18 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

18 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

938 ALMANYA AYUSTURYAYI NASIL İLHAK ETTİ? Avusturyaya ilk giren Alman askerleri bir hudut şehrinde alkışlanıyorlar — Seyyah Gözüyle Türkiye: Jambon Kralı Şöyle Soruyor:Burada Para > Yatıracak iş Yok mu? Viyanaya giren bir Alman alayının artçı bölüğünde sıhhiye kıtası vvelki gün Istanbula gelen, dün ayrılan Saturnia vapu- Tunun beş yüz turist yolcusu ara- $ında memleketimizin eski ve kıy- Metli bir dostu vardı: Prof. Mears.. Mears mütarekenin ilk zaman- larda Amerika sefareti ticaret Ataşesi sıfatile Istanbula gelmiştir. Burada senelerce kalmış, Türk da- Vasına derin bir sevgi bağlamıştır. larından çoğunu Türk müte- hassislarına yazdırmak, sonra ken- - masrafile ie ettirmek, momi profesörü olmuştur. memleketirhizi ş. şimdi de bir sey- ne evvel Ava profesörü aradım, buldum. Eski bir şahsi dos- tumdu. Biraz öteden beriden ko- müştuk. Sonra dedi ki: “Haydi Beyoğlu caddesinde bi- Yaz dolaşalım. Hem konuşuruz, kem de ben eski günlerimin hatı- y ilerlerken döstum şunları anlattı “Eylüldenberi dünyayı dolaşıyo- Puz. Bir Sene için Universiteden &inliyim. Turist hoşlanmam. Fakat bu karmakarı- $k dünyanın içinden çıkmak, se- Yirci gözüyle her şeyi görmek için Simdiki halde bundan uygun Yol Olamaz, Şu hissi duyuyorum: Güya baş- 4 bir seyyareden gelmişim. Dün- Yanın dertlerini yer yer karşıdan #eyrediyorum. Her uğradığımız Yerde bir kararsızlık var vapurlarından nevi Filistine uğradık. Bir gün bir caddeden geçtik. Ertesi gün Büzetelerde gördük ki biz geçtik- Ven biraz sonra oralarda bir çar- Pişma olmuş, bir Ingiliz zabiti, bir £ Arap Gezinti ve eğ- 3lmü, ene ni meydanla- « Yalnız Türkiyede kli bir hava ile e rada insanın içi rahat ediyor. , Şan, kuran, yaratan, macera- Sa kaçan bir âlemin ortasında ol- yağunüzu derhal duyuyorsunuz. istikrarlı ve karşılaştık rada kendimi ev sahibi örüyorum. Bu his yal- ydı bunu Türkiye sevgime hamleder, ge- at bu his yol arkadaş sında umumidir. Demek memleketlerin ha- an sonra insan bir fark buluyor. Meselâ İrlandalı dostum var ki bir gün 5'de Türkiyeye âşık oldu.,, imi İstanbulumuzu tarizm mevsim. lerinde zaman zaman ziyaret edenlerde esadüfün garipliğine bakı- 3 nız. 'Tam 0 saniyede yaşlı bir adamla genç bir kıza rastgel- dik. Beyoğlu caddesinin kirk yıl- gibi tabit bir tavırla dolaşıyorlardı. lik aşinası imişler Profesör bana tanittı: — Eskiden İngiliz Avam Kama- rafında, sonraları (o Irlanda Mijli Meclisinde aza yol arkadaşım Ja- mes O'mara, Miss O'mara... Arka- daşım şimdi politikadan çekilmiş- tir. Irlandanın jambon kralıdır. Her şehirde syrı bir fabrikası var- dır Hep beraber Hacı Bekire yürü- dük. Yeni dosti inda- ki hel Kendi başlarına İçeri girip alamamışlar- dı. Şamtıstıklı be ellerile gös- terdiler. Içine rengi olan yı rim CANT lara imrenmişlerdi Irlandanın milli renkli ben gördükleri için bunu beğenmişler- di. Bol bol lokum ra Beyoğlunun Yeni Türk çiçekçi- a aldılar, Son- si Bay Muhtarın mağazasına uğ dılar ve burasını dünyanın her ye- ri için güzel sayılacak bir mağaza buldular. aç dakika içinde İrlan- dalı jambon kralile ahbap- lığı ilerletmiştik. Bir düziye söy- leniyordu: — Bu memlekete kanım ısındı, diyordu. Bu Türkler harbetmesini iyi biliyorlar, burası muhakkak. snakkaleye gelen kocaman ordu- kovuyorlar. Fakat bir defa da mağa niyet edince tam sulh yapıyorlar. Dünyayı dolaş- an sonra bu memleketteki sulh 1 insanın kalbine kadar işli- yor, ruhunu okşuyor. Bir sualime cevap verir misiniz? Bu memlekette para yatırılacak sanayi teşebbüsleri yok mu?. Yeşil bu memleketi biraz daha tanısam bunu yapabileceğim gibi geliyor. Fakat ahdim olsun, tanımağa da geleceğim. Istanbul, beni son de- fa gördüğünü aldanı- ayrılmal vaa, sanıyorsa yor. Prof. Mears bir aralık beni bir kenara çekti; — Yalnız bir şikâyetim var, de- di. Ben kendimi ev sahibi saydr- ğım için söyliyeceğim. Memleket- te her şey muntazam, fakat turist işlerinde düzene muhtaç noktalar Bir rehber bir turistten bir- kaç saatlik dolaştırma ücreti diye Ingiliz lirası almış. Bir m, fırsat bu fırsattatır diyerek bir seyyahtan iki Ingiliz lirası ala- bilir. Fakat bu intizamsızlığın tu- ristleri ak ve Tür- kiye hakkında fena düşünceler vermek hususunda çok fena tesir- ri olabilir. Bunün önüne geçmek âizımdır. Türkiyenin bütün inki- şaflarına rağmen ortada, bir tu- riste böyle bir düşünce telkin ede- cek vaziyet kalması yazıktır. Reh- berlere verilecek ücretler ve sa- atlik taksi ücretleri mutedil bir ta- rileye bağlanmalı, vapur gelince seyyahlar tenvir edilmelidir. Faz- la istiyen olursa şikâyet için bir makam gösterilmelidir.,, var, P rof, Maars, ev sahibi alaxa- sile bana bu derdi anlatır- ken, yeni Irlandalı karıştı l Fazla mübalâğa etmeyiniz, dedi, açıkgözler her yerde çıkar Ancak bu mesele, bir kaç lira faz- la ücret vermek meselesi değildir Dünyada insanların ebedi endişe- si, enayi yerine konulmaktır. Se- yahate çıkan bir insanın gözü ö- dostum söze nünde iki nevi memleket vardır. Turistleri enayi yerine koyanlar ve turist işinde düzen ve emniyet küranlar, Türkiyenin ber şeyini çok sev ğim için Türkiyeyi © ikinci nevi memleketler arasında görmeği gön lüra istiyor... Bu sırada dostlarım arasında bir telâş başgösterdi. Meğer say- yah vapuruna giden son motörün hareket saati yaklaşmış. Bir tak- siye atladılar tular... Topane yolunu tut- ii Mei am O he X Viyanada Başvekâlet dairesinde bir Alman neferi ilk nöbetinde ri tarafından iş- gali esnasında halk tarafından yapılan tezahürat © Almanları Hitler bayraklarile selâmlıyan Viyanah kızlar Avusturyada Alman ordusuna yapılan halk tezahüratından kalabalık bir sahne

Bu sayıdan diğer sayfalar: