1 Mart 1940 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 13

1 Mart 1940 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

olan şu da, Ka bine bir an sefe- niasında n halk. 1nmasını di ile ve sahebet. ımsıl war. işahımın üm gibi dedi, yü- ş demese m. Allah ini» Diş ez Türk > HASTANEDEN JTLAR.. YAZAN: Sabih ALAÇAM o Hastanenin taş merdivenlerinde kar- şılaştığım Doktor, elimdeki bavula yan gözle baktı. Sonra ne demek istediğini belli ie tatlı bir ses ve güler bir yon sordu » Artık öy öyle mi? Bani bükdü Birden içimde tuhaf ve menbaını bula- bir hüzün duydum. Doktorun yordum. O kadar ki, benimle beraber bu- lanan arkadaşıma : — Hastamızı bize misafir bırakacaksı- nız, demesine rağmen gizli bir sesin, has- tane dilile konuşan bir umacının LE ğıma İısıldadığını duyuyor gibi idim — Bir kere elimize düştün ya.. dan zor kurtulursun | Bedava, fakat, mecburi hamam! Koğuşlan içeri girdiğim zaman, bütün başların bana doğru çevrildiğini, bütün gözlerde yeni arkadaşlarının kim olduğu hakkında gizli bir tecessüsün belirdiğini gördüm. Fakat ne tuhaf, hastanede ya- tanlar, aralarına iyi olmak için gelenlere; — Geçmiş olsun! diyorlar | Bu söz ga- liba, «Hoş geldiğinizsin hastanedeki sembolu | Hastabakıcı, yatiğımi altına bavulu- mu yerleştirirken — Sinemi değil mi? diye sordu, Cevap verdim: — Evet — O halde pijamalarınızı giymeyiniz, vıkanacaksınız. İsterseniz hamamda esvap- larınızı çıkarın. Hatırladım : Karantina memuruna ema- nellerimi teslim ederken hastabakıcı ile Doktor m y — 13i e (yatak numarası ) gelen hasta ir istemiyor. maz | Hiç kimsenin. evindeki ve sokaktaki mikropları buraya taşımasına müsaade edemeyiz. Yatmak istiyorsa yi- kanacak | Düşündüm : Kazaya rıza gerek! Açık- cası bedava, fakat mecburi hamamdan kur- ye yoktu. Her ne pahasına olursa ok n Doktoru kızdırmamak lâzımdı | Hk merasim ; Bedava fakat mecburi hamam nöbetini savdık. Esvaplarim gardiroba giderken, on- ların muvakkat bir müddet için benim olma- dıklarını düşündüm. Süklüm büklüm yatağı- ma uzandım Hastane arkadaşların niden uyandı soruyorlar ; — Neniz var? — Bilmiyorum. Doktor söyliyecek! (Ba- zan onlarda bilmezler, Fakat daima birşey söylerler 1) Hastabakıcı tekrar baş ucuma dikildi. Tabelâ kâgidimi kayolaya astı. Bunda adım, sanım, yaşım, işim, adresim, sıkle- tim, ilâh... yazılı. Korkunç bir cümlenin altında da imzam var: « Her türlü ameli. yat ve tedaviye razıyım | : Az sönra asistan geli Koğuşun ilk yalağından e ye başladı, Hastabakıcı, gölgesi peşisira dolaşıyor. Sıra bi- zim yala Vem tabelâ kâğıdımı an latmış ölse merakı oOye- — Ben yeni gelen hastayım! Acele ADİ çırpışlırılan bir takim not- lar: Asistan çorba yazmış! Hastabakıcıya bazı emirler veriyor | Müşahedem yapıla- cak | Yani idrarimın ve maddei gaitamın tahlili, vasserman jeamülü için koldan ve franklen iğnesi ile parmaktan kan almak, sonra reg grafisi ve saire Bütün bunları hedi lâzım: Şel Doktor gelip bakacak ve teşhis koyacak- şi Asıstan gitti, Fakat hastabakıcı onun söylediklerini yerine getirmek için yanım- dan ayrılmıyor. Kolumu Jâstik boru ile sıktı. Ateşte kızdırlan, alkolde yıkanan iğnenin ucu damarımda; tüp kanımla do- luyor. Sonra İranklen iğnesi parmağımın ucunda küçük bir yara açıyor, Bu iş de bitti. Karyolamın: altına ördek ve ağabeysi kondu, (İdrar ve maddei gaitâm için!) 100 numaraya gitmek memnu | — Ne zamana kadar? dedim. — Bu gere için | — Başka! — Şimdilik o kadar! Âlâ 1 lik merasim bitti demektir. Sırt üstü yatlım ve gözlerimi tavana diktim. Yorulmuşum | Ge > İlerlemeye saatler ! Hehe ie vakit, elektrikler yanıyordu. Gece olmuş, Koridorda ses yok Herkes yatağında Yaralı konuşuyo- ruz, sözlerimizi aramızda bulunan ağır bir iki hastanın iniltileri parçalıyor. Haslab, kıcı müdahale lüzumunu hissetti. Okstlek İe şişirilmiş tulumu; yarı yarıya su doldu- rulmuş, ağzı lâstikle ma e bes raber getirdi; hava veriliyor | cağızı, gören, nargile içiyor zanneder, Bu benzetişimle, kendimi onun lar gülerek, uzaklaştırmak yörü yeri ağarmıyacak, bu hastane gecesi hi) l hiç bitmiyecek Uğursuz kedi > Koğuşta, ansızın bir gürüllü koplu. Hastaların ayakta gezebilenleri pencereye hücum ettiler. Söyleniyorlar : — Mel'un, gene göründün hal Bunu gebertmezsek rahat etmek haram bize| — Çocuklar, içimizde yine bir yolcu var disenize| — O bizi göndermeden önce, biz onu eheğacmi yollıyalım da akıllansın ! Hayret ettim, Ortada bu kadar telâşi icabettiren o hiçbir sebep yok! Pencereye baktım kocaman ve bembeyaz bir kedi hiddet ve tehdidimizden habersiz, arasira gözlerini, irive yemyeşil gözlerini içeri di- kiyor; sabil ve donuk bir süzüşle bizi seyrediyor, Sonra barik sırtını, kıvrık kuyruğunu, tombul ellerinitemizliyor, ya- lanıyor, yalanıyor... Zavallı hayvanı mü- dafaa edecek lan Telâşla cevap verdi- ler: — Siz onu daha tammiyorsünuz. Pen- cereden görünüp te içerisini süzdü mü, © gece mutlaka, aramızdan biri eksilir! Kö. r türlü kesemedik buradan! ağır hastaların yüz- lerine baktım. zy > ia ki giderilmez bir sure! zık ki diyi kovmak belek ağ “bile kal kamıyorla il — Susunuz, dedim, arkadaşlarınızı ve- Mimle öldüreceksiniz Fakat uğursuz kediyi o gece rüyamda gördüm | Yalancı bayram! Uyandığım zaman koğuş arkadaşları- be gün dünden daha fazla canlı bul. hi Kendilerine, bir Ziy: e gidecekler- miş gibi, çeki düzen vermişle torun sabahi vizitasını yapmasını dör gözle bek- liyorlar | “Me ğer pazardan başka, perşenbe de zi- yaret günü imiş. Sabırsızlığın ve tuvaletin sebebini anlamıştım : Gelecekleri iyi kar- şılamak hevesi ; onlara: « Bizim sizden ne Hastalık e kırdığı- © mızı görmiyor musunuz ? » demek arzusu. Fakat bü ii bu arzunun ı altında saklanan ıstırap sinsi sinsi dep ze gülü vor ve sanki ie söylüyor — Ey zsirl Ey sıhhatla olan insan | Bürada seni neş'e ile karşılayan akraba- larının; ahbaplarının. öle e tebes- sümüne mi > neşe ve bu tebes- süm. verem bir kızın gelin olmak EN ne Li "Seni belki aldatırlar, ri ken- dilerini. asla ! in 5 beraber, sen yine ri ünkü s ziyare zile içi birer yalancı bay» 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: