May 15, 1940 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 15

May 15, 1940 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EK ÇAM | yarınlar bacı bile, gözüme nevzu bü insiyetim dekorla- de ettim. leki park, portakal im: Ara- işününüz en Si ile bitme e nişim gibi eyecan ? Bir çocuk ruhu ka- dar pür - nisyan Uyuyor mavi deniz. sahiller çiziyor ve inan dığım Koca Fikretin: * Deniz kadın gibidir, hiç inanmak olmaz ha,. hanaaline âdeta isyan ediyordum. Nehir, muhakkak'ki deniz hasretini tedavi eden bir ilâç! fakat bu, Nerede © ve köpüklü dalgalar? Nerede o bulanık nehir suyu? Bir sabah dayana- madım: Adanadan Mer- sine giden katlara ai- Yolda tabiatin eşil dekoruna dalmış düşünüyordum. İki saat ei Ak- deniz kıyılarına inecek idim! Akdeniz, engin, hudutsuz, kâh sakin ve berrak, kâh dalgalı ve hiddetli Akdeniz... Di- mağım, bunları düşü- nürken biraz olsun ta- rihin karanlıklarına da- İıwor; içimde Türk a- mirallarının ve ürk armadalarının geniş ya- dı canlanıyorlidi... Bar- baroslar, Uluç Aliler, Kılıç Aliler, Turgut ve Piri reisler.. İşte bu ürk amiralı © ki bir Türk gölü yapan kahram: akat Güniz Türk ta rihinde biraz- da melânkolik bir rolü vardır. Fatih Sultan seyahat ve manevi ea Akdenizin koynuna a başlami mı? kameine dümen kiran idi 1 iken Sul , engin sulara bakıp in ere “bilahar Ey ezit sen Süre gör etin Saltanat baki kalir derlerse bu yalandır! , ni hiç düşünmüş mü idi? mcasından daha talihsiz olan Yavü- zun kardeşi Şehzade Korkud, hayatının son e ia Akdenize ulaşmak- ta aramadı idi? Bugün, "Türkiye haritasını karıştırır- ken, gözüme “ Korkud ili , kelimesi ilişse, y e tarih macerasını hatırlar ve titreri Tre de giderken de bu düşünceler wasihdli bucalıyor, tarih ve mazinin ve tozlu sahifeleri arasında bir teselli, hasyeimi oyalıyacak bir teselli arıyordum. ayet Me DE ve çinko bir gir içinden şehi ık. rabacıya — Beni, lokantaya in Dedim sahilde olan bir otel ve Akdeniz, engin, hudutsuz, kâh sakin ve berrak, kâh Şehirin beton caddelerinden sarsıla sarsıla ilerledik. Az sonra, Akdenizin ko- kusu sinen bir salonda idim. Ufuk, ala- bildiğine mas mavi uzanıyor, açıkta de- gm isi gemi ve şilep sallanıp ik sanki bana kullarını uzatmış kucaklamak ve yosun dide bir esans gibi koklamak istiyordum. Manzara basit idi: Sahil, iskele, deniz, bulutlar ve gök ve birkaç gemi... Fakat r, bana en canlı peyizajdan daha cazip, en izi bir tablodan daha san e görünüyor, gönlümün ve gözü- mü eraretini baka baka dindirmek ar- susun İrili ordum. Sahilde yürümek, için dışarı çıkım. O gün, hayatımda uzun senelerdenberi yapmadığım bir hafifliği zevk ile, neş'e ile, sevinç ile yaptım: Kumların içinde oynadım. Ufacık ve yassı taşları suların sektirdim. onra bu halime, bu çocukluğuma kahkalarla güldüm. Fakat, attığım kahkalar, beni, çocuk- luğumdan utandırmıyor idi. Bilâkis, böy- İece deniz hasretinin manasını daha iyi anlıycr, daha iyi kavrayordum. Mersinden bindiğim bir otomobil ile dalgalı va hiddetli Akdeniz... Silifke yolunu yanında bi ların arasında yükseleri tuttum. Şose, Akdenizin rşerit gibi uzanıyor; kâh çayır- ek, kâh eksilerek kenarındaki yabani el nl gül gesine sığınarak ilerliy Mersin ile Silifke, arasındaki sahaya bi ir eski eserler esi diye- biliriz, Sütunlar, mezarlar, yek türbe- a ve taş A pl içinde, bütün bu mın ad iların, Eti ve Selçuk Tiirle Minik ulu e yatıyor; ga a Ye dan uyandırmak istememek ni a le sahilin az e denizin için de yükselen “ Kız kalesi , harikulâde bir orun ihtişamı ile g üz DE Geniş asırları ee saklıyan bu geçmiş Gk aran ı kalma eser, Akdenizin bağrına döğru uzanan bir ejder gibi, suların Koy- nunda dimdik duruyor Vol, Silifkeye yaklaşmağı başlayınca, sahilden ELİ Buna gönlüm razı ol- madı. Şoför ir çiftliğine gidelim ! bi PE dakika sonra, tekrar Akdenize kavuşmuş idik. Harikulâde bir plâj ile ni- hayet bulan Tekir çiftliğinde, bir kaç pi k kuzular ve danalar arasında otlar üzerine uzandım « Akdenizi, doya doya, kana kana sey- rettim. 15

Bu sayıdan diğer sayfalar: