15 Aralık 1939 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 3

15 Aralık 1939 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— i jünden /9 Güne; ünler geçlikçe insan değişiyor; daha doğrusu onda bir takım yeni zevk- hisler, fikirler” hasıl olduğu için n bakanlar onun değişliğini samı- b'ı & sadıktır; i ir takım ye- kıymetler ilâve oldunduğunu. kabul Matbaasındı pHE8er Kuruştur. Bazı kimseler vardır, gezmek için bir e, ne bileyim? meselâ Sarıyer'e gitmiş- -lerdir: i gezmek isteseler l i i nn kendilerine hudud ç da bunu tikirlerine; Klm aslını arayacak mukayese ile anlaşılır, Mlbuki o adam kendisine mukayese imi: ılarını vermiyor demektir. sa inatkârkârları gerçekten anlamak için ve” z B çare, mütemadiyen mukayesedir. ii Fakat, mukayese, derken muhakkak bir 0 #ödvel, şu birincidir, şu ikincidir diye bir ösdvel vücude getirmeği kası detmiyorum. e <« Birak şu Nedim'i, öyle de şair n bâyılıyordun! ne çabuk değiştin! , de meğe hakkı yoktur. Çünkü: « Bırak şu dim'i! öyle de şair mi olur?» sözü, bi- gez dünkü hayranlığımızı inkâr etmez: Wcak bugün ondaki başka meziyetlerden NEDAMET İnanın çok sevdim, çok hicran çektim. Hayatta bir sevmek herşeyden hoşmuş. Sevgimin hicrinden ben ölecektim, Anladım ki şimdi gönül sarhoşmuş.. Şevgiler bir serap oldu da gitti, Felek gençliğimi dertle eritti, Bendeki sevginin miyarı bitti, durmadan bu gönül hayale koşmuş, Birinin zümrütlen yeşil rine Birinin. sarışın solgun yüzüne, Taplım da, aldandım sevgi sözüne, Aşkın şarkıları ER boşmuş.. -71-0918 Balya Sp Feyzi Birayez BABAMA MEKTUP SAÇLARIM DÖKÜLÜRKEN Seneler sanki bir gün, günler m ve da Hayat şimşekleşerek bir ışık g Siyah söğüt dalları yıkamıyor Dağlara EN güneş bir kan Mi ii Ufukta yn uzun, siyah ser Ve korkunç kahkaha: Kucaklıyör gölgemi sakin gece, kara | Varısındayım hemen hayat denen SOR Mevsim ölüm zamanı, dökülüyor Yen l Fırtınanın önünde sallanıyor Her yerde bir hüzün var, her yer & ölümü sakar İ bir tuta 11 - 938 mir Küzimı Feyzi Ora Avucumut. içinde RA vile ası duyuluyür bir kuşun. ! hoşlandığımızı göslerir ve yarın yine: «Asıl şair Nedim'dir * dememiz kabildir. vi Sarıyer'i esasen sevdiği halde ora- zitmeğe razı olmayan, « Bu haftada Ganita yi gidelim » diye israr eden & dam, gibi. İtiraf edeyim ki, asıl bu nevi muhab- betlerden hoşlanırım, Yalnız bir sanatkâ” ra, bir tarza kalmayıp da zaman zaman birinden ötekine göçen kimselerde zevk daima taze kalır. Nedim'i bırakıp Fuzuli'- ye -- adamın, tekrar Nedim'e döndü” gü zaman ondan: evvelce görmediği ve hariidin aldığı hızla keştedebileceği bir çok şeyler bulması kabildir. Senelerce Nedim'e sadık kalmış, ondan başka hiç- bir şairi okumak istememiş, yahut her şairde ancak Nedim'de bulunan meziyet- A.L» EN DA Yazan : Nurullah ATAÇ leri aramış olan kimsenin ise zihni üç beş noktaya takılır, onlardan kurtulamaz ve bu suretle, pek sevdiğini zannettiği şairi dahi anlamasına imkân tarihinde bir takım müt teh assıslar vardır: Bütün hayatlarını vi şairin eserine has- red â y tenkidler, zarlar; bunların Nedim in anlaş vilmesi hususunda hizmetleri yoktur de- miyeceğim, birçok vesikalar bularak eseri aydınlatırlar, bazı parçaların, beyitlerin gizli manalarını gösterirler. Daima bir nok- taya baktıkları için orada, ilk bakışta gö- ze ilişmiyen şeyler görmeleri de kabildir. Fakat o mütehassıslar, bağlandıkları eser- lere yeni bir mana getiremezler, o eseri yeni bir neflia ile zenginleştiremezler, On- ların nazarında, bağlandıkları eser dur- gundur, hareketsizdir; ona pek alışık ol- dukları için onu hiçbir zaman yeni bir işik altında göremezler. Halbuki zevkini tek bir esere, tek bir şaire, bir tek larza bağlamıyan, hepsinin arasında dolaşmak istiyen insanın, bir eserde birdenbire bir yenilik bulması, onu şimdiye kadar meç- hul kalmış, işlenilmemiş bir hazine diye görmesi kabildir. Zaten dikkat edecek olursanız, eski şairlerin yenileşmesine, bir- denbire moda olup tekrar okunmasına O mütehassıslar sebeb olmamışlır. Bunu bilâkis, zevklerini hiçbir hudud altına almak islemiyen kimseler temin eder. On- ların tenkidi, ledkiki yaratıcıdır; o müte- hassıslarınki ise ekseriya kapatıcı, kör- letici olur, “ Nedim mi?.. Falanca ondan bahsede ede hiçbir zevkini birakm yad kil. O şairin divanını ne zama alsam, falanca'nın cilt cilt tenkitleri de gözümün önüne geliyor, İ e bir he- vessizlik düyuyorum! , gibi sözler söyle- diğimiz az mıdır? Hayır, bir noktaya takılıp kalan insan- lardan hoşlanmam, Onların sadakati bir nevi zihni tembellikten başka birşey de- gildir... Varsınlar ötekilerin dönekliğinden, mütemadiyen ink bâhsetsinler; biliyoruz ki o degişme zahiridir, bir in- kâr değildir, anal bie zenginleşmedir, bu âlemde muhtelif zevklerin biribirini yık- madan yaşıyabileceğini, hepsine de ver olduğunu kabul etmektir. 3

Bu sayıdan diğer sayfalar: