25 Temmuz 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

25 Temmuz 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 Temmuz 939 TAN ABONE Türkiye BEDELİ Ecnebi 200 Ka 10 * m ” 400 1400 Ke, no «a > '.. * 1 Sene say 3 Ay vay Mületlerarası porta Ast olmıyan memleketler için bedeli müddet sırasiyle. 20, 16, 9 35 liradır. Abone bedeli peşindir Adres değiştirmek 25 kurus Cevap için mektuplara *16 kuruşluk Mâvesi Yazımdır. la a 214191180 Bize Para Verin Silâhları Azaltalım Imanyanın meşhur maliye mü- tehassısı Dr. Şaht'tan sonra onun yerine kaim olan ikinci bir & konomi o mütehassıs o vardır Adı Wothat'tır. Ecnebi o memleketlerle cereyan eden iktisadi müzakereleri bu zat idare eder. Onu kâh Bükreşte. kâh Burgosta, kâh Londrada görür - sünüz. Her gittiği yerde bir iktisadi anlaşma yapmağa ır. Romunya i- le Almanya arasındaki iktısadi anlaş. mayı bu zat yapmış ve bu Zat İmza lamıştir. Bükreşten sonra İspanyayı da ayni şekilde £ Almanyaya bağla. mak için Burgosa gitmiştir. Şimdi de Londrada bulunduğunu öğreniyoruz. Bu salâhiyettar Alman İktisatçısı Londrada mühim iktisadi müzakere. lere girişmiştir. Kullandığı ağız şu- dur: i—. — Almanyaya kredi açmız, ihti. yaçlarını kolaylıkla temin edecek para veriniz. O vakit silâh fabri » kalarınin faaliyetini sulh zama. nındaki şekle indirsin. Bugünkü si- lâh yarışına nihayet verelim... Bu ağız, şimdiye kadar Alman » yanın kullandığı ağız değildi. İngiliz Başvekili silâhlanmanın, hele bu. günkü silâhlanma yarışının milletle. ri iflâsa sürükleyön cinnet oldu. ğunu söylediği zaman, Hitler müs, silâhları ishdi icin. mii —— ye razı olamıyacağımı söylemişti. Ve bunu sözde birakmiyarak silâhlan - ma yarışını da artırmıştı Fakat, İngilizler harbe hazır ol duklarını ilân edecek derecede kuy- vetlenince; şimdi ağzın değiştiğini görüyoruz. — Bize para veriniz, kredi açınız, silâhları bırakalım, diyorlar. Bu ağız değişikliği, Almanyadaki büyük değişikliğin bir ifadesidir. AL manya gün geçtikçe tehdit ile iş gö . remiyeceğini anlamaktadır. Ve ken.| disine yeni çıkar bir yol uramağa mecbur olmaktadır. Yahut Alman murahhası samimi değildir, İngilizleri kandırmak için bu lisanı kullanmaktadır. Fakat İn. gilizlerin ağzı yandığı için, artık İn. giltere söze ehemmiyet verecek va . ziyette değildir. Onun İçin Alman murahhasına şu cevabı vermişlerdir; — Evvelâ silâh fabrikalarını sulh devrindeki faaliyet derecesine in. diriniz. Ondan sonra size para ver. meği düsünelim. . Bu küçük hâdise, müstakbel har. bin ekonomik kuvvete dayandığını gösteren en güzel misaldir. Almanya bugünden sıkışmış bir vaziyettedir. İktisadi bakımından iflâs kenarın - dadır. Müflis bir milletin harbi alması ise ancak mezbuhane bir hare. ket olarak izah olunabilir. Alman ri cali ise, memleketlerini uçuruma sü- rüklemek isteyecek derecede gaflet Içinde değildirler. Gerek Almanyada, gerek İtalya - da iktisadi vaziyet, onları şimdiden düşünmeğe mecbur edecek derecede vahimdir. Demokrasilerin en o kuv- veili tarafları ise iktsaden zengin 0- Taşlarıdır. Harp silâhları bakımından totaliter devletlere üstün“olmasalar bile, iktisadi üstünlük daima demok- rasiler için muvaffakiyet ihtimalle. rini çoğaltan bir âmil olacaktır. Bu seheple Alman iktısateısının teklifleri mânidar ve mühimdir. ——— — — Eski Evler Eski ve çirkin manzaralı evlerin tesbit edilip bir liste halinde merkeze bildirilmesi kaymakamlıklara temi edilmiştir. İtalyanlar On Iki Adaya Nasıl Sahip Cıkıverdiler Y irmi sekiz sene kadar ev- veldi. Osmanlı saltanatı, son günlerini yaşıyordu. Av- rupanın hasta adamını Genç Türkler'in de kurtaramıya - cakları artık anlaşılmıştı. Büyük Devletler, yıkıl - makta olan bu koca impara- torluğun mirasını aralarında —| pavlasmağa hazırlanıyorlar » dı. Almanyanın Fasta takip ettiği siyaset nihayet dönmüş. dulaşmış, Turkiyenin başında patlak vermiş. ti. 1911 senesi eylülünün 28 inde Fransanın Berlin sefiri M. Cam - bon, Agadir meselesini (tatlıya bağlamakla meşgul iken İstanbul- da İtalya sefiri M. de San Martino Babrâliye bir nota veriyor, Trab - lusgarp vilâyeti ile Bingazi muta. sarnıflığının yirmi dört saat için. de İtalyaya terkini istiyordu. Er tesi gün İtalya donanması Adriya- tik denizinde üç Türk gemisini ba, tırmış, 2 birinciteşrinde amiral Fa. varelli Trablusgarp şehrini topa tutmuştu. Dört gün sonra İtalyan. lar şehre giriyorlardı. — “ayyayy B u ani taarruz için İtalya Baş- vekili Giolitt'nin gösterdiği zahiri sebepler şunlardı: Medeni- yetin ber türlü nimet ve menafi - inden bu eyaletlerin mahrum bira. kılması doğtu değilmiş... Bu vari. yet buralara en yakın medeni bir devlet olan İtalyayı rahatsız edi- yormuş. Bu bedbaht ülkenin maz. lum halkına medeniyeti götürmek halkı da ona düşüyormuş. Bu hak. kı kullanmak isteyen İtalyaya kar. #1 gayri müsait bir vaziyet alan Türkiyenin yaptıkları artık taham- mül edilemiyecek bir dereceye varmışmış. İşte bunun için İtalya bu ultimatamu veriyordu. Fakat asıl mesele Fransızlarla İspanyol ların Almanlarla uyuşarak Şimali Afrikayı paylaştıkları o sıralarda İ- talyanın yine eli böş çıkmasını te, min etmekti. İtalya bu defa da mı bir hisse almıyacaktı” İtalyanın şi. mali Afrika kıyılarındaki hakki, Almanların Fastaki iddialarından daha sağlam değil miydi? O sıra. larda Avusturya o Başvekili olan Baron d'Aehrenthal: “Afrikanın Yeniden şurası senin, burası benim diye paylaşıldığı bir sırada İtalya hükümeti fazilete yapışıp atıl ka. lamazdı ya...” diye müttefikinin bu hareketini tasvip ediyordu. Zeten İtalya da buna güvenmişti. Bu te. cavüze Avrupa büyük devletleri- nin göz yumacaklarından emin idi. Hiç bir taraftan himaye göre. miyecek olan Osmanlıların İster Faik Sabri istemez bu fedakârlığa okatlana - caklarına şüpbe mi vardı? Yalnız çabuk olmalıydı. İtalya, Trâblus. "garptan sonra, sahilin diğer mü « «him serlerine, Tobruk?a. Dernasva Bingaziye'de asker çıkarmış ve memleketin yalnız kıyılarına ayak atabilmiş olduğu halde bütün Trablus ve Bingszinin İtalyaya il. hak edilmiş olduğunu ilân etmişti. port bu Üç ay içinde bu işin öyle kolaylıkla bitirilemiye: ceği de anlaşılmıştı. Trablusgar - b! zaptetmek, Fas veya Tunusun işgaline benzemiyordu. — Türkler şiddetli bir müdafaa teşkilâtı yap» mışlar, yerli arap kabilelerile bir. leşerek || İtalyanlara karşı büyük bir mukavemet göstermişlerdi. Çok karlı harpler oluyor, İtalya ordu. sü sımsıkı tutunduğu | kıyılardan bir adim içeriye gidemiyordu. Ar. tık başka çareler aramak ve Os manlıları başka yerlerinden de vurmak suretiyle teslime mec. bur etmek lâzım geliyordu O zaman İtalyanın müttefiki olan Avusturya ile Almanya, Bos. na ve Fasta takip ettikleri siyaset. lerinin tabil bir neticesi olan bu yangının daha ziyade yayılmasını istemiyorlardı. Tehlikenin e önüne çabuk geçilmezse iş büsbütün ka - rışacaktı.. Avusturyada bazı parti. ler; hususiyle askerler, başlarında erkânı harbiye reisi De Hoetzen - dorf olduğu halde İmparator Fran. çois - Josef'e: “Çok şımarttığımız İtalyanların Balkanlar ve Adriy tik üzerindeki hülyalarına şiddetli bir darbe indirmenin zamanı gel di." diyorlardı Berlinde Kâyzer İkinci Vilhelm ise bir taraftan müttefikinin yap- tıklarını tasdik eder gibi görünür. ken, bir taraftan di Fransa ataşe- militerine: “Bu harp bakalım ba. $ımıza ne belâlar çıkaracak; yir - Mi üç senedir İslâm âlemini Avru. pa ile barıştırayım diye uğraştım. İtalya bütün plânlarımı altüst et- ti. İşe şimdi yeniden başlamak lâ- zım...” diyor, harp bahanesiyle İ. talyanların orada yaptıkları mezs- limi ayıplıyor ve: “İtalyanlara müs temlekecilik ne uzak. Onlar, ce. nubiİtalyayı, Napolipi ve Sicilya. yı bir köre adam etsinler de ondan sonra başka yerlere imedeniyetle- rini götürmeyi düşünsünler...” di. ve ilâve ediyordu Yazan: DURAN 1 OR LMLANRARDNA en Trablusgarptaki mu. kavemetleri günden güye arliyordu. Osmanlıları, © Afrikayı terketmiye mecbur etmek için İ- dalya nihayet Türkiye ââhillerimin şurasına burasına taarruza baş - Yamıştı. 1912, 25 şubatında Boru. tu topa tutarak limandaki iki Türk gemisini batırmış, 18 nisanda bir İtalyan filosu Sisama ve Kumka- leye karşı ateş açmış, ve bir kaç gün sonra general Amegliyo, Ro - dos adasında Psinthosta kısa bir muharebeden sonra bu adayı ve civarındaki “diğer adaları işgal et. Bu teceyüzlere karşı Osman. lı devleti Türk limanlarında bulu- nan İtalyan gemilerini müsadete etmek, 20,000 kadar İtalyan teba - asını memleketten çıkarmak ve İ. talya mallarının gümrükten geç. mesine mâni olmak gibi bazı ted. birler almaktan başka bir şey yap- mamıştı. O sıralarda fırka kavgaları. or. duya kadar sokulan fesatlar Tür - kiyeyi içinden yiyip kemiriyordu. Trablusgarptaki ateş ise Balkanla. rın etrafını da sarmak (üzereydi. Solyada, Belgratta, Atinada bir takim hareketler başlamıştı. Niha. yet Osmanlılar yeni yeni tecavüz. lere karşı cephe alabilmek için 1912 birinciteşrininde birinci Lo - zan muahedesini imzalayarak Af rikadaki arazilerini İtalyanlara bı. raktılar, İtalyanlar ise Dodekanes yüni Oniki ada ismiyle tanılan Rodos ve diğer adaları, Türk &sker ve memurları Afrikedan tamamiyle çıklıktan sonra Türkiyeye iade et. meyi kabul ettiler. O sıralarda İtalya © Başvekili Sinyor Giolitti “ahalisinin ekseriyeti Rum olan yerlerin” İ . talyaya bağlanmasını istemiyor ve bu fikrini açıkça söylemekten ça. kinmiyordu. İngiliz hariciye nazırı Sir Edward Grey de 1913 te bu a- dalarım mukadderatını ve istikba. ini tayin etmek işi büyük devlet. lere düşer diyordu. Fakat İtalyan. lar adaların iadesi vaadini yerine getirmeden Balkanlar felâketi ve bunun arkasından Cihan Harbi ko- Puvermişti. Böylece İtalyanlar O. niki adada iyice yerleşmiye imkân bulmuş oldular. Bundan baska İ. 5 a 5 |Sırası geldikçe : talyayı, müttefiklerini bırakarak İ. tilâf Devletleriyle beraber harbe sokabilmek için yapılan 1915 Lon. dra gizli itilâtında diğer bir çok menfaatler arasında İtilâf Devlet. ieri İtalyaya Oniki adada yerleş - mek hakkını tarımnışlar, hattâ A- nadolunun cenubunda bir nüfuz mntakası bile ayırmışlardı. Fakat barbin nihayetinde İngilizler ve Eransizlar sulh, konferansında bu vaatlerinden bir çoğunu tutmadı - lar, ve mütareke senelerinde Hal. yanların Antalyayı isral etmesini iyi karşılamadılar. ir aralık, başka bir hava es. mişti. 1919, 29 temmuzun - da Yunan Başvekili M, Venizelos, İtalya hariciye nazırı 5. Tittoni ile bir anlaşma yapmıştı. Bu anlaşma. ya göre adalardan onikisi Yuna - nİstana geçecek ve ön üçüncüsü o- lan Rodosu geniş bir mubtariyet verilecekti. Sonradan, 1920, 10 a. Rustosunda bu anlaşmaya bir mad. de duha ilâve edilmiş ve 15 sene sonra İngiltere Kıbrısı Yunanista. Da bırakacak olursa Rodosun da Yunanistana verileceği tesbit edil. maişti. Fakat 1922 de bu anlasma ların hepsi suya düşmüştü. Yuna. nistanda Venizelos iktidar mevki- inden uzaklaştırılmış bulunuyor, İtalyada Tittoni'nin yerine geçen Kont Sforza bu anlaşmayı hüküm. süz sayıyor, İngilterede iş başına geçen amele partisi, başta Mac Do. Hald olduğu halde dünya siyase » tine başka bir istikamet verdir . mek istiyordu. Nihayet 1923 te Türkiye, uzun o müzakerelerden Sonra ikinci Lozan muahedesiyle hayat ve hâkimiyet haklarmi ka. zanırken Oniki adada İtalyan Işza- Bini tanımıştı Pie İtalyanlar böylece Rodo. sa ve diğer civar adalara yerleşmiş oldular, Fakat bu adala- rın ne İtalyan muhacirlerinin yer. leştirilmesine, ne de büyük bir is tihsal sahası haline getirilmesine fakat tatlı külfete Köylünün Kızdıkları Yazan: Aka Gündüz — Büyük mevzudan bir fazl — Kirinin kalkınması yı başında olmaz, kıraç t tasında olur. Bunun için de bir çok şeylerin bilinmesi gerektir. Bu ağır, katlanmayanın köylü hamurunu yoğurmağa kalkış. ması fodullaktan başka bir şey sa. yalım Köylünün ruhi haleti üzerinde derin ve menfi tesirler bırakan şey. ler vardır ki onlara çok kızar. Eğer köy ve köylü ile gerçekten meşgul olacaksak onların bir kısmını olsun bilmemiz lâzımdır. Köylü; boynumuzda ipek boyun. bağı ve koltuğumuzdu Alamanca ki. tap var diye kendimizi ondan üstün veya onu kendimizden aşağı tuttuğy. muzu göstermemize kızar. Bilir ki © bizden üstündür. (Biz tâ uzaklardan sırf senin için geldik, ne derdin var? Söyle baka - am dayı!) diye kuru sıkı böbürlen » memize kızar. Bilir ki her ağzı kala. balık hep böyle söyleye gelmiştir. Köylü; derdini, içini ancak tanı. dığı, bildiği, denediği, ve inandığı insanlara söyler, Ehedi Şefin ve Mil. li Şefin onlarla nasıl çarşaf çarşaf, €ngin engin konuştuklarını hatırlar. sak bunun böyle olduğunu görürüz, Köylü; nasihat verene kızar konferans verenden nefret eder, Bi. lir ki nasihat karın doyurmaz ve kon ferans gövde giydirmez. Çünkü geve- zelikten hoşlanmaz ve onların ikisi de önceden yazılıp ezber edilmiş geye. zeliktir. Ayağına çarık vereceğine burnu. na mantol borike; ve sırtına mintan biçeceğine midesine asidolpepsin tav siye edene kızar. (Saf köylü) deyişimize kızar. Ze- kâsını en ince noktalarına kadar İş. leterek (Nidek? Biz öyleyizdir. işte) diye bizimle alay eder ve biz çakma. yız. Kendi safdilliğimizden kendi ha- berimiz olmayişma dâ ayrıca kızar. Şeytanla ortak olup tarlaya bir Yıl soğan öbür yıl buğday eken; Şeytanla maşal müsabakasına gi. rişip sırtını eşek palanı eden ve şey- tanı Üsküdarda Vana kadar tıkır tıkır rahvan koyturan; Şeytanın bir çiftini serçe parmak boyundaki esans şişesine sokup man. tarlayan; O» (Derler, derler ya; kulak asma”) diye kâinata cayır vızır alay eden ne şehirlidir ne bedevi. o Köylüdür öylü; bol keseden vaad edene, birince lâfla peynirden gemi yürütene kızar. Bu, onun için bir dudala sayılış) ürki Okızmakta haklıdı İ Köylü; hakir görülmekten kızar ve o anda içinde köpüren sözleri du. daklarından serbestçe boşaltır. Bir gün, bir köylü bana dedi ki: — Siz ne kafada, ne örnekte adam- larsınız? Hay anlayorsaz size dö- nelim. Bize kösele eğerli Urfa atı ma, hiç olmazsa yeni semerli Çu kurova idişi mi aldırdınız da şimdi Şu viran eşeğimizle asfalt cadde . lerden geçmemizi yasak ediyorsu. nuz! Sen de az kakavanlardan de. Hilmişsin bay Akam. Bunu söyliyen köylü haklı Çünkü şu binaların, şu asfaltların tındaki toprağı beş yüz asırdanberi mlidafaa ve muhafaza eden odur, Diyardan diyara süngü üşüren İve top göçüren köylü; her harp cep. hesine niye gittiğini, oralarda neler yapacağını, neler olacağını bilit. Bile bile gider, Zaferlerindeki sır bu bile. rek gidişindedir. Bu Mann GÜ meyene, bilmek kabiliyeti olmıyana kızar. imkân vardı. Bunların kiymet ve ehemmiyeti Ege denizi ağzında ve Anadolu kıyıları karşısında askeri bir üs olarak kullamlabilmelerin - deydi. Bugün Rodosun küçük li. manına girilirken iki sütün göze çarpar. Bunlardan birinin üstünde Romayı temsil eden kurdu, diğe . rinde İtalyanların Oniki sdayı tem. sil için seçmiş olduklurı bir geyiği görüyoruz, fakat dikkat ediniz, bu geyiğin halinde, bu kurdun kom - şuluğunda kendini pek emniyet al. tında görmüyormuş gibi korkak ve çekingen bir tavır seçilmiyor mu? Maliye kitabına bakarsak köylü Cen az vergi veren vatandaş) gibi gö. rünürse de... Evet ise de... Bir de ha. yat kitabına bakalım. © Anlarız ki bazlamalık buğdayını ayırdıktan son- ra her şeyini kitapsız salgınlara ve. ren bir insandır, Köylü; bunu inkür edene kızar, Köylü; züppeliğe kızar, şarlatan. a kızar, kuru lâfa kızar, samimi » yetsizliğe kızar, propagandaya kı - sar. Muhtarın kasabadaki © ağasına, kasabadaki ağasının şehirdeki ağa » sma, şehirdeki ağasının etrafındaki destek bay ina kızar, (Devamı 7 incide) MARA İN | Rl AE Kam e nm m

Bu sayıdan diğer sayfalar: