28 Haziran 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

28 Haziran 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

cm 8 Ribenirop'un Almanyanın niçin bozduğ BASI 1 Kielde yapılan askeri bir man ğinde işgal ettiği coğrafi vaziyet i- tibarile bu talepleri yapmıya mecbur bulunuyordu. Almanya barış istiyor ve fütühat yapmak ve diğer ul lara hâkim olmak fikrini reddediyor ve Hitler bu barış arzusunu son üç ene zarfında tamamen açık Ve İk- na edici bir şekilde bildirmiştir. Mac Donald, 1963 te Almanyanın iki yüz bin kişilik bir ordusu bulun- ması hakkındaki teklifi yaptığı za- man Führer bu teklifi derh'# kabul etti ve hattâ: “diğer milletler ayni suretle hareket ettikleri takdirde Al manyanın silâhlarını tamemen bi- rakmıya hazir olduğu,, şeklinde bü- yük bir mukabil teklif te yaptı. Fakat bu teklif hiçbir zaman na- garı itibara almmadı ve 200 bin ki- şilik bir ordu teklifi dahi Cenevrede garip bir akibele maruz kaldr. Ce- nevrenin son celsesinde, bu 200 bin kişilik ordunun Almanyaya, ancak bu memleket son dört yıl zarfında olduğu gibi barış ruhu hakkında de. liler gösterdiği takdirde verileceği bildirildi. Almanyanın bu durum Kar şısmda yapacağı şey, Milletler Ce- miyetine ve orada hâkim olan ruha arkasmı çevirmekten ibaret bulunu- yordu. Bu hayal inkisarlarma rağmen, Führer Avrupada bir anlaşmaya varmak için yeni demarşlar yaptı. İşte 24 kânumusani 1984 tarihli Al manya-Lehisten ademi tecavüz mu- ahedesi bu suretle aktedildi.,, Von Ribentrop, bundan sonra Fransız - Sovyet ittifakından bahset miş ve bunun Lokurno paktı ile te- İtalya Akdeniz devletlerile serbest bir BAŞI 1 Montrö civarınd an bir manzara Konferansa karşı muhalif vaziyet a). dığmı izhar etmiştir. Bununla bera- ber Tevfik Rüştü Arasın Romayı ik- ne edeceği ümit edilmektedir. Türkiye Hariciye Vekilinin bü tü- midi esassız değildir. Zira umumi bir anlaşma ile Boğazlar için tesbit edi- lecek yeni vaziyeti İtalyanmın tanı- mamasının pratik bir ehemmiyeti olmıyacak, fakat yalnız İtalyanm "Akdenizin şarkmda gözü olduğuna dair olan fikri teyit etmiş buluna - gaktır. En sonunda Türkiye Boğazların bekçiliğini eline alacaktır. Buna kar pe da beynelmilel sarih bir taahhüt e sulh zamanında Boğazlardaki sey rüseferin serbestisini temin edecektir. © — Yine Atinada çıkan Katimerini ga setesinden: Montrö konferansı mes'ut şerait al mühim nutku Lokarnoyu unu anlatıyor INCIDE evrada Alman generalleri Nif edilemiyeceğini izaha çalışmıştır: “— Führer, Avrupa devletlerinin teşriki mesaisi için pratik teklifler yapmıştır. 18 heziren 1985 tarihli İngiliz - Alman © deniz anlaşmasının akdinden sönra yeni bir fikir bâş- gösterebilir ve hattâ bu fikir kuv- vetlenebili: Pakat, bunu iki mü- him hâdisenin zuhüru takip etti. Birincisi, Italyan - Habeş anlaşmaz- lığı ki, bu mesele hakkmda yalnız emek isterim. Almanya, bu anlaşmazlık esnasında bütün mem- leketlerce tanmmış olan tam bir bi- taraflık takip etmiştir. Ikincisi de Sovyetler Birl Çekoslovakya si- el ittifak muahedesinin neşridir. Bu | müuahedenin Almanyada bazı endi-| şeler doğurmasi tabii bulunuyordu. Von Ribentrop, bunu müteakıp Frensiz - Sovyet ittifakmın 17 gu- bat 1936 da tasdikinden bahsederek demiştir ki: “— Fransanın bu demarştan son- ra Almanya 7 mart tarihinden sonra, Tart tarihi Amara yapımı ve bi süretle bu ittifak” Fer ülisün bir tehlikeye ve süel koalizyons karşı 'hudutlarmı müdafaa gibi en iptidai hakkma dayanan bir tedbirle cevap vermiş, yani toprakları üzerinde sü- el hâkimiyetini tekrar teslis eylemiştir. Almanya © askerlikten İ tecrit edilmiş olan bölgeyi işgal et- İmiş ve Fransa tarafından huukan ve filen ihlâl edilmiş olan Tokamo muahedesini bozmuştur. Bundan sonraki hâdiseler Alman- yanm teşebbüsündeki tam (isabeti göstermiştir. pakt istiyor INGIDE ——— İ tında devam etmektedir. Konferan - sın memnuniyeti mucip olacak bir surette neticelenmesi için bu birinel bir delildir. Esasen Boğazların tah - kimine taallük eden meselelerin ti - zun müzakerelere tahammülü yok - tur. Çünkü bu uzun müzaketeler a- rssmda teknik zorluklarm baş gös - termesi imkânsız değildir. Fakat ilk içtimalarda görülen hüsnüniyetin bundan sonra devam edecek müzake- relerin samimiyet ve karşılıklı an - laşmalar dairesinde cereyan edeceği- ne bir teminat sayılması tabiidir . Alâkadar olan devletler sözbirliği ile Türkiyenin talebi lehinde bulundu. lar. Türkye noktai nazarının busu- retle tanmması Boğazlar meselesinin harp sonu muahedelerinin esasi dal İ pek nadir olduğundan misk kokusu İ tarmuştar. i geniş bir şekilde tatmin etmeğe hazır TAN SAĞLIK ———— —— ÖĞÜTLERİ Misk kokusu Rivayete göre, Çinliler misk kolu- sunu, en ziyade, kırlarda gezerken uzun hayvanlardan korunmak için kullanırlarımış. Bu usulü onlara Çi- nin en büyük (hekimlerinden Pao- Po « Ce « öğretmiş, çünkü miski in-| sanlara veren keçi uzun “hayvanları yiyerek geçindiğinden - bir küçük torbaya misk koyarak ayağı takı. irsa » uzun hayvanlar o kokuyu alm ca hemen kaçarlarmız.... Miski, ne kadar küçük olursa ol- sün, bir torbay: dolduracak kadar çok miktarda kullanabilmek ancak Çinlilere nasip olabilir. Misk keçileri in taraflarında yetiştiği için ora- larda mis ucuzdur. Halbuki b i z i m memleketimizde misk en pahalı nesnelerden biri oldu- | Zu için biz onun damlasının damla» | sini koklayabiliriz. Zaten misk çok | olduğu vakıt pek çirkin bir koku çi- kürtr. Sade uzun hayvanları değil, insanları da kaçırır. | Az olunca kokuların en güzelini karır. Güzel koku veren şeyler iç “Misk gibi kokuyor!” denilmesi el bette manasız bir söz değildir.Fakat | bü sözün manasını pek de basit san- mayınız. Bu s#xdç miskin en büyük hassası da “mündemiç” olsa gerek-| tir. miskin en büyük hassası aşk olmaktır. Misk kokusu er- aşk iştahı artırır. Kadını da | erkeğe yaklaştırır. Miski her millet- ten önce tanımış olan Çinliler miskin | bü hassasını da pek iyi bildiklerin- den misk ile amberi ve haghaş yap- raklarile biraz afyonu karıştırırlar, | bundan küçük bir yuvarlak yaparak adıma da “Güzellik muskası” derler- mig, Bir erkek Çinli bu güzellik mus kasın: avucunun içinde yuvarlayarak biraz isitnca, muskanm çıkardığı ko künün tesirile, mini mini ayaklı Çin dilberleri muska sahibinin arzusuna mukavemet gösteremezlermiş. Miski, garp hekimleri de vaktile sik sık kullanırlardı, fakat mini mini ayaklı kızları yaklaştırmak, yahut uzun hayvanları kaçırmak için değil, Zecri tedbirler (Başı 1 incide) Roma, 27. (A.A.) — Italya, Mil letler Cemiyetine Habsş meselesinde kendi noktai nazarını bildiren bir muhtıra verecektir. Nihayet Konsey Edenin nizarne- me reformunun, her şeyden önçe gö- rüşlilmesi hakkımdaki teklifini kabul etmiştir. İlhak meselesi Cenevre, 27 (A'A.) — Milletler inin önümüzdeki müzakere- Vecagi'nin zai, yoksa Ras Na- sibunun mu “iştirak edeceği. heniz belli değildir. Siyasal müşahitler bilhassa İngiltere, Fransa ve Lehis- tan ve bir çok diğer devletler ta- rafından son defa Verilen karardan sonra, zecri tedbirlerin kalkacağı dan artık şüphe olmadı or. Esas mesele, Asamblenin ilha- kı takbih mi edeceği, yoksa bu me- seleyi muallâkta mi bırakacağıdır. Bu hususta şimdi hususi o görüşme- ler cereyansetmektedir. Kont Cianonun Edene mektubu Cenevre, 27.(A.A.) — Edene yaz- miş olduğu bir mektupta, Italya dış işleri bakanı Cizno diyor ki : “ — Şimdiki ovaziyetten dolayi, Itzlyan delegasyonu Milletler Cemi- yeti toplantılarmda hazır bulunama- yacaktır. İtalyanın, Lokarnoda imza edilen ve Fransa, Italya, Belçika ve Ingiltere arasındaki o mütekabil ga- ranti arlaşması görüşmelerine de iş- tirak etmemesi muhtemeldir... Kont Clano, mektubunda, Ttalya- nın Milletler Cemiyeti ile iş birliğine devam edebilmesi için şimdiki vazi- yetin aydmlanmasını “temenni etti- ğini ilâve ediyor. Nizamnamede reform Cenevre, 27. (A.A.) — Konseyin i toplantısında Milletler Ce de reform meselesi konu- nizamnamenin 'akat insanların reforma tabi tutulmaları lizrm — geldiğimi söyle miştir. Romanya, mıntakavi ittifal lara tarafdardır. Fakat ayni zama: da sulhun bölünmezliğini teyit et mektedir. Romanya, bütün müspet teklifleri tetkik edecek, fakat Millet- ler Cemiyeti nizamnamesini sâfa dü- lerine pek sz miktarda olursa, uyuşuk ve halsiz hastaları canlandırmak vej N tarla, £ı ; uğrayan sinirleri yatştırmak için. Sonradan çıkan başka bir çok ilâç- lar üzerine, şimdi miski deva diye kullanmak hemen unutulmuş gibidir. Misk kokusu buzamanda ancak karışık esanslar içinde kullanılır. Bir güzel kokular mütehassısmın dediği gibi misk esanslara hem can verir, hem de yenat verir. Bir esans içinde misk bulunmayınca o esans kokusu iyice yayılamaz ve devam edemez. Fakat misk kokusunun çoğu âde- ta zehir olur. İnsana bulantı, başağ- rısı, baş dönmesi getirir. Yüze kızar- tı verir, burun kansamasma sebep 0- Jur. En sonunda insana derin bir uy- ku basar ve yetişilmezse o uykudan uyunılmaz. Bereket versin ki, şimdiki cansiz ve devamsız esanslara misk katıldığı nun tehlikesini düşünmeğede pek lüzum yoktur. İ Lokman HEKİM —— —————— besinde serian tanzimini kolaylaş - Bundan sonra artık Boğazların ta bi olacağı beynelmilel vaziyetin tayi- ni meselesi kalmıştır ki, tabil bunun için de bir hal sureti bulunacaktır. Tevfik Rüştü Arasın bu hürsuse da» ir yaptığı beyanat pek sarihtir. Tür. kiye bu defa da Akdeniz ile Karade- niz arasındaki ticari münasebatı pek bulunuyor. Sovyet Birliği hükümetinin Akde- niz müvazenesini bozacak şekilde ta- leplerde bulunduğu hakkında çıkarı lan uydurma şaylalar şimdiye kadar tahakkuk etmemiştir. Bu uydurma haberlerin konferansın işlerini müş- külâta götürmek maksadile ortaya a- tılmış olduğuna İnanmak istiyoruz. Sulhlin tahkim! için yapılan her türlü teşebbitsleri akim birakmak e- melile faaliyete geçenlerin tevilâtma bir nihayet vermek için alâkadar devletlerin kat'i bir tavzih çıkarma - ları kâfi gelecektir . Tonaj meselesi Cenevre, 27 (Tan) — Ingiltere ha- riciye nazırı Eden bugün Sovyet hariciye nazırı Litvinof ve Türkiye hariciye vekili Tevfik Rüştü Arasla görüşmüştür. Uç siyasi zatın Montrö konferan - sında mevzubahsolan tonaj meselesi hakkında görüşmüş oldukları söylen maktadir. şürecek olan hiç bir fikri kabul e. demiyecaktir. ivan Delbos, Konseye fazla cele kararlar almamasını tavsiye etmiş- tir. Nihayet Konsey Edenin nizamna- ine reformunun, her şeyden önce gö rüşülmesi hakkımdaki teklifini kabül etmiştir, Asamblenin Eylâl toplantısı Londra, 27. (A.A.) — Times ga- zetesinin hususi muhabirinin Cenev- reden bildirdiğine göre, Milletler Ce- | miyeti Asamblesi, eylül toplantı devresi programını tespit edecek 0- lan bir komisyon tayin edecektir.Sa- nıldığma göre, Fransız o hükümeti, son hükümet beyannamesinde mün- deriç şekil dairesinden teklifler ta- sıyan bir rapor hazırlamaktadır. 'Buridan başka, yedi bitaraf devle- tin, Milletler Cemiyeti nizamnamesi hakkında yeni bir tefsirin, yeni bir tahrire müreccah olduğu kanaatinde bulundukları sanılmaktadır. Morning Post gazetesi hususi mü- habirinin işaret citiğine göre, Kon- seyin akdettiği hususi toplantı, bu mesele rüznameye dahil olmadığı halde, Milletler Cemiyetinde yapıla- cak reformun tetkikine hasredilmiş- tir, Pratik bakımdan, Asamble mün- hasıran İtalyan - Habeş meselesi İle mesgul olacaktır. Hafta tatilinin muhtelif hükümet adamları arasın. da yapılacak görüşmelerle geçeceği tahmin olunmaktadır. Zecri tedbirlerin kaldırılmasını istiyenler Cenevre, 27. (A.A) — Güntemala, Şili, Haiti hükümetleri Edene mek- tup yazarak zecri tedbirleri kaldır. mak hususundaki kararlarını bildir- mişlerdir. Nikaragua Cenevreden ayrıldı Cenevre, 27. (A.A) — Nikaragua hükümeti Milletler Cemiyetinden ay- rılmıştır. . Bu hilkümet heniiz bu ayrılışı mu- hik gösterecek hiçbir sebep bildir. memiştir. Nikaragua 3 teşrinlevel 926 dan beri Milletler Cemiyeti aza- #1 bulunuyordu. Delbo", ziyafeti Cenevre, 27. (A.A.) — Dış bakan Delbo dün Küçlk Anlaşma ve Bal- kan Antantı devletleri delegeleri şe- refine bir öğle ziyafeti vermiştir. Leon Blum Cenevrede Paris, 27. (A.A.) — Leon Blum, 2-6.996 ——— Habeş İmpatatoru hatıralarını neşrediyor: "Milletimin ve benim yaşadı son korkunç facianın hikâyeleri!" BAŞI 1 lediği taarruz riyetleri yeni değil - dir. Geçen asrm hidiseleri, bu me - seleyi yeniden mevzubahsettirmiye « cek kadar sarihtir. Aduva mağlübi- yetinden sonra, Habeşler, bir müd- det için ihtiyatkâr hareket ettiler. Fakat politika faaliyetleri « eskiden fazlu bir şekilde başlamıştı. Bir ta - İraftan gayet en diple - matik bir dostluk gösteriyorlar, di - İğer taraftan, halk tabakalarımız ara sında sinsi bir propaganda yapıyor- lardı. Burada bir misal olarak şunu ha - tırlatmak isterim. o Bagemdör vali - si, ve imparatöriçe Zaoditu'nün zevei Ras Giksa'nın isyanı, ltalyanlar ta- rafından hatırlanmıştır. İtalyanların Gondar'da Güksa'nın bulunduğu yörden birkaç gün ötede Debra Tabor'da, Pollera isminde bir öcaret ajanları vardı. Pollerr halk tarafmdan büyük bir hürmetle anı- ırdı, Pollera bir Habeş kadınla ev * lenmişti, birçok çocukları olmuştu ve yaşlı iği, Bundan başka, yerli Ha - beşler gibi yaşıyor ve halk ile sıkı bir temasta bulunuyordu. Pollera, memleketin hakiki şefinin Güksa olduğuna dair mahirane bir propağandaya (başlamıştı, Pollera yalniz onun eski an'anelere, atalar Âdetlerine riayet ettiğini yabancı Av rupalıları vilüyetin içine almak iste- yetini temsil eden bu adamları sov - mediğini söylüyordu. Biz ise, Habeş medeniyetini tahkir ve tezyif eden ve yakmda Roma di- nihi kabul etmeğe hazirlanan bir delil olarak, meselâ, Adisabubada, bir debbeğhane kuruşumuz ve bu ile beraber eşek derileri de debağat esttirdiğimizi söylüyorlardı. Bu ise, eşek etinin yeğirildiğine delâlet eder di ki, memleketimizde halk, ne-eşek eti yer, ne de eşek derisi kullanır, Esasen bu istikrahi birçok Avrupa - arda duymaktadırlar. Bunun neticesi şu oldu. saf köy - ( küler, bizim. özin bir sükut dev ein ii İböyle bir zihniyetten istifâde Kolay oldu. Sonra malüm olan Ual-Ual hâdise si ve yine malüm hadiseler oldu. Tayyareler ve gazlar Tabii bir şekilde kullanıldığı tak - dirde tayyareler, Habeşlere karşı pek 8z neticeler verebilirdi, ve yapılan masraf ta çok yüksek olurdu. Fakat İtalyan Erkâniharbiyesi tay yareleri, harbin yağmur mevsimin- den evvel bitirilecek şekilde istimali- ne karar Verdiler. Bu karar iki şekilde tatbik oluna” caktı: 1 — Gaz kullanılması. 2 — Askeri harekât sahasımden çok uzakta bulunan balk kitlelerinin hedef ittihaz edilmeleri. bu sabah otomobille Cenevreye ha- reket etmiştir. Bakanlıksız bakan Paul Fare ya- rın Cenevreye gidecektir. Ey İngiliz - Fransız cephesi Paris, 27 (A.A.) — Ocuvre gazete sinin haber Verdiğine güre, Cenevre İ de Ingiliz - Fransız cephesi teşekkül etmeye başlamakta, ve Italya ile ya- pılacak müstakbel iş birliği hak - kında ne Londra ne de Pariste hiç - bir itimat beslenmemektedir. Konseyin husust toplantısında Şili hükümeti bir reform projesi takdim etmiştir. Bu-proje, Almanya ve Ja - İponyanım cemiyete yeniden girmesi ve büyük Avrupa hükümetleri tara- |fimdan müteşekkil bir direktuar mec lisinin kurulması hakkında teklifleri ihtiva etmektedir. Titvinof - Yvon Delbos görüşmesi, Lokarno meselesinin tehiri; ve Ce - nevre toplantılarının tatilinden ev - vel, Cenevre Çerçevesi dişinda Ital - yanın iştirek edeceği bir konferan - sn toplânması İle alâkadardır. Ma - mafih Italyanın böyle bir konferansa iştiraki, Asamblenin zecri tedbirler İ- şinde bir uzlaşmaya vardığı takdirde vukubulacaktır. Fransız Dış Bakanı ile femaslar Cenevre, 27. (A.A.) — Fransız dış bakanı Delbos, biribiri arkasm- dan Bovas Coppa, Yeze, Beck ve Munch'u kabul iştir. Havas ajansı mubabirinin öğren- diğine göre, Munch, Milletler Cemi- yeti paktımın tadili değil fakat tef- sir mahiyetinde kararlar verilmesi kimse olarak gösteriliyorduk. Buna | debbağhanede birçok hayvan derileri | INCIDE Harp başladığı zamanlar, tayya5 reler yalniz kitaata krşı hrekete g i. Gaz olarak ağlatıcı gaz: la kullanılıyordu ki, bunların maddi tesirleri pek az oluyordu. Askerler de-buna alışmışlardı, tayyare görür Ügörmez dağılıyordu. Diğer taraftan, herhangi bir rüzgâr gazları dağıtı - yordu. Ayni zamanlarda İtalyanlar ipefir te kulla Fakat bunu ipti- dal vasıtalarla yapıyorlardı ki,sonra dan bu vasrtaları mlikemmelleştir- diler. Evvelâ, mayii, fıçılarla atl - yorlardı. Fıçı, büyük bir gürültü ile patlıyor, o civarda olanları ve pek yakmda olanları yakıyordu. Bidayette Habeşler gökyüzünden gürültü ile inen bu nesnenin ne Ol - duğunu bilmiyorlardı, Hattâ bir gün, İ Ras Seyyumdan, bir düşman tayya- resinin düştüğüne dair haber aldık. Halbuki bu, Şimal ordusuna stilan ilk iperlt fıçısı idi, Bunların tesiri pek az oluyordu ve pek mahdut bir #aha zehirleniyordu. Derhal oraya tenekelerle işaret konuluyor, böylece halk ve askerle oraları tanıyarak mediğini, beyazlarn iğrenç medeni- | ka; sıtaları olmayınca, dünyanm sur milletinin, aslanlardan bile mü- rekkep olsa, dayanamıyacağı, en feci imha vamtasını kulinmağa Kars” verdi. Tayyarelerine intişar vasıtaları İ koydular. Bunlar, ilk temasta hisse dilemiyecek kadar ince bir yağmu ru, ordularımızm, çocuklarımızın, ka | dmlarımızm, hayvanlarımızın, şehir. İ lerimizin, köylerimizin üzerine yağ» dırıyorlardı. 9, 15, 18 tayyarelik gruplar, ley- lek sürüleri gibi geliyor. Araların « daki mesafe öyle hesap edilmişti ki, neşreettikleri ince sis bir çarşaf gi- bi uzanıyordu. Bu usulün meçhul olduğunu söy- vaa len nam, amin bede haşerattan malül “olan ormanlara, bu usul ile oldukça uzun bir zamane dır, ilâç yağdırılmaktadır, ve haşa- rat böylece imha edilir. 1936 kânunusani nihayetihden son ya, bu usul günlerce dürmaksızm tat bik edildi. Meselâ Koramda yedi, do- kuz tayyarelik filotilâlar, umumi karargâhrmız, ordularımız, köyleri- miz üzerinden sabahtan akşama ka- dar haftalarca uçup durdulur.Bir filg İ dili gaz yilünü boşaltınca, yerini ö- İ tekine bırakıyor, gidip karargöhm- dan yeniden gaz alp getiriyordu. 'Negüs, bundan sonra tayyarelerin yaptıkları diğer bombardımanlardan Ve kızılhaç hastanelerinden ve nasıl tahrip edildiğinden uzün uzadıya bahsetmiştir. m — yolundaki Fransız teklifine mülaait davranmıştır. Diğer taraftan Delboş - Beck mü likatı bir saat sürmüştür. Dantzig vaziyeti görüşülmüş ve Beck bu me- sele hakkında o kadar alâkadar gö- zükmemiştir. Mümaileyh Almanya (- İle Polonya arasındaki nazikâne mü- | nasebetlere İstinaden . son Dantzig hâdiselerinin kolayca halledileceğini ümit eylemektedir. Beck, Polonyanm zecri tedbirleri kâldırmak hususun- daki kararını teyit etmiştir. Delbos, Fransanm ancak bu bap- ta esas itibariyle bir karar verdi- ini ve bunu fili kılmak için bütün alâkadarların müzakerelerde bulun- masını beklediğini söylemiştir. Beck, Polonyanm Italya tarafın- dan Habeşistanm ilhakmı tanımak meselesinde'henüz vaziyet almadığı- nı ve bunu Fransa gibi dost mem- leketlerle istişareden ve mümkün o- lursa bilitilâf yapacağını bildirmiş- tir, DOKTOR Kemal N. imre CİLT VE ZUHREVİ HASTALIKLAR MUTEHASSISI Adres: Beyoğlu Hstiklâl caddesi Zumeli Han No. 16 Hergün öğleden sonra hastala. rmı kabul eder. Telefon: 40153.

Bu sayıdan diğer sayfalar: