29 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

29 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SIVASTA: Sıvaslılar Bolluk İstiyor Sıvas, (TAN) — Ticaret Odası, An karada toplanacak Ziraat Kongresi- ne vereceği raporu hazırlamış ve gön dermiştir. Raporda başlıca şu temen- nilerde bulunulmaktadır: 1 — Hububatın verimini çoğalt- mak için bir tohum ıslah İstasyonu a- çılması, 2 — Devam etmekte olan kara sapanla zeriyata son vermek için Ziraat Bankasınca köylüye pul. luk tevzi, 3 — Kağni arabaları hem bati olduğu ve hem de öküz neslini bozduğu cihetle dört tekerlekli ara- balar verilmesi. 4 — Şeker pancarı ziraatini teşvik için, geçen sene Ya- pılan kiloda on para tenzilâtın kaldı- rılması, 5 — Mıntakamızda çok yeti- şen patateslerin fazla miktarda ihra- cı için trenlerde tenzilâtlı tarife tat- biki. 6 — Senede 2030 ton kadar ya- pağı istihsal eden Sıvasta bir şayak fabrikası kurulması, 7 — Her veçhi- le meyvacılığa müsait olan Sıvasta nümune bahçeler tesisi ve meyvati- lık kursları açılması. ADAPAZARINDA: Ortamektebi Halk Kendisi Yaptırıyor Adapazarı, (TAN) — Yeni yapıl- makta olan ortaokul binası için otuz bin liralık bir arsa ve nakdendeon dört bin lira veren Adapazarlılar, 0- kulda ilâveten yapılacak kısmın ta- mamlanması için de on dört bin lira vereceklerdir. Müddelumumi Nusre- tin riyasetinde toplanan himaye” ce- miyeti, bu maksatla on bin liralık eş- ya piyangosu tertibine karar vermiş- tir. Kalan dört bin lira doğrudan doğ ruya teberrülerle temin edilecektir. # Adapazarı, (TAN) — İstanbu. İun Kapalıçarşısı mesabesinde bulu- nan kasabamız Uzunçarşısının esna- fı, belediyeden yardım istemeden, el birliği ile çarşıyı güzelleştirmiye ve beton ilâvelerle takviyeye karar ver mişlerdir. # Adapazarı (TAN) — Ankarada mühim temaslarda bulunan belediye Ahmet Faik Abbas Yanık bana dedi ki: “Yeni mukave:enameye nazaran Türk Ticaret fabrikasından alınacak elektrik cereyanı ile Adapazarının Sıvas ulus okulları faaliyete devam etmektedir. Ulus okullarından me zun olan kadınlardan bir kısmı kültür direktörü ve öğretmenle bir arada. Kooperatife Alâkası Ordu, (TAN) — Ziraat Bankası kredi kooperatifleri ortakları yıllık içtimalarını kendi merkezlerinde ak- tederek idare heyetlerini seçmekte- dirler. Köylüde, kooperatiflere karşı geçen yıllardakine nazaran canlı bir slâka görülmektedir. Ortak adedinin mintakamızda on bine çıkacağı tah- min olunuyor. Kooperatif kontrolör- inden Necati Biçer Ankaradan gel ir, kooperatif içtimalarında bu- nmaktadır, Ordu, (TAN) — Açık bulunan Zirant Bankası Müdürlüğüne mü- #ettişlerden İrfan Fuat tayin edil miştir, yakında gelecektir. X Ordu, (TAN) — Köy Kanunu- nun kabulü tarihi vilâyetimizde köy bayramı olarak kabul edildiğinden, 18 Martta Halkevi köycülük şubesi Azası köylere gitmişler ve bu bayra- İmin ehemmiyetini köylüye anlatmış- Adana, (TAN) — Şimdiye kadar yalnız tabii güzellik ve zenginlikle- riyle öğünen Dörtyol kasabsı, önü- müzdeki birkaç yıl içinde modern te- sisatı ile iftihar edilebilecek dereceye gelecektir. Pek yakında Dörtyolda bir porta kal usare fabrikası ve bir de ambalâj atölyesi açılacaktır. Bu yıl portakâlların “islah ve tek- Siri işine geçen yıllardan daha büyük bir ehemmiyet verilmektedir. Dörtyolun başlıca ihtiyaçlarından birisi olan elektrik işi ele alınmış projesi yaptırılmış ve tasdik için Ba- yındırlık Bakanlığına gönderilmiştir. Bu tesisatın santrali, su kuvveti ile işliyecektir, tesisatın keşif bedeli 30,000 liradır. Dörtyolda belediye binası münakasaya konulmuştur. nın haritası yaptırılacaktır. Beş senelik iş programına göre, ka sabada fenni bir mezbaha yapılacak- tar. inşası Kasaba- sydınlatılması hem daha ziyade kuv- vetlenecek, hem de ücretler mühim surette ucuzlıyacaktır.,, Dörtyol kaymakamlığı, yol insaa- tana büyük bir ehemmiyet vermek- tedir. Çukurovanın birçok kazaların- Dörtyolda E Portakal Usare Fabrikası O Portakalcılığımız Genişletilecek, Ambalâj Atölyesi Kurulacak lardır. Vali Baran da deniz yoluyla | Mersin köyüne gitmiş ve tetkiklerde bulunmuştur. Ordu, (TAN) — Su tesisatının tevsii ve ıslahı için sipariş edilen mal zeme ve borular Almanyadan gelmiş tir. Haziranda Ordunun her tarafına tazyikli su İsalesi mümkün olacaktır. * Ordu, (TAN) — Ankaradaki kır koşularına iştirak eden bölgemiz at- letleri 13 bölge arasında 6 ıncılığı ka zanmışlardır. Yk dakine nisbetle Dörtyolun köyler a-| ME , rası yolları munlazamdır. Ş KÜÇÜK HABERLER # | Dörtyolda ve köylerinde hemen) 4 her yıl birkaç yeni okul açılmaktır dır. Fakat Dörtyol ve mülhakatında | mevcut ilkokullar yine azdır, Kasabada bir de ortaokul açilma-| sı lâzımdır. Millet Mektebinden | Çıkanlar varana ar arana ar arar (TAN) — 7 vapuru İzmir a akt. Tarsus, (TAN) Gülek nahiyesine bağ: Tenk köyünde Ali kızi sekiz yaşın- deki Zekiye amcan ve süt kardeşi Bekir tarafından kirletilmiştir. Bekir tutulmuş- bar, Erzurum, (TAN) — Şehrimizde bir atış yaligonu Şapıbrisr“için 'İnkisdiiar Vekâ- letinden 40 bin lira istenilmiştir. Erzürüm, (TAN) — Vilâyet umuml mec- Usi yeni bütçeyi 786,479 bira olarak ka- bul etmiştir, İzmir, (TAN) — Romanya ve Bulgaris- tandan gelen güçmnelere hayvan temini için 70 bin Tiralık tahsisat gelmiştir. ından itibaren Pire seferlerine Sıvas, (TAN) — Şehrimiz ve civâ- mektebinde yapılmıştır. A. kurslarına| devam eden 548 kadından 150 si, 2600 erkekten 1400 ü; B. kurslarına devam eden 118 kadından 35i va) Osmaniye, (TAN) — Muallimler civar 1263 erkekten 815 i şebadetname al-| köyleri gererek konterarslar vermektedir. mışlardır. ler, Ceyhuna ve Toprakkale köylerine gi Gilmiştir. Adana, (TAN) — Sıhhat müdürü Hüz. Dü Muhittini yaralamakta mazmun fap- rikatör Mustafa Akdağ ve Osman Akdağ berast etmişler, carih meçhul kalmıştır. * Akhisar, (TAN) — Tütün dikilmesi- ne başlanmıştır. Ayın yedisinde ilk tütü- nü dikmiye muvaffak olan Mehmet Sın- dırgıboğlunun çiftliğinde tören yapılmış- Tar, Halkevinde ve <hapisanelerdeki | kurslar bir ay daha devam edecektir. * Sıvas, (TAN) — Şehrimiz ziraat idaresi, vekâletinden aldığı proğra- ma göre, haftada dört gün köylüye| pratik ve tatbikatı ziraat kursları vermektedir. Bu arada ağaççılık ta öğretilmektedir. e amma m e TE Lİ | Deniz Levazım Satınalma Komisyonu İlânları i | | Miktarı Kilo S 4 Beher kilosunun Fiyatı Kuruş Sığır eti 14.000 30 Kuzu eti 20,000 41 Koyun eti 22,000 38 ki 1 — Cins ve miktarlarile beher kilosunun tahmin edilen bedelleri yeri karda yazılı olan üç kalem et, 30 Mart 1938 tarihine rastlıyan çarşamböl ünü saat 14 te kapalı zarf usuliyle alınmak üzere münakasaya konuk) muştur, 2 — İşbu üç kalemi etin muvakkat teminatı (1557) lira olup, şartns*| mesi parasız olarak, komisyondan her gün alınabilir. 3 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun tarifatı dahilinde tanzim ede cekleri kapalı teklif mektupların 'belli gün ve saatten bir saat evveli ne kadar Kasımpaşada bulunan komisyon başkanlığına makbuz muks) bilinde vermeleri, (1347) | “4 | Marmara Üssübahri K. Satınalma Komisyonundan ! 1 — Komutanlığımızca aşaşıda cinsi, miktar ve ebadı gösterilen de| imirler açık eksiltme suretile satın alınacaktır, | Ebadı i Boy — Genişlik Met, San, ——. Cinsi Adedi 208 Aa Kilosu Srxazaz U Demiri * L Demiri 2 05 7 194376 6 40716 U Demiri * L Demiri nr o 208 156 ğ 203112 A grubunda yazılı demirler, 7 Metre boyundaki U demiri kısmen v&' ya tamamen bulunduğu takdirde alınacaktır. Mezkör grupta 7 boyundaki U demiri hiç bulunmadığı halde B. grupunda yazılı U ve hi demirleri alınacaktır. 2 — Eksiltmesi 30 mart 938 çarşamba günü saat 14 te İzmitte Teri sane kapısındaki komisyon binasında yapılacaktır. g 3 — Beher kilosunun muhammen bedeli 13,50 kuruş olup, ilk temi 'natı 238,03 lira kuruştur. Bu işe ait şartname komisyonumuzdan obedeki siz olarak alınabilir. ğ 4 — İsteklilerin 3 üncü maddede yazılı İlk teminst ve kanunen m olan vesikalarile birlikte muayyen gün ve saatte komisyona caatları. (1414) Kagıdı Kapalı Zarf Usulü İle Eksiltme İlânı Kırklareli Nafıa Müdürlüğünden: 1 — Eksiltmiye konulan iş: Demirköy kazasının Ayastafanos mev künde bir adet gümrük binası inşaatıdır. Keşif bedeli (6626) lira 15 kuruştur. 2 — Eksiltme 7 nisan 938 cuma günü saat on beşte Kırklareli Ni müdürlüğü binasında toplanan komisyonda kapalı zarf usulile yapıl#* çaktır, N 3 — İstekliler şartnameyi ve buna müteferri diğer evrakı her güğ Nafıa müdürlüğünde görebilirler. EY resi 4 — Eksiltmiye girebilmek için isteklilerin (507) lira muvakkat 9 minat vermeleri ve Nafıa Vekâletinden alınmış 938 senesine ait yapı mü Sds sIisa teahhitliği vesikasını ve Ticaret odası sicil kâğıdın hâmil bulunmalıdıf) 5 — Teklif mektupları ikinci maddede gösterilen saatten bir saat ev”) veline kadar komisyon reisliğine makbuz mukabilinde verilecektir. 6 — Posta ile gönderilecek mektupların eksiltme saatine kadar gek miş olması ve zarfın mühür mumu ile iyice kapatılmış bulunması lâzırd”) dır. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (1488) Se suana Muhammen bedeli (5000) lira olan 5000 m" okzijen açık eksiltme usuly” le 10-4-1938 Perşembe günü saat 15,30 da Sirkecide 9 ncu işletme binasi da mubayan komisyonu tarafından satın alınacaktır. j Bu işe girmek istiyenlerin 375 liralık muvakkat teminat makbuzları “9 kanuni vesikalariyle beraber komisyona müracaatları lâzımdır. Şartnarf ler parasız olarak komisyondan verilmektedir. e (1609) 17 . io Fahir ağabey sağ elile gözlerini mi psrçalıyan bir istekle yaralı başımı onun omüz- larına bırakmak istiyorum. Fahir a duyulmıyacak kadar yavaş: — Hayat, güzel! diyor... ğabey gözlerini açıyor, bana bakmadan, kapıyor; ben, için YA ME e len bü Gi kik harabe > onlan inan kurtulabilirim... Ona, bir erkeğin kollarına atılır gibi | | eme Se poe değil; bütün küçüklüklerile varlığımızı avuçlarında kında... Onu saran havanın içindeyim; o, bir cen- tutan insanlık dünyasının dışında bir âleme, kâinatın O zamana kadar duymadığım bir sarsıntı içinde kendimi boşluklara bırakmak, uçurumun dibindeki kayalara çarpmak, lâcivert sularda yanıp sönen yıl- dızlar gibi da) GE ai a Hay gi ağa il Zİ daki çirkin varlığımızla ölüm istekleri verecek ka- dar güzel... Fahir ağabey bana bakmadan soruyor: — Dönelim mi, Yıldız? Sesi yavaş, ağır muztarip... Keşke Fahir ağabey böyle yavaş ve muztarip ko- Böyle tabiat güzelliklerinden filân istifade ede rek durup dururken bana aşklarından bahseden bu- dalalar görmüştüm; keşke ağabey de böyle yapsa da beni kendisinden birdenbire soğutsa.. Fahir ağabey neden bu kadar sustu; neden bu ka- dar yavaş, muztarip konuştu? Bu gece bü yola ne- den çıktık? Tabiat neden bu kadar büyüleyici? Ben neden bu kadar kimsesizim? Neden, Fahir ağabey göklere baş vermiş, ulu bir dağ gibi gözlerimde ha- yatımın tek varlığı?.. Fahir ağabey bir daha ayni sesle soruyor: — Yıldız, gidelim mi? Biran duraklıyarak daldığım âlemden dönüyo- rum; Fahir ağabeye hiçbir ses vermeden kalkarken bu çapraşık yolda sendelemiş gibi, dizlerim birden- bire kıvrılıyor; bana yardım için ellerimi tutan Fa- hir ağabeyin kollarında sonsuz bir ruh faciasile hıç- urıyorum. 3 Fahir ağabeyin sesi ge gibi: — Yapma, yavrum; yapma, Yıldız!.. Ay, göğün Dayi kadar yükselip beyazlandı; Fabir ağabeyin gözlerinde de kocaman damlalar DONUYORUM YAZAN * ŞÜZUÜFE NİH Ün BŞ en vardı... En küçük zerrelerimize kadar biribirimize gömülür gibi bakıştık; en küçük zerreme kadar © nun varlığında yanarak eridim. Ellerim, ateşli elle- rinin arasında, başım, çelik omuzlarında, bir an hayatımın cennetini yaşadım.. Koydaki yıldızlar biribirile öpüşüyor, birleşip da- ğılıyor... Uzun sükütlardan sonra kalbini parçalıyan bu güzelliğe vurgun bir kuş varabilmiş, yamacın te- pesindeki çamlardan keskin keskin haykırıyor: — Gidelim, Fahir ağabey! Kâlktık; uzun yolları sessiz geçtik. Eve girince biribirimizin elini sıkarak ayrıldık. Uzun, fırtınalı, dalgalı bir yolculuktan ölümle, ölümlerle boğazlaştıktan sonra bir kıyıya varabilmiş, yolcular gibi, yorgun, uyudum. Sabahleyin yüzüm renksiz fakat sakindi... Fahir ağabey daha durgun, daha düşünceliydi... Denize karşı bir çam altında kahvaltı ettik, Şuradan buradan konuştuk. O, öyle bir dost, öyle bir arkadaş ki korkulmaz, iğrenilmez, şüphe edilmez... Bazı budalalar, basit adamlar baş- kalarını oyalamak için oldukları gibi görünmemiye çalışırler; karşılarındakini şüpheye düşürecek va- ziyetler alırlar; arılaşılmaz yörününmeye üzenirler.. Fahir ağabeyin böyle küçük hilelere ihtiyacı yok- tu; o, başlıbaşına bir ufuk, bir kâinatı. Ona yak- laştıkça kat kat güneşler, gökler açılır, gözler ka- maşırdı... Cinun derinliğine varılamaz, yüksekliğine erişilemezdi; konuştukca siz, bir peyk gibi etrafına dolar, uzaklaşamazdınız.. O sabah bana yine neler anlattı!,. Tıpkı, çocukken, beni yetiştirmek için ça- lıştığı zamanlarda olduğu gibi.. tarih, sanat, felse- fe... Bunlardan başka uzun askerlik (kahramanlık esirlik, ıztırap günlerinin sonsuz hikâyeleri... Zayıf mâhlüklar gibi iztirap onu o çökerimemiş, gelikleştirmiş, olgunlaştırmıştı... Bir yandan da in- gilizceyi bir İngiliz kadar öğrenmiş, rubiyle bera- ber kafasını da kuyvetlendirmişti. Fahir ağabey gözlerimde her dakika gittikçe bi- raz daha insanların üstüne yükselen bir insan olu- yor.. Onu ne kadar büyük, erişilmez gördüğümü anlatmak için, göğsümde kabaran, taşan bir vol- kan var: — Ne kadar büyüksün Fahir ağabey, sana hiç e- rişilmez! Uzun uzun gözlerime bakıyor; bir insan gibi de- #ll; bir erkek gibi değil; büyük şeyler duyuran, yük sek şeyler sezdiren bir sanatkâr, bir ilâh gibi... Sanki karşımda iki güzel göz değil, maveralardan açılmış sır dolu, ürperten iki güneş yanıyor: — Sen bana kadar inemezsin; Yıldız; ben &8- na yükselmeliyim!.. Yerdeki toprak sarsılıyor; başımın üstünde gök- ler oğulduyor.. Bir anda kâinatı dolaşan bir kasırga içindeyim... Nereye doğru?.. Içinde, Allahını buk mak, sonsuz, ezeli ve &bedi varlığa karışmak isti- yen dindarların ateşi... Işte o varlık, bu kadar ya- ruhuna atılır gibi atılmak istiyorum. Bunu yapamam; bu duygumun mahiyetini bek ki, kimbilir, Fahir ağabeye bile anlatamam; önâ, yalnız, kadın duygularile sevmiş bir kadın gibi gö rünmektense sonsuz bir ıztıraba, ölümlere katlan" e Gözlerim buğulanıyor; boğazım tıkanıyor... D daklarımı dişlerimle parçalıyorum. Ebedi gurbet atılan ruhların acısı içindeyim... Fahir ağabey, ya” ni başımda ve Fahir ağabey ölüm dünyasının bile uzaklarında... — Yarım vapurile inmeliyim, Yıldız. Fahir ağabey Istanbula inecek, kimbilir, bir dö” ha ne zaman gelir! Bir gün, bir saat için bile ol sa, ondan ayrılışın acısı varlığımın her zerresini 8 teşli, zehirli bir yılan dişi gibi didikliyor.. iskeleye beraber indik... Bir şey konuşmadan., Bİ ribirimize bakmadan vedalaştık... Vapur kaltkı, be bir kaya gibi olduğum yerde kaldım, denizdeki s0f iz, havadaki son duman silininceye kadar.. Sanki bir çelik zincir kalbimi parçalaya parçel#” ya kopup ayrıldı!.. e e * Fahir ağabey, gönlümde mukaddes bir sır... Tef” rak üzerinde yaşıyanların erişemiyeceği bir cennfi” Ölüm uykularının (bile uyutamadığı bir * trap... Bu toprak onsuz neye yarar?. Güneş eöl” yor... Deniz, yüzüne yas örtüsü çekmiş bir kağ gibi gölgeli... Dağlar, tepeler bir daha açılmıyac” dumanlar içinde... Kâinatın ruhu taş kesildi!. (Devamı var!

Bu sayıdan diğer sayfalar: