Müsabakalarımızde hediye kaza - ranlar Cuma günü saat dörtten ye- liye kadar idarehanemize müracaat etmelidir. Başka günlerde hediye ve #tmez.

Bu sayıdan diğer sayfalar: