15 Aralık 1939 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 21

15 Aralık 1939 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

izlü, mu ı bu genç © dimi Haskov yolunda buldum. Odesa- N ya, denize doğru gidiyorum. Üstüm- “de, bir köylü kadının verdiği paçavra © gibi bir elbise vardı. Firar arkadaşım 'armeden ız kadife ıriyelinin (da kontes Ksamiskef idi. Bu kadın, an, ku- “ Polonyalı olduğu için oraya gitmeğe aüş haçı “ karar vermişti. Perişanlığımız, bitkin: kat eden kutunun aman bir aberimde, “lar bulunan bir çekm ız? Dedim günlede kimkime idi, “Bir köyden geçiyorduk. Çekmece nazarı- kıyafetimize bakarak “dikkati celbetti ve #bizi hırsızlıkla itham ettiler. Tesadüfen, Silk evvel yol arkadaşımı isticvap ettiler. “Zavallı kadın korkudan kandini müdafaa genç ka- tebessüm ım şeyler idikle; k “Derhal kurşuna dizildi. Sıra bana geldiği “znman köy hâkimi ismimi sordu: © — Tatyana Harko Dedim. Hâkim, orada bulunan köy- lülere : rik ücretli — Bu kadın aleyhinde söz söyleyecek aşkasının İkimse var mi i insanın & u, Beni kimse bilmiyordu. pu kadar “Aleyhimde şehadet eden kimse olmadığı i, Bu gece için serbest bırakıldım ve yalnız başıma iie yoluma devam ettim. Yalnız başıma mı? e anlal “Hayır! Benim, maneviyetim banu arkadaş- lık ediyordu. OAçlıkla, soğukla ve yor- unlukla: mücadele ederek, banu rehber- eden dini hislerimden kuvvet alarak üyordum. Yolda, ellerinde Amerikan aden bah" ılıkta sin komisyonu tarafından verilmiş bir yi yan, bunu, MR szkeresi bulunan beş kişilik bir firari baçlanmış kafilesine tesadüf ettim. Tezkerede yolcu- Jarın adedi ve isimleri yoktu. Aile namına rilmig ai vesika olduğu için ben de fonlara Katıldım. Tam, yolculuğumuzun sonuna geldi- imiz zaman, bir çete tarafından yakalan- dık, Pasaport İngilizce olduğu için, mers- imiz kimseye anlatamadık. Bizi, bir izbeye sokdular ve isticvaba başladılar. Beraberinde bulunduğum erkeklerden , ahengini in her he ra sözüne inde ağır ŞE biri, bizim, Amerikada doğmuş Ruslar i hizmetle Şi Olduğumuzu söyledi. Biri de yanında şe rayda, çi bulundurduğu — bir altın santi oadam ibi olduk, (o Y*rince şiddet gevşedi. Çete rei izdeki hal 9) — Peki.. dedi. Evrakınızı, Gi ya- idik, Anl olduğu için Amerika konsolosuna lik ve kö öndereceğim. iş müsbet çıkarsa : Mizi serbest birakac teliyorduk. e u Mİ “ epi sarılmış" kat hükü:| Durmadan d Klan Yine ağı oldu, Beki erkekler Ve A ERNİE ini kapadi| — Bırak şu e Böyle boş nefes aldı bylerin ne faydası var? — Bu kargaşalık arasında, bütün il sile efradindan bir tek ben kurtuldum. pe bizi tanınamıyacak bir hale ge- Beri içinde kocamı ve kli hatırlatacak yadigâr- mece vardı, Böyle © bir ihtiyatsızlık berbat bir netice verdi. Diyorlardı. Ben, dualarımı muırıldanmakta devam ettim, Akşama doğru, çete reisi geldi. Gön- bir yere gittiği için Amerika konsolosunu bulamadığını, evrakı dairesine bırakarak avdet etliğini, sabaha kadar bir cevap gelmezse, bizi sabah şafakla beraber kurşuna dizeceğini söy- ledi. derdiği adamın, civarda firarilerden o addederek Geceyi, ne ısıtraplar en geçirdiği- mi tahmin edemezsiniz. Tuhaf değil mi kurtuluş ümüdim, bir türlü sönmedi, abah olmaya başladığını, yine anah- tar deliğinden süzülen o ince ziya çizgi- sinden anladım. Ben, benim gibi ötekiler de, izbenin karanlığı içind tik, Bu aydınlık, yavaş yavaş yaldızlandı ve pek ince bir parıltı çizgisi halinde bana kadar uzandı ve etrafıma dağıldı. Bu sırada kapının önünde ayak sesleri laşlık. Sonra, gözlerimiz anahtar deliğinde, bekledik, Ziya, birdenbire söndü. Deliğe giren anahtar dönmeğe başlayınca, oradan kur- tulan işık kıvılcımları, odanın içinde, şurada burada, titreşiyordu. Kendi kem- dime : — Allahım | Bizi kurtar! Diyordum. O gün, tam bir sene evvelki paskalya sabahı idi. Ben ıstırap hümması içinde idim; ne yaptığımı bilmeden sayık- özlerimin önünde, bir siya birdenbire büyüdü, genişledi ve bir yüz şekli aldı, Bir an, mütebessim bir çehre gibi parladıklan sonra söndü, Ben, bir dini heyecan içindediz çöktüm. Buna, rüyet hezeyanı diyeceksiniz. Durumuz! Anahtar, delikde, ziya kıvıl- cımiıni titreterek dönüyordu; fakat kilit bir türlü açılamıyordu. Anahtar çıka- rıldı, tekrar deliğe sokuldu, Yine döndü; fakat beyhude. Çeta reisi, sinirli sinirli se iiyakdı. Şafak söktüğünü, idam vaktinin geçtiğini, bizi, ancak ertesi sabah kurşuna dizmeğe mecbur kaldığını, bugünlük bir çilingir getirtip anahtarı tamir ettirmekten başka yapacak birşey kalmadığını homurdanı- yordu. Saatler geçti. Kapının önünde ayak sesleri duyulmadı. Nihayet. Bir görültü oldu. Çilingir mi? Dinleyiniz efendim Emin olunuz, ki hakikati zerre kadar tahrif etmiyorum. halde,. Amerika körsüloşu., — Evet.. Konsolos dairesine gelince, mesele kendisine anlatılmış. Bir dakika kaybetmeden bulunduğumuz köye hareket etmiş. Konsolos, izbemizin kapısı önüne gelince, bize geldiğini bağırdı. Biz de ne dediğimizi bilmeden birşeyler mırıl- ince bir ziya hattı süzülen anahtar deliğine gözlerimi dikmiş, ©, gözlerimizi anahtar deliğindeki aydınlık noktasına dik- dandık. Dedim ya,. Ortada bir hükümet, bir idare yok. Konsolos, nöbetçiye kapıyı açmasını emretti. Oda, kilidin bozuk olduğunu anlattı. Konsolos, anahtarı istedi ve deliğe soktu. Anahtar, daha ilk dö- nüşte vazifesini gördü; odaya, birdenbire ışık doldu; kapı açılmıştı. İlk işimiz, kilide koşmak oldu. hiç bozukluk yoktu. hareketimizi, korkumuzun neticesinde bir cinnet hezeyanına tutulduğumuza hamlade- rek, bizi kendimize getirmiye çalışıyordu. Meseleyi kendisine anlattiğimız ozaman, Anglikan mezhebinde olduğu ha'de haç çıkardı ve nöbetçiye para vererek ondun aldığı anahtarı bana hediye etti, Bu, işte o anahtardır İtalyan, ayağa kalktı ve ani bir heyecan içinde dudaklarını ısırdı Gözl.ri, bir genş kadına, bir anahtara gidiyord Prenses, sesini bütün bütün tatlılaştırarak; ii mi mucizelere inanabilir misiniz? Kilitte Diyı c Babıriya' zabiti başını eğerek : — Eve Diye mırı ıldand 1. Tatyana, zaman dilber dudaklarını bain! GbLR uzaktı ve! — Kardeşim! Allah, sevdiklerini mes'- ut etsin ve vatanına Şan ve şeref versin! edi. talyan, yüzü genç kadının ipek saç- ları içinde olduğu halde mırıldandı: — Hemşirem! Allah, o sevgililerine huzur ve sükün ve Rusyaya sandet nasip etsin | Biribirinden uzaklaşırken, il genç kadının elini öperek veda etti v1 Madam la prenses. bie Harkofa : Tegelde, « Müstaceldi Londraya hareket ik evvel, si- zi tekrar görmeme müsaadenizi dilerim. Tegel'de geçirdiğim dün gecenin bir rüya olmadığına kendimi inandırmak ve bu ve- sile ile bu tesadülün indimde ne kadar kiymetli olduğucu arzetmek istiyorum, Hürmetle ellerinizden öperim Hayranımız C. 5. C. 5. Splandid ül. Berlin. Efendim. Bana, pek çabuk hislerinizi ifşa etti- iz ; halbuki benim kadınlık insiyakım, bana, sizi tekrar görmekle, hayatımın en tatlı anlarından birini temsil eden dün geceki saadetimin hatırasını örseliyeceğimi ihsas ediyor. ONazarımda hiçbir his, bir kardeşi, Allaha iman ettirmeye hizmet eden bir pusenin verdiği hazza tekabül edemez. Bunun için, gözlerimi her kapa- dıkça, önümde, yalsız sizi göreceğim. Bu saadet, sizin bana paskalya hediyenizdir ve onu kalbimde lekesiz muhafaza etmiye ahdettim. Siz de, benim hatıramı öylece saklayınız. Gelmeyiniz. Allaha ısmarladık! Tatyana Harkof 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: