1 Mart 1940 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 20

1 Mart 1940 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Y Ge 6 SL YN 9 — Gece bülün köşkün ışıklarını yaktım. Ömer ağa bana komşu köşke dair çok şey- ler anlattı © küçük kiz gideliberi ölüm on- larda eksik olmadı. Mümeyyiz beyle hanım a elendi de iç öy sonra birbiri ardısıra rahmeti rahmane kavuştular. Ah, sam yeli esti de, sanki kuruttu biçareleri.. kalu kala bir Mehlika hanım kaldı, O'da İzmirde imiş. Ömer ağa birdenbire. durarak dedi ki — Fakat ona bir hal oldu beyciğim.. o kizi ben kucağımda öz mı taşıdım. Bit yıl var, iskelede rastladım. Beri buraya kadar geldik. Yü öyle fena bakiyor- du ki, korktı m. Bir aralık : «Bevelendiniz nerede?» diye sordu. Çukurovada olduğu- MUZU söyledim. «Şimdi de dağlara, ovala- ra mi düP> dedi sonra..., Ömer “iş önüne bakarak mırıldandı: — Bir lâf'daha elti ki, beni yüreğimden vurdu . — Nelâh o? — İzin ver, söyliyeyim l Sörledme e adi ben böyle a Öme ağa elindeki tesbihi kalın. rasırlı baş nl dolayarak sinirli sinirli gerdi: — Dediki: «Beyelendiniz leşini serecek kadın arıyor, o ne toprak sırtlanıdır 6?» Demek bana çok kızsın. idi m buna, ne ettiniz — Şaşt ne yaplı , gözlerini a m vire Me dişle e leşi hanım- iye ecek oldi ii Tâfımı ağzımda bıraktı RG İirse söyleyin vi zehmet edip beni ÖLME, kendisile kon işacaklarım var!» edi Ömer ağa benim suşluğumu görünce başka mevzular açlı, fakat hiç konuşmadım hastalar gibi. başımı a dayalarak gözlerimi kapadım, Mü- Pencerenin önünde durmadan kolliri ve bacaklarile hareket edip çırpınmış, gözle- rinin nurunu, dişinin kuvvetini sarletmiş bir insan gibi, nihayet vorulmuştum, Bu halsizli- ge bum artık bir daha doğr ulmamak üzere yıkılmış” tım, kendime gelebilmem için manevi ve maddi birçok Lei yeniden elde mem lâzımdi. Halbuki Mehpare ölmüşü. zu — Gece, yakın köşklerden birinde bir genç kızın şarkısı başladı. Hafif bir piyano se- si de, yapraklar arasından bütün köye ve 2:28 denize yayılıyordu. Bu iki güzel ses birden bana iyi günlerimizi hatırlattı. Mehparenin başını göğsüme koyarak hafif hafif mırıl- dandığı, kısık kısık güldüğü, yüzünü boy- numa sürerek çenemi öplüğü güzel günle- imizi., onu niçin bırakıverdiğimi bir türlü aki rliyamığat um. Ortada bir sebep vardı, fakat ne idi? Niçin benden kaçtığı zaman onu tekrar aramadım?! . Geceyarısına doğru saatlardanberi olur- dnğum yerden doğrulup bahçeye indim Koru, küçük yaz: böceklerinin sesleri ile ince bir uğultu. içinde Ağaçlarda arasıra serçe kanatlarının duyuluyor, çürümüş bir armut birdenbire dalından yere düşerek yuvarlamıyordu. v gökyüzünde idi. Yıldızlar parlıyor- Denizin mağmum hışıltısı kiyilardan Lİ kadar aksediyordu. afif . çok hafif bir rüzgâr esiyordu. Başımı gökyüzüne kaldırdığım zaman, yıl- dızları gözlerime daha yakın görüyordum. Niçin bu kadar hüzünlüyüm, bilmiyorum. Bana ne oldu? Ben ki. bötün kayguların- dan uzak yaşayan, az çok hissiz ve kalpsiz hareket eden bir insanim, Bu halim ne? Çocukluğumdanberi duymadığım birşey, bütün hislerime hakim.. Mehpareye mi acı- yorum, bilmeden, iğ çok mu seviyordum Bir anda, mp odasını görebil- mek arzusile canlandım. Tıpkı geçen yıllar içinde, yağmur altında Mehpareyi bulmak için yaplığım çılgın hareketi tekrar ettim: Kışa duvardan kendimi onların hahçesine öltim. Ay ışığı altında harap olmuş çakıl taşlı yollardan yürüdüm. Bir çardak allın- dan geçerken, burada onu kucakladığımı hatırladım, Başını boynuma soktu, çenemi öptü öptü: “Sevgilim, sevgilimi, Beni ku- cağına all çünkü o zaman büsbülün senin olduğumu hissediyorum,. Ay, hayır, niçin? Hayır., sevgilimi, Bir... Şey... ME h... Bir dakika, Of, Süley- 0.5 we başımı kolları ile sararak ağzı- ni kalma yaklaştırıyor: «Sen bir şey- hafif, uyuyordu. varmadan önü Süleyman, ii ceviz ağacı önünde durarak, kuru- ne ar bir isim aradım! Mehpa. - Oyulmuş ve altına kısa ve çe kilerek benim ismim n bi- zim aşkımızı niçin böyle öldürdü? Halka, ki bu ağaç, bu canlı Gi parçası bizden çok daha hassas değil mi?. Biz insan deği liz hayır, biz Allahın e kurban et tiği zavallılarız, yazılm Bir kameriyenin çökük kapısı önünde durunca, birdenbire önun beyaz kölgesinin fırladığını o sandım. Zavallı Mehparel. Geldin mi?» dedi. Ayin A ii küçük bir ışığında çenesinden yukarısı, ak ni ve gözleri meydana çıktı. e dedim. «Süleyman!s diye e bir anda boynuma sarıldı, daklarımdan ayırmıyarak : «Bu gece vücu- dun çok daha sıcak!s dedi Dudaklarımı dudaklarında «Bu gece bahar kokuyorsun! şın dikti, göğsünü göğsüme parmaklarını saçlarımda gezdirdi : «Seni sevdikçe sana güzel görüneceğimi: dedi. Ellerini ensemde birleştirdi ve boynumu sıktı: «Of Süleymanl, Sanıyorum ki... ceğiml.» «Ölls diye mırıldanıyorum.. Kal larım arsında kıvrılıyor ve dudaklarını yir zümde, şakaklarımda ve çenemde gezdirir. ken, yeniden dudaklarıma bırakıyordu! «Böylece ölmekl..» «Evetl,» « Ölmeğe ha zırıml, » - «Bensizmi?» - «Yanımdasın, be nimle berabersinya?. «Evet» «Ah Süley man)» «Mehparel,3 Zavallı Mehparel.. dudaklarını Yi gezdirerek: dedim bastırdı ve Köşke yakın bir ağaç sllında, sarmı şıklarla kaybolmuş bir bahçe kanapesin oturdum, Başımı ağacın kuru ve buruşuk gövdesine birakarak, gözlerimi gökyüzü ne kuldırdım. - Gece bütün sakin havâsile uyuyor, (Çok ince, hafif bir oğultu ile durmadan çıtlr yup duran bir böcek sesi var, Dallar öğr ağir sallanıyor ve serçeler kanad çırparak oynaşıyorlar, Allaha yakınlaşmak için insanlardı uzak kalmalıdır, Şimdi gökyüzüne doğr yükselir gibi oluyorum, Bulutlar açılıyor uzak, fakat çok kısa süren bir yolculuk ki beni bilmediğim bir ruya alemise gölürü yor, Bir ölü arkasından değil, bir peri P* leb gidiyorum, Baslığım yerlerde çiçek Ba

Bu sayıdan diğer sayfalar: