15 Mayıs 1940 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 20

15 Mayıs 1940 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ruscadan * UZE GİRDİ $ Yazan: V. Tefli Nakleden: Nihal YALAZA Kabın karanlık taşlıkta çömelmiş ne- fes almadan, yarı açık kapıdan mut- fağa bakıyor; fısıltılı halinde gelen iki se- sin konuşmasını dinleyip anlamağa çalışi- yordu, Ayakları uyuştuğu halde konuşulan şeyleri kaçırmamak için vaziyetini değişlir- miyordü, Kapı aralığından, muftak ocağı karşi» sındaki aydınlanmış duvarın bir kısm rünüyordu, Bu aydınlığın ortasında koyu yuvarlak; üstünde, boynuzlara benziyen, iki sivri uçlu bir gölge kımıldanıyordu. ezban, bu gölgenin, başörtüsü tepesin- de bağlanmış teyzesinin kafası olduğunu anladı, Kezbanın teyzesi, bir halta evvel bu pansiyona ayak hizmeli için verdiği yeğe- nini yoklamağa gelmişti, Pansiyonun ahçı başısı, Kezbanın teyzesinin canciğer ah- babi olduğundan, bu işi yapmıştı ve kızı oldukça kayırıyordı Hasbihal pek heyecanlı salhaya girmiş- ti, Kezban bunu duvardaki / yuvarlak göl- genin titreyip sallanmasından; görülmemiş hayvanın meçhul hasmına tos vuruyor- muşcasına öne eğilip tekrar dikleşmesin: den anlıyordu, Sesler gittikçe yükseliyordu, ki kadın serbest konuşuyordu, Çünkü tahminlerine göre Kezban taşlıkta pansiyon sahibinin ve kiracılarının lâstiklerini yıka- makla meşguldü, Fakat «Evdeki pazar çar» şıya uymaz: derler yal Kezban da elinde yaş bez olduğu halde, kapıda dinliyordu, Aşcibaşı, bağa gibi gıcırdiyan bir sesle uzata uzala — İki gözüm, ben bu kızın aptal, sa- lağın biri olduğunu daha ilk bakıştan an- ladım, diye söyliyordu, Kaç kere dedim: «Kuz, bir parça aklın varsa, daima büyük- lerin gözlerinin önünde dur. İş de yapma: 20 San göze girersinis Çünkü bunların Kez- bandan başka, bir de beslemeleri Neriman vardır.. Duvarın üstündeki boynuzlar yine hü- cüme geçti, Kezbanın man gibi inliyordu: yapayım onu Gülizarcığım sen söylel Bir çift mest aldım: Tıkır tıkır 150 kuruş verdim; eski bir hırkam vardı, sır- mt örtecek birşey yapayım diye terziye Kâfir karı tıkır tıkır 60 kuruş aldı, öye göndersene. teyzesinin seşi ke- — Ne verdim. — Ah iki gözüm, yol masrafın dü- şünmüyor musun? Tıkır tıkır iki kaimeye bağlı. apn arkasında dinliyen Kezban bü- tün ihtiyatı unutarak derin bir «öli» çeki- yor: köye dönmek biç işine gelmiyor. Üveyanası; dönecek olursa, canını çıkara- çağına yemin etmişti. Kız, uzun tecrübe- İerile böyle yeminlerin yerine getirileceği- ni a için, şimdiden tasa çekiyordu. akta yina aşcının gıcırdıyan sesi 5 Ke telâşa düşme, Kızı daha atan kovan * ki, Hele ;kiracımız Perlev bey, Kobani ek kayırıyor. Geçen gün hanımefendiye «Uğraşmayınız onunla bu kız aptal değil, tam manasile <idiyots tur, dedi, Gördün mü nekadar merhametli bir gençi — Hay Allah razı olsun! — Tahsilli bir bey; hem de kiraya pek sağlam, Pansiyonda her sözü, fermandır, Boynuzlu gölge harekete g — Neriman dediğiniz şıllık besleme niz de kızcağıza iftira atmağa Allahtan — Canım korkmuyor mu — Buldun! bunlar, iki ni günah, ayıp nedir bilmezler ki. Demin. * Kızım bana karşıki bakkaldan tütün oil P3 dedim de: «Hizmetçin değilim» diye ters cevap verdi., Ayna karşısında fıngırdaş- masını, kapıcı, sütçü ile kırıştırmasını bi: i ama.. Aşağıda sokak kapısı vuruldu. Aşcıba- şı iz perdeden: — Kezban, , Kezbanl..' diye bağırdı. Hey yerin dibine giresice.. Nerimanı çarşıya yolladılar, bu da Mir etmiyor; Keban öfkelenmiş REY aşağı inmesini sindiği. e — «Köye iin ei yım? Artık e sonra herkesin gözü- ne girmeğe çalıçacağım Diye kendi kendine ni verdi. Aşcı» başının sözlerini hatırlayınca kızdı: özlerinin önünde bulunacakmı- Şım3... Bu, dile kolaydır! Evde durmuyor lar ki, Kimin gözünün İN olayım? Taşlıktan sofaya Askıda 'kiracı Pertev beyin pallosunu indi İşte gözüne girmek için kaçırılmaz bir fırsat| zban rüzgüra tutulmuş yaprak gibi, mutfağa indi, bir eline süpürge ile İaraşı, mi — kaptı ve şaşkın. iki kadının önün. öbürüne de bir toz bezi lıktan sohbetini kesmiş, den koşarak tekrar yakarı çıklı ve doğru Pertev beyin odasına daldı. Pertev bey. yalnız değildi. Yanında kürk. mantolu, tüllü şapkalı genç bir kadın oturuyordu. Kezban odaya girince, ikisi titrediler ve biribirinden uzaklaştılar. Kezban, işleri başından vE bir insan tavrile, odayı süpürmeğe başlad bir kızım... dibinde en akıllı Sai son- râ hep burnunuzun hep iş göreceğim gözünüze girmezsem, Allah canımı alsın! iye düşünüyordu. Kezban, kuru Süpürge ile kaldırdığı tozları aldıktan sonra kapıya yürüdü, Fa. kat kapının önünde yaş bir çamur lekesi nazarı dikkatini celbetti, Kaşlarını çatarak önce lekeye, sonra misafir bayanın 'ayak- larına baktı ve tekdirle başını salladı: — Ayaklarınızı silmediniz. Ben de ha- bincfendiren İal işiteceğim, dedi. Genç kadın kızardı ve mahcup bir gülümseyişle Pertev beyin yüzüne baktı, Öteki, işi şakaya boğmağa çalışarak, Kez. banın omuzunu sivazladı: ban ablamız pek / gayretlidir!. Haydi kızım git de yat, yarın sabeh temiz- liğini yaparsın. Kezban çıktı, Fakat biraz sonra elinde yaş bir paçavra ile döndü ve yerdeki ça- muru silmeğe başladı. ya girdiği zaman, kiracı ile miss. firini, bir şey seyrediyorlarmış gibi, baş ları masaya eğilmiş buldu: — Galiba masada demin döktüğüm kahve lekesini gördüler. İşte gözlerini di- kip bakıyorlar, Azar yemeden sileyim bari de gayretimi görsünler, ezban, yeri sildiği paçavrayı alarak dalgın oluran çiltin arasına girdi ve geni; el hareketile masayı sildi”, Pertev bey irkildi: — Ne yapıyorsun? — İş işliyorum... ne olacak? Ben olmi- sam, odanıza kim EE Şaşı Nerimandan iş beklerseniz, tamam, Onun işi, yalnız sütçülerle, iyice fink atmak, Dün sabah.. — Çık şuradan,. Eşek! Genç kadın Pertev beyi kolundan tut- tu ve yalvaran bakışıyle birşey fısıldamağa başladı. Bi kulağına «Anlarsa..» .« Hizmeti ». ededikodu... gibi e ii Bayanın gözlerinden mahcubiyetten yâş fışkırdı. Odadan çıkan Kezbana titrek se sile: — Mine açık bırak kızım! dedi. Pertev beyin azarlaması üzerine, kapın! hızla bl Kezban misafir bayanın ons kapıyı kapamamasını tenbih ettiğini hatır ladı, döndü ve kapıyı açtı. Bayanın yanında in Pertev bey bir Ju açi yol mal; Tat üst BOL

Bu sayıdan diğer sayfalar: