15 Mayıs 1940 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 21

15 Mayıs 1940 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

şaşkın. n önün. & döğrü Yanında ür kadın ce, ikisi dân sön- racağım, sünr. a mi alsin! aldırdığı idü, Fa. ır İekesi çatarak in 'ayak- retlidir! lı temiz- ra elinde deki ça- ile misa- ibi, baş- öktüğüm lerini di- im bari ri alarak ve geniş ben olmu- rimandan şi, yalnız ak, Dün ndan tut- sıldamağa Jikodu... relten yâş titrek se dedi. ie, kapıyı anın oni tini hatır w bey bir yay gibi, geriye fırladı. Kezban vE hayretle ona baktı, — Ne acayıp adam. korkuyuor.. Solaya “geçti; karşısında ki- racının şapkasını giydi, beğenmedi; aynada akseden yüzüne dilini çıkardı, Şapkayı ye: rine koyduktan sonra yemek odasına uğra- dı ve bülenin kapısını yokl — Cadı! Eşek gibi bütün gün çalışı- yorum, öğleden akşama kadar kursuğima birşey Gezi birde dolapları kapatıyor. Pertev beyin sobasını karıştırmak aklı- na geldi. emin açık bıraktığı kapıyı kapalı bu- lunca- hayret etti. masum Güpe gündüz aynanın ı: kapalı idi. Fakat tereddüt elmeden açtı ve odaya girdi. iracı, misafirin yanında sakin oluru- yordu. Yalmız kravatı, yana kay- mıştı. Fırlattığı bakışı Kezbanın yüreğini hop- hatlı. Buna nedense, vazileyi her şeyden , dışarı çıktı, dada oturanların ini bir « ÖğİP! » çe 7 en kulağını okşadı. — durur muyum? Hepinizin gözüne gire Fakat Dea canı sıkılmıştı. Mekadar düşündü ise de, yapılacak başka bir iş bulamadı, Daktilo kiracılarının odasına uğradı, tuvalet masasında duran renkli kolonya şişelerini sıra ile eline aldı, kok- ladı, Pudra kutusuna parmağını batırarak yanaklarına sürdü, Nihayet gidip mutfak kapısının arkasındaki incecik şiltesi üzeri- ne uzanmağa karar verdi. — Evde kimse olmadıktan sonra kimin gözüne gireyim?.. Boşu boşuna yorulma. yım bari, Bu haklı mütaleayı yürütmekle meşgul ilan Kezban, salondan geçerken, birden ayağı birşeye sürçtü: kedi acı bir miyavlama ile kuyruğunu kal. dırarak fırladı ve koridordan doğru kapısı açık olan Pertev beyin odasına koştu, Kezban, bu kedi yüzünden bir kaç gün evvel pansiyon sahibinden yediği pa- parâyı hatırladı ve onu kinli takip İş mahut odaya daldı: — Hay kör olasıca domuz!. Hele dur; kuy rain tutup seni buradan atmazsam adım bal$sıni,, Kiracının yüzü kireç kesildi; — Deli, sersem!., Kime küfrediyorsun bakayım?) diye haykirdi. Kezban pürhiddet devam ediyordu: — Beyefendi bu uğursuza yüz verme- yiniz. Sonra eyi hiç çıkmaz; oda- wzida rezil e Misafir Dimi titriyen elleriyle tepeye Kay vi şapkasını düzeltiyor ve: - Allah Allah... Hakikaten bu kız astardır. ie mırıldanıyordu, Kocaman sarı bir sevinçle Nihayet kanapenin altından Kezbanın liz perdeden — Çık, çık şuradan cenabetl, diye ba- ğirması deyaldaz bunu müteakiben, kediyi kuyruğundan tutarak kendisi de görüldü, Mesele anlaşıldı, Fakat kiracının asabiyeti son raddeyi buldu: — Ayol, gidecek misin buradan kız? diye köpürdü, Kezban muvaffakıyetinden duyduğu haz ve meşe ile bu sözlere pek ehemmiyet ver- miyerek, arsız kedinin; mağa koyuldu. marifetlerini anlat- Genç m en soldu sinirli bir hareketle Pertev beyin kolundan tufarak... kedinin, salon halısı üzerinde işle- diği kabahatın uzun, pek canlı, fakat ede- biyatın kabul etmediği söz ve tabirlerle do- lu hikâyesi Hikâye umumi sükünet içinde dinlendi, Bayan, yere eğilmiş, sanki birşey arıyordu, Kiracı, Kezbanın omuzuna yapışarak ses- sizce onu dışarı çıkarttı, Kezban kediyi sokağa altı, Yüzü sırıtı- yordu: Oldukça kendini göstermişti. Şimdi de sobalarına kömür götürsem, muhakkak bana «Ne çalışkan kız» diyecek- ler diye düşündü ve kömür kovasını alarak kiracının Si yollandı, , Kezbanın girdiğini duyma dı. Misafirin iğadade diz çökerek, ayakla, rına kapanmış gibi Dapekağiie duruyordu, Bayan gözlerini yummuş, yüzünü, güneşe bakıyormuş gibi, kırıştırmıştı. Kezban hayret etti; — Karının pabucunu mu kokluyor, yn birşey mi düşürdü?. Ben de arayım Yere atıldı, fakat bunu o kadar hızlı yaptı ki, başını birden bire kaldıran kira- cı var kuvvetile alnına tos vurdu, Bayan uy- kudan uyanmış gibi oturduğu koltuktan sıçradı. Kezban masanın altını ellerile yok- Badi; m sey. bulamadı. Ayağa kalkarak masum — Bireyi baml elendim, dedi, v bey hırsından morarmış, gayri tabik dik bir sesler Ne arıyorsun? Bizden ne istiyorsun? diye bağırdı, — Birşey düşürdünüz sandım!.. Hani geçen defa size çay içmeğe gelen esmer bayanın iğnesi, kaybolmuştu, Giderken ba- na: « Kezban, ben iğnemi düşürdüm: dedi de... Misafir bayan, Kezbanın bu sözlerini © kadar dikkatli dinliyordu ki, ağzı açılmış gözleri yusyuvarlak olmuştu, Kezban bu dikkatten büyük bir gurur duyarak hikâyesine devam etti: — Ben de her taralta aradım aradım... Bir de paravanın arkasındaki küçük ma- sanın üzerinde bulmaz mıyım? Dün akşam LE yine unultu. Fakat dün ben de- gil, Neriman odayı topladı, Eh.. iğne de kaybaldu ağ kadının yüzü soldu; sinirli bir hareketle ke beyin kolundan tutarak: Demek ki, doğru bu... Öyle mi? diye ttriyen sesile sordu, ezban yine atıldı: — Yalan olur mu? Vallahi de, billâbi de doğrudur! İğneyi muhakkak ki şaşı Neriman kız çalmış., Zaten bı odadan dışarı çıkmağa başladı; Pertev be de arkasından koşlu, Aşağıda hızla vuru- lan kapının sesi duyuldu. Kezban yatmadan evvel mutfağa uğra- dı ve bir şey bilen adamın ii bir ba- kışile a haber verd — Yatın şaşının eşi dayaktan Ci nı ani ağım batsın, Aşçıbaşı sevinçli bir hayretle: — Allahını seversen.. birşey mi duy- dun? diye gıcırdadı. Kezban gözünü kırptı: — Ben bildiği- mi söylerim, sen işine bak... Ertesi gün pansiyon sahibi Kezbani kovdu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: