4 Nisan 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

4 Nisan 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

X İki taraf ta biribirinin üzerine kı sıya bir şiddetle atıldı. Kanlar e kalan harp sahası, âdeta kah Bnanlığın bir imtihan meydanı ha hi aldı, Mansur, bu harpte de şah harikulâde şecaat göstermesine giğmen, mücahitlerini muvaffakı- tle idare edemedi. Askerliğin in Sat ve İntizamı burada da kendi- Rösterdi. Miralay Bacil, munta- im yarma hareketlerile mücahit flarını biribirinden ayırdı. Ar - mukavemet imkân kalmadığı eni Mansur, üçüncü defa 0- te mecbur kaldı, Bu mağlübiyet, bütün kabileler reinde fena bir tesir husule ge > di. Her kabile, bozğunluğun se bini, diğerine atfetmek İstedi. da, kabileler arasında dargınlık neticelendi, Artık herkes yur- 3 çekildi.. Zavallı Şeyh Man- sp. kendisine kuvvetle iman et - iş olan birkaç sadık adamile or- da yalnız başına kahverdi. 'H MANSURUN HAZİN AKIBETİ Mövvur için artik bu muhitte Yapılacak hiçbir şey kalma » Fakat o, kendisine mânevi kuvvetin #lham ettiği (cihadın in.» ne, bir türlü doyamamıştı. ü taşkım ruhlu (mukaddes veli) » (Bütün küffarı imha) ederek, >dunu düşman istilâsı tehdidin n kurtaracağına dair kuvetli bir an vardi. Onun için, uzun uza - ya dü, taşındı... Muvaffaki için müsait bir saha aradı. Bü- #n düşüncesi, Karadeniz sahile - de toplandı. Kırım hanlığı, tamamile bir Rus yeti olduğu halde Yeniçeriler - & lila Osmanlı müfre- re (Anapa) kalesinde Yİ (Soğucak) ta oturan bir nüfuz ve tedir Osmanlı hük; Detinin arası, icra ediyordu. Düş ile Çar hükü 'ena halde gerilmiş- iki devlet arasında har- TP zuhur ederse, 0 İd de bu harbe iştirak N & Wi i BEvliyecekti 'azifesini burada ifa eri Mansur, bu kararını der- tatbik etti. Maiyetindeki bire p $ kişi ile —bir de, üç büyük (gs- 1 İinemz ve düşman kurşunlari- İrçok yerleri parçalanmış olan hcağı ile— doğruca (Anapa) ya © ona, gıyaben hürmet besili be. "dendi. Ayni zamanda, onun giri- ceği işler, Osmanlı hükümetinin Zamanki vaziyetine de menfaat. temin edecekti. Buna binaen li Pâşa Şeyh Mansura büyük hür. met gösterdi. O civarda bulunan Kabartay ve Çerkes kabileleri rejs £rini de kaleye davet ederek Çe. Sn mücahidi ile birleştirdi. nlaşılıyor ki, Şeyh Mansur; basit ve cahil bir adam ol- la beraber, insan kütleleri ü- terinde nüfuz ve tesir icra edebile- ii kabiliyette idi. Çünkü; tıp- j ağıstan ve Çeçenistanda oldu- Uğu #ibi burada da birkaç gün zar- ında Çerkezistan halkının kalbine de cihadın etti. Derhal binlerce Çerkesten mü- vekkep kütleler harekete geldi, Bunların başına geçen Şeyh Man- sur, Koban sahillerindeki Rus köy lerine akınlar yapmıya başladı. Bu Ş akınların her defasında, önüne ne —- No: 20 - gelirse yıkıyor, yakıyor.. Geçtiği yerlerde, taşı taş üstünde bırakmı- yor.. Ve her akında, Ruslardan bir çok esir, binlerce koyun, öküz, at sürüp getirerek, (gaza) ya iştirak e- denlere taksjm ediyordu. Birkaç defa, (Rostof) u tehdit ot- «. Hattâ bir defasında, Don Kazak larının karargâhı olan (Çekask) a yaklaşarak bütün o havaliyi kırıp geçirecek kadar cüret gösterdi. Hattâ, (Tatar — Top) muharebesi nin senci devriyesine tesadüf eden günde, o günkü mağlübiyetin inti- kamını almak ve acısını çıkarmak için, (Boldi Viref) kalesine bir bas- kın yaparak üç Kazak alayını mah yolma derecesine getirdi. Bu sırada (1787 Osmanlı — Rus) harbi başlamıştı. Valii Umumi Ge- neral Potemkin, daha büyük işlere girişmeden evvel, Şeyh Mansur'ü ortadan kaldırmak için çok ciddi tedbir almak mecburiyeti karşısın da kaldı. Bu maksadın husulü için de Şeyh Mansurun takibine üç fır- ka asker yolladı. Yeniden, kanlı, mücadeleler baş ladı. Galibiyet, kâh bir tarafta ve kâh, öteki tarafta kaldı. Fakat Şeyh Mansur, bir türlü yakalana- madı. Aradan bir sene geçti. General Potemkin, (Kafkas Vali Umumi- si) ünvanını muhafaza etmekle be- raber, Çar ordularının Tuna sahil lerine saldıran orgusuna memur e dilmiş yerine; (General Tekeli) gel mişti... Her hareketini ince hesap- lara ve büyük ihtiyatkârlıklara iş- tinat ettirmekle meşhur olan bu general, tertip ettiği mahirane bir plânla Şeyh Mansuru mağlüp, ve malyetindeki kuvveti perişan etti. Şeyh Mansur bu çelik ve ateş çemberinden kendisini | güçlükle kurtarabildi. Ve doğruca (Anapa) kalesine gitti. H“ temadi ediyordu. Osman lı — Rus kuvvetleri müte- madiyen biribiriyle çarpışıyordu. Çar ordusu, bazan galebe temin e- diyordu. Fakat bazan da perişan bir halde, geri çekiliyordu. k (Anapa) kalesi, içindeki bir a- vuç Türk ile, yalçın bir kaya gibi dayanıyordu. Bu da Çar hüküme- tini, fena halde sinirlendiriyordu. Çarlık, artık her ne pahasına o- lursa olsun bu kaleyi iskata karar vermişti. Bunun için de 15 tabur piyade, 3 bin nişancı, 54 bölük sü- vari, 2 alay süvari Kazak ve 50 top tan mürekkep bir kuvvetle, Gene. ral Kont Godoviç gönderilmişti. Godoviç ordusu; beşon kaleyi iyice muhasara ederek iyi tecrübe ler yaptıktan sonra, Haziranın 22 inci günü umumi bir hücuma kalk tı. O anda kalenin muhiti, korkunç bir cehennem halini aldı. (Anapa) yı müdafaa eden Türk- ler; kale muharebeleri tarihinde emsalsiz bir harika göstermişlerdi. Ve bir kaleden beklenen şerefli hizmetleri, en son haddine kadar kat kat ifa ettikten sonra bile, yine kalenin büyük bürcünde dalgala- man ve düşman kurşunlarile her- tarafı parça parça olan pürşanü şe- ref sancaklarını indirmemişler.. Teslim bayrağını çekmemişlerdi. Bu anut müdafaa neticesinde de tam 93 düşman zabiti ile 4 bin ne- e kanlur içinde yere sermişler. Düşman ordusu da cidden feda- kârlık göstermişti. Bir deniz dal £ası gibi kademe kademe hücum eden düşman kuvvetleri, arkadaş- larının kanlı cesetlerini çiğniye- rek kalenin ateşleri altına girmiş- lerdi. Ve nihsyet; cebri bir hücum ile kaleyi zaptetmişlerdi. Çar kuvvetleri, Türklerin anu- dane müdafaalarından o kadar öf- kelenmiş ve sinirlenmişlerdi ki; on beş bin kişiden ibaret olan kale eyh Mansur Osmanlılara ilthaka Karar Verdi İlk tehevvüre kurban olmaktan ancak bir kaç kişi kurtulâbilmiş, onlar da esir edilmişti. 'Tabildir ki kalenin topları, havanları, sancak- Jarile beraber bir hayli kıymettar geyler de ele geçirilmişti. Fakat a- sil ele geçen geyler arasında, ordu kumandanını çılgınca sürura sev- keden birşey vardı ki; o da zavallı (Şeyh Mansur) idi. Hiçbir harpte talii tamamiyle yâr olmıyan bu fedakâr mücahit, artık mukadderatının bu hazin cil vesi karşısında, baş eğmekten baş- ka çare olmadığını hissetmiş.. Bah ının mâküs neticesine teslimiyet göstermişti. General Kont (Godoviç) bu mü- him muvaffakiyeti imparatoriçeye tebşir ettiği zaman, - bizzat impa- ratoriçeden « şu kısa cevap gelmiş- ti (Onu, derhal buraya - gönderi- niz.) Şeyh Mansur, derin bir hüzün ve melâl içinde, Petresburg'a kadar sü rüklenmiş... Çarlık sarayına götü- rülerek imparatoriçeye | (temaşa) ettirilmişti. (1) Ve sonra. Rusyanın, tââ Şima- line, Ebyaz denizindeki bir adanın üzerinde bulunan (Suluviyetsk) manastırına gönderilmişti, Bu Çeçen kahrâmanı, iki sene burada sâkin ve münzevi bir ömür geçirmişti. Fakat her gün geçtikçe, bir mum gibi erimişti. Ve nihayet bir sabah onun odasına girenler, gözleri sulanarak son bir hürmet- le başlarını önlerine eğmişlerdi. Çünkü hayatı coşkun ve kanlı bir velvele ile geçen Şeyh Mansur; bu dar ve karanlık manastır hüc- resinde sâkin ve sessiz bir ölümle fani cihandan göçüp gitmişti. N (Devamı ver) (1) Mehazimizde, aynen bu tâbir ile nakledilmektedir. SPORDAN MABAAT At Yarışı: İzmirde Mevsimin İlk Yarışı Yapıldı izmir, 3 (A.A.) — Tikbahar at ya- rışlarının birincisi bügün Buca ko- şu sahasında yapıldı. Neticeler şun- lardır: : Birinci koşu 3 yaşındaki yerli ya- rımkan Ingiliz at erkek ve dişi tay- lara mahsus, mesafesi 800 metre idi, Birinciliği Bayan Takatin Kayarha- nı, İkinciliği Bay Celâl Bayarın Bin- tepesi aldı. ,,, Ikinci koşu 3 yaşında ve hiç koşu kazanmamış haliskan İngiliz erkek ve dişi taylara mahsustu, Mesafesi 11400 metre olan bu koşuda birinci Burhanettinin Komisari, ikinci Fev- zi Lütfunun Yetimesi geldi. Uçüncü koşu 4 ve daha yukarı yaştaki yerli yarımkan Ingiliz at ve kısraklarına mahsustu. Mesafesi 1800 metre olan bu koşuda Prens Halimin Sağnağı birinci, Hüseyin Ozkahra- manın Sadası ikinci geldi. Dördüncü koşu, dört ve daha yu- karı yaştaki haliskan İngiliz at ve kısraklarına mahsustu, Mesafe 1600 metre idi. Birinciliği Salih Temilin Springboartı, ikinciliği de Prens Hali min Novisi aldı. Beşinci koşu: 4 ve daha yukari yaştaki (oyarımkan Ove haliskan Arap at ve kısraklarına mahsustu, İ Mesafe 1600 metre idi. Salih Temilin Musulu birinci, Sadık Rkdemin Canı ikinci geldi. İstanbulda Her Sene Yarım Milyon Çift İpekli Çorap Satılıyor (Başı 7 ncide) Büyük bir çorap sanayli kurulu- yor ve gittikçe de inkişaf ediyor. Yalnız, yazın, birçok bayanlar ço- rap giymiyorlar. O zaman, işler biraz aksıyor. Yazın da çorap giy- dirmenin yolunu bulabilsek.. Ço- rap, kadının bellibaşlı karakteri olmuştur. Renginden, çizgisinden, muntazam durup durmayışından, sahibinin karakterini anlıyabilir. siniz.. Kadın bacaklarına dikkat diniz de, bakınız. Patatesle Kuru Sebzeler Vie, patates te Bizim memleketimiz. de kuru sebze sayılabilir, Onu kuru fa- sulye gibi yağla pişirterek İçine ekmek banip yiyince kuru sebzenin yerini tutar demektir. Fakat patates ekmeğin ve pi- rincin yerini de tutar, Zaten buğdayı 4x olan memleketlerde patatesin ekmek yerine her yemekle birlikte yenildiği» ni bilirsiniz. Onun İşin patateme kürü sebzelerin yanında, fakat onlardan #y- ri bir yer vermek lâzımdır. Patatesin bizde ekmeğin yerini tuta mıyacağını patatesin suyuna da ekmek Banmamız ispat eder. Fakat pilâvin sof- #alarımızda eskisi kadar rağbet bulama” az da patates sebep olmuştur. irincin pek kıtlaştığı yıllarda ha bollaştıktan sonra da patates yem, te devam etti Iği hem ekmeğin yes rini tutması, hem de ondan türlü türlü yemek yapılabilmesidir. Mele püresi, ek du da kendileri istemiyen hastalara ğerli bir gıda olduğu için bu da on itibarını çek arttırır. Birçok hastalara pirinç çorbasından patates püresi daha lezzetli gelir... — Patates te ekmek gibi, pirinç gibi en id rokarbonlu ve Şöker olacak maddeler veren gıdadır. Fakat patatesin suyu gök olduğundan idrokarben mispeti - yüzde ansak 22, albümin nispeti 2, yağı da hiç- #ir. Onun İçin yüz gram patatesin verece 8 kalori de ancak 98 yani ekmekten de, pirinçten de pek azdır. Bu kadarı da, ta- Bil, en zengin patateslerde bulunur. Zaten patatesin kabukları soyularak türlü tümü pişirildikten sonra bu ter- Kiplerin yüzde nispeti de ax çek değişir. Yarım kilo patates Üç gram tuzla su- da haşlanarak soyulunca yüzde 12,90 mi- bümin, 106 şeker ve 475 kalori verir. Ya» muhafızlarının hemen hepsini kı- | gını tamamlamak için onu tereyağile yer hıçtan geçirmişlerdi. Kölde piştiği vakit verdiği kalori bi- vaz daha artar, Püresinin besleme kudreti sütle, et suyile, Yarı yarıya süt va suyla yapıldı” dina göre haylıca :değişir. İki yüz gram kabuksur patates, yani bir hastanın bir öğününe yetişecek ka- darı, sütle piçirlidiği vakit yüzde 7,58 ni- bümün, 12,38 yağ, 46,5 şeker ve 326 kalo- vi verir. Onun için hastalara mükemmel bir gıda olur.» Et suyile patates püresinde yüzde 4,23 albümin, 8,61 yağ, 41,5 şeker, 262 kalori bulunur. Bu da Iyi bir gıdadır. Yari yarıya su ve sütle pişirlidiği va- kit, yalnız et suyile pişirilen şeklinden daha kovvetli olarak 291 kalori w Kuru sebzelere gelince, e e kuvvetlisi mercimek olduğunu bilirsi- niz, Yüz gramı 22 den fazla albüminle ve altmışa yakın şekerle 337 kalori ve- rir ki, bu da yüzer gram et ve ekmeğin ikisine birden karşı gelir. Merelmakten üstün çıkan ansak, bla de henüz yayılamıyan ve etom, kacısı Fordun çokça yetiştirdi telarde okuduğunuz, #öya fasulyesi var» dır. Ondan yüz gramı 412 kalori verir. Bizim bildiğimiz kuru fasulyenin de 384 kalori. Kuru taz daha çek, şekeri hemen hamen ayni, 332 kalori, En az b iye: yüz gramın, im kuru sebzelerin hangisi olursa luğundan onları Bir de kuru mide Ifrazını kendi kendilerine gıkarturamadıklarından Üzerlerine çök Şa tüz ve lüzumu kadar biber ekmek ia» ter, Yalnız Soya fasulyesi kendisi yağlı olduğundan yağ İstemez, üzerine çakça tuz ekmek yetişir, Amerikada ve Avru- pada çek rağbet bulmasına bir sebep te kendisinin zaten vadlı olmasıdır. Muhafızgücü Yenildi (Başı 6 mcıda) geçirilen topu Bülent biraz sürdük- ten sonra iki metre arkadan takip eden Haşime verdi. Haşim mükem- mel bir sıyrılışile Muhafız müdaflini atladı ve plase bir vuruşla ikinci go- lü kaydetti. Üçüncü Galatasaray golü : On yedinci dakikada sağdan mer- kez mühacim Bülende, ondan Haşi- me, Haşim'in ayağından da kalenin ağlarına giden topla Galatasaraylılar üçüncü gollerini yapmış oldular. 'Bu dakikadan itibaren on dakika- kadar Muhafızlar hâkim oynadı- larsa da yukarıda yazdığım sebep- lerle sayı çıkaramadılar. Yirmi beşinci dakikâdan sonra sahanın ortalarındaki hâkimiyet iki taraf için müsavi bir hale geldi. Maçın sonlarına doğru Galatasa- ray hafif, hissedilmiyecek kadar 8- kıllıca tatbik edilmiş bir müdafaa tarzile vakit kazanmağı da bilerek maçı 3—1 galip bitirdi. a Stadyom Ligi: Pera - Şişli 2-2 Berabere, Kaldılar Taksim Stadı tarafından gayrife- dere klüpler arasında tertip edilen lig maçlarına dün sabah Taksim sta- dında devam edildi ve bu liglerin li- deri vaziyetinde olanı Şişli ile Pera 5000 kişiyi aşan büyük bir kalabalık önünde karşılaştılar. Hakem Suphi Batur'un idaresi al- nda ve büyük bir asabiyet havası içinde cereyan eden bu karşılaşma, zaman zaman irikıtaa uğradı. Ve iki oyuncu Cankurtaran otomobili ile hastahaneye nakledildi. Oyuna sant 11,30 da başlandı. Şiş- hi rüzgâr altında olmasına rağmen Şu Garip Dünyada : Kıyamet Ne Zaman Kopacak? Kiyamet nasıl kopacak? Bu mese- le bugün de bazı kimselerin zihnini © kurcalıyor. Alimler, Jeoloğ ve astro- nomlar meşgul oluyorlar. Fakat hiç kimse kati bir cevap veremiyor. Şüp- hesiz ki, kürrei arz milyonlarca sene evvel bugünkü vaziyette olmadığı gi- bi, ebediyen de bu vaziyette kalamı- yacaktır. Güneş, daima mebzul miktarda ha- raret neşrediyor. Güneş ziyası ve ha- rareti, yer yüzünde canlı hayatın ida mesi için başlıca şarttır. Şayet, güneş neşretmekte olduğu harareti birkaç derece tenzil etmiş olsa, yeryüzünde çetin soğuklar belirecek ve arzın sat» hı ve hattâ en sıcak olan hattıüstüva mıntakaları, çöller buzlarla örtülecek tir. Fakat ihtimal, bu, milyonlarca s6 ne sonra vukua gelecektir. O zamana kadar insanlar da yok olacaktır. Maa mafih, âlimler, şimdiki halde en has- G sas cihazlarla, güneşin hararetinde o bir değişiklik olup olmadığını tespit o edememişlerdir. İngiliz âlimlerinin fikirlerine göre, ay, mütemadiyen kürrei arza doğru yaklaşmaktadır. Arzımıza 10,000 ki- lometrelik bir messfeye geldiği za - man dağılacak, parçaları arzımıza dü şecektir. Diğer bir iddiaya göre de, dünya, feveran halinde bulunacak, 'volkanların ve zelzelelerin tesirile 80- na erecektir, * Kuşların uçtukları mesafeler Varşova üniversitesi profesörlerin den Dr. Kazimir Vocitski kuşların bin lerce kilometre uzaktan yuvalarını bulmak için kuvvetli hislere malik olduklarını ispat etmiştir. Alman âlimi Dr. Ropol, kırlangıç- ların, yuvalarını 1850 kilometre u - zaktan bulduklarını iddia - etmiştir. Leylekler ise yuvalarını 22,600 kilo- metre uzak bir mesafeden buluyor - ilk dakikalar vaziyete hâkim bir şekil de oynuyordu. Diğer taraftan, Pers- nın genç muhacimleri fazla heyecan yüzünden kendilerine çok müsait va- ziyette gelen fırsatlardan İstifade © demiyorlardı.. Oyun mütevazin bir şekilde devam ederken bir akın es- nasında Pera sağiçi ile Şişli santrha- fı havada çarpıştılar ve sademenin şiddetinden ikisi de ayrı ayrı istika- metlerde kanlar içinde yere. yuvar- landılar. Ve baygın bir halde hasta- haneye kaldırıldılar. 42 inci dakikada lılar Şişli kalecisinin hatasından İade ede rek birinci gollerini yaptılar, devre 1—0 bitti, N Ikinci devrenin 4 üncü dakikasın- da bir frikik atışından Pera ikinci golünü de yaptı. Henüz iki dakika geçmemişti ki, Şişli penaltıdan mü- 'kabele etti. Ve oyun bundan sonra çok sertleşti. Her tarafta tekmeler, kavgalar başgösterdi. Bu sirada Va- habın bir pasından istifade eden Şiş li soliçi takımının beraberlik sayısı- nı yaptı ve maç bu şekil değişmeden berabere nihayetlendi. B Takımları Maçları Dün Şeref stadında B takımları müsabakalsrına devam edildi. İlk müsabaka ikinci kümeden Davutpa- şa — Anadoluhisarı arasında yapıldı ve Anadoluhisarı 5—3 galip geldi. Ikinci müsabaka Güneş — Beşik- taş arasında hususi bir şekilde ya- pıldı ve takımlar 2—2 berabere kal- dılar. Dünkü karşılaşmalardan sonra B takımları maçları bitmiş ve Istanbul #por birinci, Beşiktaş ikinci, Galata- saray üçüncü, Güneş dördüncü ok muşlardır. yenme gel Atletizm : MaratonŞampiyonluğu N “: Müsabakaları Atletizm Federasyonunun hazır- ladığı program mucibince İzmirde ya pılacak olan Türkiye Maraton köşu- su münasebetile dün memleketimizin her tarafında bu yarışa hazırlanma mahiyetinde bir müsabaka yapılmış- tar. Sehrimizdeki koşuda Demirspor. dan Hüseyin 1 sant 26 dakikada bi- Tinci, Kasımpaşadan Sulhi ikinci, e e Hakkı üçüncü olmuş- ar. mış. Bu sebeple leylekler yuvalarına“ doğru daima bir hattı müstakim ta- kip ederek uçuyorlarmış. diye kadar Bayan Estere 40 defa bancı kan verilmiştir. Her kan verili- şinden sonra Madam, kendini sağlam * ve normal hissetmiştir. Fakat aradan bir müddet geçtikten sonra tekrar has talanıyormuş. Doktorların iddin etti- ğine göre, bu kadın, ancak kendisine mütemadiyen kan verilmekle yaşıya- bilecektir, 7 * Zencilerin garip kurnazlığı Afrikada yaşiyan bir kısım zenci- ler, kabilelerinin bir nişanı olmak ü- | zere, göğüs kemiklerinin üzerindeki derilerini keserek, bu derinin altına kıymetli bir taş saklamayı bir det edinmişlerdir. Fakat, kabile âzasın - dan biri, şayet bir suç işler ve hapi- saneyi boylaması icap ederse, polis tarafından, göğsünün derisi altında- ki bu kıymetli taş hafif bir ameliyat - Ja çıkarılıp alınıyormuş. Çünkü, mah küm olanlar, hapisanede, göğüs de- rilerini kesiyor, kiymetli taşı çıkarıp gardiyanlara hediye ederek, kaçıyor larmış.. * . 1Z düğün birarada Isveç Universitesinden geçen $6- ne mezun olan 12 delikanlı bütün | hayatlarında biribirlerinin sami mi arkadaşı olmuşlardır. Gençler, © hep birden evlenmiye karar vermiş” ler ve Upsala şehrinde birer güzel kızla evlenmişler, hep bir arada dü- ğün yapmışlardır. Sonra da, hep be- raber balayı seyahatine çıkmışlar, o tren kumpanyasından hususi bir ya- taklı vagon tutarak bütün İsveçi ge?- j mişlerdir. * Paraşütte radyo Geçenlerde, paraşütçü Vinson, & linde küçük bir radyo cihazı ile pa- o | raşütle tayyareden atlamış, ve yere | inerken intibalarını, kısa dalgah 0- lan bu radyosile neşretmiştir. Ne riyatına başlamazdan evvel, “Alo, Alo burası radyo paraşüt.” diye hay kırmıştır. *

Bu sayıdan diğer sayfalar: