16 Ağustos 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 11

16 Ağustos 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

” erle başbaşa : pVinizde 4 Ocalık 1 ç, nizin annesi ve babası, ş e bilirsiniz ki — her şeyi | değildir. “izde öyleleri var ki, çocuk iy, sinden babasından dah: . “en mi?, MÜ siz, Cümhuriyetin en ye-| Plerine — gidiyorsunuz, *N en ileri bilgilerini ya- e. > aklımıza göre öğreniyor | bulej bazılarımızın anne ve j Mi artık işleri de çoğalmır | ” a başka mezi * için bunları nezle, ; T ama, öğrenmek de) ; simdi sizin her öğrendi- 4 sok güzel; görül aydınlatı- 1 büyük yarınlar vaade- Madi her öğrendiğinizle; bir- İz adamları matedebilirsi- ; - Ya, mektepte öğrendikle- ” eve döndüğünüz zaman, > tatil zamanlarında, annele- Ve babalarıniza öğretiniz. “Yor musunuz?. İ* de hocalık edebilirsiniz, de- tiYorum. İ dersi insan bir kere dinler, » anlar, Ta di int ponza szbere bilerek an- Li defa kâğıt üzerine yaz- m &r o ders sağlamlaşır. j lrup öğrendiklerinizi, bir İk © Yemekten sonra bir araya > #aman, boş > vakitleri- sam; Vek pa hoca imişsiniz de yorm 38unuz gib EEİ A atınız. Yy sl: 3 h ye, diliniz de düzgün, ce- “Ylemeğe alışır! ok örünün ki, evde hiç ama 4, vâzimiz. Ferah ferah an- 1. Bu yüzden cesareti- kuvvetlenecek hem erte- Ayni dersi hocanıza, daha ğı, ARlışsız, pürüzsüz, — te- n kal çeker gibi — söy- imiz?, ne kazanılıyor?. Mar küçük bir “hoca,. - Sizden yaşlı olanla- Mediklerini öğretiyorsu- mektepte, o hocanızın ,* ©vdeymiş gibi, kolay- ai anlatıverme alışkan- “de eg sn İyorsunuz. iz adamakıllı pişiyor. akşam bir deneyiniz Ati a - *vvelki son derste ak-| Ni na, ıştı?, anlatım... Sözlüksüz amca a i İ bile mahrum kalması büyük felâ- arma Man ÇANAK ERİR KERAZMAEMNE Dünyadan pamuk yok olsa, insanlar elbişslerini yapacak baş-! ka şey bulurlar, Altm yok olra, bambaşka bir madenden para yapmak mümkün-! dür. Fakat demir yok olsa, işte c zaman en büyük güçlük başgöste- rır. Yirminci asırda yaşıyan insa- nın demire ve çeliğe olan ihliya- cı büyüktür. bil'eri ve çelik gemileri bir yana ! bırakın, insanlar demir sapandar in böylece, yerde yatanı yerindenlâzmdır. Yoksa, A. kettir. Eski insanlar, işlerini görürlerm'ş, Fakat bakır ve teneke miktarı, bugünkü dün- yanın âhalisinin ihtiyacına yet- miyecek kadar azdır. Demirsiz dünya, mahvolabilir Yerini hiçbir şeyin tutamıyacağ” şeylerden biri de tuzdur. Tuz yal vaz tat için değil, yiyecek madde- lerini muhafaza etmek, mikrop- lardan korumak için de kullanı- İm. Tuz insanın kanında bile var- dır, Sağlık için lâzrm olan şeydir. Cıva madeni de pek kiymetli- dir. Cıvadan — biliyorsunuz — pek mühim şeylerde istifade edi - ir. Barometre, termometre yapı- Hr, Aynaların arkasina drva sürü: lüdür. Dünyada civa, gittikçe faz- ,a kullanılmaktadır. Bunun için fiatı da çok yüksektir. Çocuklar için “cıva gibidir, derler. Her halde çocuklar kadar kıymetli olduğu için, civa ile çocu- &u biribirine benzetmişler. Meraklı Bilgiler Li Hayvanların. yaşı İnsanlarda orta ömür müdde- tinin 70 İe 80 arasında olduğune söylüyorlar. Tam ve sağlam bir bünye ile doğmuş, iyi yaşamış sağ lık kaidelerine riayet etmiş bir adam için bu hesap doğru olabi. lir, Hayvanların hayatını tetkik e- den merak sahipleri de her hay-' vanın vasati hayat müddetini he sap etmişlerdir. Hayvanlar çeşi çeşit düşmanlarla sarılı olduklar için içlerinde tabii ölümle ölen - ler azdır. Bununla beraber ber cins hayvanın tabii hayatı ka” sene sürebileceği tesbit edilms$i v şu rakamlar meydana çıkmışır: | Fil 159 veya 200 sene yaşıyo | biliyor. Şahin 162, akbaba 11” | kartal 104, kuğu kuşu 102, ke ördek karga papağan kaplumba- ğa 200 - 300, at eşek deve ayı # 50. sene yaşarlar. Koyunun vasati ömrü 10 - 15 ksracanın 15, domuzun 20 - 20 köpek ve kurdun 10 - 12. tavsar tilkinin 10. aslanın 20, - 25, kap lanın 20, Kedinin 7 - 9, farenir 3 senedir. | Böceklerin ömrü kısadır. Yal- | nız bazı nevi karıncalar muhafez: altımda yaşarlarsa on sene yaşı - yabilirlermiş. ve elleri üzerine yere diz çökecuktan biri, resimde (görüldüğü si ; 5 i “ , görüldü. i Şimendifer yollarını, otomo- |den kavrar ve kendine doğru eri ellerini kenetler, düğü gibi, dizleri gerçi bronzla| eemek lâzımdır. cü kısma geçersin. Orada da seb- vı Yep Bu yeni bir oyundur, ——— ir oyun yerde yat in- Yerde yatanın, başmı dik tute başlar. mağ 4 S çekenin elleri kayar. databilirze, Bu, vücudü tetik tutmak için iyi bir 4, Fakat, yalnız bir taraflı olmaz. Boksta ©, ği <ibi bir Meselâ bir dakika sonra da, öteki yere yatı mişti. Esirler arasınd ki başlamak üzereydi. mülüzüm bireleacaktı, Deha doğrusu böyle yapmak lâzım geliyordu; fakat | Yapmadı: i Yırtıcı hayvanla döğüş Bugün hikâyesini anlatmak istedi- #im Birinci mülâzme Ali Turgut, kan- bir muharebeden sonra, bir Bedevi şeyhine esir düştü, Kisn bir zaman sonra harp bit. mübade'e Şeyh te Birinci — Onu birakmıyacağım!. Dedi, Muharabede ölen en yakın arkadaşla. rimin İntikamını, ancak esarette kalmakla ödeyebilir?., Birinci © mülüzm, Birinci mülâzımın bu esaret güm lerinde, en iyi arkadaşı, Şeyhin kü - | süle kazı Zeynep oluyordu. Hemen her bası kazanıyor demek- | akşam, bahçenin kuytu bir köşesinde, Mülüzmun yanma otururdu: — Bana memleketinin hikâ i- ravunt zamanı tesbit İ ni anlat! Derdi, Orada & Garsonu Olmıy: B.. a e oLOKANTAŞ Amerikada çabik yemek nasl yeniy. “Amerikada, dünyanın her ye-| zeni verirler.. Biraz aşağıdan ta & rinden daha hızlı çalışılır, hızlı) ını da aldıktan sonra, karşma çı- yürünür; hızlı yemek yenir,, der-| kan, hesap memurudur. Parayı da ler. Bu doğrudur. verdikten sonra, tepsi elinde doğ-l Bakın size, Amerikanm, Şika-! ruca masalardan birine giderek,| go şehrindeki çabuk yemek lo *; oturup kendi başına yemeğe baş-! kantalarından birini anlatayım: | larsın. l Çabucak işinizi bitirip çıkabi- Böylece, garson zahmeti, ons Tecöğiniz “hazır yemek — “dert anlatmak zorlukları yoktur. | ları,, nda “otomat,, denilen, ye- İşini kendin yapıp, kendin bi- meği kendiliğinden veren bi ta-| tirirsin. kım âletler vardır. Orada garson, yalnız boşalan Parayı eline alırsın, ve yukarki| tabakları toplamak içindir. Müş- delikten attm mı, aşağıki kapak| teri ile konuşmasına bile ihtiyaç açılarak meselâ çorba gözüne at- | yoktur. Bizde de böyle olsa, iyi mışsan çorban çıkıverir. midir, dersiniz?. İ Sebzeni, tatlını da ayni şekilde! GEEEEREZMEİZ. i yedikten sonra işin biter. | Eğlenceli Fıkra Bir başka çeşit lokanta da gene| yerime Amerikada görülür. Burada uzun Yirmi Paralık bir tezgâh vardır. Tezgâhın başından başlıyarak Köyün bakkalına, üç köylü ço- cuğu gelmişti. bir tepsi alırsm. İçersine, meselâ çorba kısmından çorbanı verirler. | © Bakkal iyi tabiatlı, müşterilerini sever bir adamdı. İ Geçer, ikinci kısımdan et yeme | ğini alırsın. Tepsine koyar, üçün- Küçük müşterilerden biri tane tane satılan şekerlerden yirmi pa-| ralık istedi. Şeker kâvanozu üst raftaydı. Sedirin üstüne çıkıp almak lâ-| zımgeliyordu. Bakkal çocuğun ha- tırmı kırmadan, aldı. Kavanozu yerine koydu. Bu defa ikinci ço - cuk: — Ben de istiyorum, dedi. Yir- mi paralık seker!. Bakkal! iyi ka'pli bir adamdı. Fakat biraz sinirlendi. Ne istedi- ğini, kavanoz aşağıdayken söyle- seydi ya! Tekrar tırmanıp kavanozu in - dirdi, verdi. Butada bir zu Fakat kavanczu yerine koyma- ül BAY Pr ein ii İ dan, kuwnazlık edip üçüncü çocu yi kr en bt | Şakalar Rüğinniğir. nedir? -- Sen de yirmi paralık. şeker Yalnız dikkat ediniz ki. noktalar | istiyorsun galiba. Öyle mi?, He- hepsini birbirine raptri—eğe lüzum | zır ind'rmişken vereyim. yoğ. Üçüncü çocuk “hayır, maka) e mmda başını salladı. e Bakkal yeniden zahmeiler çe- En güzel neticeyi salabilene, bedi: aa A e kr ye vereceğiz. Hâlleden bir rok & lerine de gene mükâlat varlır. tan sonra, bu defa çocuk: — Bakkal amca, dedi. Bana on Bilmece müddeti 15 gündür. müddetten sonra kabsl olunmaz. paralık şeker verir misin?. pl i Bulmaca | Nişan)j sim, bu nok- Bu — Ölürüm!.. Kızımı bir kere da- ha görebilmekte başka hiç bir arzum i yok! Bu dakikalarda küçük Zeynep ba- şın eğer ve düşünürdü: Biliyordu ki, babası, Birincin Mülâzemi hiç bir va- serbest bırakmıyacaktı. o Arkasına | sok gözcüler koymuştu. İlk kaç - “satmı aradığı dakikada, onü diyopduracaktı, Kendi kendine: best burlâde bir şey olmalıdır ki, hayatimi b. Birinci mülâzumı ser. | satımı bulabil, Meselâ, bir gün, İki ay kadarı kurtarmak fır. ter hediye ettiler, İlk günler, küçük » bir Pan.“ sızdı. Hiç kimseye korku. ;... &.... yordu. Fakat birinci aym nar . birdenbire gelişivermişti: — Onu bir kafese koymalı, Dediler; bir tehlike çıkarabilir!.. Ve her şeyden daha ziyade küçük Zeynebin hayatı için korkuyordular, Panterin kafeste mahpus bulundu- ğu dikakslarda, Zeynep, kafesin et » rafından ayrılmıyordu. Bakışlarında, mutlaka yapmak istediği bir şey belli idi. Kendi kendine; — Onları birleştirmeliyim!.. Diye konuşuyordu; ikisi de birbirini bekli- yorlar.. Bir gün iyiden iyiye karar verdik- ten sonra, yavaş yavaş demir kafese doğru yaklaştı, Kapının tokmağını çe- virdi. Panter, yattığı yerde, küçük Zeynebin hareketlerini takip ediyor- du. Fakat bir dakika içinde, bütün yırtıcı Labiati birden bire damarlarına gelmişti; parmaklığı doğru yaklaştı; Kapıyı itti, Dışarı çıkmıştı. Ayni dakikada, tenha ve kimsesiz gözüken bahçenin nihayetinden bü - yük bir gürültü işitildi, Küçük Zey- nebin üzerine atılmaya hazırlanan pantere doğru, Birinci Mülâzim müt- hiş bir süratle atıldı; elinde, Şeyhin daima taşımasına müsaade ettiği u - zun ve sivri uçlu kılıcı gözüküyordu. Bir hamlede, Zeynep'e panterin ara; sma girmişti; boğusma uzun sürme- di: Yeti hayvan, Birinci Mülâzr - mın ayakları dibinde yatıyordu. Sarayın kapısında, bu ölüm bo - ğuşmasmı sarı bir behizle takip eden Bederi Şeyhi, kollarına: doğru atılan küçük çocuğunu öptü; Birinci Mülâ- zıma: — Gidebilirsiniz!.. Dedi. Ne vakit arzu edsrseniz!.. Birinci Mülüzm serbestti. Buğün, size anlattığım bu hikâye. yi küçük kızının yanında her sene büyük bir merasimle Zeynebi hatırlı. yan Birinci Mülâzımdan, böyle bir merasim gecesinde dinledim. gr

Bu sayıdan diğer sayfalar: