26 Kasım 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

26 Kasım 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ss OR P Hintli Dededen pehlivan olduğunu söyliyen inin ringde alınmış bir resmi Hü İle Görüştük Kırıcı Gere Ayni Tarzda abo Edecek dradan gelen Hintli pehlivanla dün matbaamızda iki saat görüştük. Hintli pehlivanm söylediklerini yaz madan evve latalır Hintli adamakıllı uzun boyludur. Hattâ yoldan ge- çerken boyuna herkesi baktıracak kadar uzun seyi. bır. Boyu bir metre doksan iki santimetre geliyor Yağız vülcutlü ve boyuna nazaran ince bilekli gü rünen Hintlinin 125 kilo ağırlığında olduğunu da öğrendik. Kendisi sevimli ve keskin bakışlıdır. Hintli pehlivanla konuştuklarımızın bir kısınnı naklediyoruz: — Istanbulu beğendiniz mi? — Fevkalâde hoş bir gehriniz var, Insanları da gayet terbiyelidir. Bu hususta Londra ile buranın bir farkı yoktur. Yalnız buranm rının ekse risi siyah gözlü ve tatlı renkli, oni yüzleri ba- na İngilizlerden daha cak ve nurlu gi di.,, Pehlivanlığa nasıl başladığını sorduğumuz zaman olduğunu dededen güreşçi bir silenin büyük oğlu anladı On beş senedir güreşiyormuş. Kü. şimdiye kadar hiç mı Öp olmamıştır. Kard Futbol Usullerinde Değişme İngiltere (ik maçlarmda tatbik e- başlanan futbol kallerindeki #ori değişikliklerin beynelmilel fut- bol federasyonu tarafmdan kabul ©- | dilip edilmiyeceği meselesi üzerinde geçenlerde durmuştuk. Aldığımız bir habere Beynelmilel futbo) federasyo- nu bunları kabul etmiş ve bütün dün ya federasyonlara olduğu gibi bize de tebliğ etmistir. Bunlar bu sene lik maçlarından itibaren tatbik “edile - cektir. Kaidelerdeki son değişiklikleri sı- rasile yazıyoruz: 1 — 'Taç atışlarmı yanlış ve niza- ma uygun yapmıyan aleyhine frikik cezası verilecektir. 2 — Ceza sahası dahilinde yapı - Yacak her türlü serbest vuruşlar avut atılışı gibi tek vuruşla yapılacaktır. Kaleciye pas vermek ve elini kullan- masma müsaade etmek kalkmiştır. 3 — Penaltı atılırken oyuncuların Ceza çizgisi arkasında bulunan ya- tünde hareketsiz duracaktır. Vuruş yapılmcaya kadara yerinden hiç bir suretle krmıldamıyacaktır. Londradadır, 1471871 Kurtdereli ile vaktile güreşmiş ©- / 9 İlan Gulam pehlivan akrabası imiş. ç Grimvel de : NE YIYOR, NE İÇİYOR? ş In giltereye | erin keçi et ; Dönüyor Çİ e 4 Geçen sene Futbol federasyo- & 4 nu tarafımdan Ingiltereden şeh- Ç örimize getirilen üç antrenörden Ç 4 ikisi evvelce muhtelif sebepler. & 4 le Türkiyeden ayrılmışlardı. O Ç yamandanberi İzmirde bulunan Ş son antrenör Grimvel de kon - $ tratı hitam bulduğu ve yeniden & tecdit edilmediği çin memleke- $ | tine dönmiye karar vermiştir. İMARA vapları vergi — Ben Pencaplıyım. Keçi eti ve saireyi mecusiler ararlar, Bizler do- müz etinden gayri her eti yeriz. Bön bil bol et yerim ve ayran içerim Avrupa ve Amerikada kimlerle güreştiğini de şöyle anla — On beş senedir güreş yapıyo rum, an, öğe güreşler yap- mu boğuc dır. Y Amerikada, L4 yada, Kanadada tm. Eski dünya şampiyo Lewis ile iki güreşimiz A san rım yuvarlağın haricinde olması şart İrmşar saatte galip geldim, Meşhur tr. Şikat ile bir saat çarpıştım, berabe- 4 — Penaltı atilırken kaleci kale-İre kaldım. Buraya da yenmek için nin iki direği ârasında ve çizgi üs-| geldim Eğer burada nizama ve gözlere parmak sokarak, yahut yumruk vu- rarak güreştikleri takdirde ayni dar belerle mukabeleye hazır buli nu tekrarlıyan Hintlinin hakiki aya- HM hakkımda bir hüküm vermek için 5 — Hakem atışında top yere te-| mas etmeden vuran oyuncu aleyhin- de serbest vuruş cezası kalkmıştır. Mülâyim ve Tekirdağlı ile güreşmek üzere Lon- görünüşünün bizde bıraktığı tesiri an- Bu vaziyette hakem atışı tekrar edi lecektir. cuma gününü sabırsızlıkla bekliy ruz. YAN z gece yarısmı çoktan ti. Hukuk müşaviri du. Rüyasmda ken- ığı mücasesenin umu toplantısında görüyordu. Toplantı. ya, oda hizmetçisi Nastya teyze ri- yaset ediy isten söz istediği halde reis Nast- E, V akit ya her nedense ona #öz vel 1. Blâhin: “Çıngırağın ne de ötü sesi varmış!..” diye düşündü. odaya vurmuştu. Kapr- nın zili hiç durmadan acı acı çali- yordu. Blâhin söylenerek yatağın- dan fırladı. Pijamasmı giydi ve ka piya koştu. Sert bir sesle: — Kim 6? diye sordu. — Biâhin'e telgraf, B'âhin telgraf almasını hiç sev- mezdi, O, birçokları gibi, itina ile biribirine yapıştırılmış, ekseriya fe na bir haber getiren bu kâğrt pir gasmdan esrarlı bir korku duyür- âr. Blâhinin karısı Lülâ Kırımda is- tirahatte idi. Telgraf ancak ondan gelebilirdi. Postacı gittik- ten sonra Biâhin, ttriyen © ellerile telgrafı açtı. Ha- berin korkunçlu ğumı (azaltmak için, onu yüksek sesle okudu: “Cahiller içinde kaldım. Acele telgraf beş harfli yağ asiti emlâhı kucaklarım Lülâ” Hukuk mtşaviri, hemen şimdi terlemiş olan alnma elini götürdü. Telgraf onu hem şaşırtmış, hem korkutmuştu. Blâhin, duvarda asılı duran Tols- toyun portresine dönerek acı aci si nm başma geçti. Altma bir e ge Başımı iki eli arası- — “Cahiller içinde kaldım” Bu malüm. Karım bununla oradaki doktorları kastetmiş olacak. Son- ra? Evet sonra: “ncele telgraf". Fakat müsaade ediniz, acele olarak neyi telgrafla bildireceğim?.. Ya şu mel'un “beş harfli yağ asiti emlâhı,, da ne oluyor? Herhalde tahlil neti- ces'ni bana bildiriyor, Demek tah: Yil raporu çok kötü imiş.. Şimdi der hal kayin pederime telefon etmek lâzım. H ukuk müşaviri kayin pederi- nin telefon numarasını bul- du. Telefonu açtı, Telefonun çalışı- nı dinliyerek Uzun wzun bekledi. Nihayet belki onuncu zilden sonra TELGRAF perry i Yazan: : Leonid Lenç li Çeviren: i / B. Tok İs rr Tİ loviç'in korkmuş ve kısılmış sesini duydu: — Kim 6? — Ben Bolodya, — Hangi Bolodya ??. Böyle gece yarısı hangi Bolodya olabilirmiş ?.. Rica ederim ahizeyi yerine bırakı- BİZ. — Ben, Lülânm kocası, Bolodya. — Burası Lülânm kocasınm evi filân değil, Rica ederim gece yarısı beni rahatsız etmeyiniz! — peryey HKariovıç, rıca ederim kendinize geliniz izinle konuşan damadınız Bolodyadır, Yani kızınız Lülânm kocası Bolodya. Kızmuz hasta, Şimdi kendisinden telgraf ak dım. —Siz misiniz Bolodya?. Bir da kika müsaade, pantalonumu giye- yim, Üşüyorum. Bir dakikalık bir fasıladan son- ra Sergey Karlovi sesi duyul- du: — Kızımın nesi vermiş? — Onda yağ asiti emlâh var. mış. Dinleyiniz siz6 telgrafı okuya- yım: 26 - 10. 937 HiKÂAYEH telgraf. Beş harfi kucaklarım. Lülâ. — Fena. Telgraf hoşuma gitme- di. Yalnız anlıyamadığım bir nok- ağ asiti emlâhı ta : Neresinde emlâh varmış?. — Yağ asitinde. Hemde beş harfli. Telgraf ağık. — Bolodya, acaba bu beş harfli yağ asiti emlâhı hangi hastalıklar» da bulunurmuş? — Ben de size bunun için tele- fon ettim yi Kayın peder biraz düşündükten sonra: — Pana kalırsa en kestirme yol tanıdık bir doktora sormaktır. Bus nu hemen şimdi yapınız!, Diğer ta raftan Lülâya da, onu teselli ede cek bir telgraf çekiniz!, Yarn sa- bahleyin ben: de neticede ! dar etmeyi unutmayınız!, geceniz hayır olsun?. Blâhin tanıdık doktorları hatırla mıya çalıştır, — Orlof savfivada Datanaran &- zinhı- Kıjakof'a telefon edeyim. O ne de olsa kendi doktorumuz, mü- esseseden bu kadar para alıyor, in telefonda çok beklemedi, ses — Sizi dinliyorum, diye cevap verdi. — Böyle geç vakit rahatsız et- tiğim için affınızi rica ederim dok- tor. Sizinle konuşan hukuk müşü» dir. Beş harfli yağ asi- ti emlâhınm ne olduğunu bana. | Blâhin sözünü bitirmiye vakit bulmadan nazik doktorun bağırdı ğı duyuldu: (Arkası 8 inelde Lülânm babasının, yani Sergey Kar- Yazan ALİ RIZA SEYFİ AKDENIZ KAPLANLARI Ressamı : MUNİF FEHİM -No. 8 İngiliz Kaptan, elini alnına götürerek, kır saçlarını okşadı. Eli titri- yör ve mavi gözleri yaşırıyordu. Bayramın gözlerinin içine bakara! “ — Röis oğlum, dedi. Bak sana oğlum, diyorum. Benim de genin gibi bir oğlum vardı. Şimdi onun yerini sen ve Tanrıyar işgal ediyorsunuz. Beni kılıç kardeşliği, yiğit yoldaşlığı size bağladı. Ancak ben bir z6- man mde en kıymetli yeri r yür larımı kalp F ananın elini tutmuş olan hatıralarımı ve duygu- ra gibi atacak adam değilim. Ben İngilterede zalim bir ok çektimdi. Elbette bir gün sana da anlatırım. Fakat bugün, İspanya kralı Filip'in yenilmez bir donanma yaparak eski vata- nıma saldırması beni üzüyor. Bu pis Donlarla boğazlaşmak istiyorum. Bâyram Reis, önündeki kâğıtlardan birini ihtiyar İngiliz kaptana gös- —İstanbuldan aldığım mektubu bir kere daha okudum. Bizim nder Pehlivan Hoca İstanbuldan çok gerip baberler yazıyor. Peh- I m yazdığına göre, İngiliz Kraliçesi bizimkilere acıklı bir mektup yazmış. İngilizler haçi: katolik dinini bıraktıkları için Donlar gazaba gelmiş, İn & saldıracaklarmış, Kraliçe Türkiye padişahından hiç olmazsa birkaç yüz gemilik bir yardım istiyormuş. Halbuki padişah av- rat vor düş müş. Hey Bir zamanlar Fransaüm yar. İngiliz kaptan da ayağa kalktı ve: “— Onlarm kendi keyiflerine bak- maktan er İşi görmöğe vakitleri kalmadı, dedi. Bu işi yine bizler yapa cağız. Sen nasil olsa, Atlas denizine çıkıp Amerika ile İspanya arasın- da yelken açan İspanyol gemilerine sataşacağını aklına koydun. Ben de düşlindüm, Evvelâ şöyle bir İngiltereye uzanalım. Ben oranın bütün bü- yük adamlarını çocukluklarından tanırım. Onların içinde kaptan Drake adlı bir yiğit vardır. Ondan çok geyler öğrenebiliriz. Tanrı izin verirse elimizden geleni yapar, savaşa uzak kalan İstanbul çelebilerinin ödlek- liklerini unutturur, Türkün namını kurtârirız. Ne dersin Dayı baba? Dayı baba gülümsiyerek: “Öyle olsun!” dedi, (Arkasi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: