25 Eylül 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

25 Eylül 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| : Mahkermelerde Kumkapıdaki Yaralama Sevgilisi ni Vuran Genç Tevkif Edildi Parkta Öpüştükleri İçin Mahküm Edilen Sevgililer, Hapisten Sonra Geçinememişler Evvelki akşam Kumkapıda bir isminde bir genç, ötedenberi sevdi. lif yerlerinden ağır surette yaralamıştır. verilmiş ve Birinci Sorgu hâkimliği Ee. Virjiniyi ağır surette yaralıyan Şükrü İdam Talebile Mahkemeye Verildi Uvey kızı Remziyeyi bıçakla yara lıyarak öldüren Omer Tiril, hakkın - daki tahkikat dün birinci sorgu hil) “kimliğince bitirilmiş ve suçlu hakkıs- “daki evrak ağırceza mahkemesine — verilmiştir. Sorgu hâkimliği, cinayeti taammilden işlendiği neticesine vara rak Ahmet Tirilin idamı istiyerek meye sevketemiştir. Muhake- mesine yakında başlanacaktır. Bekçisine Kızıp Kilisenin Camlarını Taşla İndirmiş Gedikpaşada oturan Araksi ismin- bir kadm, oğlu Bünyamini döven ora kızmış, hınç almak için onun “bekçisi bulunduğu Ermeni kilisesinin camlarını kırmıştır. Araksi, bir ay ve bir lira para cezasına mah- m olmuştur, lama hâdisesi olmuş, Şükrü ir kadını ustura ile muhte- Şükrü dün Adliyeye kararı ile tevkif edilmiştir. Yaralanan kadının ismi Virjinidir. Şükrü ile Virjini, bundan bir müddet evvel, parkta öpüştükleri için etirmi meşhut mahkemesine verilmişler ve biri 15 gün, diğeri 17 gün hapse mahküm edilmişlerdir. Bu iki sevgili, hapisten çıktıktan sonra, biribirleri ile geçineinemişler, aralarındaki ahenksizliğin hâd bir sekle girmesi, evvelki geceki hâdiseyi doğurmuştur. Şükrü, hâdiseyi nasıl anlatıyor? Şükrü, dün kendisile görüşen bir muharririmize vakayı şöyle anlatmış. tır; — Virjini ile yedi ay evvel tanış-| mıştım. O zaman bir milessesede tah sildardım. Fakat, onun yüzünden i- şimden oldum. Biriktirdiğim paraları Virjiniye ye diriyordum. O sıralarda parkta öpüş- tüğümüz için mahküm olduk. Hapis- ten çıkınca evlenmiye karar vermiş- tik, Onu alıp memleketim olan Çorlu- ya götürdüm. Sonra tekrar Istanbula geldi, Fakat, burada benden yüz ç6- virmiye, eve almamıya başladı. Ben hergün kendisine muayyen bir nara vermekte devam ediyordum. Benden gizli bazı kimselerle görüştüğünü ve Kumkapıda sandal gezintilerine cik- tığmı duydum. Fena halde kızdım. E- | ve gidince bu sefer “yok,, dedirtti. 1- rar ettim. Çıkmıya mecbur kaldı, an nesi ile bir olup küfür etti, Niheyet “gel, kozumuzu pay edel ,, diye or- | Eğlentiye | Götürülen Mevkuflar Suçlu Jandarmalar Muhakeme Ediliyor Tevkifaneye götürüldükleri sırada Salim, Hüseyin ve Remzi isminde 3 mevkufun hariçte kadınlarla gezip eğ lenmelerine müsaade ettikleri icin mahkemeye verilen kapıaltı karakol kumandarı Ali ile Jandarma Ahme- din duruşmalarına dün asliye üçüncü ceza mahkemesinde devam eduu.u$tİr, Dün mahkemede Salimin ilk *fadesi okunmuştur. Salim bunda şöyle de- miştir: — Biz henüz tevkifanede bulımu - yorduk. Adliyeye muhakeme için gel diğimiz günlerden birinde onbaşmın emri ile jandarma Ahmet bizi bir tak siye bindirdi. Beyoğluna gittik. Ora- da br yerde içtik. Sonra, Neriman ve Miilkerrem isminde iki kadının ev- lerine uğradık. Dönüşte de tekrar ka- rakola uğradık. Dahe sonra yine oto- mobille, metresim Nigârm evine uğ- radık. Nihayet, Topkapı dışma çıka- rak orada da içtik ve eğlendik... Salim, dün mahkemede, bu sözle. rinin hepsini inkâr etmiş, katiyyen böyle bir şeyden haberdar olmadığını söylemiştir. Suçlu Ali de şöyle demiştir: — Ben suçluları gezdirmek için ©€ mir vermedim. Yalnız içtimai vaziyet- lerini gözönünde tutarak bazı suçlu- ların adliyeye otomobille ve jandar- ma nezareti altında gidip gelmelerine müsaade ediyoruz. Bunları da bir tak siye koyup tevkifaneye götürmesini jandarma Ahmede havale ettim. Yok sa gidip Beyoğlunda gezdir, eğlendir, demedim. Muhakeme, diğer şahitlerin çağırıl- ması için baska bir güne birekilmez- tr. — —— Vuranı taya çıktı. Ben de usturayı çekip rast gele vurdum.,, len a Posta Memuru Değil, © Mal Memuru Mehmet Tüfekçi isminde bir me- murun zimmetine para geçirme #ü- çundan bir sene hapse mahküm edil- diğini yazmıştık. Istanbul Posta, Tel Söylemek Istemiyenyaralı Uskiüldar müddejumumiliği, dün gâ rip bir yaralama hâdisesine el koy - muştur. Mesele şudur: Usküdarda Eşrefsaat sokağında 21 numaralı evde oturân Hasan isminde graf Müdürlüğünden aldığımız bir mektupta adı geçen Mehmet Tüfek- ginin posta memuru olmadığı, Şile ka zası malmemuru bulunduğu bildiril miştir. biri, evvelki akşam polis karakoluna müracaat ederek şunları söylemiştir: — Benim evimde Ahmet isminde bir misafirim var. Bu adam dün gel- di. Iki, üç yerinden yarası var. Ne Meşhur Rus muharriri PUŞKİN'in ölmez eseri MACA KIZI PİERRE BLANCHARD - MARGUERİTE MORENO ve ANDRE LUGUET MADELEİNE OZERAY - MM Pek yakında SAKARYA Sinemasmda Büyük Yıldız FRANCİS FARMER MADY CHRİSTİANS JOEL Me, CREA 25-9.037 Bugün İPEK sinemasında Saat 1 de matine. 2 MEŞ'UM KADIN Fransızca sözlü filmi Prenses Bibesco, bu filmin senenin en mllkemmel filmi olduğunu beyan etmiştir. —— TOPLANTILAR Halkevlerinde Dil Bayramı Toplantısı Beşiktaş Halkevinden: 28 Eylül 1937 Dil bayramı vesile- sile Evimizde bir müsamere tertip e- dilmiştir. Umumi radyoda verilecek büyük dil söylevi ve yenilenmekle be rabet Türk dilinin eskiliği, büyüklü. gü ve dünya dilleri ve medeniyetleri üzerindeki mühim tesirleri hakkında Evimiz Dil, Tarih, Edebiyat komite- si başkanı Muzaffer German tarafm- dan bir konferans verilecek ve Türk dilinin büyüklük ve yüksekliğini can landıran seçilmiş parçalar inşat edi- lecek ve temsiller yapılacaktır. . Şişli Halkevinden: Dil bayramı münasebetile 28 Eylül 1937 pazar günü saat 17 de Halkevi: | mizde felsefe öğretmeni Hataylı Ah- met Faik Türkmen tarafından (Dili- mizin beşinci bayramı) adlı bir kon- forans verilecek, öğretmen Kenan Sa mer manzumeler okuyâcak ve bir de konser verilecektir, Herkes gelebilir. . ŞIŞLI HALKEVİNDE DERSLER Şişli Halkevinden: Türkçe, Güzel yazı, Fransızce, İn- gilizce, Almanca, Biçki ve Dikiş Çi- çekçilik, Şapkacılık, Muzik ve Solfej Ev idaresi derslerine birinci teşrinden subareli DaşlâhAcaktır. Devam etgnek istiyenlerin hergün saat 16 dan 20 ye kadar müracastleri, ———— olduğunu söylemiyor. “Bir uğradım,, diyor, Polisler, derhal Hasanm evins koş- muşlar ve yaralı Ahmedi sorguya çek mişlerdir, Ahmet, evvelâ hiçbir şey söylemek istememiş, sonra; — Uç gün evvel köyde Molin Re- cep Oğlu Hasan ile kavga ettik. Beni tabanca ile iki yerimden vurdu.,, de- miştir, Erdek kazasmm Tadirak köyü hal kımdân olduğu anlaşılan yaratı Ah- kazuya | DAVETLER | | Arkadaş! BICAK, RAHAT, TEMİZ, E- MIN, LÜKS, EN GUZEL, RE- PERTUARI EN ZENGİN SINEMA Istanbulda ALEMDAR Hiçbir masraftan çekinilmedi. Ne a L BUYUK iin İTRAKYA MANEVRALARI ve YINE TÜRKÇE SOZLU ŞAHESER Halk Kahramanlar! ve JEAN KIEPURA'nm şaheseri AŞK GÜNEŞİ Milli öe devam ediyor! Ertuğrul Sadi Tek , Bu gece(Büyükdere) Aile tiyatrosunda (Artistler revüsü) ve (KILIBIK) ÖLÜM HABERLERİ ÖLÜM “Istanbul Vil&yet Jandarma Komu- tanı Binbaşı Bay Abdülkadirin eşi Ba yan Ayşe Müyesser sekiz aydan beri çekmekte olduğu hastalıktan kurtula mıyarak evvelki gün Beyoğlu hasta- nesinde vefat etmiştir. Cenazesi dün hastaneden Valde camiine kaldırıl- mış, namazı kılındıktan sonra 'Topka- Pı mezarlığındaki aile kabristanına defnedilmiştir. Bu kayıptan dolayı B. Abdülkadire taziyetlerimizi bildiririz. ». OLUM — Ankaradaki Akba mües- Besesi Istanbul şubesi şefi Arifin ba- bası ve Akbu sahiplerinden Bilâlin da yısı Yanyalı Ibrahim Hamit dün İs- tanbulda ölmüştür. Beyanı taziye e- met, hemen hastaneye kaldırılmıştır. | deriz. Allah rahmet eylesin. Polis, tahkikatla meşguldür. | İ Radyo Günün programı — istanbul | OĞLE NEŞRİYATI 12,30 Plâkla Türk musikisi 12 Havadis 13,05 Muhtelif plâk ni yatı, 14 SON. AKŞAM NEŞRİYATI: İkinci Türk Tarih Kurultaymın 90 İri: (Kurultayın müteakip toplanti in ve saatleri her toplantı son! bildirilecektir.) 1520 Piâkla musikisi 19,30 Konferans: Doktor #* Him Ahmet (Maddi manevi iyi yet” mekliğimize mâni olan heller). 20 mal Kâmil ve arkadaşları tarafınd” Türk musikisi ve halk şarkıları 2 Ömer Rıza tarafından arapça söyl 20,45 Belma ve arkadaşları tarafi” (Saat âyarı) 21,15 Tango ve caz Of” kestrası 22,15 Ajans ve borsa heböf leri ve ertesi günün programı 22 Plâkla sololar, opera ve operet pat$* İları 23 SON. İ . Günün Program Özü SENFONIİLER 21.40 Prag kısa dalgasi: Senfonik kos” ser (Çek eserlerinden). İHAFIF KONSERLER 7.10 Berlin kasa dalgası; Haltoşonu kof seri, 8,15: Devamı, 9,30 Paris kısa dals# 8: Ptâk konseri, 9,30 Berlin esse dalgasi Hafif eıasiki. 1040 Paris ksa dalgasi * Plük. 11.30: Keza, 13: Keza, 19 Beri kısa dalgası: Hafif musiki (14.15: Devi mı). 13,10 Bükreş: Karışık piâk musikisi 14,15 Paris kısa dalgası: Konser maklk 15 Paris kıa dalgası; 15.35 Roma Ke4 dalgası: Göldi ; orkestrası, şarkı 179 Varşova: Italyan musikisi, 18,30 Pesto? Salon orkestrası. 19,15 Varşova: Robert Stolr'un piâklarındam, 20 Varşova: Or kestra, koro. 20 Peşte: Macar halk bi” vaları, 20,29 Bükreş: Piiz konseri, 20.49 Milâno, Florans: Karışık radyo orkestr* 41, 21,10 Lüypzig: Orkestra, bariton, Mef rosopran, keman, saksofon, piyano, Zİ 40: Barit Karışık musiki konseri. 22299 Prag kısa dslçamı; Eğlenceli şarkı m siki, 22.45 Bükreş: Musiki nakli (Lokaf* tadan). 23 Peşte: Askeri banda. OPERALAR OPERETLER 18,15 Roma kısa dalgası: Opers piyei (Sonra konser). 18.35 Roma kısa dalgâ" s1: Opera piyesi, 2015 Berlin kısa dalgi” sı: “Uç Küçük Matmazel” isimli rusikiti piyes, 22 Roma: Matcagri'nin “İsabesi”, isimli operas ODA MUSİKİSİ 22.05 Bükreş: Oda musikisi kuartef A 0. © Yaşı artık kırkı hayli geçen ve saçları seyrekleşen “ başmllhendis, gece uykusuna bir türlü doyamıyordu. Mükerremle srasında yirmi bir yaş vardr. z Sinema salonundan içeri girince, yerlerin bir kıs mını boş buldular, Vakıa filmin başlamasına da daha » vakit vardı. Hattâ bunun içindir ki, yolda Mükerre- © min kendisine yokuşu hızlı hızlı çıkartmasına Halit © İtiraz etmiş: — Ne koşuyorsun canım! Sonru orada © boşuna bekliyeceğiz, demişti, V © Binema salonu epeyi büyüktü. On taraftan tıpkı » bir mektep sıraları gibi sıralar, daha geride i#kemle- >ler, beyaz perdenin altında da paltoları, mantoları, şapka, baston ve şemsiyeleri koymuya tahsis olun- — muş eski bir bilârdo masası vardı, Bu daha şerefli — sayıldığı için, hemen herkes mutlâkaen gerilerde yer bulmıya çalışmadı. En sonra gelmenin kibarlık e rmdan olduğunu bildiği halde bu sefer nedense erken gelen ve kibarlar gerilerde oturduklarından tabil en gerilerde bulunan Nur'ye, kendilerini uzaktan tanımış, mebzül el işaretlerle yanma çağırıyordu. — Kocası ile beraberdi. Lâkin Nüzhet görünmüyordu. © Mükerrem derhal Nuriyenin tarafına yürümüştü. © Ve karısın arkasından istemiye istemiye ilerlerken, “Halit Senibaya ve yalnız Müferremden şikâyet eder- en sesinde ona karşı peyda olan bir samimiyetle de- diki; — Bu kadmdan sen de haz ediyor musun Allahaş- kma? Bir kaç kere daha böyle sormuştu. İçi büyük bir dolan Seniha bir şey söylemedi. Sade belirsiz Burette başını sallayıp gülümsiyerek ağabeyisinin “ Yüzline baktı, ve tabii Halit bu gülümsemedeki istih- —Zanm kendisi için olduğunu hiç hatırma getirmedi. ©, Nuriye onları bir JAf tufanı ile karşılamıştı. © — Acaba gelmiyecekler mi diyordum. Biz belki iyi yerler tutulur diye her zamandan evvel geldik. Pek güzel bir filimmiş, değil mi böy? Bey İstahbulda vak- tiyle görmüş te öyle iken yine geldi. Nüzhet te mutla- erairti amma Himemki nere kaldı! Hain oğlan RAYI bu gece bizi yalnız bıraktı, arkadaşlarile Şaban usta- nn dükkünmda yemek yemiye gitti. “Şaban ustanm dükkânmda yemeğe de gidilir mi imiş!,, dedim amma dinletemedim. Sonradan öğrendim ki, meğer Şaban usta olacak herif Istanbuldan güzelce bir kız garson getirmiş. Bu kızm Hacer ve Bedia diye iki tanede adı varmış. Bu iki adlı kız geleli üç gün olmuş, bu üç gündür aşçı dükkün: dolup dolup boşalıyormuş! Hanımefendinin eski gümrük kâtibi şimdi de mi- him bir müdenci olan kocası, cesim göbeğini oynata oynata güldü: — Inşallah yarın akşam da biz beyefendi ile bera- ber gideriz! dedi. Halit mukabele etmedi. O bu sileyi hiç sevmiyor, karıkoca ve oğul bütün âzasıns karşi nefrete çok benziyen bir iş duyuyordu. Hele oğulları, güzelliğine tekmil kadınların tapmasmı ve parasına herkesin te- kâbusunu bekliyen bu uzun saçlı ve küstah bakışlı oğlan, müthiş surette sinirlerine dokunuyordu. Karısıyla onun &rasında başlıyan hoşlanma ve is- tek oyununu hiç mi hiç sezmemiş olmakla beraber, Nüzhete karşt âdeta bir kini vardı. On dört, on beş yaşmdaki çocuklarla bir sınıfta okuyuşundan hiç sr- kılmıyan, dönmediği yıllarda bile mutlaka ikmale ka. lan, sokakta hocalarına rastgelişinde bunu lütuf sa- yar bir eda ile kendilerine selâm veren, #onra da bü- tün cahilliğine ve terbiyesizliğine rağmen cemiyet içinde kendisine şimdiden bir mevki verilen bu çocu- ğu birçok defalar, tahkir etmek ihtiyacını duymuştu. dukları bir verde ve gvağı awğu Hattâ hir silin. bu DENIZ KISKANGILIK —öi— RR Üzerinde, o hem sigarasını tellendirir hemde yeni bir Fransız operetinin ilk defa olarak dinlenilen plâklarına dair hükümler yürütürken, hâlâ ortamek- tebe gittiğini hatırlatarak böyle eda ve çalımlara hak kı olmadığını yizline vurmak maksadile sormuştu: — Dersler nasıl, yürüyor niu? Elindeki sigaranın yarı külünü tablaya yarısını da yere dökerek, Nüzhet: — Şöyle böyle, fakat niçin sordumuz? demişti, — Uzun seneler talebelik, bir müddet te hocalık etmiş olmanın tesiri, E, bu sene son smıftasınız de- gil mi? Bunun üzerine, iri siyah gözlerinde mütecaviz bir ışıkla Halidi süzerek Nüzhet demişti ki: — Bu âdeta bir İstintaka benziyor. Evet, bu son senem, Kısmet olursa bu yaz mektebi bitireceğim. Amma yine siz ihtiyat edip bu hususta bahse filân girmeyin! — Geçen yaz mektebi bitirmeyişiniz yazık oldu B- ğer şimdi elinizde şehadetnameniz bulunsaydı, yeni bir imtihanla maden mektebine girebilirdiniz. Halbu- ki, gelecek senedei itibaren, almmak için Hseyi bitir. miş olmayı şart koyacaklardır. Fakat bütün bu sözler esnasında Nüzhet asla bo- zulmamış, ve sonra, gözlerindeki o mütecaviz ışık büsbütün artarak, kızıl ve biraz kalm dudaklarımdan karşısmdakini küçük gören bir tebessümle cevap vermişti: — Ortamektepten sonra ne bir liseye girmeyi dü- alinivorum. nede maden mektebine girmevi. Bu tah. sil benim için tamamen kâfi, Babamın madenini biz“ zat idare etmekliğim icap ettiği zamanda ise, istedik ğim gibi ve istediğim kadar mühendis bulabilirim, Hem o vakte kadar maden mektebi lise mezunların dan birçok mühendis yetiştirir de bu sayede ben de bu beylere babamdan yahut başka yerlerden alabildikleri paranın yarısını bile vermem! O züman Halit küstah oğlana bir tokat aşketmek arzusunu güçlükle yenmişti. Filmin ikinci kısmı başlarken Mükerrem birdenbir re Nüzhelin sesini duydu Yavaşça: — Affedersiniz geciktim, diyordu. Arkadaşlar bir türlü bırakmadı- lar. Ellerinden kurtuluncıya kadar akla karayı 8€ğ* tim. Mükerremin Halitle arasında Seniha olduğu için belki Halit duymamıştı. Fakat evvelden buluşmak kararını apaçık gösteren bu sözleri başkaları İşte” mez miydi? Mükerrem cevap vermeği. Nüzhetin ağzı çok fenâ içki kokuyordu. Sinemade çalgı yoktu. Bunun için, film gösterilir ken yüksek sesle konuşmakta ve her türlü gürültü” den çekinmemekte kendisini Nuriye tamamen hür sayıyordu Fakat çalgı olsa da herhalde yine konuşa” caktı. Avrupaya sik sık giden bâzı hanımefendilerden, operalarda bile başrollerin şarkı söyledikleri en heye” canlı ve mühim yerlerde put gibi durulduğunu, fakat buna mukabil de ehemmiyetleri ikinci ve üçüncü de" recedeki meclislerde konuşulup gülüşüldüğünü v9 böyle yapmanm kibarlık gerekliği olduğunu daim$ duymuştu. Hattâ yaptığı iki Avrupa seyahatinde de bu derecesini farkedememişse bile yine böyle hareket etmiş ve ihtarlar karşısında kalışı kanaatini değişti” rememişti. Uzun, kısık ve kalın kahkahesiyle gü“ rek oğluna dedi ki: (Arkası ver) dan Türk musikisi ve halk şarka”f tl

Bu sayıdan diğer sayfalar: