3 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

3 Mayıs 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5.5.0837 —7 İspanyada . , İtalyan askeri . v | A yine mağlüo (Başı 1 incide) İ fabrikalarını tahrip etmiştir, HUKÜ met kuvvetleri Tuarana mıntaksii da bir miktar ilerlemişler, Eskuri civarında da hükümetçiler beş metre kadar ileri gitmişler, âsi vetleri bozguna uğramışlardır.» Manastır nihayet teslim oldü Andujarda bulunan ve geçe * İğustostanberi içinde 1200 âsinin ğınmakta olduğu Viyerj dö ia Kal za manastırı hükümet tarafından # gal edilmiştir. Manastır bir tepe zerine kurulmuş, kalın duvarlı bü yük bir kale gibidir. Manastırd zabitlerin ailelerinden 1200 kadın çocuk ile 170 kadar siv vardı. Hükümet kuvvetleri bu me” nastırı Üç aydanberi bir muh çemberi içine almıştı. Fakat i kiler de şiddetle mudafaa ediyor” İâsi tayyareler de manastıra erzak # tuyorlardı. Nihayet muhasara çemberi çok df ralmiş ve içerdekiler çok görlü vaziyette kalmışlardır. Nihayet gün hükümet kuvvetleri kat'i bir A cum yaparak manastırı işgal etmi” lerdir. Fakat bu esnada şiddetli m Sademeler cereyan etmiş, manasi dakilerden bir kısmı telef olmuştüf » Tebliği gayri resmi... ssmrz Bütün Istanbul halkı sinemamızın muhterem müdavimleri Şaheserler şaheseri ROMEO ve JULiETTE MiLLi SINEMADA Aynca: İsmet Paşanm son Belgrad seyahati bütün -tafsiâtile N. Dikkate: Izdihama mahal kalmamak in - matineler 2 - 4-6 gp Süvare 0 da başlar Mahkemelerde Bahçıvan Zeynelin Eşeğile Pastırma mı Yapılmış? piç nanay) Dün Meraklı Bir Yrmşir Hirsiz Dava Görüldü İki Suçi aid 1Ç: u dede 5 , Meşbut suçlara bakan Sultanahmet Sulh Bi- sazını mahküm etti, Davacı şimşir ticareti yapan rinci Ceza mahkemesi dün karmakarışık bir (Başı 1 incide) 10) Nahum Şirketinin mümessili Sak idi, Şikâyo- eşek davasma baktı. Zeynel adında bir bahçr | ranlıkta hareketsiz bırakılır. Ceviz gla e mann van üç gün evvel eşeğini sebze iskelesinde bir! ve balla beslenir, Sonra bir meyde- İl işi Dal, m eş Çörmmmmdan 39 nalbant dükkânmın arkasma bağlamış. DA bağlanır. Ortalarından bir dişi de-| iemi da siri Ga vi mar - İskeledeki işlerini bitirdikten sonra eşeğini bula-| ve geçirilir. Evvelâ birinci, sonra İ- gerken bir hamalm mo vo detail $©* 4 | mıyan Zeynel yaya kalmış ve bahçesine dönememiş, | kinci güreşçi devenin bağları çözü - gördüm. Arkasmda da, şimdi bala çak seri 4 | Sebze iskelesinin bekçisi Ahmet ve yardımcısı Ham- jlür. Bu sırada dişi deve uzaklaştırı- rak bulunan Lütfi ile Srtkı vardı. Derhal polise (4 | © deTdİNİ Yenmiya başlamış, Hâdise sabahleyin |lir. Bunun üzerine iki deve arasında haber verdim. Bu suçlular tahliye müteahhidi - saat yedide olduğu için Zeynel bahçesindeki büt | ölesiye bir döğüş başlar. İ nin smelelerinden imiş. Vapuru tahliye ederken ameleyi ve eşini dostunu seferber etmiş ve bir mayıs| Devenin sporculuğu sıfırdır. Dö- bu ağaçları çalmışlar. Kendilerine ceza verilme. | f bayramı mlinasebetile polis te tatlı yapar sandığı i-| #üşten sonra düşmanı ile ayak aya- sini istiyorum.,, İ çin kendi kendine eşeğini aramıya karar vermiş. Bu | ğâ verip barışmaz. Kinini senelerce Bundan sonra soruşturmalar yapıldı ve mah, g | sırada sebzesi Kel Haydarın dokuz yaşındaki oğlu muhafaza eder. Bir defa dö- keme suçu sabit gördüğü için suçlulardan Lütfi, | g | Kerala rastlamışlar. Rüştüğü deveyi senelerce son - ye bir ay ve Sıtlıya da bir gün hapis cezası verdi. | Çocuk hiç sormadan: | ra tanır ve görünce üzerine saldırır. Sonra ikisini de tevkif ederek, tevkifaneye gön. (og |, © SUDA ©98iniz kayboldu, demiş ve anlatmıya | İstanbul sokaklarında eşya taşıyan derdi , başlamış: deve kafileleri arasında, eski bir kin | Dövüşm üş ler, — Bu sabah, hâki elbiseli, sarı bıyıklı, kısa boylu | Yüzünden böyle di çok olmuş Bizde deve ile nakliyat yasak ediliyor amma. Ingiltere Tacının incileri En azametli bir fim.. İngiltere kralı &, M. Jorj'a taç giyme töreni münasebetle tak - dim olunacak ve ihtişam husu - sunda şimdiye kadar misli vi. cuda getirilmemiş bir süperfilm — mmm DOĞUM İktisat Vekâleti Müsteşarı B. Faik TT Bayan Kâmuran Bagana Yeni getirdiği şapka modellerin! Eskişehirde Porsuk bulvarmdaki & vinde teşhite başlamıştır. porna ? 4 ; ; / / / / / Fazla Rakı İçtiği İçin Cezaya Çarptı Bir kundura mağazasında kesicilik yapan Gümülcüneli Cemil fazla sarhoş olduğu ve rezalet çıkardığı için dün meşhut suçlara bakan Sultanahmet Sul Birinci Ceza hâkimi Reşidin önüne çıka- rıldı. Suçlu halâ mahmurluğunu muhafaza ediyordu. |kola ayırmış. Kendisile beraber bir/ ——— Mahkemenin küçük salonunu bo- Eocu bir ispirto kokusu doldurmuştu. Bir kız Zehirlendi 7 Beyoğlunda Valideşeşmesinde 58 numaralı evde oturan Matmazel Sini Sungur sokağında 98 numaralı Dil. ber apartmanında Madam Viktorun dairesinde misafir imiş. Su zannede-| rek tahta silmiye mahsus olan bir mayii içtiği için zehirlenmiştir. Sini, derhal Şişli çocuk hastanesine kal dırılmiştır. İÇKİDEN SONRA YARALAMA Küçük Zeyrekte 25 numaralı evde “oturan Kâzım dün gece çok sarhoş “olmuş ve Kasımpaşada Kireç ocağı “hanımda oturan Zeynebi çakı ile ya - ralamıştır. Polis, Kâzımı yakalamış ve adliyeye vermiştir. Hâkim sordu: muşum , dinlendi ; Erkek işe gidince hemen giyiniyor, süsleniyor, ar. kasından sokağa fırlıyor Şehzadebaşmda, Beyazıt havuzunun etrafında dolaşıyor. Dünyada hiç kimseden korkusu kalmadı. Öylesine atak öylesine cesur ki buna arada bir kendisi de şa- 1yor. ii Sokağa yalnız çıktığınm dördüncüsü mt, beşincisi mi, pek hatırlıyamıyor, bir oğlanla tanıştı. Beğendi. #i hoşuna gittiği için değil, —Hanfendi beraber sinemaya gidelim. Dediği için. ç Beraber locaya girdikleri zaman Nazlı çok mem- hundu. O etekleri beyaz kürklü, göğsü açık tuvalet! görecek. © — Fakat delikanlı rahat durmuyor. Nihayet: © — Rica ederim, beni rahat bırak ben buraya 86- .ninle öpüşmiye gelmedim, oyun seyredeceğim. ... Diye çıkıştı ve oğlan arsızlığı fazlalaştırımca şap- kasını alıp çıkmağa davrandı. Şakası yok, gidecek. r Erkek o zaman “terbiyesini takmdı”, Arada ko. nuştular. Daha mektebe gidiyormuş, ailesi zengin- ceymiş; — Bugün mektepten tüydüm, Diye gülüyor, isa- bet te olmuş seninle tanıştım Nazlı, Nazlı daha böyle milnasebetlerde başka isim kul. Janmasmı bilmiyor. Henüz “zanaata,, yeni başladı. « Üzülmeyin baylarım, yakında o da alışır, ... "Artık Nazlı omuzu pamuk dolu, saçları ensesine kıvır kıvır toplanmış züppelerden ağzının tadını al. dı. Şıklıklarma aldanıp konuştuğu fç delikanlınm Üçline de öteden, beriden söz açtı da hiç biri — Sana hediyem olsun! Gel alıvereyim! Demedi. Hepsile üç, dört gün sönra alâkasmı kes- bü — Güzelmiş, gençmiş bana ne? İhtiyar, kaknem “ olsun da paralı olsun! Demeğe başladı. — Niçin bu kadar fazla içtin ? Hâlâ suratıma İspirto kokusu geliyor, Se- nin çoluk çocuğun yok mu? Kaç ku Tuş yevmiye alırsın, çocuklarınm na- fakasmt niçin bırakmıyorsun? Cemll cevap verdi. ; — Ben İki buçuk İira yevmiye al - rım. Evvel çocukların nafakasmı eve | Kezefendida beş topal bulduk. Hep- gönderdim. Sonra arkadaşlarin bera. | SİNİ çocuğa gösterdik, Çocuk teşhis ber mağazada İçmiye başladık. Çok | edemedi. Bu sabah ta Şehremini ci:İy tanberi rakı içmediğim için fazla ka- çırmışım. Zaten biraz da âsabım bo. #uk olduğu için birdenbire sarhoş ol- Cemili yakalıyan polis şahit olarak — Ben dün gece saat bir buçukta Eminönünde devriye geziyordum. Ka- ranlıkta caddenin üstünde bu zatm Upuzun yattığını gördüm, Çok sar - hoştu. Bir arkadaşın yardımiyle ken. disini zorla yerden kaldırdım. Merke- ze kadar getirdim. Hiç sesi çıkmıyor. ve topal bir adam bana: “.— Oğlum şu halbant 'dül- kânmın oarkasmdaki eşeği çöz de Kıztaşma kadar getir, sana or8- da para vereceğim. Ben de şuradan biraz kabak filân alayrm.,, dedi, Ben eşeği çözdüm, üstüne bindim. Kızta- şina kadar gittim. Adam da arkam- dan geldi. Bana beş kuruş verdi, &- şeği alıp götürdü. Bahçıvan Zeynel adamları İki kol Topkapı civarmı taramıya bagla- Bu kollar mahalle bekçilerinden ço- cuğun tarif ettiği şekilde topal cam-| bazı sormuşlar. Davacı Zeynel bu aramayı şöyle anlatıyordu: — Bay hükimTÖPKEp1E, Bere kezelendi civarında tarama yaptık. Çocuk ta yanımızda idi. Yalnız Mer- varda tarama yaptık. Yedi, sekiz topal bulduk, cocuğa gösterdik. Ço- cuk hep hayır diyordu. Nihayet gim. di huzurunuzda suçlu Bahaeddinin evini buldük. Soruşturduğumuz za. man konu komşusu bize: var, Eşek alır, sucuk, pastırma ya - du. Diğer bir şahit te ayni şekilde şahadet etti. Hâkim suçu sabit gördü ve Cemile 3 lira para cezası verdi Bir cümartesi akşamı Salih onu Beyoğlunda bir galgılı bahçeye götürdü. Tramvaydan Karaköyde in- diler. Tünelle yukarı çıktılar, Caddede camekânlara bakarak yürüdüler. Nazir dülkânlarda ne güzel çantalar, eşarplar, rop. lar, iskarpinler gördü. Hepsini istiyor, hepsini. Bütün bu camekânları, mağazaları verseler doymi- yacak! Hepsini verseler... Fakat asıl mühimmi çantası yok! Salihe yalvardı. Olmazmış. Bu hafta oda kiras verilecekmiş. Sonra bakkala lokantaya da borç var- mış. Ancak on beş, yirmi gün sonra... Adam sende on beş, yirmi gün kim bekliyecek? Neye bekliyecek? Çanta alacak zengin bir herif ya kalasa olur biter! ... Salih yevmiyesini yetiştiremiyor. Bakkal,kasap, kömürcü, aşçı, kira üstbaş, gezme masrafı, ağır. Nazlı Satihe hiç acımıyor. Idareli davranmağa, ta. martuf etmeğe yanaşmıyor. Erkeğin bütün kazancını har vürup harman savuruyor. Salih iş buldukça geceleri do çalışmıya başiadı. Yüzü sarardıkça sararıyor. Hırçinliği kıskançlığı arttı. Parası oldukça sızana kadar içiyor. Nazlıyı bu şartlar içinde elinden kaçıracağını ga- Hba sezdi. Arada bir, çok serhoş olduğu zamanlar, ağlıyor, fakat bu nöbet geçtikten sonra daha somurtkan, de» ha haşin oluyor. Nazlı Salihin değişmesine ehemmiyet bile verme- di, Fazla para getirdiği, ve kendisini haftanm bazı geceleri serbest bıraktığı için memnun bile.. Vaziyeti anlattık ve onu karakola miş, bir kol da Şehreminine gitmiş. Par götürdük. Şimdi huzurunuza başı kabak olan 9 yaşmdaki şahit Ke mali dinledi söylediği. gibi anlattı. Aramıya işti- rak eden diğer iki şahit daha din »| Tera, Polis, suçlunun evinde arama yapmamıştı. Ortada eşeğin ölüsü ve- ya dirisi yoktu. Suçlu ise: bilmem.Ben böyle bir şey yapmadım. Yarın eşek meydana çıkarsa şimdiki davacının da yüzl kızaracaktır, di- y şeğinizi çaldığı hakkımda Kâfi delâil — Burada bir canbaz Bahaeddin | i kim verilemez, Kendisini bernet et. tiriyorum. koridorda yine konuşuyor ve eşeğimi arsyalım, di- tur, 5 .. m a pâr, dediler, Kapısmı çaldık. Refiki 8t seslendi ve Bahseddinin sabahi yin erkenden evden yemeğine geleceğini söyledi. Biz evin önünde bir meydana oturduk, Baha- eddinin hangi taraftan geleceğini gö Zetliyorduk. Bir de baktık ki, Baha- eddin evden çıktı ve yanımıza doğ- ru geldi. Sövüşmüşler Barışmışlar! Meşhut suçlara bakan Sultanahmet üçü sulh ceza mahkemesi, bir dövme, sövme davasmı neticelendir- Mercanda bakkal İranlı da müteahhit Mehmetti, ilen iddiaya göre, Mehme- din dükkânmda oturan İranlı Rıza, kira paralarmı vermemiş, dükkânı bırakmayı kararlaştırarak anahtar- ları Mehmede teslim etmiştir. Meh » met, bir gün dükkânın önünden ge- çerken Rıza İle iki arkadaşını içerde görmüş ve buna İçerliyerek asabiyet. iri karman, denk AbuezA sövmlştür. Suçlu Mehmet kendini müdafaa e derken şunları söylemiştir: “- Bunların hepsi yalandır. Bir tuzağa düşürüldüm. Anahtarlar ba- na teslim edilmişti. Fakat Rıza ile çıraklarmı dükkânda görilnce sebe- bini sormak için dükkâna girdim. Kavanozları kırdılar, bağırdılar, çağırdılar, beni de suçlu yerine koy» dular.,, Tıbbradlinin verdiği rapora göre, davacıda hiçbir darp eseri görülme- miştir. Fakat celse arasında davacı ile suçlu dışarda barıştıkları için da- va sükut etmiş, yalnız davacının mahkeme masrafın: ödemesine ka - çıktığını, — Beni neye istiyorsunuz? dedi, Bundan sonra hâkim, yalm ayak, O'da vaziyeti davacınn — Ben ömrümde mahkeme kapısı ordu. Hâkim Reşit nihayet şöyle dedi: — Bay Zeynel, ben bu adamın e. ulamadım. Bir çocuğun 8özü ile hü- Bahaeddin beraet etmişti, Zeynel adamlarile tertibat Âsilere Yardım Eden Yabancılar ğ Londra 2 (TAN) — Bilbaodan Bi dirildiğine göre, Bask cephesinde lerle beraber hareket eden İtalyari$” rın sayısı 16 bin kadardır. San Og” ten kilisesi bu İtalyan müfrezesi! İkarargâhıdır. Son zamanlarda asil” re yeni Alman kuvvetleri iltihak eti” İi ve nisanın sonlarına doğru da Almanm daha Bask asilerine yardı koştuğu kuvvetle söyleniyor, Asil? yardım eden yabancı tayyarelerin tarı da 200 kadar gösteriliyor. Madride 200 bomba daha atıldı Madridin bombardımanına geli” ; Âsi tayyareler bugün yine 9k gile lan rasında mühim tetefiita sebep oluuf” lardır. BİLBAODA Paris, 2 (TAN) — Birkaç ve Fransız harp gemisi, asilerin insff #ızca bombardımanı altında bulu Bilbaonun kadın ve çocuk halkını tarmıya başlamıştır , Sarhoşluktan Sonra... Sarhoşlukla ne yaptığını bilmiye” bir mütegaviz yakalanmıştır . Usküdarda Şemsipaşı medresesi “ de oturan Zülfü, evvelki gece kaf#ğ” tütsüledikten sonra ayni meğri oturan arkadaşı Mustafaya saldır ve taarruz etmiştir. Zülfü yakala$ rar verilmiştir. Birgün Anadolulu bir adamla tanıştı. Adam ferah ferah ellilik, Lisanı dangi dungul Elinde kehribar bir t6$bih parmakları gümüş Ye. men halkalarmdan Kalm, yassı altın yüzüklere kadar ber cins halkayla dolu, Başmdaki keçe şapka çarpuk çurpuk! Yüzü ber- bat, içe bulantı verecek kadar çirkin! Lata bozması bir uzun çeket, şalvara benziyen bir pantalon giyi- yor. Ağustos ayı sonları olduğu hülde ayaklarında mest lastik var amma parası çok! © . . Salih eve geldikçe Nazlıyı bulamamağı başladı. Bir defasında tam bir buçuk saat delirtici kıskanç- ık nöbetleri içinde kadınını bekliyen Salih, iki dir. bem bir çekirdek içeri giren Nazlının Üstüne yürüdü. — Nereden geliyorsun ? Neredeydin kaltak? Diye bağırıyordu. Nazlı bir Salihin yüzüne bir de boşslmiş rakı şi- gesine baktı. içine bir korku geldi. — Salihçiğim, diye yalvardı, vallah: şöyle bir do- laşmağa çıktım. Bizim fabrikadaki Sabriye rast- ladım da sandik burnuna kadar uzandık. Sen eve gelir de beni bulamazsam diyerek bir koştum ki, hiç sorma, bak nefes nefeteyim, Erkeğin boynuna sarıldı. Opüştüler. Salih zaten son günlerde gittikçe daha Karanlık ümlitsizliklere düşüyordu. Avunmağa, hattâ aldan. mağa muhtaçtı. Bu iik çekişmeden kolayca muzaffer çıkmak Naz- Irya sonsuz bir cesaret verdi, Kavgalar sıklaştı. Salih Nazlıyı alabildiğine dâğ- meğe başladı. Dayak Nazlıya vız geliyordu. O kadar miştir ki erkeğin tokatları ve yumruklarile harap olan vü" cudu daha garip, daha anlaşılmaz bir zevk hisset meğe bile başlamıştı. Salih Nazlınm arada bir dayak yemek isteğile kendisine kafa tuttuğunu anlayamıyacak dereceğ?0 kabalaşmıştı. ... En büyük ve en son kavgayı Anadolulu tüccarm Nazlıya şık bir el çantası hediye ettiği günün akşi” mında yaptılar, Salih; — Orospo! Orospo! Kim aldı sana bunu? Diye haykırarak Nazlım üstüne sa'dıracak oldi. Fakat Nazlı o gün kararını vermişti, Ne olursa Ol sun Salihten ayrılacak. “Kendi hayatını kendisi y” şıyacaktı (1), İlk tokatta şirretiii eline aldı. Ve elgara /skem- esini cama fırlatarak, — İmdat, polis yok mu? Diye bağırmağa başladı. Bir taraftan da eline £* çeni Salihin başma fırlatıyordu. Salih esas itibarile yumuşak bir delikanlı idi. F# kat içinde yaşadığı muhit: — Kadm dediğin çiroza benzer ne kadar döV“”” sen © kadar yumuşar! Kaidesini gökten kabul etmiş bulunuyordu. Na” Udan şikâyet ettiği arkadaşları ona gözlerini KUP” madan; — Tokadı sıyır! Aktı başma gelir. Demişlerdi. O gline kadar dayaktan adeta zevk * lan Nazlı Salihe hiç karşı gelmemiş, küçük bir yavrusu gibi şikâyet etmeden dayak yemişti. Zaten son aylarda ayrtlişt, mukadder bir ap larak gören Salih Nazlının son bir defa aynays es kıp saçlarını ve şapkasını dilzelttikten sonra git sini boş gözlerle seyretti, Öne gir dor faydasızlığnı kestirmiştk Kadın küçücük mazilerini bir çekişte koparan m dan çıkmca Salih yatağa kapandı. Ve sastlerce hi” kıra hıçkıra ağladı. (arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: