1 Mart 1940 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 9

1 Mart 1940 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

klerinde eki | tir. Bütün Misir aristokrasisi çünkü a muhakkak buradadır. Misafirleri iki kısımdır: Ebramları örmeğe koşan yabancılar ve Ehramın “ karşısında bedii zevklerini tatmine ge- len şebirliler. Bunun içindir ki otele uzmanla “biriki yüz metre geride mühım bir karşılama istasyonu vardır. İstasyon dis Po yorum, sz yer derece orıjınal mahallı olabilir. İler birisi çeşid çeşid maşlâhlar, yeryüzünde mevcut bütün renkleri bir araya toplamağa çalışmış elbiseler, çöl usulu *Galabiye? ler gıy- miş olan bır ,rehber, ordusu bu yerde karargâh kurmuştur. Develer safıharp nizamında dızilı durur. Kısrak, Katır, © Beygır. Eşek... Her cins nukıl hayvanı © mevcuttur. Karargâhın eksiği çadırları- dır. Caddenin kenurındaki büyük “ların gölgesinde her dakika “hazır ve nazır? bulunan bu karşılayıcı ordu, bir # yabancı göründüğünü ni sankı koku ile bilir. eş şehir için” de bir şebekesi vardır. Tre hre geleni, örlerde olup m gezmeğe çıkanı, hulüsa Ni ber şeyi dakıkası dukıkasına hile alır, Ötellerdeki memurlardan trenlerdeki- veya görüneceği- den ineni; 1 esraren ir. Bu sw i demetle er yaprak » iki yan ur. Günü nbire sw omobil ge # dır. Vazifeleri Uurıstık hareketleri vak» © tında bildirmektir. Meselâ talarıca otele, © bilmem kımın geleceğine dair bir telg- © raf verilmiştir. Gelecek olan zatın han- gi saatte İskenderiyeue ineceğinüen, n kurazgâbı ' Ü haberdardır bülel... i Falanca büyük oteldeki ini “den meselâ mister <Browu? “İzhaai lara gitmek Üzere otomobile bınui. e al müyiümut alınmıştır. Otomobilin Dumüarasına Varıncaya ka “darlı.. Zaten şotörlerin ekserisi bu şe“ bekeyea dahıldır. Daha otomobil #İMlna İlavs? e varmadan, müstekbılın ordusu karşılar: — Mister Brownl... Safa geldinizl.., — Helol... Wi ara bul... — Nu. Zasıl.., Mister Browal... Dil bilen de, bilmeyen de, gelenin et- Şolör bililtizam otomobili yavaşla” veya, bir emir almış gibi, bir baha ine ile arabayı durdurur. Seyyah avlan- mıştır bilel... i Bu tercüman “Şeyhülarap” lar içine © iyi tahsil görmüşler, mükemmel bir aç dil. bilenler, artık “Ehram? İarın, Sfeneka” lerin tarihini yutmuş olan- »r çoktur. Para çekerler ama işe de ya- rlarl.., Tam müanasile nazik birer mib- handar, usta birer rehber, şirin birer arkadaştırlar. Arabamı istediniz, bazır- ir. Çöl avabasıimı lâzım, emrinizdedir. Çölde bir iki gece kalmak mı istiyorsu- Buz?... Banyolarına varınca en kon- forlu çadırlar en kısa bir zamanda ku- ruluverir. Çölde gezerken canınız pass fm veya dondurma istemişse, şehrin en buzlu limonataların geldiğine hayretle suhıt ni Bizim bir iki saatte kan, ter döke döke, bın müşkül- le ve korkular içimde çıkabildiğimiz bu bir keçi çev kliğ'le yeti» Çöl ortasında Arap musikisi dinlemeğe mi heveslendiniz?... Bır İâhze içinde civar köylerden birisi hemen se- ferber edilir. Bu rehber Rk a bu kadar tam, bu de etlidir. Ya- bancıyı her şeye boyun A i için dikkatı cslip bir ikna kudretine de sa» hiptirler. Ehramlar yanında ve Sfenk. sin dibinde daimi bulunan fotoğrafcılar birbuçuk Mısır lirasına resim çıkarırlar. Bazan bizim para ile 19-15 lira arasın da para alırlar ve herkes de bu resim- leri çıkartır. Kahirenin en maruf fotoğ” rafcıları münavebe ile her onbeş gün- de bir burada adam bulundurmak hak- kina maliktir. Tercümanlar, yalnız Ehramları gör- meğe gelenlere, "Çöl" ün okadar şaira- ne bir propagandasını yaparlar, Çöl ge- celerinin ulu heybetini öyle tasvir eder- İer ki, yabancıların çoğu, bu müstesna âlemds birkaç gün geçirmek isteğinden uzak kalamazlar. , Şeybülarap, rehber- ler hemen tertibatı alırlar. Çölün en güzel bir yerinde çadırları hazırlarlar. Çölde yaşamak gerçek pek zevklidir. Burası, uzaktan sanıldığı gibi gele nin yanıp tutuştuğu bir cehennem des ğildir. Çölün geceleri kadar hayat ve- rici rüzgâılı, iç açıcı birer âlem her yerde bulunamaz. Yanup tutuşan çölde gündüzleri bile serin bir hava bulmak hiç te güç değildir. Bir çadırda oturu” nuz, çadırın iki yanı açı esraren” giz bir el size hemen üzgâr yara- tır. Bence en güzel ağaç, çölünkidir. Hurmualarında ve palmiyelerinde, hiçbir ressamın Jâyıkıla tasvir edemiyeceği ilâ- bi bir manzara vardır. İşte yabancılar, bir iki gün kalmak isterken bazan haftalarca bu âlemden ayrılamazlar. Çölde Filim çevirirken en ücra ta raflarda böyle bir çok çadıra, karargâh. lara rastlardık. Misir çölleri emindir. <Fas» ın veya “Cezair, in kum korsan- larından burada eser yoktur. Yalnız — hülarap” başına bir kadın dahi kum denizlerinin en tenha köşelerinde haftalarca yaşar ve bir tehlikeye maruz kalmaz. Çölde gezerken bir akşam, da görünen üç çadır dikkatımızı çek- yaklaştığımız zaman, çadırlardan birisinin açık kapısından, içeride mü- kellef bir koltukta İngiliz mecmualarını okumakla meşgul bir Londra asılzadesi kadınla karşılaşmıştık. (Genç ve güzel «Ledir, bu ilâhi ufuklarda bize bir çöl Perisi gibi görünmüştü. İngiltere ede- biyatında mümtaz mevkili bir ii di. üyorsunuz ya.. işti... İhan, zi lie diye Krl ği ne ce en büyük ilham kaynağı, ancak bu yerler olabilir!... «Büvük Ehram” ların heybetli i göl- geleri çölün çok uzak köşelerine kadar bakimdir ve bu, gecelere büsbütün ar - met verir, Ehramlar uzaktan bir müsel- Sanılır, ki, ucu sipsivridir. Hakikatın böyle olmadığını Ehramların tepelerine çıkanlar hayretle Uzaktan görünen uç belki 100 masalı bir gazino olmağa mü sait geniş bir taraçadır. Firauoların me- les şeklinde görünür. gördüler. sivri zarinın tepesinde, dünyanın en müessir manzaralı bir taraçası yaratılmıştır. Bu- raya çıkan yabancılar, ayakları altında- ki manzaranın ilâhiliği karşısında uzun dakikalar hayran kalırlar. vardır ki her insan, bu Ehram tepesine çıkamaz. Gizenin büyük Ehramına çık- Yalnız şu mak için safra taşımamak lâzımdır. Yol yoktur. Zeki rehberler, kendilerine gös re bir usül bulmuşlardır, seyyahı bu hat üzerinden çıkarırlar. Malüm oldu” ğu üzere Ehremlar, en az bir metre murabbamda taşlardan kurulmuş bir abidedir. Taştan taşa çikarken baş dö- mer, sşağılardaki uçurum, çok fena gö- rünür. Rehber Araplar bu işin öyle mütebassisi olmuşlurdır ki bu yerlerde düz yolda yürür gıbi yükselirler. “Şeyhülarap, ların yabanci ağırla- mak ve avlamak hususundaki mah, lerini takdır edebilmek için mutlaka bu yerlerde dolaşmak lâzımdır. İşte daha İskenderiye kapılarında başlayan faaliyet, çöl derinliklerine varıncaya ka” kadar böylece cezp ve fsh. eder ret seyyahı Çöl ortalarında, bir iki saat içinde, salonlarına, banyolarına varıncaya kadar karargâhlar kuran, her emri bir lâhza- da yerine getirmek usülünü bilen , Şey- rehber, bence, beynelmilel tus rizmin, heybetli Ehbramların gölgelerin- de parlayan en muzaffer bir unsurudur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: