5 Kasım 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

5 Kasım 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SO S Y E T E Kabareler Colette ve trupu Gecen — haftanın sonunda Ankara Pa- las'ın pavyon kısmının arkasında bu- lunan küçük odalardan bırıne çırılçıp- lak lir kız girdi ve elindeki uzun, kırmızı eldiveni (masanın üstüne atarak yorgun bir tavırla iskemleye oturdu. Gerçi kü- çük oda artistlerin soyunma odasıydı a- ma, Colette Jerry - genç kızın adı buy- du - yalnız soyunma odasında değil, sa- londa müşterilerin önünde de soyunu- yordu. 21 yaşındaydı, uzunca boylu, sarı- Fevkalâde mütenasip bir vücudu İpinceydi ama, zayıf sayılmamak gibi bir meziyete sahipti. Siyah gözleri, tam tabiriyle velfecri okuyordu. Yanar ğındaki küçük ben, ayrı bir güzellik ve- riyordu. Colette Jerry, son zamanlarda moda olan strip tease mütehassısıydı. Yani müşterilerin önünde, müziğe uya- rak soyunuyordu. Eldivenlerinden başlı- yor, elbisesi onu takip ediyor, sütyeni çı- kıyor ve - kanun bizde daha fazlasını ya- sak ettiğinden - Havvanın incir yaprağı- nı hatırlatan, hatta ondan da ince bir siyah tül parçasıyle kalıyordu. Her akşam hayranları Colette'i zevkle seyrediyorlar- dı. Hani bu 'fransız lokumu' seyredil- meyecek gibi de değildi. Trup Fransa'dan gelmişti ve artist- lerden birinin, Zambellanın ismini taşı- yordu. Seyirciler gözlerinin önünde yedi kadın görüyorlardı. Ama aslında, bunlar beş kadın ve iki erkektiler. Fakat Zam- bella ve bir arkadaşı truplarındaki ka- dınlardan bile daha fazla dişi olmasını biliyorlardı. O kadar işveli, o kadar ateş- li görünüyorlardı ki... Zambella'nın mak- yajı tamı iki saat sürüyordu. Ama o mak- yajdan sonra kendisini bir kadından ayır- manın imkân ve ihtimali yoktu. Paristen geliyordu. Orada, Carrousel adlı kabare- rin kadın kıyafetinde numara yaptıkları bir yerdir. Bakınız, bu yaman erkek - kadın, ne- ler anlatıyor: — Esas operada işe başla d um... Bak- tım ki ekmek yok... Böyle bir trup kur- mak geldi aklıma... Hemen turnelere çıktık... Fransa'da, çok tutunduk. Sonra yabancı memleketleri dolaşalım dedik... Hem para var, hem de iyi oluyor... Ma- lum ya tebdili mekânda ferahlık vardır... Demirperde memleketleri hariç, bütün Avrupa memleketlerini gezdik... Bir ara Güney Amerika'ya da uzandık... Nihayet Türkiye'den de teklifler aldık... Onç_e da Cordon Bleu bizi angaje etmeye çalı- şıyor ama bakalım Fakat trupun buyuk bir derdi var. Kazandıkları parayı, dışarı çıkaramıyor- AKİS, 5 KASIM 1955 lar. Ücretleri Türk Lirasıyla ödeniyor, i- yi de para alıyorlar. Ama, ne fayda! İle- te kendilerine, kaç türk lirası alacakları söylenilmiş, bir Türk lirasının da 120 frank ettiği bildirilmiş. Onlar da Türki- ye'de kazandıkları paraları bir lira, 120 frank karşılığı olarak götürebilecek leri zehabıyla gelmişler. Şimdi, acı haki- kat kafalarına dank etmiş. «— Bu şartlar altında, iyi bir trupun Türkiyeye gelmesine imkân yok. Biz de eğer bilseydik gelmezdik. Zira truplar ya bancı memleketlere para kazanmak için giderler, yoksa boğaz tokluğuna çalışmak için değil... Döviz çıkaramayınca, vaziye- timiz bundan başka bir şey olmuyor... O yüzden, bundan böyle Türkiye'de başka yerlerde iş bulamayan, açlıktan ölmemek için angajman kabul eden truplar sey- redeceksiniz. Hem gözlerinize yazık ola- caktır, hem de vereceğiniz paraya... Zi- ra nihayet, onlara da Türk İirası olarak bir miktar para ödeyeceksiniz». Colotte'in anlattıkları Colette, trupun en gözde artistidir. şamları seyirciler, bilhassa erkek seyirciler en ziyade onu hayranlıkla sey- rediyorlar. Genç kız da bundan son de- rece memnun. Bütün artistler içinde en fazla konsomasyon yapan da o... Ama, içmeye mecbur bulunduğu yerli şampan- yalardan hiç hoşlanmıyor. <«Ah, diyor, Fransız şampanyaları!..» Fakat Türkiye'ye geldiğinden dolayı son derece memnun. Kendi ifadesine gö- re hayatının en büyük şerefine burada nail olmuş ve bir Devlet Başkanının ö nünde strip tease yapmış. «— Sayın Celâl Bayar, beni hem İz- mir'de, hem de burada bir kaç defa sey- retmek lütfunda bulundular. Çok demok- rat bir Devlet Başkanınız var. Halkın a- rasına girmekten son derece hoşlanıyor- Benden iltifatlarını da esirgemedi- ler. Sayım günü da buraya yeniden teşrif ettiler. Yanlarında Türki- ye Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan ve yaverleri de vardı. Kendile- rini, dediğim gibi İzmir'de Göl gazi İNO- sundan tanıyordum. Burada da görünce son derece mütehassis oldum. Göl gazino- suna iki, üç defa resmen, bir çok defa da hususi surette gelmişlerdi. Zanneder- sem benim numaramla alâkadar olmak lütfunu esirgemediler. Bu benim için bü- yük bir şereftir». Colette yalnız Devlet Başkanımızın değil, aynı zamanda Başbakan Adnan Menderes'in örtünde de strip tease yap- mıştır. Başbakanımız da kendisini seyret- mek ve alkışlamak şerefini lütfetmiştir. Fransız yıldızı: «— Bir kabare artisti her yerde bu şerefe nail olamaz, diyor... Şimdiye ka- dar ne bir Başbakanm ne de Devlet Baş- kanının önünde a yapmıştım. Hal- buki strip tease amk başlı başına bir Dilber Colette Mesleğin — şerefi sanat haline gelmiştir. Ne yazık ki bunu orada anlamıyorlar ve protokol mani ol- maya çalışıyor. Devlet Başkanlarını, bakanları kabarelerde kimse görmüyor. Halbuki burada, herkes hakiki halk a- damı! Onun için seyircilerimin arasında bu kadar mümtaz şahsiyetler bulunuyor. Hele bakanlarınızı, hemen her akşam bu- rada görebiliyorum Türkiye'ye geldiğim— den dolayı işte bunlardan dolayı da memnunum. Mesleğimizin şerefi yor.» Genç dansöz Türk kadınlarının giyi- nişini de beğeniyor. Ancak kendisi, ifa- desine göre Paris'te Jacgues Fath'" dan gir yiniyormuş. Bu herhalde, numarasını ya- parken giydiği elbise olacak. Yoksa, para mı dayanır. Gerçi Colette'in bol bol kazandığına zerrece şüphe yok... Ama ne de ols. artı— e burada da, maşın- dan Turk terzilere elbıseler dıktırmış Onları da iftiharla gösteriyor ve mem- nun kaldığını bildiriyor. Şimdi bu trup, ne yapacak? Kazan- dıkları paraları, Türkiye'de sarfetmeye âdeta mecbur bulunuyorlar Tabii, son dakikada hususi bir (müsaade çıkmazsa... Belki de bunun içindir ki ne kadar ışle— ri varsa, burada yaptırıyorlar Ameliya larına kadar kızlardan bırı apandisitini, biri de bademciklerini An- kara'da aldırmıştı. 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: