23 Eylül 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

23 Eylül 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ Sulh mahkemesinde,. Ahmet © bey oturmuş. Mahkeme ?eisi bir dosya karıştırıyor. Başını kaldırı- yor: 3 — Davacı gelmedi mi?. ; Ceketi dizlerine kadar uzun, ha- © Sır şapkasının yanları örülmüş, göbeklice bir zat ilerliyor: — Burdayım efendim. Keis onü oturtuyor. Sonra maz- nunun ismini, mesleğini, adresini Boruyor. Davacı davasını anlatı - yor, — Aymon beşinci pazartesi günü idi, Akşam yediye geliyor- du. İşçiler gitmişlerdi, Ahmet bey de şapkasmı giymişti. Seslendim: “Ahmet oğlum, yarın mağaza ya gelmeden evvel Tahtakalede | şarap ambarma uğra, satılık fıçı - Jar varmış. İyi pazarlık et. Aldan- ma. Bana bir düzüne kadar fıçı al. İşte sana elli lira, z Yetmezse üst tarafımı sonra ve- ririz. “Paraları aldı. Elinde evirdi, çevirdi: “— Fena değil, dedi; iki gece | Vur patlasın, çal oynasın eğleni rim! “— Şakayt bırak Mehmet, vak- bl oyunu bu? tiyle git, mağazaya vaktiyle gel. | “Ertesi sabah saat onda mağa» | zada kimseler yoktu. Acaba Meh: | vet hastalandı mı?. Çıktım. Evi pek uzakta değildi. Yürüdüm, gittim. Kapıyı çaldım. akisi evde yalnızdı. Kocasının zömleğini ütülüyordu. “— Mehmet bey gitti mi?, “— Hayır, dedi. Aşağıda kah- vsde, iskambil Oynuyor. “Aşağı indim. Mehmet bey kah: : “ya iskambil destesini kestiriyor- il da. “— Ben sana ne tenbih ettim Mehri:t?.. Ne oyunu bu!.. i “— Canım efendim, dedi. fıcı - lar icin böyle kafa tutma, Fıçılas | rı sldim.. Hem de ucuza aldım. | © Kasimil Unların bir estır 10 kuruştur KÜÇÜK İLANLARI © Bir Gefasi 30, (ki denen 00, üç detam 65. dört Gelmat 75 ve 00 delası 100 kuruştur. Üç aylık Mn verenlerin tir defası metca Bendir. Dört satırı geçen Uünlarm fazla antırlsrı beş kuruştan hasap edilir ii Yurttaş, Tasarruf için en kârlı ve en &- min yatırım yeri olan Ergani bakır batı ikramiyeli dahili istikraz C. İ tertibi tahvillerinden el, M.İwTC vena s000a 0001008 45045040009109 amaaan 400010108 de yapılacaktır, Nakleden ; İzzetoğlu Henüz mağazaya yollamadılı” mı?.. “— Yollamadılar, — Siz mağazaya gidiniz. Ben kunduralarımı giyeyim, arkanız - dan gelirim. İ | “Mağazaya gittim. Öğleye ka - IR dar bekledim. Ne fıcılar geldi, ne de Mekmet bey.. Tekrar evine döndüm. Karısı kocasının çama- şırlarını ütülüyordu.. “— Kocanız nerede?.,, ! “— Köşedeki krraathanede bi- lârdo oynuyor. “Gittim. Mehmet Bey sahiden de bilârdo oynuyordu.. Bir seri yakalamış, on dokuzuncu karam- bolu çekiyordu. *— Bu ne hal Mehmet, ne oyu- nu bu!.. “Pek saştı; “— Fıcılar hâlâ gelmedi mi?. “— Gelemdi. “— Olur şey değil. Müsaade ediniz şu seriyi bitireyim geliyo- rum.. Fıçıları alıp gelirim. Siz gi- dip bakınız. “Mağazaya döndüm. Akşam ol. | du, sular karardı. Ne fıçılar geldi, ne de Mehmet!, “Gene evine gittim. Karısı koca- sının mendillerini ütülüyerdu. “— Yahu Mehmet nerede?. “— Köşedeki meyhanede rakı içiyor. “Hemen koştum, Mehmet arka- daşlariyle masaya kurulmuz. Ce- kiştiriyordu. “Beynim attı. Havkırdım: “— Ne oyunu bul Dinliyenler arasında “bir ses yükseldi: — Fıçı oyunu!.. *.. - Gülüşmeler arasında, : Mehmet beyi altı ay hapse mahküra etti - ler. Mehmet Beyi hapse atralarken mırrldanıyordu: — Beğenmedim bu oyunu! Istanbul Harici Askeri Kıtaat ilânlari Hava ihtiyacı icin 1863| düzüne Kodak ve Lumiyer marka fotoğraf camı pazar- lıkla almacaktır. Sartname- sini görmek istiyenlerin her gün ve pazarlığa girecek - lerin 26 - 9. 934 çarşamba günü saat 10,5 da teminatla- rile birlikte M, M. Vekâleti Komisyonuna mü- | (291)- (5992) | 3 racaatlarr, Kırıkkalede üç zahitan a partımanı ve meveit lise hi- nasımın tevsi ile gedikli kür. ! çük zabit mektebinin yeni . den inşasının kapalı zarf mü- nakasasına talip çıkmadı. sesuneranasanamasısessaseressyemmmete| Endan bu defa pazarlığa konmuştur. İhalesi 1-10. 934 pazar günün saat on bir- Taliplerin ! Ankarada M. M. Vekâleti Satınalma Komisyonuna mü- racaatları, (293) (5991) Cevdet Nasuhi Bey Çanpazarı kredi | kooperatifi azalariyle bir arada. Bir kaç senedenberi memleke- timizde kooperatifçilik hareketi ilerliyor. Ziraat Bankasınm yar- dımı ile teşk'l edilen kredi koope- ratiflerinin sayısı her sene gittik- çe artıyor. Şimdiye kadar üç ki- şilik bir ortaklık ne demek oldu - ğunu bilmiyen birçok köylerde feydalı istihsal ve kredi koopera- tifleri meydana geliyor. Memleketimizde kooperatifçi- lik hareketi bu suretle ileriye doğ- ru süratli hamlelerle ilerlerken bi- İzi en ziyade memnun ©den şey hakiki bilgilere dayanan koope - ratifçilik fikirlerinin gösterdiği inkişaftır. Nitekim Türk koopera- tif cemiyeti tarafından neşredi- meğe başlanan “Karınca,, mecmu- İ asr bu inkişafın delillerinden biri- dir. “Karınca,, isminden de anla - sılacağı gibi köylülerimize ve u-| mumiyetle “müstahsillerimize İş sahasında küçük kuvvetlerin bir - leşmesi ile büyük neticeler alına” bileceğini bir sistem dairesinde telkin ediyor. Doktor Cevdet Nasuhi, Ay- doslu Sait, Süheyl Nizami, Ali Süreyya Beyler gibi tanınmış im- zalarla süslenen şimdiye kadar elimize geçen sa - yıları, bu sayılarda tetkik edilen bahislerin yazılışları kooperatifçi- liğin ilerisi için beslediğimiz ümit- leri kuvvetlendirmiştir. Böyle br mecmua Türk koope- ratifçilerinin ve umumiyetle istih- i sal adamlarının yollarını aydınla- tan b'r bilgi projektörüdür. Onun için Türk köylülerinin ve şehirli müstahsillerin böyle bir mecmua» ya dört elle sarılmaları beklenir, Bununla beraber Doktor Cev - det Nasuhi Beyin “Karınca,, nın dördüncü sayısına (dört koopera- GÜ ziyaret) başlığı altında yazdı. İ ğı bir tetkik makalesinde şu satır. ları hayretle okuduk!” “Bi maz, diye içe — Ne olur, ne ol- ki çok para isteniverir — Karmca mecinuasınm ilk nüshasına âit paketler açılmamış- tır. Kendilerine Mmecmuamıza abone olmanın ihtiyari olduğu ve zaten "Ik. nüshasınm Ziraat Ban - kası tarafından hediye olarak gönderildi! anlatrldı.., Zannediyoruz ki bu satırları o- | kuyan herkes bizim gibi hayret etmiştir, Ass Halk sandıkları İstanbul esnafı arasında Halk sandıkları neme altında bir ban - kanın teşkili düşünülmektedir. ” Bunun için alâkadarların fikirleri alınmaktadır, “Karınca,, nın | pe Lüpen'in Sergüzeş İ Arsen Lüpen, oğlunun düşmanı mı? — Bilmiyorum. Gürültü işitti e ğimden odaya girmek © istedim, fakat kapı kilitiiydi. Uzun za - man yavaş sesle konuştular. Ön - Jan sonra da meçhul © ziyarelçi yitti ve ben de görmeğe muvaffak clamadım. — Şu halde hiç bir fikir edine- — Hiç bir fikir edinemedim. i mediniz? — Ah ne yazık!.. Maamafih Raul daha ertesi gün bu gece ziyaretçisinin yaptığı te- siri görmede gecikmedi. Felisiyen bu ziyaretten sonra tamamen de- gişmisti; neşesi dönmüş, yüzüne hayat gelmişti. Gülümsiyor ve Fostin ile konuşuyordu, o hettâ genç kadının resmini yapmak is - tiyordu. Raul artık daha ziyade tered - düde ve beklemeğe yer olmadığı - nı görmüş ve üç gün sonra bir sa - bah pavyona gelerek dinlenmekte olan genç dalikanlının yanma | yaklaşmıştı: Raul kendi kendine o diyordu ki: “Bugün bütün hâdiseler, hiç ol- mazsa benim nazarımda, tama- i men açık ve basit bir şekil almış bulunuyorlar, İki hâdise doğru - dan doğruya birbirinden ayrıdır. İkinci, yani, Barteleminin hazır - ladığı şantaj meselesi Bartelemi ve Simonun ölümü, Tomasın ya » kalanması ve Fostinin itiraflariy- le tasfiye edilmiş bulunuyor. Be- ni ancak başıma: çatılmış olması dolayısiyle alâkadar eden Gave- rel hemşireler meselesi ise, o hiç bir hal ümidi olmadan cereyahını takip etmektedir. Yalnız Felisi- yen kalıyor ki, burun harekâtı da yanlış tefsir edilmiş bulunmak- tadır. Evet, Felisiyen, şantaj, hâdise ve lertibinin yegâne âmil ve mü- essiridir ve kalan bir odur. Ga - verel hemşireler faciasmda onun rolü redir? O kimdir? * İnsan bir sebep olmadan tabii intihar et - mez, Demek oluyor ki ruhunda, onu intihara kadar sevkeden ba - zı sırlar var, Bu Felisiyen kim - dir? Evet, kimdir ve benden he istiyor? Raul pavyona her gelişte Felis | siyeni keskin bir bakışla (| tetkik ediyordu. Onunla konuşmak hu- susunda büyük bir acele gösteri- yordu. Yaralınm harareti düş -| Ah Hoca alacak yüzünden kavga müştü. Fostin pansıman yapma * | etmişler, biribirlerini döymüşler- ğa lüzum hissetmiyordu. Fakat yaralı gayet yorgun, bitkin ve ru » han büyük bir üzüntü içindeydi. Adetâ, intiharmı icap ettiren â - millerin silinmediği hissini veri - yordu. Bir gün Fostin Raulü bir kena- miştir. ra çökerek: — Bu gece, dedi, biri gelip Fe. lisiyen ile görüştü. — Kimdi? . Yanına yaklaşmıştı — İyileştiğinizi görmekten ve bugünden itibaren eski münase - betlerimizin devam edeceğinden çok memnunum, dedi. Yalnız bu münasebetlerin kalbi olabilmesi sAN va İL | yapida çalışan amele Kegork, is» ileri Yazan: Maurice Leblan için açıkça konuşmak (lâzımdır. Hakkınızda itham delilleri düştü- günden serbest bırakıldınız, fa - kat, doğrudan doğruya sizi ve be- ni alâkadar eden bazı noktalar vardır. Ve dostane bir tatlılıkla sordu: — Felisiyen, Puatu civarında bir çiftlikte oturan iyi bir kadın İ tarafından büyütülmüş olduğunu- zu bana niçin söylemediniz?, Genç delikanlı kızardı ve ya - vaşça: : — İnsan bulunmuş bir çocuk ol- i duğunu öyle kolay kolay itiraf e- | demez. Gİ — Fakat çiftci kadın tarafın » dan bulunmanızdan evvelki za » man. — Ondan evvelki zamanı ait kalbimde hiçbir hatıra yoktur. Es ni evlâtlröa kabul eden ve haki - ki validem demek olan kadın, ev- velki zamana ait hicbir sev aövle- meden ölüp gitti, Maamafih öl - mezden evvel bana, bir kadın ta- rafından kendisine tevdi edilmis olan bir meblâğr verdi. Görünüse nazaran bu kadın benim hakiki valdem değildir. — Son seneler zarfında bu çiftliğe bir yabancınm yerleştiği - ni hatırlıyor musunuz?. -— Evet, Bir dest veyahut bir | akraba, — Bu adamın ismi neydi?. — Bu adamın hakiki ismini öğ- renemedim. Raul cevap verdi: — Onun adı Bartölemi idi Felisiyen sıçrıyarak: — Bartölemi mi2. dedi, katil, hırsız Bartölemi?. İ (Devanu var) ere Polis haberleri: AE EM 7 > Gene otomobil! Bakırköylü Mümin isminde bir çocuğu, şoför Enverin idare- | sindeki 2092 numaralı (o otomobil çarparak yaralamıştır. Çocuk has- tahaneye kaldırılmıştır. Düşüp yaralandı Beyoğlunda Kafesçi sokağında | oturan Ohanesin kızı dört yaşın- da Akayi sokakta oynarken düş- müş, yaralanmıştır. Alacak yüzünden kavga Civiciler içnide Kemerli handa oturan Ali efendi ile han sahibi dir. iskeleden diiştü, bacağı kırıldı Yeni postahane arkasında bir keleden düşmüş, bir ayağı kırık Edirne mektupçuluğu Uzun senelerden beri İstanbul vi- lâyeti Hukuk işleri müdürlüğü şefli » ğinde bulunmuş, ciddiyet © ve dürüst hareketiyle © kendisini tanıtmış olan Tevfik Beyin, Hukuk fakültesini bitir mesi üzerine terfinn Edirne mek'-- * Ka e MA e PENN zle haber almıştır. Tevfik Bese yeni vazifesinde de muvaffakiyet dileriz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: