28 Şubat 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

28 Şubat 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İMEMLEKE TT EFA e Gİ, molla, MARAŞTA; Andirimde Genç Güzel Bir.Kız Öldürüldü AAndirim, (TAN) — İlçemizin Tok- maklı köyünde 1 - 15 yaşlarında gö-! zel bir kız öldürülmüştür. Tafsilât şu- | dur: AYDINDA: |BALIKESİRDE: Sopa ve Taşlarla Köy Kalkınması İçin Dövüp Yeni Tedbirler Alınıyor Yarlamışlar Balıkesir, (TAN) — Yağcılar nahi yesinde Yusuf oğlu Halil, karısı Atile, Mehmât kızı Kâmile, kardeşi Ayşe haklârırida, vergi borçlarından dola- yı, eşyalarının haci kararı verilmiş. ii ideki gı, | ir. Tahsildar Fahri Akkuş bu kara- ziraat müdürü ile vilâyetimizdeki Bİ-| a tabbik etmek işse de Halil ve | rast muallimleri, evkaf müdürü, fen |” fet üç kdaım tarafından #opa ve taşlarla memuru, zeytinlik koleularnı ve bir- , i i A ğ karşılanmıştır, tahsildarı ve köy muh çok köylü iştirak etmektedir. Naza- tarı Ramazanı yaralamışlardır. Suç- ri dersler Halkevinde Ferah tarafın-| iular y .. dan verilecek, sonra kırlara çıkıla ği rak zeytinliklerde tatbikatta bulu- Baş, diş, nezle, grip, romatizma, Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde üç kaşe alınabilir. NERViN incili suna, Köylüler ve | Zeytincil k Kursun ” Köylüler € Sinir ağrıları, asabi öksürükler; uyku- Zeytinlik Kolcuları İştirak Ettiler Aydın, (TAN) — Köylerde kal kınma için elden gelen herşey yap- lıyor. Halkevinde, mütehassıs Ferah Barsalın idaresinde açılan zeytinci- k kursuna girmek istiyen fakir köy lülerin masrafları köy sandıkların- dan temin edilmiştir. Bir katilden 15 sene Maraş hapis-| hanesinde yatmış olan Çopur Ahmet| Ağa isminde biri, Hatice isminde bir kıza nişanlanmıştır. Kız buna razı ol- mamış, fakat ısrar karşısında müva-| İakat etmiştir. Geçen gün Çopur Ah- mist, burda âdet olduğu üzere Hati- suzluk, baş ve yarım baş ağrısı, baş dön- mesi; baygınlık, çarpıntı ve sinirden ileri gelen bütün rahatsızlıkları giderir. götün evire gitmiş, fakat kız Ahmedi Vilâyet, köylerdeki zeytin, porta- İkal, incir ve diğer meyva ağaçlarile nişanlı diye kabul etmemiştir. Buna | koru ve meraların, ekilen arazinin kızan Ahmet, ertesi gün Haticeyi| hakiki miktarını tespit mâvzerile vurarak öldürmüş, başını da özmiştir. Katil kaçmıştır. Bir Delinin Yaptıkları Andirim (TAN) Tokmaklı kö- yünden Koca” ak Takvw: ekli köyü halkından Mustafa De- mirle konuşurken birdenbire zavalk adamı kul diye anılan mecnun, çiftesini ar köyüne gitmiş, Keş-| nla yaralamıştır. Sonra| etlirmekte- dir. Her köyün geçen seneki istih- salâtı da araştırılmaktadır. 934 ten 937 sonuna kadar yapı- İlan imece ve salma miktarları, 937 İköy bütçelerinin tahmin, tahakkuk Hamit oğullarından “Deli | ve tahsil derecelerile sarfiyatı da vi- İlâyetçe tespit olunuyor. Her köyün tapulu ve tapusuz gay- rimenkulleri ile menkul eşyası ve demirbaşlarının defterleri yaptırıl- maktadır. Bütün gayrimenkullerin tapuya bağlanması temin edilecek- nulacaktır. Fakir Talebeye Kitap gdın, (TAN) — Halkevi tarafın- dan Bu yıl ortaokuldaki fakir talebe- ye verilen 200 kitaba inzimamen $J talebeye 174 kitap daha dağıtılmış- tır, Gülüşlü Köyünde Kanlı Vaka Aydın, (TAN) — Koçarlı nahiyesi nebağlı gülüşlü köyünde kanlı bir vaka olmuştur. Ahmet oğlu Muhar- rem, ötedenberi husumet beslediği Abanoz oğlu Rızayı gözetleyip duru yormuş. Evvelki gün Rızanın köy| GİRESUNDA: Keşap Nahiyesine İçme Suyu Getirildi Giresun, (TAN) — Karadeniz kıyı- sındaki Keşap nahiyesi içme suyuna | kavuşmuştur. İki bin liraya yakın pa- ra sarfiyle ve köylülerin imece su retile çalişmalarile altı ay evvel baş yan smeliyat bitmiş, nahyieye gü- zel bir âğnemba suyu getirilmiştir. Aç ma mefğişiminde Giresun valisi Fey- kahvesindeki peykede uyukladığını İ Nahiy& müdürü Ziya Aktanı taktir et (» kısa bir nutuk söylemiş, Gözlük ( reçetelerinizi yalnız Kanzuk eczanesinde yaptırınız. Kanzak görlük servisi zengin ve mutena çeşitlerile | profesörleri mizin mazharı takdiri olmuştur. Gayri fenni gözlüklerden sakını. mz. © İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ miş, kurbanlar kesilmiştir. Merasim- de bulunan Giresun heyeti, Keşap- taki bütün yeni çeşmeleri gezmiştir. görünce bıçağını çekip üzerine atıl muş, Rızayı göğsünün iki yerinden yaralamıştır. Rıza hastaneye kaldı- yerden bir taş alıp başını ezmiştir. BEYOĞLU — İSTANBUL Oradan Balıklı köyüne giderek, Huri Vali Özdemir Günday, köy kalkım- isminde bir kadının içinde uyuduğu : ve burada Hu tabir edilen çitlerle ö- ük eve ateş vermiştir. Bu- , Huri kadın saçları ve eri yandığı halde güç kur- Deli henüz yakalanama- Karısmı Öldürdü Balıkesir, (TAN) la öldürülmüştür. Katil tutulmuştur. - Çağış nahiye- sinin Ova Bayındır köyünde Hakkı yaşlarında Havva, bir kavga sinde kocası tarafından bıçak- mas için şu düsturları koymuştur" “Köylüyü salgın ve imeceden kur tararak köy ması vi şahsiyetine mal edilecek gelir kay naklarile temin etmek.,, Bu düsturun bü yıl daha esaslı ve cezri tedbirler ittihaz edilmiştir. Herköyde her çift çi köy namına bir dönüm tarla eke- cektir. Zeytincilik Kursu Açıldı Aydın, (TAN) — Ziraat Vekâleti Ege mıntakası zeytincilik mütehassı sı Ferah Barsalın idaresindeki kursa larını, köy mane-| tahakkukuna doğru, | rılmıştır. Hayatından ümit yoktur. Mubarrem yakalanmıştır. Aydında Kömür Bollandı Aydın, (TAN) — İhtiyacı karşıla. mak ve ihtikârı önlemek için bele-| odun kömürün. den 23 bin kilosu, kilosu 4,5 kuruş- tan halka dağıtılmıştır. Belediye, ay- rıca bir kömür stoku da hazırlamış tır. Bu sayede şimdi 4 — 4,5 kuruş- diyenin yaktırdığı tan istenildiği kadar kömür bulunur. Yine belediye, fakir halka nüfus başına beşer kilo hesabiyle 1500 kilo bedava kömür vermiştir. Üessesemiz tarafından meş- redilen Yeni Çocuk Ansik- lopedisi her çocuğun mutlaka sa- hip olması lâzım gelen bir eserdir. Çünkü çocuk bu eserde ders esna- sında ve ders dışında aradığı bü- tün malümatı bulabilir. ÇOCUK ANSİKLOPEDİSİ bü- tün dünya lisanlarına tercüme e dilmiştir. Bu beynelmilel eseri, Türk çocuklarının ihityaçlarını ve mektep programlarını gözönünde bulundurarak lisanımıza çeviren- ler, Profesör Salih Murat, Faik Sabri ve M. Zekeriyadır. Eser 1500 sayfalık iki büyük ciltten mürekkeptir. Tam eserin fiyatı 7 liradır. Muallimlere ve Çocuk Ansiklopedisi mektep talebesine ayrıca tenzilât yapılır. i Bu eser yalnız çocuklar için de- ğil, bütün ilkmektep öğretmenleri için en kuvvetli yardımcıdır. Çün kü bütün dersler bu eserde re- #imlerle ve geniş malüreıt İle Ze: ginleştirilmiştir. Eser hakkında bir fikir edinmek istiyorsanız aşağıdaki kuponu dol durup bize gönderiniz. Size be dava bir broüşr göndeririz. Bu bro- şür size Ansiklopedinin kıymetini | anlatacaktır İSTANBULDA TAN MATBAASINA Yeni Çocuk Ansiklopedisi broşürün- - Giresunun Keşap nahiyesinde içme su- erasimle açıldı. 2 — Antalyanın Göz ucuyla baktım; Hasan; bu bayağı kaldırım ta- zeciklerini sonsuz bir iştiha ile takip ediyor... İçimde bi burkuldu: — Benim tanıdığım Hasan bu değildi! Ben hasta iken İsmet Hanım, Namık Bey, Hasan birlikte geziyorlardı; bir görüşme arasında, dans ek için Madam Marinin dans salonuna gittik- lerini anlamıştım; nedense, bunu benden gizlediler. Arasıra; İsmet Hanimla Hasan öğrendikleri dansları, figürleri bizim evde veya onlarda prova ediyorlardı. Hasan, bazı da evde kendi kendisine dansediyor, ay- nanın karşısında dönüp duruyordu. Bir gece, ben yatarken kapının aralığından gözü- me İlişen Hasan, koluna sigara iskemlesini almış, onu tıpkı bir kadın gibi kucaklamış, salondaki büyük ay- ında dans ediyor; ara sıra iskemleye doğ- gözlerini de aynadan ayırmıyarak tıpkı bir âşıkane sözler mırıldar gibi bir şeyler söylü- arla gülecektim, kendimi tuttum, Hasan, yeni âlemindeki kadınlara iltifat etmeyi heceliyordu. Ne İsmet Hanım, ne de Hasan dans etmeyi becere- mediler, Biri yuvarlak vücudü ile dansta lâzım gelen hafifliği; alafranga musikiye âşina Ol muyan kulaklarile adımlarının ritmini bulamadı. Karşı karşıya geçtikleri zaman hep biribirlerine çı- kışırlardı - Hasan Bey, siz yanlış adım attınız; sağ ayak sol ayağın önünden atılacaktı, canım! — Hayır, hanımefendi, siz pek ağır hareket ediyor- sunuz, adımlarınız hep geri kalıyor.. Dansta biraz çe- viklik lâzım, affedersiniz! — Çeviklik lâzım, diyorsunuz, (ki gözüm, amma, si- zin gibi de usulden falan çıkarak böyle alabildiğine xp sp dönülmez ya... Siz de hiç müzikten anlamı. yorsunuz. Ben onlara uzun zaman seyirci kaldım. Bir gece, yine bizde toplandılar: iki aksam sonra öbürü 28 kilometre ötesindeki Karagöz suyanun şeh- re getirilmesi için çalışmalara başlandı YAL, EU PEY, m — DONUYORUM ÜFE İN Bir balo vardı; ben de ilk defa gidecektim; Namık Bey dedi ki: — Yıldız Hanıma da biraz dans öğretsek, Hasan. Hasan cevap verdi: — Bilmem, Yıldız böyle şeyleri pek sevmez, ge- liba... Ben, ne evet, ne de hayır diyen boş bir gülüşle güldüm. Namık Bey, zeki bir adamdı, bana yaklaştı: — Bir tecrübe edelim mi, Yıldız Hanım? Hem sizin vücudünüz müsait, çabuk öğrenirsiniz gibi geliyor. İsmet Hanım, oturduğu köşeden kabardı: — Hiç dans etmiyen insan birdenbire öğrenebilir mi? Amma yaptın ha, Namık! Ne zamandanberi uğ- raşıyoruz da daha bi? şöye benzetemedik, baksana! Ve sinirli sinirli ağahdan kaçırdı: — Hasan Bey, kehdisi gittiği gibi, Madam Mariye karısını da götürsün, orada öğretsin. Hasan göz ucile bana baktı; İsmet Hanıma! — Madam Mariye kaç defa gittik, Hanımefendi, dedi, şöyle bir iki defa çay İçmek için bahçeye uğra- mıuştık, şimdiden sonra Yıldızı da alırız, hep birden öğ renmiye gideriz. İsmet Hanım, yaptığı gafi anladı, sustu. Bu, ağzın- da balık ıslanmıyan kadınlardan biriydi.. Namık Bey beni ellerimden tuttu, ayağa kaldırdı. Odanın ortasına geldik; ellerimi bıraktı, bir adım uzaklaştı; göstermiye basladı. “Bakınız, Yıldız Hamama, bir, fk, üç. Bir öne, bir arkaya... Bir sağa, bir sole... Bigiki, üç.. Bir, iki, üç.. Anlaşıldı mı? Haydi, şimdi siz yapınız. Kollarımı Namık Beye uzattım: —Bpraber yaparız, dedim. Hasdn uzakta durmuş, gülümsüyor, İsmet Hanım biraz mütecessis, biraz sinirli, Hasanla yaptığı dansı yarıda bırakmış, bizi seyrediyor. Namık Beyle dönmiye başladık. Bu, bir fokstrot- tu; gramofonla dans ediyorduk. Plâk bittikten sonra Hasana seslendim. — Bir daha koyar mısıni Bizdefa daha becerikli dönmiye başladık. İsmet Ha nımla Hasan, oynarken dönüp dönüp bize bakıyorlar- dı. Nathık Bey, büyük siyah gözlerini aça aça: — Lâkin, dedi, siz daris etmeyi bizden iyi biliyor. sunul İsmet Hanım döndü: — Sahi, becerebiliyor mu, Yıldız Hanım? Bü yüksekten bakan, kendini dev aynasında gören benden bu biçimde bahsetmesine artık fena balde sinirleniyordum. Ona cevap verdim: et, Hanımefendi, biraz becerebiliyorum. Çün- kü, Yıldız, bunlara pek yabancı değildir. Ne demek istediğimi üçü de anlamadı. Bir, iki, üç. “TAN ie par yay Evi den bir tane göndermenizi ve mu- alimlere ait son fiyalının bildirme- nizi rica ederim. Isim: » — Kaldır onu da bir başka şey çal Hepsi şaşırdılar; cesaretime şaştılar, Hasan, bir vals plâğı koydu; Namık Bey bana ek Jerini uzattı, dönmiye başladık.. Hasanla, İsmet Hanım, öbür yanda yine adım mü- pakaşası, yine acele ettiniz, geri kaldınız kavgası ya- pıyorlardı. Namık Bey, bir koltuğa oturdu. — Yıldız Hanım, dedi, siz ilk defa dansetmiyorsu: nuz? Nekadar kabiliyetli olsanız, bu iş, bu kadar ça- buk olamaz. Onlara döndü: — Olur şey değil, vallahi. Ben de hiç bilmiyen bi- risine öğretir gibi, göstermiye başladım. Halbuki Yıl- dız Hanım hepimizden iyi... Hiçbir yanlış figür yap- muYor... Ben dayanamadım, kahkahalarla gülmiye başla- dım. Hasan bana baktı: — Yoksa, bizimle alay mi ediyor, küçük hanım? Sahiden biliyor musun? Yok, canım, bilmez; nerede öğrenecek te bilecek? Vaktile hepimiz dansediyor muyduk... Türkiyede kim dans etmesini biliyordu ki, Yıldız bilmiş olsun! Namık Bey, itiraz etti: — Öyle deme, Hasan! Pekâlâ burada danseden, hat tâ oldukça Avrupalı gibi yaşıyan aileler az değildi. Namık Bey, benim nerede dans etmiye alıştığı mutlak öğrenmek istiyordu, cevap alamayınca ric etti, söyledim: Çocukken, görüştüğümüz aileler, tanıştığım arka- daşlar arasında dans edenler vardı, her zaman bera- ber müzik yapar, oynardık; o zamanlardan biraz ha- tarımda bir şeyler kalmış olabilir Namık Bey, ötekilere döndü: — İşte, dedi; ben size demedim mi? Lâkin Yıldız Hanım nekadar mütevazi. Hiçbir şey bilmiyor gibi görünüyorlar da... (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: