2 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

2 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— —— 2-5-1938 IT AN Gündelik Gazete 'TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, har- #eyda temiz, dürüm, samimi olmak, Kârlin — gazetesi olmıyan çalışmaktır. 55 ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene 2800 Kr, 70 Kr, 6Ay 1600 Er, 400 Kr, Saây Bon Kr, 150 Kr, 1 don &r, Ay Milletlerarası posta ittihadına dahil ol- Miyan memleketler için 30, 16, 9, 3,5 Mira dir. Abone bedeli peşindir: Adres değiş- tirmek 25 kuruştur. Cevap için mektup lira 10 kuruşluk pul âvesi Mizımdır. ——— GÜNÜN MESELELERİ | Sıcak ve Canlı Bir Cereyan Zelzele gibi hir felâket bir millet İçin bir imtihandır. Hükümetimiz bu İmtihanı iyi geçirdi. Vaziyeti modern bir zihniyetle karşıladı. İlk tedbirle i de, yarına ait icraatınıda çok saslı tuttu, Fakat acaba halkımız tesanüt im- tihanını iyi geçirmiş midir?. Dahili- Ye vekilimizin Kurultayda dediği gi- bi, hükümet ve parti tarafından hiç bir teşebbüs olmadan her tarafta is- De cetvelleri açılmış, halk kendi ken dine harekete geçmiştir. Mili felâ- ketin uyandırdığı alâka ve ıstırap W- Mumidir ve derindir. Yalnız ianeye karışanlar ve topla- Man para isteyeceğimiz derecede ol- Maktan uzaktır. Fakat bunun için ka bahatı halkımızda bulmamalıyız. Dünyanın her yerindeki tecrübeler fanu göstermiştir ki bir hayir işine arışmayı kalben istemekle onun i- Cabını filen yapmak arasında bir me- #afe, bir zahmet vardır. Telkin ve Meşriyat kuvvetile bu mesafeyi azalt Mak, bu zahmeti göze aldırmak, ha- Feket temin etmek lâzimdir.. Yanl t ticari mal gibi, hayir ve içtimai tosaniit fikri de reklâma, propagan- aya ihtiyaç gösteren bir şeydir. ilmeyiz, dikkat ettiniz mi? İçti- pi yardıma taallâku olan işlerde en büyük hassasiyet, küçük yavrularda Ür “Yöğyeni" Türk“ neslinde bayret Şiilecek kadar kesif bir-içtimai bağ. © mel r harekete yeç- müyoz,, #opasundaya ihtiyaç gör- kalplerindeş, Köpuyor. emme a Geçen gün matbaamıza beş Kira i- mene bir vatandaş şu fıkrayı an e il Be adında altı buçuk ya iş le Jale ndlı beş yaşımda Bunlar gazetedeki Eee okuyunca bir kena- kıç, Hildiler. Kendi aralarında birta e verdiler, Biraz sonra Tildız k kâğnt parçalarına ay- ei Yaptılar. Biri boş bir de ki Ta, diğeri bir sepet aldı. Ev varsa ayyıldızlı kâğıdı iğne dep kasına iliştiriyorlar, “zelzele. Dm palamar için” diye kum yorlardı. Üç gün içinde lira toplandı. Bunu işte satilik, iki küçük yavru hafta sonuna dedin beş lira toplamak azmin ag nd muhitinizde bu yolda can. alar ifnde eden hâdiseler, > bize bildiriniz. Neşre karı, Anadoludaki felâketli ve ç dlerimize dar olan alâkamız kuru n va bir inne Jistesi şeklinde kal- » Misal ve örnek yardımi- Mak yağı arımızı biribirimize duyur Yan hay, € #icak ve canlı bir cere- almalıdır. ADAp O ZARINDA ; Bataklık Kurutuluyor iü kuru, TAN) — Gökçeören ba tulmaktadır. Bu sayede Caktır, dönüm arazi kazanılmış ola- e 'urad, Posu, Tiğ ver le # Bi Yetişti ve köylerde damızlık edir, rilmesi için tedbirler “eği, bir boğa ve aygır de lacağı Söylenilmektedir. Atıp, Ye Çalışmaları aP2an, baik tan ZAN) — İstanbul te- Yacağı Yakında işlemiye yaş hari mi lecek misafirlerin unda hazırlıklar “ing e VE daha gk mesiresinin tan Mei iyon, güzelleştirilme Yede : Ayı leg bir Tica, sokaklara on İYE, Çarş, MİNÇ dikiz rinde mektedir. Be- TAN Çocuklara -. * Sinema Meselesi Ve Sinemacılar ocuk Esirgeme Kurumu Baş kanı Bay Doktor Fuadın, çocuklara gösterilecek sinemaların mazarratını tahdit maksadile Mee- lise verdiği kanun, epeyce müna- kaşalara sebep oldu. Sinemacılar benim geçen güp yazdığım yazıya karşılık kendi davalarını müdafâa eden bir cevap gönderdiler, Kendilerini alâksdar etmesi i- tibarile bu hususta müdafaaya geç- meleri tabiidir. Fakat bir davayı müdafaa ederken evvelâ umumi menfaatleri, sonra şahsi monfaatle- ri gözönüne almak lâzım. Sinemacılar verdikleri vapta diyorlar ki: 1 — Dünyanın hiçbir tarafın- da çocuk sinemaları yoktur. 2 — Çocuk sinemaları yapılsa bile hasılat getirmez. 3 — Çocuklar için gösterebile- ceğimiz filmler yoktur, 4 — Yaş meselesi İyi edilmemiştir. 5 — Esirgeme Kurumu Anka. rada yaptığı sinemayı yine ço- cuk sineması olarak işletmedi. Ortaya koydukları davanın esas meseleleri bunlardır. Bu meseleli ri işlerken de şu mülâhazaları ilâ- ve ediyorlar: “Şu on boş sene iç de gördüğünüz filmleri gözönüne getiriniz. Hiç kötülüğün, fenalığın, bu ce- hesap ahlâksızlığın mükâfatlandığı: hırsızların ve canilerin cezasız k, dığını gördünüz mi “Çocuk moralinin, hırzırlık ve caniliğin cazip görünen şekilleri üstünde kaldığını iddia etmek doğ ru olabilir mi? Bu mülâhazalardan sonra da: “Çocukların göremiyeceği film- ler varsa bunun tayin ve tefrikini sansür heyetine bırakmayı, çocuk- ların giremiyecekleri filmin (lâ - on mervafiıle aaa Alas gi teriyorlar. B U suallere tek cevap ver - mek meseleyi daha iyi ay- dınlatır, 1 — Dünyanın hiçbir tarafında çocuk sinemaları, filmleri yoktur, iddiası doğru değildir. Avrupayı iyi bilmiyorum, maamafih Bulga- ristanda çocuklar muayyef saat - lerde sinemaya giderler. Belçikada çocukların gitmesi memnu sine - malar olduğunu da orada yaşıyan- lar söylüyorlar. Amerikada umu- mi ve içtimal müesseselerin, klüp- lerin ayrı sinemaları vardir. Bu- rada çocuklar için bilhassa yaptı rılmış çocuk filmleri gösterilir. Birçok sinemaların çocuklara mu- ayyen saatlerde çocuk filmleri gös- termeleri de birçok devletlerde mecburidir. Hususi müessesöler bu hususta muhalif oldukları için bun lara Karşı son derece şümullü bir mücadele açılmıştır. Devlet bu hu- Susi sinemaları kontrol altına al mak için sansür heyetleri, kanun- Jar çıkarmış olmasına rağmen, bu sinemaların kontrolü terbiyecileri, dimağ ve ruh doktorlarını tatmin edecek mahiyet almadığı için ter- miyetler, organize faaliyetler ve şiddetli propagandalar yaparlar. Bunlardarı birkaçının İsmini bu- raya kaydedebilirim: Federal Motion Pleture Counsil. (Amerikada federal sinema cemi- yeti). Bu cemiyetin merkezi Vaşing tondadır. Gayesi, bütün Amerika dahilindeki devletlerde sihemaların federal bir komisyon vasıtasile film çekilmezden evvel kontrolü- nü temin etmektir. Bunun Boston, Baffolo, Şikago, Sent Lui ve sair yerlerde şubeleri vardır. Bu mües- sese, sinemanın çocuklar üzerin de yaptığı tesirler hakkında soru- lan suallere cevap verir. Çocukla- rın sinemalara girmesi, ve çocuk- lara gösterilecek filmler meselesi- biyeciler, üniversiteler, husus! ee- | | Sabih Yazan: a Zekeriya Filmlerdeki korkunç harp sahneleri bile, ekseriya küçük çocukların sinirlerini bozuyor ve ezici tesirlerini göstermekten filmlerinin körükörüne yapılıp ss- tılmalarına mâni olmuya - çalışır. Böyle gelişi güzel çocuklara gös- terilen filmlerin çocukların, ru- hiyatı, dimağı, morali üzerinde yap tığı tesirleri ilmi bir etütle izah ©- den Byne Funa'nn 9 ciltlik eseri- LE rim cuklarımız) isimli eserinde göster- diği bütün mahzurları izaleye ça- Uışır. Bundan başka National Motion Picture Gengue (Milli sinema ce miyeti) vardır ki, bunun da gayesi bütün sinema filmlerini, yapılır - Ken kontrol etmektir. merikada, çocuk sinemaları hakkında çıkarılmış kanun- Mecbur Bayan Fatma şöyle anlattı: — Bir erkek kardeşim var. Çalışı- yor, kazanıyor. Kendisine, bana da bakmasını söyledim. “Sen de çalış” dedi. Ve “ben sana on para vermem” diye de ilâve etti. Bu ne biçim iş?. Anamız bir, babamız bir. Öözeöz kardeşiz. Bukmam, para ver- imem de ne demek?, Ben ondan ns- faka almasını öyle bir bilirim ki... “— Nasıl alacaksınız?” dedim. O, devam etti: “— Nasıl mı? Bashayağı. Size ne diye müracaat ediyorum. Ben sizi bu iş için avukat tutuyorum, Halimi gö rüyorsunuz. Paraya ihtiyacım oldu- Zunu da size peşinen ücreti vekâlet veremiyeceğimden anlıyacaksınız. O ise erkektir. Çalışıyor. “.— Kardeşiniz evli midir? “ —Evlidir. Üç te çocuğu var. — Kardeşiniz ne iş yapıyor? Ayda kaç lira kazanıyor?, — Memurdur. Ayda tamam 33 li- ra İle 27 kuruş eline geçer, Vaziyet apaçık. Hâkime meseleyi anlafırsa- mız, tabii lehimde karar verir. Ta. bii alınacak nafakanın yüzde onunu da size zahmetiniz mukabili verece- ni kararlaştıran Neely - Pettengil Bill kanununun her devlette kabu- Yü için kampany'ler açar. Sinema ğim. KANUN KARŞISINDA | Kardeş Nafaka Yenin geri kalmıyor lar, bunları kontrol eden hükümet sansürü yanında hususi sinemalar- la mücadele eden daha birçok mü- esseseler vardır. 1937 de toplanan (Soclal Warkers) içtimai işçiler kon feransında hususi eğlence mües- seweleri ve sinemalar hakkında şu kararlar alındı: Konferansın, 1937 de neşrettiği kitaptan: “Ticari eğlence müesseselerit kâr getiren faaliygtleri istihdaf eder. tiyatro, sinema, dans salonlar, yüzme havuzları, profesyonel beysbal, eğ- lence parkları, oyun yerleri ve sa- ire. Bu sahadaki ticari mülessesele- rin adedi günden güne urtmakta, çocukların moral, ruh! ve dimaği mudur ? Ea gömülmek hakkını kendinde gör dü. Ve sonra âmirane bir tavırla: — Yalnız rica ederim, iş uzama- İsim. Yarın icap eden muameleyi ya- pınız. Tabii muhskeme masrafi ver memem için de müzahereti adliye ka rarı almayı unutmayınız. Kibar müşterimin sözlerini dinle- dikten sonra, tebessümümü güç zap- tederek, dedim ki: — Siz bu davadan vazgeçiniz. Çünkü, Kanunu Medeninin “316” m cı maddesinin ikinci fıkrası ; “Erkek İve kız kardeşler hali refahta bulun. madıkça kendilerinden nafaka isten mez” diyor. Kardeşinizin de aldığı maaşla refahta olduğunu ispat etme- nin imkânı yoktur. Eğer kardeşiniz | hakikaten refah içinde olsaydı. size de yardım etmiye mecbur olurdu. Halbuki, kardeşiniz aldığı para ile an cak ailesi ile güç hal ile geçinebilir. Bayan Fatma, kapıdan çıkarken: — Siz de müteessirsiniz, değil mi, Bay avukat. Çünkü, bir davanın üc- reti vekâletni kaybediyorsunuz, de- di Artık bu defa tebesstimtmü zaptet miye imkân bulamıyarak: — Evet! dedim, ben de miiteessi- Yağlı müşterim, mühim bir icreti vekâlet vermiş gibi, maroken koltu-' nemanın çocuklar üzerinde inkişaflarında çok kötü ne FIKRA : ticeler “vermektedirler. o Umu- mi menfaatten. mesul (Omüese- seler, belediyeler ve saire bu eğ- lence yerlerinin sıhhi şeraitini ve sair ihtiyaçların temin eden kanunların tatbikine nezaret, & diyorlar, bu eğlence yerlerine gi - ren çocukların yaşlarını ve bura- ların kapanma saatlerini kontrol €- diyorlar, fakat bu müesseselerin çocuklar üzerindeki kötü tesirleri tamamile izale edilmiş değildir. Bilhassa sinemalar üzerindeki tal yidatı artırmak lâzım. Şöyle ki: 1 — Bu ticari müesseselerin ge- rek çocuklara, gerek hâlka göster- dikleri umum! selâmeti istihdaf et- miyen filmleri, film yapan ve ihraç eden müesseseleri. National Board o Revlev of motlon picture, “Si- nemaları tetkik eden milli heyet., bugüne kadar yaptığı gibi kuvvet- le tenkit etmelidir. 2 — Hükümet, sansürü tesadüfe terkedilen filmleri kontrol altına almıştır. Gösterilecek sinema film- lerinin mahiyetini, sinemaların ka- labalık olmamasını, çocukların ya şını kontrolden geçiriyor. Fakat bu bususta daha sıkı tedbirler lâ - zım. 3 Sinemalura karşı açılan mü cadelede Legion of Decengy'nin tatbik ettiği boykot hareketi en çok muvaffak olan usullerdendir. 4 — Tetkik ve taharri, ve neşri- mek ve bilhassa, Pyne Fund'un $i- nema ve gençliğimiz hakkında yaz- dığı eserin neşrine çalışmak... Bütün bunlar Amerikada çocuk filmlerinin kontrolüne, sarsüre, kanunlara ilâve olarak kültü- rel ve içtimai müesseselerin açtığı mücadeledir. Amerika, kanunun koyduğu mükellefiyetleri az görü- yor, daha şiddetli tedbirler almak istiyor. Biz bu mücadeleye henüz başlıyoruz. Hem ne lâzım, Ameri- kada veya dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yoksa, Türkiyede ya- pılamaz mı? Biz daima başkalarını taklitle mi mükellefiz. Kadınların asker olması da, ancak bir, iki yer- de vardı, Amerika ve İngiltere ka- bul etmezden evvel biz kabul ettik. Faydalı olan şeyler, mutlaka tak- Hit meli olarak getirilmez. Sinema- ları kontrol etmek; çocukları göliyi güzel seçilmiş filmlerin kötü te - sirlerinden kurtarmak lâzım mı, değil mi? Mesele buradadır. Son- ra Aş ada ve sair yerlerde san- sürün menedip gösteremedikleri filmleri bizim piyasalara" sevket - tiklerini de unutmamalı. 2 — Sinemacılar, çocuk sinema- ları açılsa dahi hasılat yapmaz, diyorlar, Mademki müşterilerinin yüzde ollisini çocuklar teşkil edi- yor, bu sinemalar neden hasılat yapamazmış. Zaten çocuklara ayrı sinema açılması ve fiyatların azal- tılması gibi bir teklif ortada yok- tur. Saatlerin ayrılması mevzuuba- histir. Cumartesi, pazartesi günle- ri sinemalar Saat ikiden dörde ka- dar çocuklara tahsis edilirse, diğer müşteriler için de göce yarısına ka- dar vakit kahır. Sansür heyetinin filmleri kontro Tü kâfi değildir. Amefİkada bu ka- dar takyidet altında da sansür he- yetinin bir terbiyeci, bir ruhiyat profesörü ve bir dimağ doktoru, bir içtimaiyatçı tarafından teşkil edilmesi lâzımdır. Bugünkü heyet, başka gözle filmleri tetkik eder. 3 — Çocuklar için gösterilecek filmler çok vardır. Edebi aşk ro- romanları, tarihi eserler, seyahat romanları, terbiyevi, sıhhi filmler, müzik terbiyesini artıracak film- ler. Bunlar Amerikada da, Avru- pada da mevcuttur. Sonra bilhassa çocuklar için çevrilmiş öğretici filmler de vardır. 4 — Yaş meselesi belki de B. Doktor Fyadın kanun teklifinde belki ifrat edilmiştir. Bunu mem- leketin seviyesine göre tayin et - mek lâzım. Fakat her halde on dörtten aşağı olmamak şartile ve ü- zerinde münakaşa edilebilir. 5 — Esirgeme kurumunun An- karada yaptığı sinemayı, çocuk si- neması olarak niçin işletmediği su. aline cevap vermek, Esirgeme Ku» rumu Başkanına düşer Bununla be raber Doktor Fuadın teklifi, sine- malar açmak mahiyetinde değildir. O» beş sene içinde gördüğü - müz filmlerde fenalığın, ahlâksızlığın mükâfatlandığım, hırsızların, canilerin cezasız kal - dığını gördünüz mü? susli, bu Mektep ve Dışarısı İlk, orta ve yliksek mekteplerimiz. Je muhtelif kurslarda okuyan Türk talebelerinin yekünu 1.000,000u çok- tan aştı. Küçük vilâyetlerimizden yalnız birinin merkezinde 4000 tale- he bir kaç sene içinde 17.000 i bul. muştur. Bu kadar kalabalık içinde hastalar, kötü mizaçlar, sinir zaifleri ve herşey bulunabilir. Ara sıra en ha zin hâdiseler de vukubulabilir. Bu- nun ne terbiye sistemi ile, ne mek- tep disiplini ile münasebeti yoktur. Sonra şuna teşekkür etmeliyiz ki biz- de bu vakalar, seneler içinde ancak bir iki diğe sayılacak kadar azdırlar. Fakat, kendimiz dahi düşmüş ol- duğumuz bir hatâ olduğu için, itiraf edelim: “Bu hâdiseleri teşhir etmek- te ne fayda var? Bilâkis çocuk has- sasiyetleri düşünülecek olursa, bun- ları neşretmek intihar vakalarını neşretmekten daha zararlıdırlar, Biz ötedenberi mektebin gündelik merak ve münakaşa çerçevesi içine alınma- sının haklı olarak aleyhinde bulun duk. Bu fıkra ile kendi muhabirlerimiz. kadar, bizimle hemfikir olduklarına şüphe etmediğimiz meslekdaşları bir dahi z etmek İstedik. Eğer inti- har yazıları intihar hâdiselerini ço- Kalttığı sabit olmuşsa, dışarıdan mek tep hâdiseleri ile meşgul olmanın, ço cuk zihinlerini nasıl tehlikeli tesir. ler altına alabileceği tasavvur oluna bilir. Moşrutiyet senelerinin hazin hatı. raları unutulmamıştır.. Gazeteler mekteple meşgul oldukları nisbette, talebe mektep disiplini ile alâkala- rını keserlerdi. Çocuk terbiyesinin başı, çocuğu onu terbiye edenlerle beraber yalnız bırakmak, taliinin sadece mektebine bağlı olduğu kana- atini onda sarsmamaktır. — Fatay ERZURUMDA : 15 Bin Liralık Mektep Ycptırdılar Erzurum (TAN) — Pazar kazasına bağlı Makveris köyü halkı kendi a- ralarında para toplamışlar, birğok ka dın ve kızlar bilezik, yüzük, küpe gi bi kıymetli zinetlerini vermişler, böy lece 15 bin hira değerinde bir mek tep inşa etmişlerdir. Mektebin bütün malzemesini de temin eylemişlerdir. Şimdi bu mektepte 300 çocuk oku- maktadır, mam MALATYADA : t ek Faydalı Bir Film Gösterildi Malatya, (TAN) — Halkevinin te- şebbüsiyle, muhtelif meyvelerin am balâj şekillerini öğreten bir film Jerce halka parasız gösterilmiştir. Bir meyve diyarı olan şehrimiz hal kı bundan istifadeyi umuyor. ın ÇATALCADA : Felâketzedelere Yardım Çatalca (TAN) — Orta Anadolu felâketzedelerine yardım için bir ko misyon kurulmuştur, Kısa bir zaman da Çatalcalılardan 259, Büyükçekme seden 98, Hadımköyünden 41 Hira yardım temin olunmuştur. Köylerde iane toplanmıya devam olunuyor. ruhi ve dimaği fenalıkların ceva- bini vermiye kâfi değildir. Fiil ce- zalansa da, fil cereyan halinde ço- cuğun gözlerinden geçtiği an, ru- hi temayüllerine Röre onda akiş- Jer birakır. Çocuk muhakkak su - yette neticesini muhakeme etmez. Çocük moralinin hırsızlık ve ca- niliğin cazip görünen tesirleri aj. tında kaldığını iddia etmek çek doğrudur. Bu iddia, bütün terbi - Yecilerin, ruhiyatçıların, dinağ doktorlarının, âlimlerin iddiasıdır. Bu hususta Peny Fund'un meşhur eserlerini getirtip okumayı sine - macılara, herkese okutmayı'da E- sirgeme Kurumu Başkanına tavsi. ye ederim. Sinemanın, çocuklar üzerinde yaptığı menfi tesirler bu gün terbiyeciler ve âlimler tara- rafından tesbit edilmiştir. Bu hu- susta yukarda bahsettiğim cemi- yetler vasıtasile bütün bu kitaplar ve mücadele şekillerini getirtmek mümkündür. Sinemacılığın inkişafını biz de isteriz. Fakat umum! menfaatlere hususi menfaatleri telif ederken, her şeyden evvel bir çocuklar ve memleket meselesi mevzuubahis uğunu düşünmeliyiz. 7 >) i i :

Bu sayıdan diğer sayfalar: