18 Ocak 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

18 Ocak 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— p | Gİ e ŞE A a ık arazi kavg ası İ 1 Sİ, Be “Art Başvekilimiz kadastro iş- lerini takdir buyuruyorlar Evinden kaçan 15 yaşında bir genç kıza dört şerır bi Faaliyet ne safhada? Adalarda birçok mektum emlâk mey çıkarıldı dana Heybeltadanım yeni yapılan kodasiro harttan emleketimizin kadastro işleri tam bir intizam ve yener devam etmekte ve gün geçtikçe eserler - z meliyeti itibarile büyüklerimizin takdirini kazanmaktadır. "Haber aldığımıza göre birkaç gün evvel Başvekilimiz İsmet Paşa Hır. Ankaradaki köşklerine ait kadastro heyeti tarafından yapılan haritayı tetkik etmişler ve çok memnun kalarak, yanlarında bulu- nan Ankara valisine : r “ İşte tapu senedi.. hudutlari gayet muvazzah, dönümüne, evleği- ne, metresine kadar sahih miktarı, hatta duvarma varıncıya kadar tasarruf hudutları tesbit edilmiş. artık bundan sonra hiç münaka- şaya, kayda, erbabı vukufa hacet yok.. çok teşekkür ederim... de- » mişlerdir. Paşa Hazretlerine bunu müteakip Malatyanın kadastro harita- ları takdim edilmiş ve bunları uzun müddet tetkik eden kıymetli — Bunlar yapıldıktan sonrâ artık arazi kavgası kalmıyacaktır. Bunları şimdiye kadar göremediğime müteessirim. Cidden çok iyi eserler, tebrik ederim... Sözlerile iltifat etmişlerdir. Bu kıymetli takdirat fen heyetlerini çok mütehassis etmiştir. Nasıl çalışılıyor, nerelerde neler yapılıyor? İşaret edildiğine göre Mudan- ya, Dexfizli, Manisa, Bursanın gisfından fazlası, Ankaranın eski aksamı, Malatyanın üçte ikisi Konyanın üçte ikisi, işimle ka'abalık, en aksamı ile Büyük ve ağ adada ka- dastro işleri bitmiş, Aydında başi il ve faydaları tadat edilemiyecek kadar çoktur. mukabil o kadastronun ye ii tetkikata teşmili, yaP' si aş büyük bir masrafı mucip ılmıyacaktır. Çünkü kadastro yapı- lan yerlerde malın kıymeti üze- rinden kadastro masrafı 5 tak- i dır. Bu bir nevi sitte alınmaktadır. ekini Büyükada altı mahalleye ayrıl- mıştır. Mesahai sathiyesi 579 hektardır. Nüfusu 6630 kişidir. 221 adada 2283 parseli (yani gayri menkulu) ihtiva etmektedir. Mektum kalmış birçok emlâk meydana çıkarılarak hazineye kaydedilmiştir. İki mahalleden de 23,452 liralık harç ve rüsum tahakkuk ettirilmiştir. Heğbelide 47 ada, 1015 par- sel vardır. Satıh mesahası (241) hektardır Nüfusu 3733 dür. Bu adanın kadastrosu şimdiye ka- dar yapılan işlerin neticesine göre ve fen heyeti müdürü Ha- lit Zıya Beyin tetkiklerine isti- nat ederek son fen kaidelerine tevfikan Ooyapılmış ve en az masrafla vücuda getirilmiştir. Bu adanın 3 buçuk ayda bitiri len kadastrosu için yalnız 3300 lira sarfedilmiştir ki bu bariç- ten her hangi bir şirketin yapa- bileceği fiyattan yüzde 40 nok- sandır. ar 'AKTT . a cak?i, Macera hevesinin zavallı kurbanları Evelki gece misline nadir tesadüf olunan bir namusa taar- ruz vak'ası olmuştur: Beşiktaşta Akaretlerde Papas sokağında — oturan (o 15 yaşında Muzaffer isminde bir genç kızla bir arkadaşını Kemal, Suat, Hasan, İsmail isminde dört kişi evelli gece otomobille Bal- mumcu çiftliğine ( götürmüşler, Muzaffer Hanıma feci bir şekilde tecavüz erdir. Dün bir muharririmize bu facianın kur- banı başından geçenleri anlat- mıştır, Bu sözleri bir genç kızın fe- lâket uçurumuna Basil yuvarlan- dığını anlatmak ve alâkadarların nazarı dikkatlerini (celbetmek için koyuyoruz : “Geçen sene Beşiktaşta bay- ram yerinde Raika ve Melâhat isminde iki kızla tanıştım. Sa- pancalı olan Raika evinden kaçmış, Gümüşsuyunda bir evde oturuyordu. Bu tanışmadan sonra İyice ahbap olduk. Son günlerde Ra- ika ile Melâhat bana evden kaçmaklığımı, bu suretle istedi- ğimiz yerlere gidebileceğimizi söylediler. Nihayet bir hafta evel evden kaçtım. Raikanm Gümüşsuyundaki evinde kalı- yorduk. Ara sırada Beşiktaşa iniyorduk. Evelki gece gene Raika ile Beşiktaşta dolaşıyorduk, yanı” mıza bir otomobil yaklaştı, bir şoför: Factanın kurbanı Muzaffer — Polisler sizi arıyorlar, oto- mobile binin kaçalım, dedi. Biz binmedik. Fakat biraz sonra hakikaten iki polisin gel- diğini görünce otomobile bindik. Gümüşsuyuna çıktık. Ha, unut- tum. Otomobilde şoför ve mua- vininden başka Askeri Sanayi mektebinden kovulmuş Kemal ve arkadaşı Suat de vardı. Arkadaşım Raika Gümüşsu- yunda “inelim, dedi. “Sizi Majik sinemasına götüreceğiz, dediler. Sinemaya baktılar. Daha bir saat sonra başlıyacağını öğren diler. Otomobili Şişliye doğru sürdüler. — Nereye gidiyoruz, dedim. — Biraz gezelim, gene döne- riz, cevabım verdiler. Otomobil süratle Balmümcu çifliğine gitti. Şoför indi. — İki parmak benzin var. Geri gidemeyiz. Burada başka bir otomobilin geçmesini bekli- ! | basma gönderilecektir. dağ başında hep birden tecavüz ettiler yeceğiz, diye söylendi. ir Dört kişi otomobilden ij İçeri yalınız olarak Kem m, 7 — Bana teslim ol, dedi; $ — Olmam. dedim. Bup, zerine Ke: bi . rime atıldı, O yeme i kn tum, bayı'dım. Bir aralık 3, gibi oldumsa da gene bayıldım... ği Bu sırada Raikayı “ birşey yapmıyacağızl,, diye dırmışlar ve otomobilden mişler, uzun bir zaman ayıldım. Sabah olmak üzere Uzaktan iki atlı belirdi. Ha geliyorlardı. Otomobili bunun PR Ve i ş çi “ | pi üzerine hareket ettirdiler. Ağ, lar bizi'takip ettilerse de yeti. şemedi diler. Eve geliyordum. Annemle ablam beni aramıya çıkmışlar. Karşılaştık, başımızdan geçenleri * anlattık.,, Zabıta Kemal ile Suadi yaka- * lamıştır. Neticede Muzaffer ha- nımın bikrini evvelâ Kemalin izale ettiği, sonra sıra ile Suat, Hasan ve İsmailin tecavüzde bulundukları anlaşılmıştır. Kaçan İsmail ve Hasan aran- maktadır. Muzaffer H. valdesine teslim edilmiştir. Raika da ba- Bır katıl yakalandı Şoför Rıza isminde birisi iki gün evvel karısı Saniyeyi kıs- kançlık yüzünden bıçakla öldür. müş, kaçmıştı. Katil şoför ile vak'a esnasında beraber bulunan arkadaşı Cemal dün Çengelkö- yünde yakalanmışlardır. » Taksimde bizi indir. Eczanelerin tahdidi münakaşası devam ediyor: Eczacıların Niyazi ismet beye verdikleri cevap ? öünkü sayımızda eczane- lerin tahdidi hakkındaki iddinların münakaşası es- nasında ortaya yeni ve mühim bir bahis çıktığını işâret etmiştik. Cöz doktorlarımızdan Niyazi İsmet Bey eczanelerin tahdidi doğru olduğunu,fakat eczacıların tahditten istihdaf edilen gayeyi anlamaları lâzım geldiğini söyle- miş ve bazı eczacıların maalesef reçeteler muhteviyatını fazla kâr | Y için kalitesi aşağı ilâçlarla yap- tıklarından şikâyet etmişti . Bin bir şikâyet üzerinde ec zacıların fikrini anlamak istedik. “Eczacılar Cemiyeti idare heye tinden bir zat şunlar söyledi: «—Biz bu şikâyetin varit ola- bileceğini hiç zannetmiyoruz. Bu bir vicdan meselesidir. Sonra eğer herh:ngi bir eczacı böyle bir şey yapmışsa bunu umuma atfetmek ve bülün cezacılara teşmil ederek onları teşhir et- mek doğru değildir. Eğer doktor Bey böyle bir | da halledilmek üzeredir. Vekâle- te çalışan bir komisyon uzun müddettenberi bu ciheti tesbit için çalışıyor. şeye şahit oldu ise derhal sıhhi- ye müdürlüğüne müracaat eder o eczacı hakkında lâzım gelen takibatı yaptırabilirdi. liâçların muhtelif nevilerden “Bu, bir vicdan meselesidir. Bü- tün eczacıları it- ham etmek doğ- ru değildir ve olamaz!, li evvel bu bir hükümet meselesidir . Eczacı ilâçlarinı de- podan alır. Depo ise bir ilâcm herhangi bir nev'ini getirtebili- yor. İşte asıl mesele depoları muayyen evsafta ilâç g.t:tmiye mecbur etmektir. Meselâ herkesin sık sık kul - Jandığı aspirinin bile dört nev'i vardır ve depolar istediklerini getirtmektedirler. İşte evvelâ bu mesele halledilir ve bir ilâç for- mülü tesbit edilirse bu gibi şi- meydan almaz. Bu de zannediyorum yakın- Bu husustaki liste nihayet bir ay zarfında tamamlanmış olacak- tır. Bundan sonra memlekete “ yalnız listede işaret edilen ilâç wa 4 | 4 “ Gi evâafıni haiz olanlar kabuledi- . 5 lecek, bu suretle muhtelif nevi ilâç imkânı ortadan kalkacaktır.» Bir iavzih Dün mütaleasını kaydettiğimiz Niyazi İsmet Beyden bir mek- tup aldık. Dr. Bey bunda bazı sözlerini şu suretle tavzih etmek- tedir : “ Karşılaştığınız hastama bir merhem yazmıştım. Bugün geldi ve fona halde gözlerini tahriş ettiğinden şikâyet etti, Halbuki verilen ilâç asla bunu yapmaz, bu sırf konulan vazelinin göz merhem'erine mahsus ve fiatı nisbeten pahalı olan nev'inden olmadığındandır. “ Tahditten istenilen maksadı anlamıyanlara icap ederse da- yakla anlatmak borçtur ,, fıkra sındaki dayak tabiri belki mak- sadı izah için kullanılmıştır. Mak- sat hükümet dayağı yani son derece şiddetli cezadır. Ben dayak tabirini ceza mukabilinde kullandım. ,, eczanelerin —

Bu sayıdan diğer sayfalar: