15 Haziran 1935 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 30

15 Haziran 1935 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

amağa srelere ! işman- ni afle- yatiyle aval- htliyam parça itayım, Yazan : ORHAN SELİM İR KİTAB ve BIR YİZKI “Dir Yarım neme oluş Tarihi,, ap çıkardı. Bu : “008 de ecnebi sermaye: karşı kalkınmalar. ir dokümanlar, bir sosyal tarih kitabıdır. itap derince akla herşeyden önce bir bacım gelir. Bir üslüsle İar yığını. le sosyal tarih deyince, bu ki- tabın sayfa sa“ gin baylar bre- şür derler bel- ki. Eğer bir broşürle, bir ilim (eserinin arasındaki ay- rılık, sayfa sa- yısından geli- yorsa, siz de broşür deyin; eser, bir mükemmel verim, biz de eşi olmıyan kocaman bir kilaptır. fakat bence bu olgun eyin Avni o gerç bilginlerden» dir ki, iki sayfa yazmak için iki sene çalışır; ve iki bin kitap gazete, vesika okur. İşte bunun için, onun iki sayfa sında, bütün fazlalıklarından temizlen sta bir kalemtraşla emekler verilerek yontulmuş bir elmas ışıltısı vardır. Yalnız şunu da söylemek Jözim ki. Hüseyin Avni Genç bilginl'rimizden Hüseyin Avni, sadece bir elmas yontucusu değildir. o elması ham balinde arıyan, bunun için bütü güçlüklere büyük bir sabırla katlanan bir işçidir. Avni, yontulmamış. işlenmemiş, paslı elması; kömür yığını İri, derelerin kumları ve çakılları, top- rağın derinliği içinden bulur, mızın, bilgin lerimizin başın” da gelir. İşte bunun için: “1908 de ecnebi sermayedarlığı» na karşı kals kınmalar,, bü tün u şark lar içinde kur sursuz bir eser, eşi bizde bu- lunmıyan bir araşlirmz olmuştur. Ben kendi payıma Avninin kitabını üç kerre okudum. Daha da okuyacağım. Hayatla bilginin, metodla realitenin Avwnideki kaynaşması, birliği; onun bu ikinci kitas bındâ bir kerre daha ortaya çıklı, Ve bu birliktir ki, gazeteci Avniyi iki sıç- rayışta büyük bilgi adamı Hüseyin Avni yaptı. Ve yine bunun içindir ki, onun küçücük büyük eserleri, bir kerre okunmakla doyulamıyan verimler oldu. Günah Gönüllüleri — Başı 5 inci sayfada — bilirim ? Beni bu Bir nasıl kayuş- va Celâl ağabey ? de e tekrar başladım. hee biraz don aklar gibi oldum. İstiyordum ki sesimde en inandırıcı, en itiraz edilmez tavır bulayım. — Hicrancık, dedim. Senin inaml- mıyacak kadar içli, şimdiye kadar bir eşini dinlemediğim kadar temiz, mü- kemmelin mükemmeli bir sesin var. Ve benim bir kalemim var ki, en ok mıyacakları bir hafta içinde meşhur kılabilir. Bu kalemden kimseyi hoşnut edecek, kimseyi yükseltecek, kimseye yardım edecek tek bir satırın çıkma- masına nasıl, ve neden karar verdiğimi demin sana anlatmıştım. Fakat, yine demin aklıma gelen, önüne geçilemiye- cek kadar doğru olduğunu sandığım bir fikir için, bu kararımı bozacağım. enin sesin memleketin en tanınmış sesi olacak, bu uğurda kalemimi sefer- ber edeceğim ve sen; sesinin ışıltıstyla, hayatını bakmadan, kendin kazanaksın ! Anladın mı? Hicran düşünüyordu: — Anladım Celâl ancak.. — Ancak da, ne oluyor? — Ancak demek istiyorum ki, se- sim belki de sana o kadar güzel gel- miştir, belki de sesim hiç te.. hiç te güzel bir ses değildir. Güldüm: — Sesinin güzel olup olmadığını bana birak, dedim. Ben sesden, musi- kiden çok ta olmasa anlarım biraz. Hem ne tuhaf her insana kendi sesi gayet güzel gelir de, sen hakikaten eşi az bulunur sesinin güzelliğinde tereddüde düşüyorsun. Bu tarafı geç bakalım. Bundan başka itirazın var mı? Birdenbire cevap vermedi. Birşeyler söylemek istediği belliydi. Söyliyemi- yordu .. yüzüme tı. Haydi, dedim, arpacı kumrusu gibi ne düşünüp duruyorsun? Nereye ağabey, dedi, takıldıysan söyle, düğümü beraber çözelim | Güldü: — Şey, dedi. Düğüm filan yok, yalnız. — Eeee! Yalnız? v — Yalnız bu ahım şahım sesimi, senin tabirinle onun ışıltısını nası, nerede satıp para kazanacağım? Çal: gılı yakıralarılr mi (Arkası var) 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: