8 Ekim 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

8 Ekim 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T IB Kalp İlk kriz Ayın 24 ünde gazetelerde şu kısa ha- beri okuduk: «Başka Eisenhower ,bu- gün bir kalp krizi geçirmış ve hastaha- neye kaldırılmıştır. «Bu mesaj, bütün dünyayı büyük bir kederle kaplarken durumu aydınlatan daha ce Beyaz Saray general M Howard Snyder açıklamalarda bulundu: «Başkan Eısenlhower haf'ıf bir koroner ve Fitz: yardımına ihtiyaç olmaksızın kendi ara- basına binmiştir.» Bu arada Başkanın o hafta içindeki bütün randevuları iptal edilmiş ve hastahanede sıkı emniyet ted- birleri alınarak en yakın akrabaları bile yanına — bırakılmamıştır. Mütemadiyen oksijen verildiği, baş ucunda iki müte- hassısın beklediği kalp krizinin atlatıl- mış bulunduğu, bir ihtilât müşahede e- dilmediği, tansiyonun ve nabzın normal olduğu yayınlanmıştır. yın 26 sında Boston'dan kardiyo- loğ Paul Dudlev White ite müdavi dok- torlar bir konsülrasyon yapmışlardır. Bu toplantı bir saat bir ceyrek sürmüştür. Başkanın krizden önceki sağlık durumu ile yeni hastalık gözden miştir. Yeni bir elektro daha çekilmiş ve Bakan tekrar muayne edilmiştir. Ei- senhower hala oksijen çadırındadır. Du- rumu günden güne iyilesmektedir. Dualar ve temenniler Beyaz Saraya ve Denver'deki Fitz Sim- mons hastahanesine, Başkana acil şi- falar dileyen binlerce telgraf gelmiştir. Papa XII nci Pius da pazar günü Baş- kanın sağlığı için dualar etmiştir. ikametgâhı merasim tertiplenmiştir. Bir çok başka memleketlerde de halk büyük bir tees- süf içinde ibadetihanelere koşmuş, Baş- kanın kurtulması için göz yaşları içinde niyazlarda bulunmuştur. Bu dualar gök kubbede bir tesir yapmış olacak ki son gelen haberler, Başkanın biraz açıldığı- nı, sıhhi durumunun düzeldiğini, süt ve mevva suları içebildiğini madam Eisen- hower'le oğlu binbaşı Eisenhower'in ya- ir. Baş- kanın şimdi, içinde ıztıraplariyle haşha- şa, sıkıntılı hastalık günlerini bitirmeğe çalıştığı çadır, ikinci dünya savaşında, A- merika'nın ve bütün insanlığın dâvaları- nı korumak icin çabaladığı komuta ca- dın değildir. Sınırlarda tepesinden gül- leler uçarken başkan, kalbini besleyen bir kıldamarın İhanetine boyun eğeceği- ni aklından geçirmiş midir? Bilmiyoruz. Atma insan; dünyayı kafasının içine sığ- dırmış bu devirler üstü adamın kaderi- ne bakarak üzüntü duyuyor. Biz, onu, 30 dilekleriyle Allah'ın rek kolay atlatmasını hastalığını inceleye- gönlümüzün en iyi yardımına terk ede pek arzuladığımız lim Koroner tronbozu ne demektir? Kalbi besleyen iki atardamar vardır. Bunlara sağ, sol koroner arter di- yoruz. Bu iki arter, aort dediğimiz ana kan damarından çıkarak kalbe gelmek- te ve onun beslenmesini sağlamaktadır. İşte bu iki damardan veya dallarından birinin tıkanmasına koroner tronbozu diyoruz. Deney hayvanlarında herhangi bir koroner dalı bağlanarak bir müddet bırakılacak olursa o damarın beslediği kısımlarda nekroz oluyor. Yani oraları ö- lüyor. Buna da miyokard enfarktüsü di- yoruz. Miyokard enfarktüsünün teşekkü- lü için tıkanmanın ant olması lâzımdır. Damar ağır ağır tıkanırsa yan dolaşım teşekkül ederek kalbin o kısmını besli- yebilir, enfarktüs teşekkül etmez. Bazan koroner damarlar tam tıkanmadan da miyokartta nekrozlar meydana çıkabilir. Az daralmış olan koronerler kalbin bes- lenmesine yeter. Fakat herhangi bir ce- hid anında bu daralmış damarlardan ge- len kan, kalbin maruz kaldığı zorlamaya cevap verecek kadar bol değildir. O hal- de kalbin beslenmesi için gereken kan- la kendisine sevkedilebilen kan miktarı arasında dengesizlik vardır. Demekki kalbe kan gitmesini azaltan her türlü se- bep, koronerlerin daralması veya tıkan- ması, kansızlık, tansiyonun düşmesi, ya- hud da dolaşım ihtiyacının artması, bin büyümesi, zorlamalar, kalp adale- sinde beslenme bozuklukları Bunlar uzun sürerse beslenemeyen kı- sımlar harap olarak nekroz, gangren ve enfarktüs teşekkül eder. Koronerlerin tı- kanması bazan da büzüşmeden, spazm- dan, bir verden kopup gelen bir pıhtı- dan ileri gelebilir. Şüphesiz miyokard enfarktüsü en çok ani koroner tıkanmasından veya tro- nbozundan ileri gelmektedir. Fakat bu ilki terim birbirine tamamen eşid değil- dir. Koroner arter tam trenbozundan ve- ya tıkanmasından ileri gelmiyen miyo- kard enfarktüsten mevcud olduğu gibi, Koroner tıkanmaları da enfarktüs teşek- kül etmeden vukua gelebilir. Bu takdir- de tıkanma projesi, yan dolaşım teşek- kül ederek kalbin o bölgesini besleyecek bir duruma gelinceye kadar uzun sür- müş, ağır seyretmiş olmalıdır. Koroner tıkanması ve koroner tronbozu terimleri de birbirinin sinonimi değildir. Çünkü hiç bir tronboz belirtisi vermeden tıka- nan' koronerler vardır. Koroner hastalığı mevcud olduğu faalde, kalpte bir arıza bulunmuyabilir. Şu halde hiç olmazsa seyrinin başlangıç safhalarında koroner hastalığı bir kalp hastalığı olarak telâk- ki edilemez. Koroner hastalığı değil, ko- roner arter hastalığı demek de herhalde uygun olacaktır. Çünkü koroner venalar da vardır. Ve koroner hastalığında koro- venalar sağlamdır. Bütün bu terim aykırılıklarını önlemek üzere White, ki- tabında, Koroner kalp hastalığı ismini kullanmıştır. Bununla koroner arter has- muhtelif patolo- jik tesirleri k istemiştir. Ko- roner kalp hastalığı denilince, mıyokar— dın kansız kaldığı haller yani işemi, gö- ğüs anjini, koroner hastalığından ileri gelme elektrokardiyografi bozuklukları, koroner yetmezliği ve akut miyokard en- farktüsü, hepsi bir bütün olarak ifade edilmektedir. Bir başka deyişle koroner arter hastalığının sebep olduğu bütün kalp adalesi bozuklukları koroner kalp hastalığı adı altında toplanmış bulun- aktadır Koroner kalp hastalığı artıyor İhtiyarlarda koronerler gittikçe sert- leşere Koroner sklerozu, mutad ölüm sebeplerinden biri olan bu hasta- lık meydana çıkar. Koronerler tamamen skleroza uğradığı halde enfarktüs olmı- yan vakalar da vardır. Tersine olarak enfarktüsten ölen bazı hastalarda da ko- ronerler anatomik ve anatomi -patolo- olarak normal bulunur. sağlıklarında da klinik hiçbir enfarktüs belirtisi göstermiyebilirler. Hastalık genç lerde de görülebilir. Son senelerde bir yandan hastalığın kolay teşhis edilebilir bir duruma gelmesi, hekimlerce derhal teşhis edilmesi sebebile bir yandan da modern hayatın doğurduğu yorgunluk- lar, sürmenajlar, baskılar ve sıkıntılar- dan ötürü bu hastalığa pek sık rastlan- Koronerleri — tıkayan yahud da daha ge- niş anlamiyle enfarktüs yapan sebep ler kalbe ve damarlara ait olabilin Tan- siyon düşüklüğü, tansiyon — yüksekliği, Koroner anomalileri, meselâ koronerle- rin doğuştan dar olması, sağ veya sol koronerin aorttan değil de arterya pül- monakisden çıkması, kalp hızlanması ta- şikardi - kalp yavaşlaması - bradikardi- aort darlığı veya yetmezliği, aterom, an- darterit, periarteritis nodo: dediğimiz bir hastalık bunlar arasındadır. Yahud da bazı intanlarla dahili ve harici zehir- lenmeler, sifiliz, romatizma, tifüs, kur- şun, bütün, kahve, çay, alkol, şeker, lipi kolesterin metabolizmasile ilgili bazı has- talıklar diyabet, travmalar, şoklar, kan- sızlıklar, allerjik olaylar, andokrin bo- zuklukları ve nihayet irsi istinad koro- ner tıkanmaları ve enfarktüs doğurabilir. Bu hastalık en çok 50-60 yaş arasm— da ve daha yukarı yaşlarda - 9593 83.9 - görülür. White'ın en genç hastası 22 yaşında en ihtiyar olanı da 81 yaşın- da enfarktüs geçirmiştir. Literatürde 19 - 18 - 16 - 12 - 7,5 yaşlarında enfark- tüs geçirenlere aid müşahedeler vardır. En çok erkekler yakalanır. Belirtiler En önemli belirti ağrıdır. Şimdiye ka- dar kalbinden hiç şikâyeti olmıyan bir kimsede ant olarak, yahud da eski- denberi göğüs anjininden mustarip bu- lunan bir hastada birdenbire pek şid- detli bir ağrı başlar. Kollara, bilhassa sol kola ve sol elin son üç parmağına, çene- AKİS, 8 EKİM 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: