6 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

6 Mayıs 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yedi Sene Önce Horhorda İşlenen Cinayet Davası Yedi sene evvel Horhor caddesinde bir cinayet olmuş, Muam- mer isminde bir delikanlı balıkçı Mehmedi bir kurşunla öldür- müştü. Dün Ağırceza mahkemesinde bu davaya devam edildi ve iki müdafaa şahidi dinlendi, Aradan yedi sene gibi uzun bir 28- Hırsızı Ceza Yedi Koço isminde bir kunduracı evvelki gün Küçükçekmeceden trenle İstan - bula gelirken üçüncü mevki bilet al- dığı halde bir aralık birinci mevkie geçmiştir. Kondüktörün nazarı dik- katini çelmiş ve kendisini gizlice gö- zetlemiştir. Koçonun Yagonların am- pullerini topladığmı anlayınca derhal Yarın matinelerden başlıyarak İP EK sinemasmda 2 BÜYÜK ve TÜRKÇE FİLM HAFTASI BAŞLIYOR 1-Lorel-Hardi Serseriler Kralı Yeni - Büyük - Dayanılmaz derecede gilünçlü komedi, 2 - Halk Kahramanları ' Büy ük Aşk ve Sergüzeşt Filmi, I Mevsimin 3 güzel film müsabakasının ikincisini seyredem yenlerin görmeletini teminen SARAY sineması Müdiriyeti; bu akşamdan itibaren her iki filmi birden gösterecektir. EE Bugünkü program Istanbul; man geçtiği halde bunların, hâdiseyi bütün teferrüatile anlatmaları, hattâ bunlardan birisinin hâdise gününü, sa | K atini bile hatırlayışı mahkemenin na. | zarı dikkatini çekti. Bunun için mah- keme suallerini çok sıkı sordu. | Tik şahit şöyle ifadeye başladı: — Ben hâdise günü Saraçhanebaşı tramvay tevakkuf mahallinde idim. Suçlu Muammerle bir gümrük muba faza memuru kavga ediyorlardı. Bir aralık Müammer Horhor caddesine doğru kaçmıya başladı. Gümrük me- muru yere yuvarlanmıştı. Halk top-| lanmıştı, Muammer kaçarken arka - sından: — Tutün, vurun, bırakmayın.. Ses. leri yükseliyordu. Ben hâdisenin 40- nunu bilmiyorum. Ceketten | Saati Çalmış! Asım isminde bir kundura sayacısı iki gün evvel çalıştığı bir kunduracı dükkânmdan ustasının duvardaki c6- ketinin cebinden saatini aşırmış ve 275 kuruşa satmıştır. Sultanahmet Bulh ceza mahkemesinde dün bunun davasına bakıldı. Asım: Jstamın bana borcu vardı. Ver. medi. Dükkünda ne beğenirsen al da Bat, dedi, ben de sasti aldım, sattım. Müsabakanm 2 nci filmi $ Müsabakanm Üçüncü filmi İDANS DEVAM Patzonumu. Kocam Baş rolde EDIYORİ OLAUDETTE Baş rolde: “* İ l Zarah Leander | KJLEMRİeİ. | rae Orkestra, 2145 Bayan Kızılay işti Bu haftanın biletleri, müsabakaya girmek hakkını vermektedir. Ya- Tangolar $ Ajans ve borsa haberleri X İertesi günün programı 22,30 Plikla solol&f rından itibaren seansların saatleri: Dans devam ediyor: 3,15 ve 5,55 de Patronum - Kocam: 2, 4,40 - ve 7,20de Opera ve operet parçaları 23 Son. . | Öğle neşriyatı : 12,90 Plikkla Türk musikisi 12,50 Havafl 13,95 Muhtelif plâk neşriyatı 14 Son. Akşam neşriyatı: 17 İnkılâp dersleri Üniversiteden makie Hikmet Bayur tarafından. 18,30 Plâkin df musikisi 19,30 Spor musahebeleri; Eşref $ fik tarafından 20 Sadi ve arkadaşları $ fından Türk musikisi ve halk erki” 2030 tsendeki polise müracaat etmiştir. Koço, kondüktörün polisin yanma gel i görünce hemen bir yere otur - muş ve cebindeki ampulleri de yava$- ça koltuğun üstüne koymuştur. Dün, polis, Koçoyu meşhut suçla ra bakan asliye üçüncü ceza mahke- mesine getirdi. Hâkim Ihsan, suçu s2 bit gördüğü için kendi 16 gün ha- PİS cezası verdi ve tevkif etti, Yahudice | Sövmüş! f Dün Sultanahmet üçüncü ceza hö- Günün program özlü Senfonik konsörler : | 2130 Bükreş Senfonik konser, Hafif konserler : 15.20 Roma kma dalgam Konuşmsis'i inllli halk şarkılar: 15,25 Prağ kıa dalgif ez mena a a ay ROMEO JÜLiETTE diyordu. Davacı, bu müdafaayı reddetti: — Hayır, bay hâkim, benim ona borcum yok, bilâkis alacağım var. Şahit dinlendi. Hâkim suçu sabit gördü. Asıma altı ay hapis cezası ver. di. Saatin kıymetinin az olmasmı na- zarı itibara alarak cezasını iki aya indirdi. Bir Yazı Tetkik Ediliyor Asliye ikinci ceza mahkemesi, “İs- tanbulun Sesi, adlı bir mecmunda çi- © kan ve ekalliyet unsurlarını rencide ettiği idik cdilen Lir yasım muha- kemesine devam ederken yazı muhar riri bunun ilmi bir yazı olduğunu id- din etmiştir, mahkeme, bu iddiayı tea bit için dün üniversiteden iki doçent “ ve bir profesörden müteşekkil (o bir ehli vukuf çağırarak yazıyı tetkik! ettirmiştir. Verilecek rapora göre mu © hakemeye devam edilecektir. Matbuat Davaları Sür'atli Görülecek (Adliye Vekâleti müddelumumi . İik vasıtastle bütün hâkimlere yaptığı | bir tamimde matbuat davalarmın ça. buk neticelendirilmesini bildirmiştir. | Reisin: “— Sen şimdi nasil şahit yezdiri dm ?,, suali Üzerine sorgu devam etti; — Ben katiyyen Muammeri tanı- mam. Hâdise günü gördüm. — Pek İyi, yedi sene sonru kendişi- ni nasıl tanıdın? — Bay reia, geçenlerde hâdise ye- rinde mahkeme tarafından keşif yap- | tırılıyordu, Ben de orada idim. Bu a-| damı yörünee yanma sokuldum. Hâ- diseyi hatırladığımı söyledim, O da bana adresimi sordu. Şahit yazdırmış. İkinci şahidin anlattıkları Ikinci şahit Yahya isminde zerze- vatçı idi. O şehadetine göyle başladı: Vezneciler muhafaza memuru İle Miamier Kavga ediyor. lardı. Muammer kaçarken peşine halk takılmıştı. Vurun, tutun, diye bağırı- İyorlardı. Muammer Horhor sokağına #aparken tabancasını da çekmişti. Hi disenin sonunu bilmiyorum. — İnsan, yedi sene evvelki kendi. sine âit olmıyan bir hâdisenin gününü hatırlıyabilir mi? Yahya, düşünmeden cevap verdi: — Ben kendime ait olan hâdiseleri hatırlarım. — Bu hidise seni neden alâkadar etti? İ — Halk toplanmıştı da, ondan. — Sen her toplantıyı böyle günü i-| le bilir misin? — * kimi Yahudice sövülen bir davaya başladı. Şikâyetçi Hakkı isminde biri- si idi. İddiaya göre suglu Salvator kendisine tramvayda Yahudice hakü» ret etmiştir. Mahkemede şahit olarak bulunan ve karakolda kendisine de |Salvator tarafmdan hakaret edildiği için davacı yerine geçen Mustafa, ce- binden çıkardığı bir defterden Yahu dice cümleleri okudu. Hâkim Ihsan, Yahudice bilen bir teretiman buldurarak bu cümleleri Türkçeye çevirtti ve muhakeme baz şahitlerin çağırılması için talik edil Yahya, pek kuvvetli cevap vereme di. Yalniz! * . . : — Evet. iki sone evvel tramvay ka- zasında ayağım yaralanmıştı. Gününü bugün gibi hatırlar. Pazaföı, dedi Yeni şahitler dinlenecek Bundan sonra, suçlu reise bir isti- da verdi. Ahmet onbaşı ve Ali ismin. de iki şahidi daha bulunduğunu söy- Tüyordu. Reis sordu: — Şimdiye kadar bu şahitleri niçin göstermedin? — Bu şahitler, yangından evvel din lenmişlerdi. Adreslerini şimdiye ka- dar bulamamıştım. Son zamananlar- da tevkifhaneye giren bir adam va- stasile öğrendim. nin çağırılması için talik edildi, Milli Sinemada muzun Görülmemiş muvaffakıyotle devam ediyor. gamumumm > ÖLÜM HABERLERİ Eski Zapt ye Nazırı Ahmet Hamdi vefat etti Kayseri Mebusu Hasan Ferit Perke rin dayısı ve kuym babası, eski zapti- » nazırlığından mütekalt Kayserili ımet Hamdi Cemilgil dün vefat et- miştir. Uzun müddet Müddelumumilik ve mâhikeme azalığı ve reisliği ve Be- yoğlü mütasârrıflığında bulunmuş o- Yan mUMKTİeYh” eğrütiyelin iin müteakıp zaptiye nazırı olmuş ve bi- lâhare-de tekali edilmişti. “Kendisi hayırı ve fukarayı sever çok temiz bir zat idi. Cenazesi bugün öğle vak- ti Bakırköyünde istasyon caddesinde polis karakolu karşısında hanesinden kaldırılarak alle kabristanma defne- dilecektir. Merhuma rahmetler ve ai- lesine taziyetler dileriz, aa Sultanahmet Hukuk Mahkemeleri Sultanahmet sulh hukuk mahkeme. leri ayın onuncu pazartesi gününden Muhakeme, bu iki müdafaa şahidi-|itibaren Divanyolundaki yeni binala- İrmda çalışmıya başlayacaklardır. — — — | YENİ NEŞRİYAT HER AY Bir aylık siyaset, fikir ve sanat ha- reketlerini takip etmek istiyor müusu- nuz? Size Yusuf Ziya ve Orhan Seyfinin yeni çıkardıkları HER AY mecmua - anı tavsiye ederiz. Bu mecmua, fransızca eşinin bir kopyesidir. Memlekette ve dışarda bir ayda olup biten bütün ilmi, fikri, içti. mai ve sanate ait hâdiseleri bu mec müada gayet mazbüt bir şekilde bu- Jabilirsıniğ. #cneo1 Gali Dü yeuic çih bu-mecmua büyük bir yardımcı- dır. Mevzular iyi tasnif edilmiş, self- hiyettar adamlara yazdırılmıştır. Sa- hiplerini tebrik ederiz. . YAKUT YUZUK — Ucuz romanlar | İserisinin üçüncüsünü teşkil eden 300| sayfalık Bay Mahmut Yesarinin Ya- kut Yüzük romanı satışa çıkmıştır. Tavsiye ederiz. Konferans Eminönü halkevinden; Bu yıl için düzenlediğimiz seri kon- feransların on yedincisi 6, 5, 937 per gembe günü saat 18 de evimizin Ca- Koro konseri (Orkestra refakatile) 1689 Prag kma dalgası Orkentra 16,25 Prag dalgası Hafif musiki 16,30 Paris kma gan Orkestra, şarkı. 18 Budapeşte; Gi musikile Macar Halk şarkıları Rot kma dalgası Orkestra 16,30 Bı eserlerden bariton, piyano 10,30 Roma © sa dalgası arab ve sonra Türk pllikları, 21 Kolonya Büyük orkestra, 9Ö korosu 21 Lâypsig Bar şarkıları ve kons” malar 21 Hamburg Rio Gebhart'm idaresi de orkestra (Dans) 21,40 Bari Karışık 9” ser. 22 Prag Radyo orkestrası 22 MİSS bando müzika 22,05 Prag kısa dalgası. 35-1 Budapeşte Eaki Çiyan orkestrası 23,18 reş Hafif masiki 23,25 Varşova Enstri tal konser. 23.30 Viyana askeri bando 2: Kolonya Eğlenceli musiki 23,50 Münih Or” kestra, Operalar, operetler : 16 Roma ka dalgası Donizettinin ope” «22 Roma Pietrinin opereti 72 Liyon 9“. Pşkadan pakil aminin 18,15 Varşova Triyo konser Resitaller: 15 Prag kısa dalçası keman resitali 1999 Lâypsig piyano relakatile keman kopsa” 20,30 Varşova Keman konseri 20,40 BüĞU peşte İmre Pallo tarafmdan sarkı, xe 3 2120 Prag piyano keman, viyolonse 0 Stokholm Piyano - keman . şarkı Zi Prag kıa dalgası keman konseri 2320 lino İtalyan şarkıları 234$ Badenepte yano resitali, Dans Musikisi: 21 Breslav, ambar; 1948 Kolonya #39 iu LE; & re ha Zuloğlundaki merkez salonunda D” Bay Strrt Aliçli tarafından (Spor sağlık) mevzuu üzerinde verilecektif” Davetiye yoktur. Herkes gelebili” Beraber Sirkeciye doğru iniyorlardı Nazlt sordu: — Sen şimdi saz arkadaşını bulmıya mı gidiyor - gun? — Evet, — Nerde buluşacaksmız? — Artistler kahvesinde. — Orası da neresi? — Ha, sahi sen orayı bilmezsin. Galatada Mumha, nede... Çöpur Emine bunu söylerken durakladı, biraz dü- gündü, sonra bir şeye karar vermiş gibi: — Nazlı, dedi, bana baksana... Mademki boştasm, işin fena gel bu akşam bizimle beraber çalış. — Aman Emine abla. ben şarkı söylemesini bece » remem ki. — Kız sen güzelsindir. Bu kadarı elverir, Hem sa- de bu mu? Gel yürü beraber artistler kahvesine gi- delim. Belki orada sana bir Anadolu işi çıkar. — Anadolu işi nedir? — Anadoluya tiyatro kumpanyaları gitmiyor mu? 'Aralarına katılır sen de gidersin. Bunun burasında sürünmenin âlemi var mı? Hem sade bu kadarde- gil. O kahveye Anadoludan patronlar gelir, barlara, meyhanelere artist ararlar. Para peşin kazanç iyidir. 'Artist olursun kız artist olursun. Bu sözler Nazimm çok hoşuna gitti. Artist olmak diyince aklıma sinemada gördüğü parlak elbiseli gü- zel kadınlar gelmişti. Alâkalı alâkalı sordu: — Emine abla be, ben artistlik yapabilir miyim? — Eibette becerirsin, ben “bugünlere kadar ilin sarhoşları arasmda şarkı mı söylerdim, iç gecede a- lıştım. Sen de alışırsın. Şarkı söyliyemezsen çiftetel- Wi de mi oyniyamazam, — Oyniyamam. — Çiftetellinin oynanmıyacak neresi var? Biraz gö bek atar, biraz omuz titretirsin olur gider, haydi yü- rü deli olma, gek.. O gün artistler kahvesi pek tenha... Yalnız bir ma- 83 başmda şisman bir herif oturuyor. İçeri girenleri görünce kımıldadı: GN Merhaba Ayten abla! Dedi. — Merhaba Hafıa — Kim bu yavru, — Arkadaşım Suna! — Oh maşallah ne de güzel adı var. Suna bakışlarmın esiriyim çok zamân Şişman adam yayık yayık bu şarkıyı söylerken Nazlı merakla sordu: i — Emine Abla, Suna kim, Ayten kim? — Sus kız, buralarda bizim âdlarımız sökmüyor. Kötü isimlermiş onlar, mahalle kızlarına mahsus - muş. Omuzumda yumurta küfesi yok ya ben adımı Ayten yaptım. Sana da Sunayı uydurdum, Beğenme dinse değiştir. — Neme lâzımı pekalâ, isim işte, Şişman adam şarkıyı kesti, İki kadın karşısına 0. turdular, Gözlerini baygınlaştırarak Nazlıyı süzen çırağa birer çay ısmarladılar, Emine: — Hafız bizim Bayan Suna bu akşam bana misa - fir beraber gezeceğiz. — Hayhay. Başımm üstünde yeri var. Bayan da artist mi, şimdiye kadar hiç rastlamadım. — Değil amma olmak istiyor. — Güzel kız, İyi geçer, Amma iş bilmeli, Metelik- &iz bir dost tutup, zengin herifleri ürkütmemeli. Se, si var mı? — Öğrenir, öğrenir de... Bülbül gibi kesilir, Biz nelerini gördük! — Bu akşam kimseler yok burada. — Ben geldiğim zaman iriyarı bir arnadavallı var dı. Adana için artist toplamıya gelmiş. Yarın yine gelecek, Bayan Sunayı ona takdim etmeli amma bu Yazan: SUAT DERVİŞ akşam hele bizimle bir dolaşsın, Malüm a ağılmasma yardımı olur bizim işin. .. O gece evvelâ bir küçük meyhaneye girdiler. Beyoğlunun yan sokularından birinde (Meşhur Arkadaş Yuvası) Ali Beyin meyhanesine girdiler. meyhaneci Ali Bey iyi bir adamdır. Seyyar çalgıcı- - lerm ne kadar büyük bir boşluk içinde gezdikleri - ni takdir edecek kadar duygulu bir insan, Nazlı meyhanedeki kokuyu hissedince babasmı ha tırladı. Anası... Babası... Melek.. Evdekiler, Fabrikadaki - ler. »& yapıyorlar? Evdekileri müthiş bir yoksulluğa bırakıp kaçtıktan sonra hepsi birden ne oldular? Meleğin ince bir dantele benziyen yüzü, büsbütün sararmış büsbütün gölgelenmiştir. Babası, kendisini büsbütün içkiye vermiştir ve &- nası başını biraz daha eğmektedir göğsüne... Meyhane gittikçe bulanıyor. Çoplir Emine ile arka daşı kaçmeı şarkıyı söylüyorlar ? Kendisi kaç kadeh içtiğini bilmiyor... Hayat her tarafta durmadan akı- yor. ie- İlksen Sinemanm hayata benziyen bir tek tarafı vardır. Sinemada, bütün bir hayat, başdöndürlieü bir sü- ratle geçer. Hayat durmaz akar, Bizde yeknasak görünmesine rağmen hatıralarımız onu çöplerinden. ehemmiyetsiz teferrüstından ayıklar, Lüzümlusunu, Üstünde dura bileceklerimizi saklar, Geri kalanları ister istemez, söker atarız. e Bütün bir çocukluktan, çocuğuna göre ya bir gk oyuncak, ya bir kavga veya dayak hâdisesi, yahut t4 kaşımızın yarılması gibi birkaç teferrünt saklari5 Bunlar senelerin içinden bize artan birkaç yapraktf ki, “çocukluğumuz,, diyince bunları hatırlarız. Gençlik, birkaç kadın macerası, bir iki imtihan kâr pısından ibarettir, ... Nazlı da kendi hayatına göre çocukluğundan ge7$ Miğinden pek az şeyler saklıyarak yaşıyor. Ailesinin bir medrese odasında oturduğunu ve Meleğin ölmek üzere olduğunu biliyor: Takunyalı Nazlı. Fabrikada çalışan bedbaht bif genç kız. Çamurdan çamura yuvarlanan Nazlı. Ve sonunda şık bir apartımana kadar yükselebil * miş hem de nasıl olduğunu zerre kadar bilemede yükselebilmiş Bayan Suna. Bayan Suna çok zengin ve üç çocuklu bir sahir€ tilccarmm metresidir. Yaşamak için boş bir kalbi v9 dolu bir gardrobu var. Şık çantasmda ellilik banknotlar duruyor, Hizmet” çisi kendisine “hanımefendi, diyor. Bir ayakkabi)” bir hafta giymiyor. Alabildiğine yaşıyor. Haftada iki gece kendisin? kalan “sahibi, Fahir beyefendi göğsüne, boynuna Mİ Üç diş izi bırakarak gidiyor. Geçen gün annesini gö” 0. Apartımana davet etti, Bu akşam da medrese”? uğradı Meleğe baktı. '... Nazlı, yatak oğasma çekilmeden evvel kapıyı 86 “ ti. Kapıcıya seslendi. — Beyefendiden başka gelip beni oranlar olur#8 evde yoktur de, Kim olursa olsun anlıyor musun? Kim olursa olsun... — Peki. z Şimdi yatak odasmda, karyolasinın üstüne uzâf miş yatıyor. Ustlinde pembe ipekli geceliği var.. Tabancasınir yatağının başucundaki komodin üstüne koydu. Yatağın içine girmedi yorganı değil battaniye! üntüne aldı... (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: