15 Haziran 1935 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 29

15 Haziran 1935 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— — —i egr e erme ie rt er si Emr mer. a LA e amm ama e RR İADE BİR KIZ BÖYLE DÜŞTÜ — Başı 15 inci sayfada — Bu sayfalar uydurma bir hikâye değildir. Yaşanmış bir acın (facia)... geçmiş bir olgu (vak'a) dır. İyi bir arda (aile) kızı iken, Beyoğlu batakhanelerine kadar düşmüş bir zavallının serüvenidir: Biz; kitabından, O birkaç Paşakızının bir de sabah sermayeleri ve mektepli kızlar!.. kadar burada kalabiliyor; sonra mektep lerinden dönüyerlarmış gibi evlerine gidi- lar. Bunların müşterileri birgün evvelden haberlidirler.. Muayyen saatte geliyorlar, bu körpe çocuklarla birkaç saat kalıyor- lar. Bu kızlara devam edenler, hep yaşlı başlı, gün görmüş aç kurtlardır. Bunlar hem paralı ve hemde armudun iyisini seçen yaratıklar. * .. Ağuslas .. .— Günler hep biribirine benziyerek ge- çiyor, her gece de başka başka bir erkek koynunda yatıyor, onları doyurmaya çalı: şıyorum. Bazısı ne kadar saf yürekli ve ne kadar budala insanlar !.. Öyleleri olurki, bana saatlerce yalvararak, benden içten ve ateşli mukabele bekliyor. Gösterdiğim yapmacık hoşnutluk ve tatlılık, onu doyur- yn içten ve kalpten gelen bir kaynaşma or. — Ne olur, sende beni sıkıca sar, beni ısır, beni kopar... böyle istiyoruml... diyor. Zavallı o adamlar, düşünmüyorlar ki; o gün sıra kendilerine gelinceye kadar, kaç kişinin kir ihtiyaç oyuncağıl. gibi kullanılmış ve körleşmişim!.. Orospuda satir, onda ateşli e ödü tatlı *bir sıcaklık nereden Bazıları buna da lüzum görmiyor. Kendi arzusuna göre evirip çeviriyor, örseliyip hırpalıyor, ısırıp o öpüyorl... onra bir “boğa gibi hırıldaya o hırıldaya o uyuyor. Ben, nefret, istikrah, ei uyanık kalıyorum. Aman yarabbil.. öyle bir İecaat ki, nasıl akasmil edildiğine ben de şaşırıyorum İP .. Öyleleri gelir ki, en bulandıran ve pi bir kokudan daha tiksindiren bir koku ile ko- kan vücüdü vardır. Bunada ses ai mamak; ve hattâ o, bu kusurunu bilir de Kelile; “gül gibi, mis gibi, insanı bayıltıcı ilk bir kokunuz var ,, demek lâ zımdır. Şayet aksi birşey söylenirse, ya ondan güzel bir dayak yemek; yahut ta Cemal Atacın yeni kopararak Yazan : CEMAL ATA Basan i Resimli Ay Basımevi parçayı bırakıp giderse, Paşakızından bir araba söz işitmek vardır. Bir müşteri ile odaya sürüklenirken çektiğim vicdan azabiyle, düştüğüm kor- kunun dehşetini, kabil değil anlatamıyaca- gım. Beraberimde götürüp, koynuma k bul edeceğim adamın, temiz olup olmadı- gını bile araştırmağa hakkım yoktur. Yaralı, çibanlı, frengili, veremli, cüzzamlı ne olursa olsun, onunla beraber yatmağa mecburum. Çünkü o, beni para ile Paşa- kızından, sayılı bir ozaman için, satın almıştır. O, parası karşılığı hayvansel ihti- raslarını fatmin ederken, ben korku v üzüntü içinde kıvranırım. Tiksinme ve bu- İantım beni boğduğu halde, güler yüz ve tatlı söz kullanmak zarureti var!.. Buna nasıl katlanılır, lir yarabbi PP1... G buna nasıl tahammül edi- #ğuslos : 1928 Dün gece odamı kilitliyerek yatağıma girdim. İyi bir uyku uyuyabildim. Bu sa- bah kalktığım zaman başağrıları hafille- mişti. İçimde garip bir sükün var, hep eski günleri düşünüyorum. Çocukluğumun ve genç kızlığımın mutlu günleri içimi akarak, gözlerimi tutuşturarak hatıramda bitin güzelliklerile canlanıyor: Büyük babamı, çiftliği, o Mai kona- gın içindeki arı ve temiz âlemi düşünüye- Komşuları, dostları, arkadaşlarımı düşünüyorum... Hepimiz ne kadar iyi, ne kadar bahtiyardık. Küçük valizimi açıyo- rum, içinde hep eskiye nit halıralar annemin küçük mineli bir saali, bir pan- in rengi uçmuş küçük bir fotağrafi- i. İsmetin bir iki mektubu. mektup- Yari arasında Çelâlin yazdığı hikâyeler- Tum. var: bu oaddaki geçirdik . çıkan buraya den biri, ve bir de resmi çıktı. Ben bun- ları unulmuştum, hepsini masanın üzerine sıraladım, uzun uzun gözden geçirdim. Kal. bim kopacakmış gibi ağrıyor. Gözlerim- den, sonu gelmiyen bir kaynak gibi, yaşlar akıyor... İsmetin bir mektubunu okuyorum, ev- lendiği zaman bana kislik Uzak akra- basından birisiyle evlenmiş, ikisi başbaşa o kadar mutlu yaşıyorlarmış ki.. kocası küçük topraklarını işletmeğe çalışıyormuş. İsmet te evinin bütün işlerini görmekle ona yardım ediyormuş. Gebe imiş, birde çocuğu olursa bu genlikleri birkat daha artacakmış. Mektubu birkaç okuyuşumda doyulmaz bir Şiir zevki alı- yorum. defa okudum. Her Başımı masaya dayadım: Ah; ne olur- du?,. Ben de fakir bir köyün yıkık bir kulübesine gelin olsaydımr!.. Kocam, gü- eşten yanmış esmer yüzü ile her akşam tarla veya harman dönüşünde, beni yanık göğsünde sıksa, nasırlı elleriyle pembe yüzümü okşasaydı 91.. Ben ona kalaylı ten- pişirdiğim çorbayı, kalaylı bir bakır tasda yedirseydimr... ve sonrada ceremde “kumral saçlı bir çocuğu kucağına versey- dim?... Dansta, içkide, barda, ve en sonra fuhuşta çürüyen gençliğimi, onun saf ve babayiğit göğsünde geçirseydim. Bir za- mânlar küçük gördüğüm bu sade ev haya- tını, bugün erişilmez.. yetişilmez göksel bir mut gibi istiyorum. Oooh|., Celâl; seni, seni şimdi nasil arıyorum bilsen? Fakat, senin öpmeğe değil, koklamağa bile kıyamadığın İffetinin ;nasıl ve nerelere düştüğünü görmeni hiç istemiyorum!... Gözlerimi yakarak dökülen bu pişman- lik yaşlarımı görseydin, kimbilir beni affe- der mi idin? Günahını kaniyle.. hayatiyle ödemiş bir kızım!.. fakat, o kadar zaval- lı, o kadar kimsesiz, o kadar kötü bahtlıyım eli Artık yazamıyorum ... İçim, parça parça içime akıyor... Ağlıyorum, hastayım. Ölüm başımın ucundadır |...

Bu sayıdan diğer sayfalar: