September 16, 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

September 16, 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DAR A ve ISKENDIER TEFRİKA No: 26 Kiros, ordusile Yunan sahiline inerek bütün adaları zaptetmişti. Dârâ eski devirleri hatırlâdıkça göğsü kabarıyordu. İran hükümdarının bir arzusu vardı: genişletmek .. Bârâ eyaletlerde islâhat yapmayı düşünürken.. Dârâ (Babil) de kalan askerle- rin kıyafetlerini değiştirmiş, on - İsvr ecdadından kalan kalkan ve mızraklarla teçhiz etmişti. Dârâ, İran hükümetinin banisi (Kiros) un ihtişam devirlerini ha- tırladıkça göğsü kabarıyor ve ken disinin de Kiros kadar büyük ve meşhur bir hükümdar olmasını ar- Zu ediyordu. Dârâ Mısır ve Suriyeye kadar a- kmlar yapmış, birçok yerleri İran memalikine bağlamıştı. Dârâ, za- Manının ep cesur ve en meşhur hükümdarlarından biriydi. J “-— Daha çok büyük işler gör- | mek ve hudutlarımı genişletmek | İstiyorum.,, Diyordu. Kiros zamanında sukut eden Lidya hükümetinin akıbeti başka | milletlerden ziyade Yunanlıları dehşete düşürmüştü. O zamana kadar (Krezos) gibi | halim bir hükümdara tâbi olan memleketler, şimdi ismi bile ken- dilerince meçhul bir hükümdara i- taat etmeğe mecbur olmuşlardı. O esnada İspartalılar da (Ki »| 195) a baş kaldırmışlar ve kendi- | sine bir heyet göndererek: “İra- | niler Yunan şehirlerinden birine | taarruz ettiği takdirde İspartalı - lar tarafından bunun müthiş bir surette intikamı almacağını,, teb- Tiğ etmişlerdi. Hükümdar bu heyete $u cevabı | vermişti: “Tebaamdan bir ferdin | Yunan tabiiyetine girdiğini göre Yim de ben de İspartalıların şeca- atini anlıyayım!,, Kiros, İspartalıların bu tehdi- dine ehemmiyet vermemekle be- raber, onları günün birinde tedip etmek fırsatını kollamaktan da kendini alamamıştı. Kiros bir müddet sonra bu fır- | satı elde etti: Maruf kumandan - lardan (Kabalos) u Sard şehrine Yali tayin ettikten sonra büyük bir orduyla yola çıktı. Kiros ordusu hareket eder etmez, aksi bir tesa- düf eseri olarak (Lidya) da isyan | sıkmış, halk memleketi ateşe ver- | meğe, dağlara kaçmıya başlamış- | tı, | Kiros ordusu ile (Lidya) ya yetişti.. Harbi ve yangını söndür- dü. Maiyetindeki .kumandanlar- dan (Mazares) i isyanın bastırıl- masına memur etti. Kiros ordusu ile Yunanistan üzerine yürürken, (Mazares) de Lidyadaki hem de çok kısa bir zaman içinde | bastırmıştı. Kiros, Mazaresin yerine Har - Paş isminde bir kahramanı ordu- Ya kumandan tayin ederek yoluna | devam eti. Harpağ, Yunanistana tâbi (Fo- ça) (Milâs) sehirlerini ve (Si- wn) adasmı mukavemelsiz zap- totti ve o sahildeki bütün Yunan | Adaları işgal eyledi. Bu esnada sahildeki küçük hükümetlerden | i lılar) r da teslime mecbur etmiş - ' hafaza edecek donanması yoktu. | | ikisi Beyoğlu belediyesindeki te- ! Hudutları Dârâ, Babildeki askerleri ecdadın d. hiz etmişti (Karyalılar) derhal şehirlerinin | teşvik etmiş, vaktiyle cengâverlik kapılarımı İranilere açmışlardı. | | (Likyalılar) mukavemete ha -| d zırlanmış gibi görünerek İran or- | bi dusunu silâhla karşılamışlarsa da, ordunun kalabalık oluşu (Likya - | ti. İlk İran hükümdarı Büyük (Ki- | | ros), bu muvaffakıyetlerden son- ra, (Lidya) hükümetini (Sard) ve (Askilyon) şehirleri merkez olmak üzere iki vilâyete ayırmış ve bu eyaletlerden birini (Harpa- &) a vermişti. Kiros'un Yunan sâhillerini mu- Bu sebeple Yunan şehirlerini İra- | ntler tarafndan “idare ettirmek | müşkül ve hatta buralara muha - fız askerleri bırakmak da mah - zurlu idi. Kiros bu şehirleri bulundurmak ve askersiz idare etmek için bir çare bulmuş - | tu. Her şebrin ileri gelenlerini seç- ti ve bunları idareten prens tayin etti, Bu prensler hâmileri (Kiros) a karşı uzun zaman mulavaat et- tiler, halkın isyanına mâni oldu- İrana tâbi olarak lar. Kiros (Sard) ım O sukutundan | sonra, adalarda olduğu gibi, bu memleket halkının da silâhlarını ve İicarete almış, aheliyi sanayi Ne olmuş? Temizlik işlerinde tahkikat yapılıyor Aldığımız mevsuk malümata | göre, belediye müfettişi mizlik işleri memurluğunda tah - kikata başlamışlardır. Tahkika - | lin süratle bitirilmesine çalışıl - | maktadır. Belediye merkez te- mizlik işlerindeki tahkikat da bit- mek üzeredir. Suçlu görülenler | on güne kadar adliyeye verilecek” lerdir. m Afyon nüfus müdürü | İzmir nüfus müdürü Hikmet Bey, kendi isteğile Afyon nüfus | müdürlüğüne tayin edilmiş, yeni vazifesine gitmiştir. | mek, silâhlarını toplamak ve aha- bavalisindeki şehirlerden bazıla Dârâ'nmn vereceği kararların siya- yi ması mümkündü. Dârâ böyle bir Bakalım ne Şehrin ve halkın idaresini, kara - evvel de tesbit edebiliriz diyor - du. Bir Hollandalı Beyoğlunda! lerinden Uyku hastalığına tutuldu birinde oturan Holanda tebaasın- | dan M. Habdrik uyku hastalığına tutulmuştur. Müşterinin hiç u- yanmadığını keyfiyeti polise haber vermiş, M. | | Habdrik Alman hastanesine kal - | | derilmişter; | İ İ YAZAN: İSHAK FERDİ - 5 VAKTI ın Tefrikası: 49 Olüme Kadın hıçkırmıya başladı. cuk uyandı ve viyankladı. Bu sesi duyar duymaz Melek sustu. Çocuğu derin bir şefkatle Çe- | bağrına bastırdı; Osmanım, madem ki onlar terkettiler, o senbenim, Hem seni, kız kardeşin öldüğü i. çin daha çok seveceğim. Mahir bey balıkçıya sordu: seni — Hilmi beyin nereye gittiğini gene söylemez misin?. Balıkçı sustu, önüne baktı. Bu- nun üzerine karısı dedi ki: —Ben söyliyeyim efendim.. | Mehmet söylememeğe yemin etti | Pendiğe götürmesi için Mehmede | söz verdi ama, ben vermedim.. O bey buraya geldi.. Ayakta duruyordu.. Buraya girince üze » | rine baygınlık : geldi.. Ayıldı ve İ rica etti, Pendiğe mi? Evet efendim. — Saat kaçta gittiler? Sabahın beşinde, Mahir bey saatine baktı. yeri i tekmeledi: an kalan mızrak ve kalkarlarla tec- e şöhret bulan (Lidya) lılar on » an sonra sulhperver ve zengin | ir kavim olmuşlardı. Dârâ da memleketlere (Kiros) gibi oObazı prensler tayin et- lisini sanayi ve ticarete teşvik et « mek niyetindeydi, Dârâ, sakibi (Fravartis) i im» ha ettirdiği gündenberi (Midya) rına prenslik vermeyi faydalı bu - luyordu. Hatta bu şehirlerden bi- rine hassa kumandanı (Taspa) yı göndermiş ve halkın böyle bir ida» | re şekline temayülü olup olmadı- | ğını bile anlamak istemişti. (Taspa) nın avdetinden sonra si ve içtimai mahzurları da olabi- lirdi. Oradaki prensin günün bi rinde hükümdarlık ilânma kalkış- | değişiklikte halkın maddi ve ma- nevi kazanç ve zararını da gözö- nünde tutuyordu. — Hele bir defa Taspa gelsin.. haberler getirecek! sahasına rımızı fil çıkarmadan | (Devamı var) Uykudan uyan- mayınca .. Şehrimizdeki büyük otellerden | sahibi gören otel —>—e— Şehir tiyatrosu kadrosu ve bir mektup Şehir tiyatrosu artistlerinden M. Sami Beyden bir mektup aldık. | Sami Bey şehir tiyatrosundan isti- fa etmediğini ve böyle bir tasavvu- | rep, sözü sazı, içkiyi — Çok geç kaldım.. Çocuğunun ne olduğunu bilmiyecek. Balıkçı Mehmet: — Bilecek, dedi. — Kim söyliyecek?. — Ben!.. — Nasri söyliyeceksin?, — Onunla görüşeceğim. — Ne zaman?. — Birkaç ay sonra, — Ya görüşemezsen?. — Arıyacağım, bulacağım. Bu babayı evlâdından mahrum ede- mem. — İnşallah bulursun.. Sana bir nasihat edeyim mi?. — Buyrunuz. — Babayı arıyacağıma anasını ara.. Hosça kal Mehmet. Mahir bey gitti, Ebe kadm: — Mehmet, dedi; Şu dünyada olmıyacak şeyler oluyor, görüyor- sun Ya. Ve, bu haberleri bütün âleme Balıkçı Mehmet, dalgın dalgın yaymak için hemen çıktı. karısının meme verdiği bakıyordu: — Evet, Mahir beyin hakkı var.. Anasmı arayıp bulmalıyım... çocuğa ey Yaşayan ölü Cavidin amcası Şakir bey, çift- lik sahibi zengin bir zatı. Şisman, göbekli, katmerli ense- li olan Şakir bey, ehlidil, rind meş ve bilhassa kadını severdi. Onun için uzun veya kısa boy- lu, sarışın veya #smer kadın yok- üzel çirkin aramam, gönlü- me bir eğlence olsun, isterim di- yen erkeklerdendi. Fakat evlenmiyordu. pek çok dostu, kızlarını vermek ümidiyle onu teşvik Fakat o oralı olmazdı. B'r gül ile yaz geçmez!. Ve kahkahalar savurur, kibar- lık eğlencelerine devam ederdi. Evlenmemesinin iki sebebi var- dı. Bir kere hür, serbest yaşamıya aklına geleni yapmıya alışmıştı, Karı sözü, çocuk patırdısına ta- hammül edemiyeceğini zanneder- di. ru da olmadığını işaret ediyor. Sonra iki kardeşinin evlenmesi guç | Zengin bir adam olduğundan, | ederlerdi. ! Evleneceğim de ne olacak. ! — VARIT 18 EYEUU 1934 öm Susayan Gönül Yazan . Selâmi İzzet İ ona fena bir misal olmuştu. Ka» İ dınlarla paralarını yemişler ve bi» i ter köşede ölmüşlerdi. | o Kocalarının arkasından, kadın- | lar da uzun müddet yaşamamış « lardı. Şakir bey: !. — Kendi kabahatleri derdi. Ev« | lenecek yerde, benim yanımda | kalıp bana baksalardı, hem nara- | ları olurdu, hem de ölmezlerdi.. Fakat bunu söylemekle, vicda- İ nı pek rahat etmiyor. Kız kardeş» lerine, sağlıklarında hiç bakma- mış, onlarla alâkadar olmamış, yardım istedikleri zaman başını bile çevirmemişti; Bir aralık, iki kadının arkasın- | dan bir erkek birde kız çocuk kaldığını hatırladı. Onlara karşı da lâkayt kalabi- lecek miydi?, Ya çocukları bir gün tutup ons İ yollarlarsa?.. Evinde, yanında iki çocuk! Her halde böyle bir şey olursa," onları sokağa atamazdı. Evine &- lırsa rahatı kaçacaktı. Kararını çabuk verdi. Çocukları mektebe verdi. Şa- hende dört, Cavit on beş yaşında idi. — Cavit mektebi bitirince, Şa» kir bey onu istasyona götürdü. Trene bindirdi: — Oğlum, dedi, elinde şeha- detnamen, cebinde de elli liran var. Kazandığın zaman bu parayı bana iade edersin.. Hayatını ka - zanmak için bir şehadetname ile | elli lira yetişir. Haydi bakalım, İstanbulun yolunu tut.. o Senede bir kere bana bir mektup yaz. Şakir bey memnundu... Her se ne Cavitten mektup alıyordü. Ca» vit hayatından şikâyet etmiyor « | du. Demek, ki muvaffak olmuştu, Şahendeye gelince.. | Onunla bir daha meşgul olmamıştı. Nihayet, içki ve eğlencenin ne- ticesi olacak olan oldu. Şakir bey bir gece, bol yeyip içtikten sonra sofradan kalkmak istedi ve haykırarak oturdu. Dizi, ta ayak parmaklarının w- cuna kadar sızlıyordu. Bu ağrılar kesilmez oldu. Şakir bey damla İ tutulmuştu. Nihayet yatalak oldu. Bir kol « tuğa. oturtuldu. Artık dışarsını penceresinden seyrediyor ve se nelerce başkalarına söylediği sö - zü tekrar ediyordu: — Kabahat çekeceksin ! İşte bu sıralarda, senelerdenbe- ri ihmal ettiği, yüzünü görmediği akrabalarını hatırladı. (Devamı var) Kız kardeşini öldürdü Tire kazasının büyük Kemerdere köyünde Hatice isminde genç bir kadın kötü yola sapmış, Haticenm kardeşi Ali, hemşiresinin hareket- lerini aile namusuna leke getirir mahiyette saymış, Haticeyi çifte ile öldürmüştür. Ali, cinayetten sonra kaçmış ise de zabitaca yaka- lanmıştır. Alinin o otlar arasma sakladığı çifte, kendi ikrar ve ih» barı üzerine saklı olduğu yerden çıkarılmıştır. Katil adliyeye ve- rilmiştir. hastalığına Cezandır senin.. sek ie

Bu sayıdan diğer sayfalar: