27 Haziran 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

27 Haziran 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Oyun esnasında Bir hâdise oldu Mevsimin son resmi maçı dün Ka- dıköy Stadında Fenerbahçe ile Be- şiktaş arasında yapıldı. Şild şampiyonunu tayin edecek o- lan bu karşılaşma havanın futbol oyununa müsait olmıyacak derecede sicak olmasına rağmen stada altı bin kadar seyirci toplamıştı. Evvelce Ajanlık tarafından bu ma ça hakem olarak tayin edilen Adnsn Akın itizar ettiğinden statta bir hay li münakaşadan sonra Feridun Kılıç hakem olarak intihap edildi. Saat 17,30 da evvelâ Beşiktaş bi- raz sonra Fenerbahçeliler sahaya çı- karak dizildiler Fenerbahçe: Hüsamettin — Yaşar, Fazl — E- H Rıza, Yaşar, Şaban, Lebip. Beşiktaş: Mehmet Ali — Enver — Rifat, Feyzi, Fuat — Hayati, Muzaf fer, Hakkı, Şeref, Eşret, Oyundan evvel hakem tarafından | tarafeynin lisansları muayene © lirken bir hâdise çıktı. On dakika sahada muhtelif safhalar arzeden bu mesele müdafi Yaşarın Spor Ku-| rumu tarafından lisansrun gönderil memesidir, Hakem oynatmamakta ısrar etti- Zindn Yaşar çıktı, yerine Orban gir- di. Oyuna 17,45 te Beşiktaşlıların hücumu ile başlandı. Fener müda-| faasında akim kalan bu akına Fe-| nerliler derhal merkezden mukabe- lede bulundular, Reşadın nefis bir ortasını Yaşar yavaş bir vuruşla Mehmet Alinin eline bıraktı. Dakika 5: Beşiktaşın rüzgâra rağ men soldan Eşref vasıtasile yaptığı akın Şerefin topu avuta atmasiyle| nihayet buldu. Biraz sonra sağ taraf! tan kazandıkları kornerden istifade edemediler. Dakika 10: Fener soldan Orhan! vasıtasiyle (tehlikeli iki üç hücum yapıyor. Ve Beşiktaş müdafaası bu akınları karşılamakta büyük müşkü lâta maruz kalıyordu. Bu hücumla- rın birinsinde Esat tarafından uzak tan kaleye havale edilen topu Meh- met Ali kornere atmakla kurtarabil- di. Çekilen korner Beşiktaş kalesi- nin önünü karıştırdı isede Hakkı Faruk,İm ederken tekrar bu o Fenerbahçe Şilt Şampiyonu Oldu Fener, Hâkim Bir Oyunla Beşiktaşı 3-1 Yendi Dünkü Beşiktaş - Fener maçından bir sahne | uzaklaştırmak imkânını buldu Dakika 15: Fener ts ıya ve Beşiktaş mul Fener kalesini ziyarete başladılar. Bir hâdise : iki imleri de 16 ınci dakikada E: bir favul yaptı. Hakem bu favul ceza sını çaldığı halde Beşiktaşlı Hayati kâfi görmemiş olacak ki Beşikteş o- yuncularına birkaç oyundur hastalık halinde sirayet eden sahada adam kovalamak Ületine kapıldı. Ve E dı yakalıyarak, bir kağ yı du Bul “biran Aç kışta uyuncuz lar biribirine girdiler ise de ortalık tekrar yatıştı. Biz hakemin bu müfe arriz oyuncuyu çı Hayatiye ıncunun oyuna devam ettiğini gördük Oyun asabi ve sert bir hava İçin: de devam ediyor. Tribünlerde muh-|dan seyirci kaldı. maç devam ediyor. Fenerin goli Dâkika 25: Fenerliler soldan seri bir akın yaptılar. Ortaya gelen topu Yaşar #top ederek plâsebir şütle Mehmet Alinin plonjonuna rağmen ağlara taktı Sarılâcivertliler gerek bu sayının ve gerekse rüzgârın tesiriyle Beşik- taş kalesini sardılar, Sağdan, soldan Dünkü maçtan başka bir görünüş yavaşla- telif gruplar arasında ufak tefek kav| Beşiktaşlılar bu sayıya ofsayd di- galar.. Sahada hakeme itirazlar. | ye itiraz ettilerse de hakem kabul et futbolden başka herşeye benziyen!medi. Yalnız bu arada hakemin o- attıkları müteaddit şütler taraftarla | kaleye girmiyordü. İ müteaddit korner oldu ise de kaleci- İnin çok güzel oynaması Fener mu-| mlerinin biraz ağır hareketleri netice almalarına mâni oluyordu. İlk devre bu hengâme arasında 1—0 Fe| nerin galebesiyle neticelendi. İlkinci devre : İkinet devreye Fenerlilerin hü- cümu ile başlandı. Beşiktaş takımın İden Enverin sahaya biraz geç çıkma | a bir gole daha mal ol dakikada soldan a İbir hücum yapan Orhan-topu çizgi | İye kadar götürerek geriye yuvarla-| dı. Ve Yaşar seri bir çıkış yaparak| topu ikinci defa olarak ağlara taktı Ve Enver sahaya geç çıkmasının ta- 1 kımına bir göle mal olmasına kenar- rla münakaşa etmesini doğ- Imadık. İkinci gol Beşktaşhla- n fazla çalışmıya sevketti, Ve mer- kezden yaptıkları bir akında kaleci- ye yapılan bir şarjdan, Beşiktaş Hak kı vasıtasiyle birinci sayısını yapmı ya muvaffak oldu. ru b Beşiktaşlılar rüzgârdan istifade e derek Fener kalesini tazyike başladı lar. Hakkının bir iki defa derinleme olarak Şerefe verdiği pasları Şeref iyi kullanamıyarak heba etti. Dakika 13: Oyun mütvazin bir şe kil aldı, Şimdi hücumler taraftarla- rın teşci avazeleri bir şekilde oluyor. Dakika 25: Merkezden yapılan a- nl bir Fener hücumunda Ali Rıza çok müsait bir fırsat yakaladı ise de iyi kullanamıyarak avuta attı. Oyun arasında müsavi tekrar - Fenerin hâkimiyeti altına girdi. Güzel oynyan Sarlâsivertliler. Beşiktaşın sert oyunu karşısında t0- pu yere indirmek kurnazlığını gös- terdiklrinden muvaffak olmiya baş- Tadılar. Dakika 37: Hakkı ile Angelidis Fener kalesi önünde çarpıştılar. Ve Hakkı sakatlanarak Oyunu terket. mek mecburiyetinde kaldı, Dakika 42: Sağ taraftan ani bir hücum yapan Naci şahsi bir gayret- le topu üçüncü defa olarak Beşiktaş ağlarına taktı, Ve biraz sonra da hakemin uzun düdüğü Fenerin 3 — 1 gelebesini ta- raftarlarına müjdeledi. Nasıl oynadılar? Fenerbahçeliler Fikret ve Yasar gibi en kuvvetli oyuncularından mahrum olmalarına rağmen çok mu- vaffak olan bir sistem takip ettiler. Bu sıralarda siyahbeyaz kalesine | Tekirdağlı Mülâ ri İ ulayımı | la : i Mağlüp Etti Dün Taksim stadyomunda saat 16 da profesyonel serbest güreşler İ yapıldı. Bugün sabahleyin stadyor- da Yunan muhteliti ile Şişli takımı- nın futbol maçı ve Kadıköyünde de Fenerbahçe ile Beşiktaşın şilt maçı yapılmasına rağmen üç binden fazla bir meraklı halk Taksim stadyomu | ribünlerini doldurmuştu. lik olarak Süleymanla Ali Ahmet ve Babaeskili Ibrahimle Manisalı | Halil ve diğer iki pehlivan arasında yapılan maçlar berabere neticelen - dikten sonra sahaya Tekirdağlı Hü- İ seyin, Mülâyim, Kara Ali ve Avus - tralyalı Jorj Madrn çıktılar. Pehli j yanların halka tanıtılmasını mütea- ! İkip meşhur dünya şampiyonu Jak Şeri sahaya davet edilerek o da hal- ka tanıtıldı ve alkışlandı Büyük maçların ilki Kara Ali ile Avustralyalı arasında başladı, bu İmaç 15 er dakikalık üç devreli ve | tuş ta üç saniyeli olacaktı. Mâçın ilk ön beş dakikasında her iki hasım bi- ribirlerini denemeye başladılar. Ka» ra Alinin üstün güreşine rağmen A- vustralyalı da mahirane oyunlar tat- bik ediyordu. Ikinci devrenin sonu- na doğru Kara Alinin kırık olan sağ etinin ağrımağa başladığı belli olu: sat, Angelidis, M. Reşat — Naci, A-| geriye gelerek kalesini tehlikeden |rının vah nidaları arasında bir türlü Yordu. Üçüncü devrede Kara Ali bir kaç tuş yaptı ise de hasmının sırtını üç saniye yerde tutamadığından müd detinin hitamında maçın beraberlik- le bittiği ilân edildi Sıra Tekirdağlı Hüseyinle Müiâyi min maçına gelmişti. Mülâyim gaze- telerde ceye kadar güreşe itiraz etti 195 er İ dakikalık üç devreli 45 dakikalık gü reş yapmak istediğini söyledi. Ha - kem heyeti de bunu makul bulduğun dan kabul ettiler. Uzun israrlardan sonra maç hakemliğini Sami Kara - yel kabule razı oldu, Bu maçın ilk devresi çok çetin cereyan ediyordu. Bir arak “TÖKİTONY İN yuzu” yarn dığından kan içinde kalmıştı Ufak| bir tedaviden sonra maça devam et-| tiler. Bu Wk devre yalnız bir düşüş müstesna hep ayakta geçti. Ikinci devrede Tekirdağlının işi kısa kes- mek istediği görünüyordu. Nitekim de öyle oldu. Dünkü yazımızda tahmin ettiği « ibi 20 dakika gibi kısa bir müd rfında Mülâyimin sırtını yerç getirdi. Maçtan sonra Jak Şeri Te- kirdağlı Hüseyinin elini sikarak tebrik etti, Maraton Müsabakası Ankaralı Selim birinci gelirken Atletizm federasyonu tarafından tertip edilen Türkiye Maraton mü - sabakası dün Kadıköy stadından Pon diğe kadar gidip gelme olmak üze- Tuğunda yapıldı. 16 atletin iştirek et tiği ve bir kaçının yolda bayılarak hastaneye kaldırıldığı bu müsabaka neticesinde 3 saat 21 dakikada Anda- radan Selim birinci, İstanbuldan Sul hi ikinci, Ankaradan Ali üçüncü, An karadan Mehmet dördüncü, Istanbul (Arkas: Sayfa 10, sütun 1 dej dan Reşat beşinci oldular, edildiği şekilde yenilin- | re 42 kilometrelik bir mesafe uzun-| 21-6-938 gramını AAA LERE RRA BOYABA SABA A BERE EA TEATİ ANADAN EEE RA EREK EELE HIİiIKAYE E # ? ci ie) z 5 — Yazan: Gina ai > H apishanenin kapısından çik tığı zaman, bol güneşle Yi- kanan meydana baktı, ağaçlar, ot- lar, ona, yirmi iki sene önceden da ha yeşil göründü, Artık serbestti;; İstediği yere gidebilecek, saatlerce İ yürüyebilecekti. Yirmi yıl, hep bu ümitle yaşamıştı, Fakat yeni dü- şünmüş gibi sevindi, adimlarını sık laştırdı. Daha caddeye çıkmadan, dizleri karıncalanmıya başlamıştı, kendi kendine: — Hamlaşmışım! dedi. Yorgun'yorgun soluyordu. Ve yalniz hamlaşmış değil, ihtiyarla- mış olduğunu da anladı. Tramvay yolundaki “kaldırımın üstünde durdu; düşündü: Nereye gidecekti? Yirmi iki yıl içinde, dünya de- gişmişti. Koğuş arkadaşlarına ge - len gazetelerde gözüne ilişen ölüm, İ nişanlanma, düğün haberleri, ara- sıra uğrayan ahbaplardan duyduk ları bir bir hâtırına geldi: İ O hapse girdikten bir sene son- ra, karısı, boşanma davası açmış ve çok geçmeden kocaya varmıştı Bahri, karısını . seviyordu. Bunu duyduğu vakit, bir çocuk gibi ağla mıştı. “Kızı, şimdi yirmi beş yaşın annesi rin, güzel annesinin Kızi da, anne- sile birlikte İzmirde miydi? Sokaktan geçen genç kızlara, genç kadınlara, hepsinin yüzlerin miydi? de, kalbindeki hayale âşina çizgi- arak bakıyordu. ler, renkler ari gır ağır yürüyordu: nereye çit İ #iğinin farkında değildi. Bir İ köşebaşında durdu: Gedikpaşaya doğru yürümekte olduğunu hayret le gördü. Gedikpaşa taraflarında ne işi vardı?. Cinayetin işlendiği yere mi gidiyordu? Orada ne ya- pacaktı? Neyi görmek, neyi anla- mak istiyordu? O. ev. belki de yan mış, yahut yıkılmıştı. Bütün bun- ları düşünmekle be dımlarla, hep, âyni ru yürüyordu. Sokağın başına gelir gelmez. ci- nayetin işlendiği evi gördü, boya- sının değişmiş olmasına rağmen, he men tanıdı. Daha dün olmuş gibi. kanlı sah- ne, gözlerinin önüne geldi; Sevdi- ği kadın, beyninden yediği kurşun la yere serilmiş, kanlar içinde ya tayordu. Onu, kim öldümüştü? O gece, karısına her zamanki gibi bir yalan söyliyerek, sevdiği kadı- nı görmeye gitmiş, saatlerce otur. muş, konuşmuşlardı. Eve dönerken yol yarılanmadan düşman tayyare lerinin hücumunu haber veren dü dükler çalmaya başlamış, şehrin bütün ışıkları sönüvermişti. O, ne Teye sığınacağını şaşırmış, gayri ih tiyari geri dönmüş, sevdiği kadı- nın evine kapağı atmıştı Telâş arası, sokak kapısının a- çık oluşuna o vakit şaşmamıştı. Yukarı kata çıkıp, genç kadının vu rulmuş olduğunu görünce, donup kalmiğşti, Tayyare hücumu savulup ışıklar tekrar yandıktan biraz sonra, si- | Jâh seslerinden merâka düşen kom şular bökçiye haber vermişler; bir kaç dakikanın içinde polisler, so- kak kapısının aralık olmasından da şüphelenerek cinayetin işlendi. ği yeri keşfedivermişlerdi. O, katilin, kendisi olmadığını söylemiş, fakat kimseye dinleteme mişti. Bütün deliller aleyhinde idi, Öldürülen genç kadının evinde, 9- Mahmut Yesa . rm w O Z 7 > ri APERAEAEYAREYEI nun mektupları ele geçmiş, cinaye tin aşk - kıskançlık yüzünden iş- lendiği neticesine varılmış ve yir- mi iki seneye mahküm edilmişti. Eve, uzun uzun baktı, döndü, ba şi ateşler içinde yanarak tekrar yollara düştü Bir hâkim karşısında imiş gibi tekrar ediyordu: — Hayır! Onu, ben dim! Akrabaları, dostları, arkadaşları ne olmuşlardı? Sağ kalanlar varsa, nerede otu- ruyorlardı? Yerlerini bilse de, gi- dip kapılarını çalabilecek miydi ?. O, herkesin gözünde, bir kanlı ka- üldi; yirmi iki yıllık mahbusluk- tan sonra, suçsuzluğuna, kimseyi i- nandıramazdı. Bir tek şey düşünüyordu: Suçsuz luğuna, karısını, ve kızını Mandıra caktı. O geceyi bir han odasinda geçir di; ertesi gün, ihtiyarlığına, ham- lığına, halsizliğine bakmadı, en ağır işlörde çalışmayı göze aldı. Ya rı aç, yarı tok yaşayacak, yangin yerlerinde hasta khpekler gibi kiv» rılıp yatacak, fakat para biriktirip İzmire giderek karısile konuşacak tı. öldürme - bir hazır esvap geçirdi, İzmire git- ti, İki gün aradıktan sonra, karı- sının oturduğu evi buldu. Karısına bir kaç satırlık bir mektup yazdı, kendisile konuşmak istediğini an İattı Kadın, onun bu isteğini reddet- memişti. Eski karı kocenin karşi- laşmaları acıklı bir sahne oldu. Kadın, çok ihtiyarlamamıştı? Hat- tâ genç sayılabilirdi. Kadın, eski kocasina, içten aci- yarak bakıyordu; bu bakış, erke- ğe ümit ve cesaret vermişti: — Ben katil değilim. O kadını ben öldürmedim. Yirmi iki sene hapiste im. Artik yalan söyle menin bir faydası yok. Sana, bu vakayı, olduğu gibi anlatayım. Ben, o kadin: seviyordum. Bunu, şiddetli bir ihtiras sanma. Hayır! Geçici bir hevesti. Ben, asıl seni seviyordum. Peki, seni sevdiğim halde, neden böyle kirli bir mas raya atılmıştım? İşte, bunu izah © demiyeceğim. Benim, bütün suçum bu! Ve ben, bu 'suçumun cezasını, hem 'de fazlasile çektmi... Bana * nan, ve bunu, kızıma da inandır Sizlerin gözlerinizde olsun, bir kan W olarak tanınmıyayım! Kadın, hiç sesini çıkarmadan KO casını dinlemişti; 'ağır ağır ayağ” kalktı, erkeğe yaklaştı; sesi, hey€” canla titriyordu: — O kadını; senin öldürmediği” Bi biliyorum. Senin, beni aldatarsk 0 kadını sevmiş olmaktan başk# hiç bir suçun yok! Erkeğin cevap vermesine yakit bırakmadı: — Çünkü, o kadını" ben, öldü” düm ! erkek yı E Kadın, sesini yavaş! inden sıçram'st © Sen mi öldürdü” arak — Evet, dedi Ben öldürdün” Senden şüphelenmeye başla” vıs tim. Bazı geceleri evden S1 larin, bana mânah görünüyor” Gizli gizli, seni takip ediş gi O evi öğrendim. Sonra, o kadın! gördüm. Sende, o evin anahts”” — (Arkası Sayfa 8, Sut” *

Bu sayıdan diğer sayfalar: